Arapça:
وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِمَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۗ وَلَقَدْ فَضَّلْنَا بَعْضَ النَّبِيِّينَ عَلَىٰ بَعْضٍ ۖ وَآتَيْنَا دَاوُودَ زَبُورًا
Çeviriyazı:
verabbüke a`lemü bimen fi-ssemâvâti vel'arḍ. veleḳad feḍḍalnâ ba`ḍa-nnebiyyîne `alâ ba`ḍiv veâteynâ dâvûde zebûrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbin göklerde ve yerde olan kimselerin hepsini en iyi bilendir. Andolsun ki biz, peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık. Davud'a da Zebur'u verdik.
Diyanet İşleri:
Göklerde ve yerde olan kimseleri Rabbin daha iyi bilir. And olsun ki peygamberleri birbirinden üstün kılmış ve Davud'a Zebur vermişizdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve Rabbin pek iyi bilir ne varsa göklerde ve yeryüzünde. Andolsun ki bazı peygamberleri bazısından üstün ettik ve Davud'a Zebur'u verdik.
Şaban Piriş:
Rabbin, göklerde ve yerde olan kimseleri en iyi bilendir. Bazı peygamberleri de diğerlerinden üstün kılmışızdır. Davud’a Zebur verdik.
Edip Yüksel:
Rabbin göklerdekileri ve yerdekileri en iyi bilendir. Peygamberlerden bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. Örneğin, Davud'a Zebur'u verdik
Ali Bulaç:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, Biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur verdik.
Suat Yıldırım:
Hem senin Rabbin, göklerde ve yerde olan kim varsa hepsini pek iyi bilir.Biz nebîlerden bazısını bazısına üstün kıldık, nitekim Davud'a da Zebûr’u verdik. [2,253; 33,7; 42,13]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Rabbin göklerde ve yerde olanları pek ziyâde bilendir. Andolsun ki, peygamberlerin bazılarını bazıları üzerine tafdil ettik ve Dâvud´a Zebur´u verdik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun, biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.
Bekir Sadak:
Sana: «Rabbin suphesiz insanlari kusatmistir» demistik
İbni Kesir:
Rabbın göklerde ve yerde olanları daha iyi bilendir. Andolsun ki
Adem Uğur:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık
İskender Ali Mihr:
Ve Rabbin, semalarda (7 kat göklerde) ve yeryüzünde olan kimseleri iyi bilir. Andolsun ki bir kısım nebîleri, diğerlerine üstün kıldık. Ve Davut (A.S)´a Zebur´u verdik.
Celal Yıldırım:
Ve Rabbin göktekileri ve yerde olan kimseleri daha iyi bilir. And olsun ki, peygamberlerin bir kısmını brr kısmından üstün kıldık
Tefhim ul Kuran:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud´a da Zebur verdik.
Fransızca:
Et ton Seigneur est plus Connaisseur de ceux qui sont dans les cieux et sur la terre. Et parmi les prophètes, Nous avons donné à certains plus de faveurs qu'à d'autres. Et à David nous avons donné le "Zabour" .
İspanyolca:
Tu Señor conoce bien a quienes están en los cielos y en la tierra. Hemos preferido a unos profetas más que a otros. Y dimos a David Salmos.
İtalyanca:
Il tuo Signore ben conosce quel che c'è nei cieli e sulla terra. Ad alcuni profeti abbiamo dato eccellenza sugli altri e a Davide abbiamo datoil Salterio.
Almanca:
Und dein HERR weiß besser Bescheid über diejenigen, die in den Himmeln und auf Erden sind. Und gewiß, bereits begünstigten WIR einige der Propheten vor anderen und ließen Dawud einen Zabur zuteil werden.
Çince:
你的主是知道天地万物的。我确已使一部分先知超越另一部分;我曾以经典赏赐达五德。
Hollandaca:
Uw Heer kent alle personen, in den hemel en op aarde. Wij hebben sommige profeten bijzondere gunsten boven andere geschonken, en wij gaven David de psalmen.
Rusça:
Твоему Господу лучше знать тех, кто на небесах и на земле. Одним пророкам Мы отдали предпочтение над другими. А Давуду (Давиду) Мы даровали Забур (Псалтирь).
Somalice:
Eebahaana waa ogyahay waxa ku sugan Samooyinka iyo Dhulkam, dhab ahaan baana ugu fadilnay Nabiyada Qaarkood qaarka (kale) waxaana Siinay Nabi Daawuud Zabuur.
Swahilice:
Na Mola wako Mlezi anawajua vilivyo waliomo mbinguni na katika ardhi. Na hakika tumewafadhilisha baadhi ya Manabii kuliko wengine; na Daudi tulimpa Zaburi.
Uygurca:
پەرۋەردىگارىڭ ئاسمانلاردىكى، زېمىندىكى بەندىلىرىنىڭ ئەھۋالىنى ھەممىدىن ئوبدان بىلىدۇ، بىز ھەقىقەتەن پەيغەمبەرلەرنىڭ بەزىسىنى بەزىسىدىن ئۈستۈن قىلدۇق
Japonca:
あなたの主は,天と地にある凡てのことを最もよく知っておられる。われは預言者たちの中のある者に,外の者以上の恵みを施し,またダーウードには詩篇を授けた。
Arapça (Ürdün):
«وربك أعلم بمن في السماوات والأرض» فيخصهم بما شاء على قدر أحوالهم «ولقد فضلنا بعض النبيين على بعض» بتخصيص كل منهم بفضيلة كموسى بالكلام وإبراهيم بالخلة ومحمد بالإسراء «وآتينا داود زبورا».
Hintçe:
और जो लोग आसमानों में है और ज़मीन पर हैं (सब को) तुम्हारा परवरदिगार खूब जानता है और हम ने यक़ीनन बाज़ पैग़म्बरों को बाज़ पर फज़ीलत दी और हम ही ने दाऊद को जूबूर अता की
Tayca:
และพระเจ้าของเจ้าทรงรู้ดียิ่งถึงสิ่งที่อยู่ในชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน และโดยแน่นอนเราได้เลือกนะบีบางคนให้ดีเด่นกว่าอีกบางคน และเราได้ให้ซะบูรแก่ดาวูด
İbranice:
וריבונך יודע היטב את כל המסע הלילי אשר בשמיים ובארץ. וכבר נתנו לחלק מהנביאים יותר מאשר נתנו לאחרים. ולדוד נתנו את הזאבור
Hırvatça:
Gospodar tvoj najbolje zna one na nebesima i one na Zemlji; Mi smo jedne vjerovjesnike nad drugima odlikovali, a Davudu smo Zebur dali.
Rumence:
Domnul tău îi cunoaşte prea-bine pe cei din ceruri şi de pe pământ. Noi i-am ales pe unii profeţi înaintea altora şi Noi i-am dăruit lui David Psalmii.
Transliteration:
Warabbuka aAAlamu biman fee alssamawati waalardi walaqad faddalna baAAda alnnabiyyeena AAala baAAdin waatayna dawooda zabooran
Türkçe:
Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun, biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.
Sahih International:
And your Lord is most knowing of whoever is in the heavens and the earth. And We have made some of the prophets exceed others [in various ways], and to David We gave the book [of Psalms].
İngilizce:
And it is your Lord that knoweth best all beings that are in the heavens and on earth: We did bestow on some prophets more (and other) gifts than on others: and We gave to David (the gift of) the Psalms.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Rəbbin göylərdə və yerdə olanları (Özünün bütün yaratdıqlarını) çox gözəl tanıyır. Biz peyğəmbərlərin bə’zisini digərlərindən üstün etdik və Davuda Zəbur verdik.
Süleyman Ateş:
Rabbin, göklerde ve yerde olan kimseleri daha iyi bilir (O, peygamber olmağa kimi layık görürse onu seçer). Andolsun ki biz, peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık, Davud'a da Zebur'u verdik.
Diyanet Vakfı:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik.
Erhan Aktaş:
Göklerde ve yeryüzünde kimlerin olduğunu Rabb’in daha iyi bilir. Ant olsun ki Biz Nebilerin kimini kiminden, kimi nitelikleriyle üstün kıldık. Dâvûd’a Zebûr’u verdik.
Kral Fahd:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur’u verdik.
Hasan Basri Çantay:
Rabbin göklerde ve yerde olan kimseleri en iyi bilendir. Andolsun ki biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kılmışızdır. Dâvuda da Zebur verdik.
Muhammed Esed:
çünkü, göklerde ve yerde bulunan her varlığı her bakımdan bilen senin Rabbindir. Fakat şu da bir gerçektir ki, Biz bazı nebilere diğerlerine göre daha büyük bir yücelik tevdi etmişizdir; tıpkı Davud´a (rahmetimizin bir belirtisi olarak) ilahi hikmetle dolu bir kitap verdiğimiz gibi.
Gültekin Onan:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud´a da Zebur verdik.
Ali Fikri Yavuz:
Rabbin, göklerde ve yerde olan kimselerin hepsini en iyi bilendir, (onlardan dilediğine Peygamberlik verir.) Muhakka ki, biz, peygamberlerin bazısını (faziletçe) bazısına üstün kıldık. Dâvud’a da (ahir zaman peygamberinin faziletini bildiren) Zebûr’u verdik. (Bu âyet-i kerime, “Ebû Tâlib’in yetimi nasıl peygamber olabilir? diyen Kureyş kâfirlerini reddetmektedir.)
Portekizce:
Teu Senhor conhece melhor do que ninguém aqueles que estão nos céus e na terra. Temos preferido a uns profetas sobreoutros, e concedemos os Salmos a Davi.
İsveççe:
Din Herre har full kunskap om alla som befolkar himlarna och jorden. Och Vi har gett några profeter företräde framför andra - och Vi skänkte David en skrift fylld av visdom.
Farsça:
و پروردگارت به هر که [و هر چه] در آسمان ها و زمین است، داناتر است. و به یقین برخی از پیامبران را بر برخی دیگر برتری دادیم وبه داود زبور عطا کردیم.
Kürtçe:
وە پەروەردگارت زاناترە بەھەر چی لە ئاسمانەکان و لە زەویدایە وە سوێند بە خوا بێگومان فەزڵی ھەندێ لە پێغەمبەرانمان داوە بەسەر ھەندێکی تریاندا و زەبورمان بەخشی بە داود
Özbekçe:
Роббинг осмонлару ердаги кимсаларни яхши билгувчи зотдир. Батаҳқиқ, Биз баъзи Пайғамбарларни баъзиларидан афзал қилдик. Ва Довудга Забурни бердик. (Мисол учун, баъзиларига китоб нозил қилдик, баъзиларига нозил қилмадик. Айримларига кўп ва катта мўъжизалар, айримларига оз ва кичик мўъжизалар бердик ва ҳоказо. «Ва Довудга Забурни бердик». Бу ҳам Пайғамбарларнинг бирини бошқасидан афзал қилганимиз намунасидир.)
Malayca:
Dan Tuhanmu (wahai Muhammad) lebih mengetahui akan sekalian makhluk yang ada di langit dan di bumi; dan sesungguhnya Kami telah melebihkan setengah Nabi-nabi atas setengahnya yang lain; dan Kami telah memberikan Kitab Zabur kepada Nabi Daud.
Arnavutça:
Dhe Zoti yt di më së miri për ata që gjenden në qiej dhe në Tokë; Na i kemi dekoruar disa pejgamberë ndaj disa të tjerëve dhe Dautit i kemi dhënë Zeburin.
Bulgarca:
Твоят Господ най-добре знае всички на небесата и на земята. И предпочетохме едни пророци пред други. И дадохме на Дауд псалми.
Sırpça:
Твој Господар најбоље зна оне на небесима и оне на Земљи; Ми смо једне веровеснике над другима одликовали, а Давиду смо Псаламе дали.
Çekçe:
Pán tvůj zná nejlépe ty, kdož na nebesích jsou i na zemi. A věru jsme posly některé nad druhými vyznamenali a Davidovi jsme žaltář dali.
Urduca:
تیرا رب زمین اور آسمانوں کی مخلوقات کو زیادہ جانتا ہے ہم نے بعض پیغمبروں کو بعض سے بڑھ کر مرتبے دیے، اور ہم نے ہی داؤدؑ کو زبور دی تھی
Tacikçe:
Ва Парвардигори ту ба он чӣ дар осмонҳову замин аст, огоҳтар аст. Баъзе аз паёмбаронро бар баъзе дигар беҳтарӣ додаем ва ба Довуд Забурро додем.
Tatarca:
Раббыгыз белүчерәктер күкләрдә вә җирдә булган мәхлукләрне. Тәхкыйк пәйгамбәрләрнең кайберләрен кайберләреннән артык кыйлдык, вә Дауд пәйгамбәргә – Зәбур исемле китап бирдек.
Endonezyaca:
Dan Tuhan-mu lebih mengetahui siapa yang (ada) di langit dan di bumi. Dan sesungguhnya telah Kami lebihkan sebagian nabi-nabi itu atas sebagian (yang lain), dan Kami berikan Zabur kepada Daud.
Amharca:
ጌታህም በሰማያትና በምድር ያለውን ሁሉ ዐዋቂ ነው፡፡ ከፊሉንም ነቢያት በከፊሉ ላይ በእርግጥ አብልጠናል፡፡ ዳውድንም ዘቡርን ሰጥተነዋል፡፡
Tamilce:
வானங்களில், இன்னும் பூமியில் உள்ளவர்களை உம் இறைவன் மிக அறிந்தவன். நபிமார்களில் சிலரை சிலர் மீது திட்டவட்டமாக மேன்மைப்படுத்தினோம். இன்னும், (நபி) தாவூதுக்கு ‘ஸபூரை’க் கொடுத்தோம்.
Korece:
그대의 주님은 천지에 있는 모든 종들을 가장 잘 아시고 계심이라 하나님께서 일부 예언자들에게는 은혜를 더하사 다윗에게 시 편을 주었노라
Vietnamca:
Thượng Đế của Ngươi biết rõ những ai ở trong các tầng trời và trái đất. Quả thật, TA (Allah) đã ưu ái một số vị Nabi này hơn một số vị khác và TA đã ban cho Dawood Kinh Zabur (Sách Thánh Thi).
Ayet Linkleri: