Nuzul 2548

 
00:00

ŝümme nükisû `alâ ruûsihim. leḳad `alimte mâ hâülâi yenṭiḳûn.

Arapça:

ثُمَّ نُكِسُوا عَلَىٰ رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَٰؤُلَاءِ يَنطِقُونَ

Türkçe:

Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: "And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin." dediler.

Diyanet Vakfı:

Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek ala biliyorsun, dediler.

İngilizce:

Then were they confounded with shame: (they said), "Thou knowest full well that these (idols) do not speak!"

Fransızca:

Puis ils firent volte-face et dirent : Tu sais bien que celles-ci ne parlent pas".

Almanca:

Dann wurden sie wieder auf den Kopf gestellt: "Gewiß, bereits weißt du, daß diese nicht sprechen können."

Rusça:

Затем они принялись за свое и сказали: "Ты же знаешь, что они не способны разговаривать".

Açıklama:
Nuzul 2548 beslemesine abone olun.