
seaṣrifü `an âyâtiye-lleẕîne yetekebberûne fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳ. veiy yerav külle âyetil lâ yü'minû bihâ. veiy yerav sebîle-rruşdi lâ yetteḫiẕûhü sebîlâ. veiy yerav sebîle-lgayyi yetteḫiẕûhü sebîlâ. ẕâlike biennehüm keẕẕebû biâyâtinâ vekânû `anhâ gâfilîn.
Türkçe:
Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi mucizeyi görseler ona inanmazlar. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.
İngilizce:
Those who behave arrogantly on the earth in defiance of right - them will I turn away from My signs: Even if they see all the signs, they will not believe in them; and if they see the way of right conduct, they will not adopt it as the way; but if they see the way of error, that is the way they will adopt. For they have rejected our signs, and failed to take warning from them.
Fransızca:
J'écarterai de Mes signes ceux qui, sans raison, s'enflent d'orgueil sur terre. Même s'ils voyaient tous les miracles, ils n'y croiraient pas. Et s'ils voient le bon sentier, ils ne le prennent pas comme sentier. Mais s'ils voient le sentier de l'erreur, ils le prennent comme sentier. C'est qu'en vérité ils traitent de mensonges Nos preuves et ils ne leur accordaient aucune attention.
Almanca:
Meine Ayat werde ICH nicht wahrnehmen lassen diejenigen, die sich zu Unrecht auf der Erde in Arroganz erheben. Und wenn sie jegliche Aya sehen, verinnerlichen sie daran keinen Iman. Auch wenn sie den Weg der Rechtschaffenheit erkennen, folgen sie ihm nicht als (ihren) Weg, doch wenn sie den Weg des Fehlgehens erkennen, folgen sie ihm als (ihren) Weg, dies weil sie Unsere Ayat verleugnen und ihnen gegenüber achtlos zu sein pflegten.
Rusça:
Я отвращу от Моих знамений тех, которые возгордились на земле безо всякого права на то. Какое бы знамение они ни увидели, они не уверуют в него. Если они узреют правый путь, то не последуют этим путем, а если они узреют путь заблуждения, то последуют им. Это - потому, что они сочли ложью Наши знамения и пренебрегли ими".
Arapça:
سَأَصْرِفُ عَنْ آيَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِن يَرَوْا كُلَّ آيَةٍ لَّا يُؤْمِنُوا بِهَا وَإِن يَرَوْا سَبِيلَ الرُّشْدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا وَإِن يَرَوْا سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلًا ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimizi anlamaktan uzak tutacağım. Onlar ki, bütün âyetlerimizi görseler de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler de o yolu tutup gitmezler. Eğer sapıklık yolunu görürlerse tutar onu izlerler. Çünkü onlar âyetlerimizi inkâr etmeyi âdet edinmişler ve onlardan hep gafil olagelmişlerdir.
Diyanet Vakfı:
Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir.
