
velemmâ süḳiṭa fî eydîhim veraev ennehüm ḳad ḍallû ḳâlû leil lem yerḥamnâ rabbünâ veyagfir lenâ lenekûnenne mine-lḫâsirîn.
Arapça:
وَلَمَّا سُقِطَ فِي أَيْدِيهِمْ وَرَأَوْا أَنَّهُمْ قَدْ ضَلُّوا قَالُوا لَئِن لَّمْ يَرْحَمْنَا رَبُّنَا وَيَغْفِرْ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Türkçe:
Başları avuçları arasına düşürülüp de sapmış olduklarını fark ettiklerinde şöyle yakardılar: "Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana düşünlerden olacağız."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ne zaman ki, ellerine kırağı düşürüldü (yaptıklarına pişman oldular), o zaman sapıtmış olduklarını gördüler. "Yemin olsun ki; eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa, muhakkak biz kötü akıbete düşenlerden olacağız." dediler.
Diyanet Vakfı:
Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!
İngilizce:
When they repented, and saw that they had erred, they said: "If our Lord have not mercy upon us and forgive us, we shall indeed be of those who perish."
Fransızca:
Et quand ils éprouvèrent des regrets, et qu'ils virent qu'ils étaient bel et bien égarés, ils dirent : "Si notre Seigneur ne nous fait pas miséricorde et ne nous pardonne pas, nous serons très certainement du nombre des perdants".
Almanca:
Und als sie bereut und erkannt haben, daß sie bereits fehlgegangen sind, sagten sie: "Wenn unser HERR uns keine Gnade erweist und uns vergibt, werden wir gewiß von den Verlierern sein."
Rusça:
Когда же они пожалели о содеянном и увидели, что впали в заблуждение, они сказали: "Если наш Господь не смилостивится над нами и не простит нас, то мы непременно окажемся в числе потерпевших убыток".
Açıklama:
