
femey ya`mel mine-ṣṣâliḥâti vehüve mü'minün felâ küfrâne lisa`yih. veinnâ lehû kâtibûn.
Arapça:
فَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ وَإِنَّا لَهُ كَاتِبُونَ
Türkçe:
Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez. Biz böylesi lehine kâtiplik ederiz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnanmış olarak yararlı iş işleyenin emeği inkâr edilmeyecektir. Biz şüphesiz onu yazmaktayız.
Diyanet Vakfı:
Bu durumda her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz. Zira biz onu yazmaktayız.
İngilizce:
Whoever works any act of righteousness and has faith,- His endeavour will not be rejected: We shall record it in his favour.
Fransızca:
Quiconque fait de bonnes oeuvres tout en étant croyant, on ne méconnaîtra pas son effort, et Nous le lui inscrivons [à son actif].
Almanca:
Wer dann von dem gottgefällig Guten tut, während er Mumin ist, für dessen Bestreben gibt es gewiß kein Kufran . Und WIR sind dafür gewiß Registrierende.
Rusça:
Устремления того, кто совершал праведные деяния, будучи верующим, не будут отвергнуты. Воистину, Мы записываем их для него.
