Arapça:
وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Çeviriyazı:
veḳâlû lev künnâ nesme`u ev na`ḳilü mâ künnâ fî aṣḥâbi-sse`îr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve derler ki: "Eğer biz dinleseydik, yahut düşünüp anlasaydık şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!"
Diyanet İşleri:
Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve eğer derler, duysaydık, yahut akıl etseydik yakıp kavuran cehennem ehli olmazdık.
Şaban Piriş:
"Eğer dinlemiş veya akletmiş olsaydık bu ateş halkı için de olmazdık" derler.
Edip Yüksel:
"Dinleseydik veya aklımızı kullansaydık biz şu ateşin halkı içinde olmazdık," dediler.
Ali Bulaç:
Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık."
Suat Yıldırım:
Ve ilave edecekler: “Şayet biz gerçeği işiten ve aklını çalıştıran kimseler olsaydık, elbette bu alevli ateşe girenlerden olmazdık!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
(10-11) Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ve derler ki: "Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık."
Bekir Sadak:
Gokte olanin sizi yerin dibine gecirmesinden guvende misiniz? O zaman, yer, sarsildikca sarsilir.
İbni Kesir:
Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, bu çılgın alevli ateş halkı arasında bulunmazdık, derler.
Adem Uğur:
Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.
İskender Ali Mihr:
Ve: “Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık.” dediler.
Celal Yıldırım:
Hem derler ki: «Eğer biz işitseydik ve aklımızı kullansaydık, alevi köpüren Cehennem´in yaranları arasında olmazdık.»
Tefhim ul Kuran:
Ve derler ki: «Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.»
Fransızca:
Et ils dirent : "Si nous avions écouté ou raisonné, nous ne serions pas parmi les gens de la Fournaise".
İspanyolca:
Y dirán: «Si hubiéramos oído o comprendido, no moraríamos ahora en el fuego de la gehena».
İtalyanca:
E diranno: «Se avessimo ascoltato o compreso, non saremmo tra i compagni del a Fiamma».
Almanca:
Und sie sagten: "Hätten wir doch zugehört oder uns besonnen, würden wir nicht unter den Weggenossen der Gluthitze sein."
Çince:
他们说:假若我们能听从,或能明理,我们必不致沦於火狱的居民之列!
Hollandaca:
En zij zullen zeggen: Indien wij geluisterd of recht hadden verdacht, zouden wij niet tot de makkers van het brandende vuur hebben behoord.
Rusça:
Они скажут: "Если бы мы прислушивались и были рассудительны, то не оказались бы среди обитателей Пламени".
Somalice:
Gaaladii waxay dhaheen haddaan wax maqlaynno ama aan wax kasayno Naarta Saciiro ehelkeeda ma aanaan noqoneen.
Swahilice:
Na watasema: Lau kuwa tungeli sikia, au tungeli kuwa na akili, tusingeli kuwa katika watu wa Motoni!
Uygurca:
ئۇلار: «ئەگەر بىز (پەيغەمبەرنىڭ سۆزلىرىنى) ئاڭلىغان، ياكى چۈشەنگەن بولساق، ئەھلى دوزاخ قاتارىدا بولماس ئىدۇق» دەيدۇ
Japonca:
かれらはなお言う。「わたしたちが聞き,熟考したならば,烈火の住人の中には入らなかったでしょうに。」
Arapça (Ürdün):
«وقالوا لو كنا نسمع» أي سماع تفهم «أو نعقل» أي عقل تفكر «ما كنا في أصحاب السعير».
Hintçe:
और (ये भी) कहेंगे कि अगर (उनकी बात) सुनते या समझते तब तो (आज) दोज़ख़ियों में न होते
Tayca:
และพวกเขากล่าวอีกว่า หากพวกเราฟังและใช้สติปัญญาใคร่ครวญ พวกเราก็จะมิได้มาอยู่เป็นชาวนรกอย่างนี้ดอก
İbranice:
והם ימשיכו ויגידו: 'אם רק היינו מקשיבים או חושבים בהיגיון, לא היינו מושלכים אל תוך הלהבה
Hırvatça:
I reći će: "Da smo slušali ili razmišljali, ne bismo među stanovnicima Ognja bili!"
Rumence:
Ei vor spune: “Dacă noi am fi ascultat ori dacă am fi înţeles, nu am fi fost acum printre soţii Focului.”
Transliteration:
Waqaloo law kunna nasmaAAu aw naAAqilu ma kunna fee ashabi alssaAAeeri
Türkçe:
Ve derler ki: "Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık."
Sahih International:
And they will say, "If only we had been listening or reasoning, we would not be among the companions of the Blaze."
İngilizce:
They will further say: "Had we but listened or used our intelligence, we should not (now) be among the Companions of the Blazing Fire!"
Azerbaycanca:
Onlar: “Əgər biz (peyğəmbərlərin öyüd-nəsihətinə) qulaq asıb ağlımızı başımıza yığsaydıq, cəhənnəm əhli içində olmazdıq!” – deyəcək,
Süleyman Ateş:
Ve dediler ki: "Eğer söz dinleseydik, yahut düşünseydik, şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!"
Diyanet Vakfı:
Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkumları arasında olmazdık! diye ilave ederler.
Erhan Aktaş:
“Eğer dinlemiş veya düşünmüş olsaydık, şimdi alevli ateşin halkı içinde olmazdık.” dediler.
Kral Fahd:
Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkumları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.
Hasan Basri Çantay:
Ve (şunu) söylediler (söylerler): «Eğer bizi dinler, yahud aklımızı kullanır (insanlar) olsaydık şu çılgın cehennem yârânı içinde bulunmazdık.»
Muhammed Esed:
Ve onlar, "Eğer biz" diye ekleyecekler, "(bu uyarıları) dinlemiş olsaydık veya (en azından) kendi aklımızı kullansaydık, (şimdi) yakıcı ateşe müstehak olanlar arasında bulunmazdık!"
Gültekin Onan:
Ve derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Bir de şöyle derler: “- Biz işitir veya akıl eder olsaydık, şu azgın ateşe atılanlar arasında bulunmazdık.”
Portekizce:
E dirão (mais): Se tivéssemos escutado o meditado, não estaríamos entre os condenados ao tártaro!
İsveççe:
Och de skall tillägga: "Om vi bara hade lyssnat [till honom] eller använt vårt förstånd skulle vi inte höra till dem vars mål är den högt flammande Elden!"
Farsça:
و می گویند: اگر ما [دعوت سعادت بخش آنان را] شنیده بودیم، یا [در حقایقی که برای ما آوردند] تعقّل کرده بودیم، در میان [آتش] اهل آتش سوزان نبودیم.
Kürtçe:
وە دەڵێن ئەگەر قسەی (پێغەمبەران) مان ببیستایە یان تێبگەشتینایە ئەمڕۆ لە ھاوەڵانی دۆزەخ نەدەبووین
Özbekçe:
Ва улар: «Агар эътибор қулоғи билан эшитганимизда ёки ақлни ишлатганимизда эди, дўзахийлар орасида бўлмаган бўлар эдик», дерлар.
Malayca:
Dan mereka berkata: "Kalaulah kami dahulu mendengar dan memahami (sebagai orang yang mencari kebenaran), tentulah kami tidak termasuk dalam kalangan ahli neraka".
Arnavutça:
Ata (jobesimtarët), thonë: “Sikur të kishim dëgjuar ose menduar, nuk do të gjendeshim midis banorëve të skëterrës!”
Bulgarca:
И ще кажат: “Ако се бяхме вслушали или размислили, нямаше да сме сред обитателите на Пламъците.”
Sırpça:
И рећи ће: „Да смо слушали или размишљали, не бисмо међу становницима Огња били!“
Çekçe:
A dodají: 'Kdybychom byli naslouchali či pochopili, nebyli bychom dnes věru plamene obyvateli!'
Urduca:
اور وہ کہیں گے "کاش ہم سنتے یا سمجھتے تو آج اِس بھڑکتی ہوئی آگ کے سزا واروں میں نہ شامل ہوتے"
Tacikçe:
Ва мегӯянд: «Агар мо мешунидем ё ақл мекардем, аҳли ин оташи сӯзанда намебудем».
Tatarca:
Ул кәферләр янә әйтерләр: "Әгәр без ул пәйгамбәрләрнең хак сүзләрен тыңлап кабул иткән булсак, яки алар өйрәткән шәригать хөкемнәрен аңлап гамәл кылган булсак, кыздырылган ут әһелләре эчендә булмас идек", – дип.
Endonezyaca:
Dan mereka berkata: "Sekiranya kami mendengarkan atau memikirkan (peringatan itu) niscaya tidaklah kami termasuk penghuni-penghuni neraka yang menyala-nyala".
Amharca:
«የምንሰማ ወይም የምናስብ በነበርንም ኖሮ በነዳጅ እሳት ጓዶች ውስጥ ባልኾን ነበር» ይላሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் கூறுவார்கள்: “நாங்கள் செவி ஏற்பவர்களாக; அல்லது, சிந்தித்து புரிபவர்களாக இருந்திருந்தால் (இன்று) நரகவாசிகளில் ஆகி இருக்க மாட்டோம்.”
Korece:
더하여 말하길 우리가 귀를기울였다면 또는 숙고 했더라면 우리는 타오르는 불지옥의 동료중에 있지 아니했을 텐데 라고 말하더라
Vietnamca:
Và chúng sẽ nói: “Giá như chúng tôi lắng nghe hoặc chịu suy ngẫm, chúng tôi đã không nằm trong số những người bạn của Hỏa Ngục.”
Ayet Linkleri: