
ya`rifûne ni`mete-llâhi ŝümme yünkirûnehâ veekŝeruhümü-lkâfirûn.
Arapça:
يَعْرِفُونَ نِعْمَتَ اللَّهِ ثُمَّ يُنكِرُونَهَا وَأَكْثَرُهُمُ الْكَافِرُونَ
Türkçe:
Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da onu inkâr ediyorlar. Çoğu nankördür bunların.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem Allah'ın nimetini bilirler, sonra da onu inkâr ederler. Onların çoğu kâfir kimselerdir.
Diyanet Vakfı:
Onlar Allah'ın nimetini bilirler (itiraf ederler). Sonra da onu inkar ederler. Onların çoğu kafirdir.
İngilizce:
They recognise the favours of Allah; then they deny them; and most of them are (creatures) ungrateful.
Fransızca:
Ils reconnaissent le bienfait d'Allah; puis, ils le retient. Et la plupart d'entre eux sont des ingrats.
Almanca:
Sie kennen ALLAHs Gabe, dann leugnen sie diese ab. Und die meisten von ihnen sind die Kafir.
Rusça:
Они узнают милость Аллаха, а затем отрицают ее, поскольку большинство из них - неверующие.
Açıklama:
