Arapça:
لَقَالُوا إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ
Çeviriyazı:
leḳâlû innemâ sükkirat ebṣârunâ bel naḥnü ḳavmüm mesḥûrûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır derler.
Diyanet İşleri:
Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bunu görürler de gene ancak derler, gözlerimiz bağlandı bizim, hatta büyülenmiş bir topluluğuz biz.
Şaban Piriş:
Yine de: “Gözlerimiz perdelendi, belki de hepimiz büyülendik” derler.
Edip Yüksel:
"Gözlerimiz sarhoş edildi, büyülendik," diyeceklerdi.
Ali Bulaç:
Mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir.
Suat Yıldırım:
Hatta o kâfirlere gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar, yine de “Galiba gözlerimiz bağlandı, belki de büyüye tutulduk!” derler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Elbette diyeceklerdir ki: «Muhakkak gözlerimiz döndürülmüştür, belkide biz büyülenmiş bir cemaatiz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz."
Bekir Sadak:
Orada sizin ve rizik veremiyeceginiz kimseler icin gecimlikler meydana getirdik.
İbni Kesir:
Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik, derlerdi.
Adem Uğur:
Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır derler.
İskender Ali Mihr:
Mutlaka: “Sadece gözlerimiz bağlandı (engellendi, gerçeği göremiyoruz). Hayır, biz büyülenmiş bir kavimiz.” demiş olacaklar.
Celal Yıldırım:
15:14
Tefhim ul Kuran:
Mutlaka: «Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz» diyeceklerdir.
Fransızca:
Et même si Nous ouvrions pour eux une porte du ciel, et qu'ils pussent y monter,
İspanyolca:
dirían: «Nuestra vista ha sido enturbiada nada más, o, más bien, somos gente a quienes se ha hechizado».
İtalyanca:
direbbero: «I nostri occhi sono ipnotizzati o ci hanno lanciato un sortilegio!».
Almanca:
würden sie gewiß sagen: "Nur unsere Blicke wurden verwirrt. Nein, sondern wir sind verzauberte Leute!"
Çince:
他们必定说:我们的眼睛受蒙蔽了,不然,我们是中了魔术的民众。
Hollandaca:
Zouden zij veeleer uitroepen: Onze oogen zijn slechts verblind door dronkenschap, of wij bevinden ons onder den indruk eener zinsbeguicheling.
Rusça:
они непременно сказали бы: "Наши взоры затуманены, а сами мы околдованы".
Somalice:
waxay odhan lahaayeen waxaan uun la awday (La tiray) aragyadannadii, waxaabanse nahay qoom la sixray.
Swahilice:
Basi wangeli sema: Macho yetu yamelevywa, bali sisi wenyewe tumerogwa.
Uygurca:
ئۇلار چوقۇم: «كۆزلىرىمىز باغلىنىپ قالدى، بەلكىم سېھىرلەنگەن قەۋم بولۇپ قالساق كېرەك» دېيىشىدۇ
Japonca:
かれらは必ず,「わたしたちの目は本当に眩んでしまった。いやわたしたちは魔法にかけられている。」と言うであろう。
Arapça (Ürdün):
«لقالوا إنما سُكِّرت» سدت «أبصارنا بل نحن قوم مسحورون» يخيل إلينا ذلك.
Hintçe:
तब भी यहीं कहेगें कि हो न हो हमारी ऑंखें (नज़र बन्दी से) मतवाली कर दी गई हैं या नहीं तो हम लोगों पर जादू किया गया है
Tayca:
แน่นอนพวกเขาจะกล่าวว่า “แท้จริงสายตาของพวกเราถูกปิดกั้น ไม่แต่เพียงเท่านั้นพวกเรายังเป้นกลุ่มชนที่ถูกเวทมนตร์อีกด้วย”
İbranice:
גם אז הם יגידו: 'זוהי אחיזת עיניים, לא כי אנחנו אנשים אשר פגע בנו קסם
Hırvatça:
opet bi oni, sigurno, rekli: "Pogledi očiju su nam opijeni, štaviše, mi smo ljudi opčinjeni.
Rumence:
tot ar fi spus: “Privirile ne sunt ameţite ori suntem nişte oameni vrăjiţi.”
Transliteration:
Laqaloo innama sukkirat absaruna bal nahnu qawmun mashooroona
Türkçe:
Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz."
Sahih International:
They would say, "Our eyes have only been dazzled. Rather, we are a people affected by magic."
İngilizce:
They would only say: "Our eyes have been intoxicated: Nay, we have been bewitched by sorcery."
Azerbaycanca:
“Gözümüz bağlanmış (xumarlanmış), biz sehrlənmişik (Muhəmməd bizi ovsunlayıb gözümüzü bağlamışdır)”, - deyərlər.
Süleyman Ateş:
Herhalde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenmiş bir topluluğuz, derlerdi.
Diyanet Vakfı:
"Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler.
Erhan Aktaş:
“Herhalde gözlerimiz döndürüldü(1), doğrusu büyülenmiş bir topluluğuz.” derlerdi.
Kral Fahd:
yine de «Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır» derler.
Hasan Basri Çantay:
15:14
Muhammed Esed:
kuşkusuz, o zaman da: "Bizim düpedüz gözlerimiz bağlandı!" diyeceklerdi, "Demek ki, büyülenmiş kimseleriz biz!"
Gültekin Onan:
Mutlaka: "
Ali Fikri Yavuz:
15:14
Portekizce:
Diriam: Nossos olhos foram ofuscados ou fomos mistificados!
İsveççe:
skulle de säkerligen säga: "Vi är offer för en synvilla - nej, vi har blivit förhäxade!"
Farsça:
باز خواهند گفت: یقیناً ما چشم بندی شده ایم، بلکه گروهی جادو شده هستیم.
Kürtçe:
ئەوسا دەیانووت بێگومان ئێمە چاوبەستـمان لێکراوە بەڵکو ئێمە کۆمەڵێکین جادومان لێکراوە
Özbekçe:
Улар: «Албатта, кўзларимиз боғланди, балки биз сеҳрланган қавмдирмиз», дерлар. (Аллоҳнинг ҳақлиги ҳақидаги мўъжиза кўрсатилиб, қўлига ушлатиб қўйилса ҳам, эҳтимол удир, эҳтимол будир, балки табиат қонунини мен тушунмаётгандирман, деб тураверадилар.)
Malayca:
Tentulah mereka akan (mengingkari kenyataan yang benar itu dengan) berkata: "Hanya mata kami telah disilapkan penglihatannya bahkan kami adalah kaum yang telah disihirkan (oleh Muhammad)".
Arnavutça:
do të thonin (ata): “Sytë na kanë qenë të mjegulluar, na jemi popull i magjepsur!”
Bulgarca:
пак щяха да рекат: “Погледите ни бяха заслепени. Ние сме омагьосани хора.”
Sırpça:
опет би они, сигурно, казали: „Наше очи су опијене, штавише, ми смо људи опчињени.“
Çekçe:
přece by říkali: 'Zraky naše byly opity nebo spíše jsme lidé očarovaní!'
Urduca:
تب بھی وہ یہی کہتے کہ ہماری آنکھوں کو دھوکا ہو رہا ہے، بلکہ ہم پر جادو کر دیا گیا ہے
Tacikçe:
гӯянд: «Чашмони моро ҷоду кардаанд, балки мо мардуме ҷодузада ҳастем!»
Tatarca:
әлбәттә, әйтерләр иде: "Күзебез пәрдәләнде, бәлки без сихерләнгәнбез, Мухәммәд безне сихерләгән".
Endonezyaca:
tentulah mereka berkata: "Sesungguhnya pandangan kamilah yang dikaburkan, bahkan kami adalah orang orang yang kena sihir".
Amharca:
«የተዘጉት ዓይኖቻችን ናቸው፡፡ እንዲያውም እኛ የተደገመብን ሰዎች ነን» ባሉ ነበር፡፡
Tamilce:
அவர்கள் (நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள். மாறாக), “எங்கள் கண்கள் நிச்சயம் மயக்கப்பட்டு விட்டன; மாறாக, நாங்கள் மந்திரம் செய்யப்பட்ட மக்களாக ஆகிவிட்டோம்” என்றே கூறுவார்கள்.
Korece:
그들은 틀림없이 우리의 눈들이 도취되어 우리가 마술에 걸 려 있을 뿐이라고 말할 것이라
Vietnamca:
Thì chúng vẫn nói: “Chắc chắn mắt của chúng ta chỉ bị lóa. Không, chúng ta đã bị trúng bùa.”
Ayet Linkleri: