Arapça:
وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَسْتَ مُرْسَلًا ۚ قُلْ كَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَمَنْ عِندَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ
Çeviriyazı:
veyeḳûlü-lleẕîne keferû leste mürselâ. ḳul kefâ billâhi şehîdem beynî vebeyneküm vemen `indehû `ilmü-lkitâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O kâfirler: "Sen Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber değilsin" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter, bir de yanında kitap ilmi bulunan (yeter)."
Diyanet İşleri:
İnkar edenler: "Sen peygamber değilsin" derler; de ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve Kitap'ı bilenler yeter."
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafirler, sen peygamber değilsin derler; de ki: Sizinle aramda tanık olarak Allah ve kitap bilgisine sahip olan yeter.
Şaban Piriş:
Kâfir olanlar: Sen rasûl olarak gönderilmiş değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve kitap ilmine sahip olanlar yeter.
Edip Yüksel:
İnkar edenler, "Sen bir elçi değilsin!," diyorlar. De ki, "ALLAH ve kitabın bilgisine sahip olanlar benimle sizin aranızda şahit olarak yeter."
Ali Bulaç:
O inkar edenler şöyle derler: "Sen gönderilmiş (Allah'ın bir elçisi) değilsin." De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter ve yanlarında kitabın ilmi bulunanlar da (bu gerçeği bilir)."
Suat Yıldırım:
Dini inkâr edenler: “Sen Peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter, bir de nezdinde kitap ilmi bulunanlar.” [26,197; 7,156-157]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve kâfir olanlar der ki: «Sen gönderilmiş bir peygamber değilsin.» De ki: «Benim aramla sizin aranızda şahit olarak Allah Teâlâ ve kendisinde kitaba bilgi bulunan (kimseler) kifâyet eder.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Küfre sapanlar: "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin." diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah, bir de yanında kitap bilgisi bulunanlar yeter."
Bekir Sadak:
And olsun ki Musa´yi ayetlerimizle, «Milletini karanliklardan aydinliga cikar ve Allah´in gunlerini onlara hatirlat» diye gondermistik. Bunlarda, cokca sabreden ve sukreden herkes icin dersler vardir.
İbni Kesir:
Küfredenler: Sen peygamber değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah ve kitabın bilgisi kendi yanında olanlar yeter.
Adem Uğur:
Kâfir olanlar: Sen resûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab´ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.
İskender Ali Mihr:
Ve kâfirler: “Sen, resûl olarak gönderilmiş değilsin.” derler. De ki: “Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar, benimle sizin aranızda şahit olarak kâfidir.”
Celal Yıldırım:
İnkâr edenlere, «Sen peygamber değilsin» derler. De ki: benimle sizin aramızda şâhid olarak Allah ve bir de yanında kitâb bilgisi bulunanlar yeter.
Tefhim ul Kuran:
O küfre sapanlar şöyle derler: «Sen gönderilmiş (Allah´ın bir elçisi) değilsin.» De ki: «Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter ve yanlarında kitabın ilmi bulunanlar da (bu gerçeği bilir) .»
Fransızca:
Et ceux qui ne croient pas disent : "Tu n'es pas un Messager". Dis : "Allah suffit, comme témoin entre vous et moi, et ceux qui ont la connaissance du Livre (sont aussi témoins)" .
İspanyolca:
Los infieles dicen: «¡Tú no has sido enviado!» Di: «Alá basta como testigo entre yo y vosotros, y quienes tienen la ciencia de la Escritura».
İtalyanca:
Dicono i miscredenti: «Tu non sei un inviato». Rispondi: «Mi basta Allah, testimone tra me e voi, Colui che possiede la Scienza del Libro».
Almanca:
Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sagen: "Du bist kein Gesandter." Sag: "ALLAH genügt als Zeuge zwischen mir und euch, und jeder, der Wissen über die Schrift besitzt."
Çince:
不信道者将要知道,今世的善果将归谁所有。不信道的人们说:你不是使者。你说:真主足以为我和你们之间的见证,认识天经的人也足以为我和你们之间的见证。
Hollandaca:
De ongeloovigen zullen zeggen: Gij zijt niet door God gezonden. Antwoord: God en hij die de schriften begrijpt, zijn mij voldoende getuigen tusschen mij en u.
Rusça:
Неверующие говорят: "Ты не являешься посланником". Скажи: "Достаточно того, что Свидетелем между мною и вами являются Аллах и обладающие знанием о Писании".
Somalice:
waxayna dhihi kuwii Galoobay ma tihid Rasuul, waxaad dhahdaa waxaa marag ugu filan dhexdeenna Eebe iyo cidda agteed ogaanshaha Kitaabku yahay.
Swahilice:
Na walio kufuru wanasema: Wewe hukutumwa. Sema: Mwenyezi Mungu anatosha kuwa shahidi baina yangu na nyinyi, na pia yule mwenye ilimu ya Kitabu.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) مەككە كۇففارلىرى: «سەن پەيغەمبەر ئەمەسسەن» دەيدۇ. ئېيتقىنكى، «راستلىقىمغا سىلەر بىلەن مېنىڭ ئوتتۇرامدا اﷲ نىڭ گۇۋاھلىقى ۋە اﷲ نىڭ كىتابىنى بىلىدىغانلار (يەنى ئەھلى كىتاب ئۆلىمالىرىدىن ئىمان ئېيتقانلار) نىڭ گۇۋاھلىقى يېتەرلىكتۇر»
Japonca:
信仰しない者は,「あなたは使徒ではない。」と言う。言ってやるがいい。「わたしとあなたがたとの間の立証者として,アッラーと啓典の知識を持つ者がいれば十分である。」
Arapça (Ürdün):
«ويقول الذين كفروا» لك «لست مرسلا قل» لهم «كفى بالله شهيدا بيني وبينكم» على صدقي «ومن عنده علم الكتاب» من مؤمني اليهود والنصارى.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) काफिर लोग कहते हैं कि तुम पैग़म्बर नही हो तो तुम (उनसे) कह दो कि मेरे और तुम्हारे दरमियान मेरी रिसालत की गवाही के वास्ते ख़ुदा और वह शख़्श जिसके पास (आसमानी) किताब का इल्म है काफी है
Tayca:
และบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธากล่าวว่า “ท่านมิใช่เป็นผู้ได้รับแต่ตั้ง” จงกล่าวเถิด “เพียงพอแล้วที่อัลลอฮทรงเป็นพยานระหว่างฉันกับพวกท่าน และผู้ที่เขามีความรู้ในคัมภีร์ (ก็เป็นพยานด้วย)
İbranice:
אומרים אלה אשר כפרו: ' אינך שליח מאלוהים,'! אמור: 'די באלוהים כעד ביני ובינכם, ודי באלה אשר יש להם ידע מהספר '
Hırvatça:
Oni koji ne vjeruju govore: "Ti nisi poslanik." Reci: "Meni i vama dovoljan će kao svjedok biti Allah, i oni koji znanje iz Knjige imaju."
Rumence:
Cei care tăgăduiesc spun: “Tu nu eşti un trimis!” Spune: “Dumnezeu este de-ajuns ca Martor între mine şi voi. La El este ştiinţa Cărţii.”
Transliteration:
Wayaqoolu allatheena kafaroo lasta mursalan qul kafa biAllahi shaheedan baynee wabaynakum waman AAindahu AAilmu alkitabi
Türkçe:
Küfre sapanlar: "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin." diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah, bir de yanında kitap bilgisi bulunanlar yeter."
Sahih International:
And those who have disbelieved say, "You are not a messenger." Say, [O Muhammad], "Sufficient is Allah as Witness between me and you, and [the witness of] whoever has knowledge of the Scripture."
İngilizce:
The Unbelievers say: "No messenger art thou." Say: "Enough for a witness between me and you is Allah, and such as have knowledge of the Book."
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Kafirlər: “Sən peyğəmbər deyilsən!” – deyirlər. (Onlara) belə cavab ver: “Mənimlə sizin aranızda (doğruluğuma) Allahın və kitabı bilənlərin (Tövratı, İncili bilən mö’min yəhudi və xaçpərəstlərin, yaxud Qur’ana bələd olan mö’min müsəlmanların və ya lövhi-məhfuzdan xəbərdar olan Cəbrailin) şahid olması yetər!”
Süleyman Ateş:
İnkar edenler: "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin!" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda Allah'ın ve yanında Kitap bilgisi bulunanların şahid olması yeter.
Diyanet Vakfı:
Kafir olanlar: Sen resul olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.
Erhan Aktaş:
Kâfirler, “Sen gönderilmiş(1) değilsin.” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanlarında Kitâp’ın bilgisi olanlar yeter.”
Kral Fahd:
O küfredenler demektedirler ki: "Sen, gönderilmiş (bir peygamber) değilsin.' (Sen de onlara) de ki: "Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah ve kendisinde Kitap bilgisi bulunanlar yeter."
Hasan Basri Çantay:
O küfredenler şöyle der: «Sen (Hak tarafından) gönderilmiş bir peygamber değilsin». De ki: «Benim aramla sizin aranızda (hakikî) şâhid olarak Allah yeter ve (bunu) nezdinde kitab ilmi bulunanlar dahi (bilirler).
Muhammed Esed:
Ve hakkı inkara şartlanmış olan o kimseler, (ey Peygamber, sana): "Sen (Allah tarafından) gönderilmiş değilsin!" diyorlar; de ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter; bir de bu ilahi kelamı gerçekten anlayan kimse(ler)!"
Gültekin Onan:
O küfredenler şöyle derler: "
Ali Fikri Yavuz:
O kâfir olanlar, sen Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber değilsin, diyorlar. De ki: “- Benimle sizin aranızda, doğruluğuma şâhid Allah yeter
Portekizce:
Os incrédulos dizem: Tu não és mensageiro! Responde-lhes: Basta Deus por testemunha, entre vós e mim, e quem tem aciência do Livro.
İsveççe:
Och förnekarna säger: "Du är inte [Guds] utsände." Svara [dem]: "Inga andra vittnen behövs mellan mig och er än Gud och den som har [verklig] kunskap om uppenbarelsen."
Farsça:
کافران می گویند: تو فرستاده [خدا] نیستی. بگو: کافی است که خدا [با آیات محکم و استوار قرآنش] و کسی [چون امیرالمؤمنین علی بن ابی طالب] که دانش کتاب نزد اوست، میان من و شما [نسبت به پیامبری ام] گواه باشند.
Kürtçe:
وە ئەوانەی بێ باوەڕ بوون پێت دەڵێن تۆ ڕەوانەکراو (وپێغەمبەری خوا) نیت تۆش (ئەی موحەممەد ﷺ پێیان) بڵێ خوا بەسە شایەت بێت لەنێوان من و ئێوەدا ھەروەھا ئەو کەسەش کەشارەزایی کتێبی (ئاسمانی) لایە
Özbekçe:
Куфр келтирганлар: «Пайғамбар эмассан», дерлар. Сен: «Мен билан сизнинг орангизда Аллоҳ ва Китоб илми бор кимсалар етарли гувоҳдир», деб айт.
Malayca:
Dan orang-orang yang kafir itu berkata: "Engkau bukanlah seorang Rasul dari Allah". Katakanlah (kepada mereka): "Cukuplah Allah menjadi saksi antaraku dengan kamu, dan juga disaksikan oleh orang-orang yang ada ilmu pengetahuan mengenai Kitab Allah".
Arnavutça:
Mohuesit thonë: “Ti nuk je pejgamber!” Thuaj (o Muhammed!): “Mjafton Perëndia për dëshmitar në mes meje dhe jush, dhe Ai që e di Librin”.
Bulgarca:
И казват неверниците: “Не си пратеник.” Кажи: “Достатъчен е Аллах за свидетел между мен и вас, и онези, у които е знанието на Писанието.”
Sırpça:
Они који не верују говоре: „Ти ниси посланик.“ Реци: „Мени и вама Аллах ће да буде довољан као сведок, и они који знање из Књиге имају.“
Çekçe:
Ti, kdož nevěří, říkají: 'Ty nejsi žádný vyslanec Boží!' Rci: 'Bůh stačí mi jako svědek mezi mnou a vámi i těmi, kdož znalost Písma mají!'
Urduca:
یہ منکرین کہتے ہیں کہ تم خدا کے بھیجے ہوئے نہیں ہو کہو "میرے اور تمہارے درمیان اللہ کی گواہی کافی ہے اور پھر ہر اُس شخص کی گواہی جو کتاب آسمانی کا علم رکھتا ہے"
Tacikçe:
Кофирон мегӯянд, ки ту паёмбар нести. Бигӯ: «Худо ва ҳар кас, ки аз китоб огоҳӣ дошта бошад, ба шоҳидӣ миёни ману шумо кофист!
Tatarca:
Кәферләр әйтерләр син расүл түгел дип, син аларга әйт: "Сезнең белән минем арада шаһит булырга Аллаһ үзе җитәдер һәм Аллаһ китабыннан хәбәре булган мөэминнәр дә минем рәсүллегемә шаһит булырлар".
Endonezyaca:
Berkatalah orang-orang kafir: "Kamu bukan seorang yang dijadikan Rasul". Katakanlah: "Cukuplah Allah menjadi saksi antaraku dan kamu, dan antara orang yang mempunyai ilmu Al Kitab".
Amharca:
እነዚያም የካዱት ሰዎች «መልክተኛ አይደለህም» ይላሉ፡፡ «በእኔና በእናንተ መካከል መስካሪ በአላህና እርሱ ዘንድ የመጽሐፉ ዕውቀት ባለው ሰው በቃ» በላቸው፡፡
Tamilce:
மேலும், (நபியே!) “நீர் தூதராக இருக்கவில்லை” என்று நிராகரிப்பவர்கள் கூறுகிறார்கள். (நபியே!) நீர் கூறுவீராக: “எனக்கு மத்தியிலும் உங்களுக்கு மத்தியிலும் அல்லாஹ் போதுமான சாட்சியாக இருக்கிறான். இன்னும், வேதத்தின் ஞானம் உள்ளவர்களும் போதுமான சாட்சிகளாக இருக்கின்றனர்.”
Korece:
불신자들이 그대는 선지자 가 아니라 말하니 일러가로되 나 와 그리고 너희 사이의 중인은 하나님 만으로 충분하며 또한 성서 의 지혜를 가진 이들이 있노라
Vietnamca:
Những kẻ vô đức tin nói: “Ngươi (Muhammad) không phải là (Sứ Giả) được (Allah) cử đến.” Ngươi hãy nói với chúng: “Một mình Allah đã đủ làm nhân chứng giữa ta và các ngươi; và những ai có kiến thức về Kinh Sách cũng vậy.”
Ayet Linkleri: