
veiẕâ tütlâ `aleyhim âyâtünâ ḳâlû ḳad semi`nâ lev neşâü leḳulnâ miŝle hâẕâ in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn.
Arapça:
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُوا قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاءُ لَقُلْنَا مِثْلَ هَٰذَا ۙ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Türkçe:
Ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle derler: "Tamam, işittik. İstersek bunun gibisini elbette ki söyleriz; öncekilerin masallarından başka şey değil ki bu!"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, "işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" diyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir."
İngilizce:
When Our Signs are rehearsed to them, they say: "We have heard this (before): if we wished, we could say (words) like these: these are nothing but tales of the ancients."
Fransızca:
Et lorsque Nos versets leur sont récités, ils disent : "Nous avons écouté, certes ! Si nous voulions, nous dirions pareil à cela, ce ne sont que des légendes d'anciens.
Almanca:
Und als ihnen Unsere Ayat vorgetragen wurden, sagten sie: "Bereits hörten wir es, hätten wir es gewollt, hätten wir doch Ähnliches wie dieses gesagt. Dies sind doch nur die Legenden der Vorfahren."
Rusça:
Когда им читают Наши аяты, они говорят: "Мы уже слышали это. Если мы захотим, то сочиним нечто подобное. Ведь это - всего лишь сказки древних народов".
Açıklama:
