Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

82

Ayet No: 

1983

Sayfa No: 

276

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِن تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ الْمُبِينُ

Çeviriyazı: 

fein tevellev feinnemâ `aleyke-lbelâgu-lmübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, ey Muhammed! Artık sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğden ibarettir.

Diyanet İşleri: 

Eğer yüz çevirirlerse, sana düşenin sadece açıkça tebliğ olduğunu bil.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bütün bunlara rağmen yüz çevirirlerse şüphe yok ki sana düşen vazife, açıkça tebliğden ibarettir.

Şaban Piriş: 

Buna rağmen yine de yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen açıkça tebliğdir.

Edip Yüksel: 

Yüz çevirirlerse, sana düşen, yalnızca (mesajı) açık bir biçimde iletmektir.

Ali Bulaç: 

Fakat onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir.

Suat Yıldırım: 

Eğer bunca nimetlere rağmen yüz çevirirlerse sen sorumlu değilsin.Çünkü senin açık tebliğden başka bir görevin yoktur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Eğer onlar yine yüz çevirirlerse artık senin üzerine olan, apaçık bir tebliğden ibarettir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.

Bekir Sadak: 

Puta tapanlar o gun Allah´in hukmune teslim olurlar

İbni Kesir: 

Eğer yüz çevirirlerse

Adem Uğur: 

(Ey Resûlüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.

İskender Ali Mihr: 

Artık yüz çevirirlerse, bundan sonra sana düşen, sadece açık bir tebliğdir.

Celal Yıldırım: 

Bunca nimetlere rağmen yüzçevirirlerse, sana düşen (ancak) açık teblîğdir.

Tefhim ul Kuran: 

Fakat onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir.

Fransızca: 

S'ils se détournent... il ne t'incombe que la communication claire.

İspanyolca: 

Si vuelven la espalda... A ti te incumbe sólo la transmisión clara.

İtalyanca: 

Se poi volteranno le spalle, [sappi] che a te incombe [solo] l'obbligo della comunicazione esplicita

Almanca: 

Sollten sie sich dann abwenden, dann obliegt dir ausschließlich das deutliche Verkünden.

Çince: 

如果他们违背正道,那末,你只负明白传达的责任。

Hollandaca: 

Maar indien de Arabieren zich afwenden, zijt gij slechts met de openbare prediking belast.

Rusça: 

Если же они отвернутся, то ведь на тебя возложена только ясная передача откровения.

Somalice: 

hadday jeedsadaan waxaa uun korkaaga ah gaadhsiin cad.

Swahilice: 

Basi wakikengeuka lilio juu yako wewe ni kufikisha ujumbe wazi wazi.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار ئىماندىن) يۈز ئۆرۈسە (ساڭا ھېچ زىيىنى يوق)، سېنىڭ ۋەزىپەڭ پەقەت روشەن تەبلىغ قىلىشتۇر

Japonca: 

それで仮令かれらが背き去っても,(あなたの務めは)只明証をかれらに説き示すだけである。

Arapça (Ürdün): 

«فإن تولوْا» أعرضوا عن الإسلام «فإنما عليك» يا محمد «البلاغ المبين» الإبلاغ البيِّن وهذا قبل الأمر بالقتال.

Hintçe: 

तुम उसकी फरमाबरदारी करो उस पर भी अगर ये लोग (ईमान से) मुँह फेरे तो तुम्हारा फर्ज सिर्फ (एहकाम का) साफ पहुँचा देना है

Tayca: 

ดังนั้นหากพวกเขาผินหลังกลับ แท้จริงหน้าที่ของเจ้าคือการแจ้งข่าวอย่างชัดแจ้งเท่านั้น

İbranice: 

ואם יתרחקו, עליך רק למסור הודעה ברורה

Hırvatça: 

A ako se oni okrenu - pa tvoja je dužnost samo da jasno saopćiš.

Rumence: 

Dacă ei îţi întorc spatele, să ştii că asupra ta este doar înştiinţarea cea desluşită.

Transliteration: 

Fain tawallaw fainnama AAalayka albalaghu almubeenu

Türkçe: 

Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.

Sahih International: 

But if they turn away, [O Muhammad] - then only upon you is [responsibility for] clear notification.

İngilizce: 

But if they turn away, thy duty is only to preach the clear Message.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum! Əgər bütün bunlardan sonra müşriklər) yenə də (səndən) üz döndərsələr (ürəyini qısma)! Çünki sənin vəzifən ancaq (Mənim dinimi, hökmlərimi) açıq-aşkar təbliğ etməkdir!

Süleyman Ateş: 

Eğer yine yüz çevirirlerse, artık senin üzerine düşen sadece açık bir şekilde duyurmaktır.

Diyanet Vakfı: 

(Ey Resulüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.

Erhan Aktaş: 

Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğ(1) etmektir.

Kral Fahd: 

(Ey Rasûlüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer yine yüz çevirirlerse artık senin üzerine düşen ancak apaçık bir tebliğden ibâretdir.

Muhammed Esed: 

Fakat, (ey Peygamber, eğer senden) yüz çevirirlerse, unutma ki, senin görevin sadece, (sana vahyolunan) mesajı açıkça duyurmaktan ibarettir.

Gültekin Onan: 

Fakat onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer buna karşı yine yüz çevirirlerse (islâmı kabul etmezlerse), ey Rasûlüm, senin üzerine düşen ancak açık bir tebliğdir. (Bu âyet-i kerime kıtal âyetinden önce nâzil olmuştur).

Portekizce: 

Porém, se se recusarem, sabe que a ti somente incumbe a proclamação da lúcida Mensagem.

İsveççe: 

MEN OM de vänder dig ryggen [minns, Muhammad, att] din enda uppgift är att klart framföra budskapet.

Farsça: 

پس اگر [بعد از این همه لطف و رحمت] روی از حق گرداندند [اندوهگین مشو]؛ زیرا فقط رساندن آشکار [پیام وحی] بر عهده توست.

Kürtçe: 

ئەوسا ئەگەر ئەوان ڕوویان وەرگێڕا ئەوە بێگومان ئەوەی لەسەر تۆیە تەنھا ڕاگەیاندنی ئاشکرای (ئاینەکەتە)

Özbekçe: 

Агар юз ўгириб кетсалар, бас, сенинг зиммангда очиқ-ойдин етказиб қўйиш, холос.

Malayca: 

Kemudian, jika mereka masih berpaling ingkar maka sesungguhnya engkau (wahai Muhammad) hanya bertanggungjawab menyampaikan perintah-perintah Allah dengan cara yang jelas nyata.

Arnavutça: 

E, nëse ata shmangen, ti je i obliguar vetëm që të shpallësh qartazi.

Bulgarca: 

А отметнат ли се [о, Мухаммад], твой дълг е само ясното послание.

Sırpça: 

А ако се они окрену од веровања, па твоја дужност је само да јасно доставиш поруку.

Çekçe: 

Jestliže se oni zády k tobě obrátí, pak úkolem tvým je pouze zřetelné oznámení.

Urduca: 

اب اگر یہ لوگ منہ موڑتے ہیں تو اے محمدؐ، تم پر صاف صاف پیغام حق پہنچا دینے کے سوا اور کوئی ذمہ داری نہیں ہے

Tacikçe: 

Агар рӯйгардон шуданд, ҷуз ин нест, ки вазифаи ту таблиғе ошкорост.

Tatarca: 

Әгәр Коръән хөкемнәрен кабул итеп мөселман булудан баш тартсалар, сиңа фәкать Аллаһ хөкемнәрен ирештерү генә ляземдыр.

Endonezyaca: 

Jika mereka tetap berpaling, maka sesungguhnya kewajiban yang dibebankan atasmu (Muhammad) hanyalah menyampaikan (amanat Allah) dengan terang.

Amharca: 

(ከኢስላም) ቢሸሹም ባንተ ላይ ያለብህ ግልጽ ማድረስ ብቻ ነው፡፡

Tamilce: 

ஆக, (நபியே!) அவர்கள் (உம்மை விட்டு புறக்கணித்து) விலகினால் (கவலைப்படாதீர்.) உம் மீது கடமை எல்லாம் தெளிவாக எடுத்துரைப்பதுதான்.

Korece: 

그러나 그들이 불신한다 하 여도 그대는 다만 계시를 전달하 는 임무일 뿐이라

Vietnamca: 

Nếu chúng quay đi thì thật ra nhiệm vụ của Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) chỉ là truyền đạt (thông điệp) rõ ràng.