Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

2496

Sayfa No: 

323

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَىٰ مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ

Çeviriyazı: 

lâ terküḍû verci`û ilâ mâ ütriftüm fîhi vemesâkiniküm le`alleküm tüs'elûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya çekileceksiniz dedik.

Diyanet İşleri: 

Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz dedik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kaçmayın, dönün sahip olduğunuz mallara, nimetlere ve evlere; çünkü sorguya çekileceksiniz.

Şaban Piriş: 

Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönün. Belki size bir şey sorulur.

Edip Yüksel: 

Kaçmayın, lüks ve savurganlık için yaşadığınız yere, evlerinize dönünüz. Çünkü sorguya çekileceksiniz.

Ali Bulaç: 

Uzaklaşıp-kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün; çünkü sorguya çekileceksiniz.

Suat Yıldırım: 

“Yok,” dedik, “tepinmeyin, dönün o içinde şımardığınız refah ve konfora! Dönün o konaklarınıza ki sorguya çekileceksiniz.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Kaçmayınız ve içinde mütenaim olduğunuz yere ve meskenlerinize geri dönünüz. Umulur ki siz, sual olunacaksınız.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.

Bekir Sadak: 

Goklerde ve yerde ne varsa O´nundur. Katinda olanlar O´na kulluk etmekten cekinmezler ve usanmazlar.

İbni Kesir: 

Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün. Elbette sorguya çekileceksiniz.

Adem Uğur: 

Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!

İskender Ali Mihr: 

Kaçmayın ve orada şımartıldığınız (her isteğinizin yerine getirildiği) şeye (yere) ve meskenlerinize geri dönün ki (orada), sorgulanacaksınız.

Celal Yıldırım: 

Kaçmayın, refah içinde geçirdiğiniz nimetlere ve konaklarınıza dönünüz

Tefhim ul Kuran: 

«Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza dönün

Fransızca: 

Ne galopez point. Retournez plutôt au grand luxe où vous étiez et dans vos demeures, afin que vous soyez interrogés.

İspanyolca: 

«¡No huyáis, volved a vuestra vida regalada, a vuestras mansiones! Quizá se os pidan cuentas».

İtalyanca: 

«Non fuggite, ritornate nel lusso e nelle vostre case! Forse ve ne sarà chiesto conto».

Almanca: 

Rennt nicht weg und kehrt zurück zu dem, worin euch Luxus gewährt wurde, und zu euren Wohnstätten, damit ihr zur Rechenschaft gezogen werdet.

Çince: 

你们不要奔逃,你们回去享受你们的豪华生活,和你们的住宅,以便你们将来受审讯。

Hollandaca: 

En de engelen zeiden spottenderwijze tot hen: Vlucht niet, maar keert terug tot uwe vermaken en tot uwe woningen; misschien zult gij ondervraagd worden.

Rusça: 

Не убегайте и вернитесь туда, где вам было позволено вести роскошную жизнь, и в свои жилища, быть может, к вам будут обращаться с просьбами!

Somalice: 

Ha Cararina kuna noqda wixii laydiinku Raaxeeyey iyo Guryihiinna waxay u Dhawdahay in wax laydin warsadee.

Swahilice: 

Msikimbie! Na rejeeni kwenye zile zile starehe zenu, na maskani zenu, mpate kusailiwa!

Uygurca: 

(پەرىشتىلەر ئۇلارغا مەسخىرە قىلىپ ئېيتتى) قاچماڭلار، باياشات تۇرمۇشۇڭلارغا، تۇرالغۇ جايلىرىڭلارغا قايتىڭلار، سىلەردىن (مۇھىم ئىشلاردا مەسلىھەت) سورىلىشى مۇمكىن»

Japonca: 

逃げてはならない。楽しんだ所,あなたがたの住まいに返れ。あなたがたは尋問されるであろう。

Arapça (Ürdün): 

فقالت لهم الملائكة استهزاء «لا تركضوا وارجعوا إلى ما أترفتم» نعمتم «فيه ومساكنكم لعلكم تسألون» شيئاً من دنياكم على العادة.

Hintçe: 

(हमने कहा) भागो नहीं और उन्हीं बस्तियों और घरों में लौट जाओ जिनमें तुम चैन करते थे ताकि तुमसे कुछ पूछगछ की जाए

Tayca: 

(มะลาอิกะฮ์พูดกับพวกนั้นว่า) “พวกท่านอย่าวิ่งหนีซิ และจงกลับไปยังสิ่งที่พวกท่านได้รับความสำราญ และยังที่พักของพวกท่าน เพื่อว่าพวกท่านจะได้ถูกสอบถามสิ่งที่เกิดขึ้นแก่ท่าน”

İbranice: 

אל תברחו, ושובו אל אשר נהניתם בבתיכם, שמא תישאלו

Hırvatça: 

"Ne bježite, vratite se uživanjima vašim i domovima vašim, možda ćete biti priupitani?!"

Rumence: 

“Nu fugiţi! Întoarceţi-vă la ceea din care v-aţi îndestulat, la locuinţele voastre. Poate veţi fi întrebaţi!”

Transliteration: 

La tarkudoo wairjiAAoo ila ma otriftum feehi wamasakinikum laAAallakum tusaloona

Türkçe: 

Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.

Sahih International: 

[Some angels said], "Do not flee but return to where you were given luxury and to your homes - perhaps you will be questioned."

İngilizce: 

Flee not, but return to the good things of this life which were given you, and to your homes in order that ye may be called to account.

Azerbaycanca: 

(Mələklər istehza ilə onlara belə dedilər: ) “Qaçmayın, kef çəkdiyiniz yerə, məskənlərinizə qayıdın”. Yəqin ki, (hara getmişdiniz; mal-dövlətiniz, cəh-cəlalınız necə oldu, deyə) sorğu-sual ediləcəksiniz!

Süleyman Ateş: 

(Boşuna) Kaçmayın, (bol bol verilip) içinde şımartıldığınız(ni'metler)e ve yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz!

Diyanet Vakfı: 

"Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!"

Erhan Aktaş: 

Boşuna kaçmayın, refaha kavuşturulduğunuz şeylere ve evlerinize geri dönün; çünkü hesaba çekileceksiniz.

Kral Fahd: 

«Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!»

Hasan Basri Çantay: 

(Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi).

Muhammed Esed: 

(Ama sanki kendilerine:) "Kaçmaya kalkışmayın; bolluk ve keyif içinde sizi şımartan şeylere, evlerinize yurtlarınıza dönün, ki belki (yapıp ettiklerinizden ötürü) sorguya çekileceksiniz!" (denmiş gibi, kaybettiklerini anlarlar).

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Melekler onlara şöyle dedi): “- Kaçmayın, içinde bulunduğunuz nimete ve evlerinize dönün

Portekizce: 

Não fujais! Voltai ao que vos foi concedido e às vossas moradas, a fim de que sejas interrogados!

İsveççe: 

[men en röst hejdade dem:] "Fly inte! Återvänd till ert ombonade liv i bekvämlighet och överflöd och till era hem; kanske får ni några frågor [som ni måste svara på]."

Farsça: 

[از روی استهزا و تحقیر به آنان گفتند:] فرار نکنید، و به سوی زندگی مرفّهی که در آن نازپرورده [و مغرور] بودید و خانه هایتان بازگردید تا [بار دیگر به وسیله تهیدستان و مستمندان] از شما درخواست کمک شود [و شما آنان را با کبر و نخوت برانید.]

Kürtçe: 

(فریشتەکان بەگاڵتەوە پێیان دەڵێن) ڕامەکەن وبگەڕێنەوە بۆلای ئەو نازو نیعمەتانەی کە ڕۆچوو بوون تێیدا وە(بگەڕێنەوە) بۆ سەر خانوو ماڵەکانتان بەڵکو پرسیارتان لێ بکرێت (لەوەی بەسەرتان ھاتووە)

Özbekçe: 

Қочманглар! Маишатпарсатлик қилган нарсаларингизга, масканларингизга қайтинглар. Ҳали эҳтимол сўралурсизлар.

Malayca: 

(Lalu dikatakan kepada mereka): "Janganlah kamu lari, dan sebaliknya kembalilah kepada kemewahan hidup yang telah diberikan kepada kamu, dan ke tempat-tempat tinggal kamu, supaya kamu dapat ditanya mengenai apa yang berlaku".

Arnavutça: 

Mos ikni! Kthehuni atje, në lukset tuaja dhe në pallatet tuaja, se ju do të pyeteni”.

Bulgarca: 

Не бягайте и се върнете там, където бяхте свикнали на разкош, и към своите жилища, за да бъдете питани!

Sırpça: 

„Не бежите сад, и вратите се вашим уживањима и вашим домовима, можда ће вас неко шта упитати.”

Çekçe: 

'Neprchejte, ale raději se vraťte k přepychu, v němž jste žili, a do příbytků svých - možná že o vydání počtu požádáni budete!'

Urduca: 

(کہا گیا) "بھاگو نہیں، جاؤ اپنے انہی گھروں میں اور عیش کے سامانوں میں جن کے اندر تم چین کر رہے تھے، شاید کہ تم سے پوچھا جائے"

Tacikçe: 

Мегузеред! Бо нозу ишрат ба хонаҳои худ боз гардед то пурсида шавед!

Tatarca: 

Фәрештәләр әйтте: "Качмагыз, кайтыгыз бирелгән нигъмәтләрегезгә вә тора торган өйләрегезгә, әлбәттә, барча эшләрегездән соралмыш булсагыз."

Endonezyaca: 

Janganlah kamu lari tergesa-gesa; kembalilah kamu kepada nikmat yang telah kamu rasakan dan kepada tempat-tempat kediamanmu (yang baik), supaya kamu ditanya.

Amharca: 

አትገሥግሡ፤ ትለመኑም ይኾናልና፡፡ በእርሱ ወደ ተቀማጠላችሁበት ጸጋ ወደ መኖሪያዎቻችሁም ተመለሱ (ይባላሉ)፡፡

Tamilce: 

விரைந்து ஓடாதீர்கள். நீங்கள் எதில் பெரும் இன்பம் அனுபவித்து வந்தீர்களோ அதன் பக்கமும் உங்கள் (ஆடம்பரமான) இல்லங்களின் பக்கமும் திரும்புங்கள்! “நீங்கள் (உங்கள் உலக செல்வத்திலிருந்து சிறிது) கேட்கப்படுவீர்கள்” (அதை கொடுத்து நீங்கள் தப்பித்து விடலாம் என்று கேலியாக கூறப்படும்.)

Korece: 

도주하려 말고 너희에게 주 어졌던 현세의 기쁨과 너희의 주 거지로 돌아오라 아마도 너희는 질문을 받으리라

Vietnamca: 

Các ngươi đừng bỏ chạy, hãy trở lại với những thứ mà các ngươi đã sống xa hoa và những mái nhà tiện nghi của các ngươi, mong rằng các ngươi sẽ bị tra hỏi.