Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

58

Sûredeki Ayet No: 

1

Ayet No: 

5105

Sayfa No: 

542

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا ۚ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ

Çeviriyazı: 

ḳad semi`a-llâhü ḳavle-lletî tücâdilüke fi zevcihâ veteştekî ile-llâh. vellâhü yesme`u teḥâvurakümâ. inne-llâhe semî`um beṣîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah, işitendir, bilendir.

Diyanet İşleri: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah işitendir, görendir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gerçekten de Allah, seninle, kocası hakkında çekişirken Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitti ve Allah sizin konuşmanızı duyuyordu; şüphe yok ki Allah, duyar, görür.

Şaban Piriş: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve onu Allah’a şikayet eden kadının sözlerini işitmiştir. Allah, sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyor. Çünkü Allah, her şeyi işitendir, görendir.

Edip Yüksel: 

ALLAH, kocası hakkında seninle tartışan ve ALLAH'a şikayette bulunan kadının sözlerini işitti. ALLAH ikinizin tüm konuştuklarını işitmiştir. ALLAH İşitendir, Bilendir.

Ali Bulaç: 

Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.

Suat Yıldırım: 

Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve halini Allah'a arzeden o kadının sözlerini elbette Allah işitti.Allah sizin konuşmalarınızı dinliyordu. Şüphesiz Allah semî’dir, basîrdir (her şeyi işitir ve görür).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Muhakkak ki (o Resûlü Ekrem) kocası hakkında seninle mücadelede bulunan ve Allah´a şikayet eden kadının sözünü Allah Teâlâ işitmiştir. Ve Allah sizin konuşmalarınızı işitir. Şüphe yok ki Allah bihakkın işiticidir, görücüdür.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi görendir.

Bekir Sadak: 

Goklerde olanlari da, yerde olanlari da Allah´in bildigini bilmez misin? Uc kisinin gizli bulundugu yerde dorduncu mutlaka O´dur

İbni Kesir: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikayette bulunanın sözünü işitmiştir. Allah

Adem Uğur: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.

İskender Ali Mihr: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyet edenin (kadının) sözünü işitmişti. Ve Allah, sizin konuşmalarınızı işitir. Muhakkak ki Allah

Celal Yıldırım: 

Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve (hâlini) Allah´a arze-dip şikâyette bulunan kadının sözünü Allah, elbette işitti. Allah, karşılıklı konuşmanızı da duymaktaydı. Şüphesiz ki Allah, işiten ve görendir.

Tefhim ul Kuran: 

Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.

Fransızca: 

Allah a bien entendu la parole de celle qui discutait avec toi à propos de son époux et se plaignait à Allah. Et Allah entendait votre conversation, car Allah est Audient et Clairvoyant.

İspanyolca: 

Alá ha oído lo que decía la que discutía contigo a propósito de su esposo y que se quejaba a Alá. Alá oye vuestro diálogo. Alá todo lo oye, todo lo ve.

İtalyanca: 

Allah ha udito il discorso di colei che discuteva con te a proposito del suo sposo e si lamentava [davanti] ad Allah. Allah ascoltava il vostro colloquio. Allah è audiente e vede con chiarezza.

Almanca: 

Bereits hörte ALLAH die Äußerung derjenigen, die mit dir wegen ihres Ehemannes disputierte und sich vor ALLAH beklagte, und ALLAH hörte euren Dialog. Gewiß, ALLAH ist Allhörend, Allsehend.

Çince: 

真主确已听取为丈夫而向你辩诉,并向真主诉苦者的陈述了。真主听著你们俩的辩论;真主确是全聪的,确是全明的。

Hollandaca: 

God heeft de woorden gehoord van haar, die zich bij u over haren echtgenoot heeft beklaagd, en hare klachten tot God heeft gericht , God heeft uwe wederzijdsche gesprekken gehoord; want God hoort en ziet alles.

Rusça: 

Аллах уже услышал слова женщины, которая вступила с тобой в пререкания относительно своего мужа и пожаловалась Аллаху. Аллах слышал ваш спор, ведь Аллах - Слышащий, Видящий.

Somalice: 

Eebe wuxuu maqlay Haweenaydii hadalkeeda Nabiga kula doodaysay xaalkii ninkeeda, oo Eebe u sheeganaysay «dhibaatadeeda», Eebana wuu maqlayey doodooda, maxaayeelay Ilaahay waa ka wax walba maqle arka.

Swahilice: 

MWENYEZI MUNGU amekwisha sikia usemi wa mwanamke anaye jadiliana nawe juu ya mumewe, na anamshitakia Mwenyezi Mungu. Na Mwenyezi Mungu anayasikia majibizano yenu. Hakika Mwenyezi Mungu ni Mwenye kusikia, Mwenye kuona.

Uygurca: 

اﷲ ھەقىقەتەن ئېرى توغرىسىدا سەن بىلەن مۇنازىرىلەشكەن ۋە اﷲ قا شىكايەت قىلغان ئايالنىڭ سۆزىنى ئاڭلىدى، اﷲ ئىككىڭلارنىڭ سۆزۈڭلارنى ئاڭلاپ تۇرىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن ئاڭلىغۇچىدۇر كۆرگۈچىدۇر

Japonca: 

アッラーは,自分の夫に就いてあなたに抗弁し,なおアッラーに不平を申し立(て祈)る女の言葉を御聞きになられた。アッラーは,あなたがた両人の議論を御聞きになられた。本当にアッラーは全聴にして全視であられる。

Arapça (Ürdün): 

«قد سمع الله قول التي تجادلك» تراجعك أيها النبي «في زوجها» المظاهر منها وكان قال لها: أنت عليَّ كظهر أمي، وقد سألت النبي صلى الله عليه وسلم عن ذلك فأجابها بأنها حرمت عليه على ما هو المعهود عندهم من أن الظهار موجبه فرقة مؤبدة وهي خولة بنت ثعلبة، وهو أوس بن الصامت «وتشتكي إلى الله» وحدتها وفاقتها وصبية صغارا إن ضمتهم إليه ضاعوا أو إليها جاعوا «والله يسمع تحاوركما» تراجعكما «إن الله سميع بصير» عالم.

Hintçe: 

ऐ रसूल जो औरत (ख़ुला) तुमसे अपने शौहर (उस) के बारे में तुमसे झगड़ती और ख़ुदा से गिले शिकवे करती है ख़ुदा ने उसकी बात सुन ली और ख़ुदा तुम दोनों की ग़ुफ्तगू सुन रहा है बेशक ख़ुदा बड़ा सुनने वाला देखने वाला है

Tayca: 

โดยแน่นอน อัลลอฮฺทรงได้ยินถ้อยคำของสตรีที่กำลังโต้แย้งกับเจ้าในเรื่องสามีของนางและนางได้ร้องทุกข์ต่ออัลลอฮฺ และอัลลอฮฺนั้นทรงได้ยินการตอบโต้ของเจ้าทั้งสอง แท้จริงอัลลอฮฺเป็นผู้ทรงได้ยิน ผู้ทรงรู้เห็นเสมอ

İbranice: 

אכן, אלוהים שמע את דבריה של האישה אשר התנצחה אתך בנוגע לבעלה ואשר התלוננה לאלוהים. ואלוהים שמע את שיחתכם, כי אכן אלוהים הכול שומע והכול רואה

Hırvatça: 

Allah je čuo riječi one koja se s tobom o mužu svome raspravljala i Allahu se jadala, a Allah čuje razgovor vaš međusobni. Allah je, uistinu, Onaj Koji sve čuje i Onaj Koji sve vidi.

Rumence: 

Dumnezeu a auzit vorbele celei care se certa cu tine despre soţul ei şi se plângea lui Dumnezeu. Dumnezeu a auzit cearta voastră. El este Auzitorul, Văzătorul.

Transliteration: 

Qad samiAAa Allahu qawla allatee tujadiluka fee zawjiha watashtakee ila Allahi waAllahu yasmaAAu tahawurakuma inna Allaha sameeAAun baseerun

Türkçe: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi görendir.

Sahih International: 

Certainly has Allah heard the speech of the one who argues with you, [O Muhammad], concerning her husband and directs her complaint to Allah. And Allah hears your dialogue; indeed, Allah is Hearing and Seeing.

İngilizce: 

Allah has indeed heard (and accepted) the statement of the woman who pleads with thee concerning her husband and carries her complaint (in prayer) to Allah: and Allah (always) hears the arguments between both sides among you: for Allah hears and sees (all things).

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Əri barəsində səninlə mübahisə edən və Allaha şikayət edən qadının sözünü Allah eşitdi. Allah sizin danışığınızı eşidir. Həqiqətən, Allah (hər şeyi) eşidəndir, (hər şeyi) görəndir!

Süleyman Ateş: 

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitti. Allah, ikinizin birbirinizle konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, görendir.

Diyanet Vakfı: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.

Erhan Aktaş: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve şikâyette bulunan kadının sözünü Allah kesinlikle işitmiştir. Ve Allah, konuşmalarınızı işitir. Kuşkusuz ki Allah, Her Şeyi Duyan, Her Şeyi Gören’dir.

Kral Fahd: 

Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir; hakkıyla görendir.

Hasan Basri Çantay: 

(Habîbim) zevci hakkında seninle direşip duran, (nihayet haalinden) Allaha da şikâyet etmekde olan (kadın) ın sözünü (umulduğu vech ile) Allah dinlemişdir. Allah sizin konuşmanızı (zâten) işidiyordu. Çünkü Allah hakkıyle işidici, kemâliyle görücüdür.

Muhammed Esed: 

Allah, kocası hakkında sana başvuran ve Allah´a şikayette bulunan kadının sözlerini işitmiştir. Ve Allah ikinizin söylediklerini de mutlaka işitir. Şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi görendir.

Gültekin Onan: 

Gerçekten Tanrı eşi konusunda seninle tartışan ve Tanrı´ya şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Tanrı, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Tanrı, işitendir, görendir.

Ali Fikri Yavuz: 

Kocası hakkında seninle mücadele eden ve (kimsesizliği ile ihtiyacından) Allah’a şikâyet eden kadının sözünü Allah işitti. Allah zaten konuşmalarınızı işitir

Portekizce: 

Em verdade, Deus escutou a declaração daquela que discutia contigo, acerca do marido, e se queixava (em oração) aDeus. Deus ouviu vossa palestra, porque é Oniouvinte, Onividente.

İsveççe: 

GUD har helt visst hört hennes ord, hon som vädjar till dig i [tvisten med] sin man och som bönfaller Gud om hjälp. Och Gud hör vad ni båda har haft att anföra - Gud är Den som hör allt, ser allt.

Farsça: 

به راستی خدا گفتار [زنی] را که درباره همسرش با تو گفتگو داشت و به خدا شکایت می کرد، شنید و خدا گفتگوی شما را می شنود؛ زیرا خدا شنوا و بیناست.

Kürtçe: 

بەڕاستی خوا بیستی ووتەی ئەو ژنەی کە لەبارەی مێردەکەیەوە گفتوگۆی لەگەڵ ئەکردی وە سکاڵای خۆی بۆ لای خوا ئەبرد وە خوا گوێی لە ووتووێژی ھەردووکتان بوو بەڕاستی خوا بیسەر وبینایە

Özbekçe: 

Албатта, Аллоҳ Сен билан ўз эри ҳақида тортишаётган ва Аллоҳга шикоят қилаётган (аёл)нинг сўзини эшитди. Ҳа, Аллоҳ икковингизнинг гаплашувингизни эшитмоқда. Албатта, Аллоҳ эшитувчи ва кўрувчидир. (Яъни, Аллоҳ таоло уй ичида, Пайғамбар алайҳиссалом билан пичирлашиб гаплашган Ҳавла Бинти Саълабанинг сўзларини эшитгандек, дунёда бўлаётган барча ишларни кўриб туради. Унинг учун ҳеч бир нарса махфий эмасдур.)

Malayca: 

Sesungguhnya Allah telah mendengar (dan memperkenan) aduan perempuan yang bersoal jawab denganmu (wahai Muhammad) mengenai suaminya, sambil ia berdoa merayu kepada Allah (mengenai perkara yang menyusahkannya), sedang Allah sedia mendengar perbincangan kamu berdua. Sesungguhnya Allah Maha Mendengar, lagi Maha Melihat.

Arnavutça: 

Perëndia i ka dëgjuar fjalët e asaj që u ankua në burrin e vet dhe i rrënkohej Perëndisë. Perëndia dëgjon bisedat tuaja. Se, Perëndia, me të vërtetë, i dëgjon dhe i sheh të gjitha.

Bulgarca: 

Чу Аллах думите на онази, която спореше с теб за своя съпруг и се оплака на Аллах. Аллах чу вашия разговор. Аллах е всечуващ, всезрящ.

Sırpça: 

Аллах је чуо речи оне која се са тобом о своме мужу расправљала и Аллаху се јадала, а Аллах чује ваш међусобни разговор. Аллах је, уистину, све чује и све види.

Çekçe: 

Bůh již slyšel řeč oné, která se s tebou hádala ohledně manžela svého a stěžovala si u Boha. Bůh slyšel váš rozhovor, vždyť Bůh je věru slyšící, jasnozřivý.

Urduca: 

اللہ نے سن لی اُس عورت کی بات جو ا پنے شوہر کے معاملہ میں تم سے تکرار کر رہی ہے اور اللہ سے فریاد کیے جاتی ہے اللہ تم دونوں کی گفتگو سن رہا ہے، وہ سب کچھ سننے اور دیکھنے والا ہے

Tacikçe: 

Худо сухани занеро, ки дар бораи шавҳараш бо ту ба муҷодала омадааст ва ба Худо шиква мекунад, шунид. Ва Худо гуфтугӯи шуморо мешунавад, зеро шунавову биност!

Tatarca: 

Тәхкыйк Аллаһ ишетте, ий Мухәммәд г-м синең илә ире хакында кайта-кайта бәхәсләшүче хатынның сүзен, дәхи ул хатын үзенә килгән авырлыктан Аллаһуга шикаять итәдер, ий Мухәммәд г-м, ул хатын белән сүз кайтарышып сөйләшкәнегезне ишетәдер, тәхкыйк Аллаһ ишетүче вә күрүчедер. "Хәүлә исемле хатын иренең бер теләген үтәмәде, ире Самат угълы Үснең ачуы килеп хатынына син миңа анамның аркасы кебисең, диде. Җаһилият заманасында бу сүзне әйткән иргә хатыны хәрам булыр иде, ягъни хатыны талак кылына иде. Хәүлә пәйгамбәргә килеп вакыйганы сөйләде. Пәйгамбәр Хәүләгә иреңә хәрам булдың диде. Хәүлә иреннән аерыласы килмичә, ул мине талак кылмады фәкать шул сүзне әйтте, әгәр мине иремнән аерсаң, кечкенә балаларыбыз күп, ул балалар аның кулында заигъ булып калалар, дип катлап-катлап үзенең сүзләрен сөйләде. Пәйгамбәр исә синең хакта Аллаһудан әмер килмичә талактан башка һичнәрсә әйтә алмыйм, дип сүзен туктатты. Соңра Хәүлә, ий Раббым, хәлем үзеңә мәгълүм минем хакта расүлеңә аять иңдер, дип ялварды, шул хакта бу аятьләр инде.

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Allah telah mendengar perkataan wanita yang mengajukan gugatan kepada kamu tentang suaminya, dan mengadukan (halnya) kepada Allah. Dan Allah mendengar soal jawab antara kamu berdua. Sesungguhnya Allah Maha Mendengar lagi Maha Melihat.

Amharca: 

አላህ የዚያችን በባሏ (ነገር) የምተከራከርህንና ወደ አላህ የምታሰሙተውን (ሴት) ቃል በእርግጥ ሰማ፡፡ አላህም (በንግግር) መመላለሳችሁን ይሰማል፡፡ አላህ ሰሚ ተመልካች ነውና፡፡

Tamilce: 

வானங்களில் உள்ளவர்களும், பூமியில் உள்ளவர்களும் அல்லாஹ்வை துதித்து தொழுகிறார்கள். அவன்தான் மிகைத்தவன், மகா ஞானவான் ஆவான்.

Korece: 

하나님은 그녀의 남편에 관하여 그대에게 변론하고 하나님께 호소한 그녀의 진술을 수락하사 너희 쌍방간의 진술을 듣고 계시 나니 실로 하나님은 들으심과 지 켜보심으로 충만하심이라

Vietnamca: 

Quả thật, Allah đã nghe thấy lời của người phụ nữ (tên Khawlah bint Tha’labah) tranh luận với Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) về chồng của nàng ta (tên Aws bin As-Samit), và nàng ta đã phàn nàn với Allah và Allah đã nghe thấy cuộc đối thoại của hai ngươi. Thật vậy, Allah là Đấng Hằng Nghe, Đấng Hằng Thấy.