Arapça:
كَذَٰلِكَ أَرْسَلْنَاكَ فِي أُمَّةٍ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهَا أُمَمٌ لِّتَتْلُوَ عَلَيْهِمُ الَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَهُمْ يَكْفُرُونَ بِالرَّحْمَٰنِ ۚ قُلْ هُوَ رَبِّي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ
Çeviriyazı:
keẕâlike erselnâke fî ümmetin ḳad ḫalet min ḳablihâ ümemül litetlüve `aleyhimü-lleẕî evḥaynâ ileyke vehüm yekfürûne birraḥmân. ḳul hüve rabbî lâ ilâhe illâ hû. `aleyhi tevekkeltü veileyhi metâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan başka tanrı yoktur. Ben O'na dayandım, tevbem de O'nadır.
Diyanet İşleri:
Sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik; o ümmet merhametli olan Allah'ı inkar eder; de ki: "O benim Rabbim'dir, O'ndan başka Tanrı yoktur, yalnız O'na güvenirim, dönüşüm de O'nadır."
Abdulbakî Gölpınarlı:
İşte böylece seni de, sana vahyettiğimizi onlara okuman için bir ümmete gönderdik ki onlardan önce nice ümmetler gelip geçmiştir; onlar, rahmanı inkar ettiler; de ki: O, benim Rabbimdir, yoktur ondan başka tapacak. Ona dayandım, sonucu varıp gideceğim yer de onun tapısı.
Şaban Piriş:
İşte böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahman’a küfrettiler. De ki: O benim Rabbim’dir, O’ndan başka (hak) ilah yoktur. Yalnızca O’na tevekkül ettim, dönüşüm de O’nadır!
Edip Yüksel:
Daha önceki toplumlara olduğu gibi seni de bu topluma gönderdik ki sana vahyettiğimizi onlara okuyasın, halbuki onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: "O'dur benim Rabbim; O'ndan başka tanrı yoktur. O'na güvendim; dönüş O'nadır."
Ali Bulaç:
Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: "O, benim Rabbimdir, O'ndan başka İlah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır."
Suat Yıldırım:
İşte senden önce peygamberler gönderdiğimiz gibi, sana vahyettiğimiz kitabı onlara okuman için seni de, kendilerinden önce nice milletler geçmiş olan bir millete gönderdik. Onlar ise Rahman'a nankörlük eder, O’nu tanımazlar.De ki: “O benim Rabbimdir. O’ndan başka tanrı yoktur.O’na dayandım, tövbem ve dönüşüm yalnız O’nadır.” [16,63; 6,34]
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte seni öylece bir ümmet içinde gönderdik ki, onlardan evvel de nice ümmetler gelip geçmişlerdi. Sana vahyettiğimizi onlara tilâvet edesin (diye) ve onlar Rahmân´ı inkâr ederler. De ki: «O benim Rabbimdir, O´ndan başka ilâh yoktur, ancak O´na tevekkül ettim ve son dönüş de ancak O´nadır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte seni böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde resul kıldık ki, onlar Rahman'a küfrederlerken sen kendilerine, sana vahyettiğimizi okuyasın. De ki: "O'dur benim Rabbim, ilah yok O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!"
Bekir Sadak:
Allah´a karsi gelmekten sakinanlara vadedilen cennetin altindan irmaklar akar
İbni Kesir:
İşte böyle
Adem Uğur:
(Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman´ı inkâr ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O´ndan başka tanrı yoktur. Sadece O´na tevekkül ettim ve dönüş sadece O´nadır.
İskender Ali Mihr:
Böylece, ondan önce gelip geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, seni de, sana vahyettiğimizi, onlara okuman için bir ümmetin içine gönderdik. Onlar, Rahmân´ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir. Ben O´na tevekkül ettim ve O´ndan başka ilâh yoktur. Ve tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm) O´nadır.”
Celal Yıldırım:
Böylece biz seni de kendilerinden önce birçok ümmetlerin gelip geçtiği gibi, bir ümmete (kendi ümmetine), —sana vahyettiğimizi onlara okuman için— peygamber gönderdik. Bunlar Rahman (olan Allahjı tanımazlar. De ki: O benim Rabbimdir, O´ndan başka ilâh yoktur. Ancak O´na yönelip dayanırım, tevbem ve dönüşüm de O´nadır.
Tefhim ul Kuran:
Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete (bu yol üzere peygamber olarak) gönderdik, sana vahyettiklerimizi onlara okursun diye. Oysa onlar Rahman´ı tanımazlık etmektedirler. De ki: «O, benim Rabbimdir, O´ndan başka ilah yoktur. Ben O´na tevekkül ettim ve son dönüş O´nadır.»
Fransızca:
Ainsi Nous t'envoyons dans une communauté - que d'autres communautés ont précédée - pour que tu leur récites ce que Nous te révélons [le Coran], cependant qu'ils ne croient pas au Tout Miséricordieux. Dis : "C'est Lui mon Seigneur. Pas d'autre divinité à part Lui. En Lui je place ma confiance Et à Lui je me repens".
İspanyolca:
Así te hemos enviado a una comunidad que fue precedida de otras, para que les recites lo que te hemos revelado, pero niegan al Compasivo. Di: «¡Es mi Señor! No hay más dios que Él. En Él confío y a Él me vuelvo arrepentido».
İtalyanca:
Così ti inviammo ad una comunità, dopo che altre comunità erano passate, affinché recitassi loro quello che Noi ti abbiamo rivelato, ma essi rinnegano il Compassionevole.
Almanca:
So entsandten WIR dich als einen Gesandten zu einer Umma, vor der bereits andere Umam vergingen, damit du ihnen das vorträgst, was WIR dir als Wahy zuteil werden ließen, während sie Dem Allgnade Erweisenden gegenüber Kufr betreiben. Sag: "ER ist mein HERR, es gibt keine Gottheit außer Ihm! Ihm gegenüber übe ich Tawakkul und zu Ihm ist meine Umkehr.
Çince:
我这样派遣你去教化一个民族,在他们之前有许多民族确已逝去了,以便你对他们宣读我所启示你的经典,他们是不信至仁主的。你说:他是我的主,除他之外,绝无应受崇拜的。我只信托他,我只以他为依归。
Hollandaca:
Zoo hebben wij u tot een volk gezonden, dat door andere volkeren werd voorafgegaan, tot welke eveneens profeten werden gezonden; opdat gij hun zoudt mededeelen wat wij u hebben geopenbaard, daar zij niet gelooven in den barmhartigen God. Zeg hun: Hij is mijn Heer; er is geen God buiten hem, en hem vertrouw ik, en tot hem moet ik terugkeeren.
Rusça:
Так Мы отправили тебя к народу, до которого жили другие народы, чтобы ты прочел им то, что Мы внушили тебе в откровении, но они не уверовали в Милостивого. Скажи: "Он - мой Господь, и нет божества, кроме Него. Я уповаю только на Него, и к Нему я вернусь с покаянием".
Somalice:
saasaan kuugu dirray Ummad ay tageen Ummado hortood inaad ku akhrido kaan kuu waxyoonay iyaguna waxay ka gaaloobi Eebaha Raxmaana, waxaad dhahdaa Eebe mooyee Illah kale ma jiro, isagaana tala saartay xagiisaana u noqon.
Swahilice:
Ndio kama hivi tumekutuma kwa umma ambao wamekwsiha pita kabla yao umati nyengine, ili uwasomee tunayo kufunulia, na wao wanamkufuru Rahmani, Mwingi wa Rehema! Sema: Yeye ndiye Mola wangu Mlezi. Hapana mungu isipo kuwa Yeye. Juu yake nimetegemea, na kwake ndio marejeo yangu!
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) بىز ساڭا ۋەھىي قىلغان كىتابنى ئۇلارغا ئوقۇپ بېرىشىڭ ئۈچۈن، سەندىن ئىلگىرى پەيغەمبەرلەرنى ئەۋەتكەندەك، سېنى شۇنداق بىر ئۈممەتكە ئەۋەتتۇقكى، ئۇنىڭدىن بۇرۇن نۇرغۇن ئۈممەتلەر ئۆتكەن، ھالبۇكى، ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار) مەرھەمەتلىك اﷲ نى ئىنكار قىلماقتا، (ئى مۇھەممەد! بۇ مۇشرىكلارغا) ئېيتقىنكى، «ئۇ مېنىڭ پەرۋەردىگارىمدۇر، ئۇنىڭدىن باشقا ھېچ مەبۇد (بەرھەق) يۇقتۇر، ئۇنىڭغا تەۋەككۈل قىلدىم ۋە ئۇنىڭ دەرگاھىغا قايتىمەن»
Japonca:
そこでわれは,以前に多くの民衆が滅び去った民の中に,あなたを遺わした。それはわれが啓示によってあなたに下すものを,慈悲深き御方を未だ信じないでいるかれらに,読誦させるためである。言ってやるがいい。「かれはわたしの主であられ,かれの外には神はないのである。かれにわたしの凡てを御委せし,かれこそあたしの拠り所である。」
Arapça (Ürdün):
«كذلك» كما أرسلنا الأنبياء قبلك «أرسلناك في أمة قد خلت من قبلها أمم لتَتْلوَ» تقرأ «عليهم الذي أوحينا إليك» أي القرآن «وهم يكفرون بالرحمن» حيث قالوا لما أمروا بالسجود له وما الرحمن؟ «قل» لهم يا محمد «هو ربي لا إله إلا هو عليه توكلت وإليه متاب».
Hintçe:
(ऐ रसूल जिस तरह हमने और पैग़म्बर भेजे थे) उसी तरह हमने तुमको उस उम्मत में भेजा है जिससे पहले और भी बहुत सी उम्मते गुज़र चुकी हैं -ताकि तुम उनके सामने जो क़ुरान हमने वही के ज़रिए से तुम्हारे पास भेजा है उन्हें पढ़ कर सुना दो और ये लोग (कुछ तुम्हारे ही नहीं बल्कि सिरे से) ख़ुदा ही के मुन्किर हैं तुम कह दो कि वही मेरा परवरदिगार है उसके सिवा कोई माबूद नहीं मै उसी पर भरोसा रखता हूँ और उसी तरफ रुज़ू करता हूँ
Tayca:
ในทำนองนี้เราได้ส่งเจ้ามายังกลุ่มชนหนึ่ง ซึ่งก่อนหน้านั้นมีกลุ่มชนอื่นได้ล่วงลับไปแล้ว เพื่อเจ้าจะได้บอกกล่าวแก่พวกเขาถึงสิ่งที่เราได้วะฮี แก่เจ้า โดยที่พวกเขาปฏิเสธศรัทธาต่อพระผู้ทรงกรุณาปรานี จงกล่าวเถิด “พระองค์คือพระเจ้าของฉัน ไม่มีพระเจ้าอื่นใดนอกจากพระองค์เฉพาะพระองค์เท่านั้นฉันมอบความไว้วางใจ และยังพระองค์คือการกลับไปของฉัน”
İbranice:
כמו כן, שלחנו אותך (מוחמד) אל אומה אשר לפניה חלפו אומות אחרות, למען תקרא בפניהם את אשר הורדנו אליך (הקוראן,) אך למרות זאת הם כופרים ברחמן. אמור: 'הוא ריבוני, שאין אלוה זולתו, ועליו אני סומך, ואליו אני פונה
Hırvatça:
I tako smo te poslali narodu prije kojeg su bili i nestali drugi narodi, da im kazuješ ono što ti objavljujemo, a oni u Svemilosnog ne vjeruju. Reci: "On je Gospodar moj, nema boga osim Njega, u Njega se uzdam i Njemu se obraćam."
Rumence:
Noi te-am trimis la o Adunare — câte alte adunări n-au fost înaintea ei! — ca să le reciţi ceea ce Noi ţi-am dezvăluit, căci ei îl tăgăduiesc pe Milosul. Spune: “El este Domnul meu! Nu este dumnezeu afară de El! Eu Lui mă încredinţez şi la El este întoar
Transliteration:
Kathalika arsalnaka fee ommatin qad khalat min qabliha omamun litatluwa AAalayhimu allathee awhayna ilayka wahum yakfuroona bialrrahmani qul huwa rabbee la ilaha illa huwa AAalayhi tawakkaltu wailayhi matabi
Türkçe:
İşte seni böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde resul kıldık ki, onlar Rahman'a küfrederlerken sen kendilerine, sana vahyettiğimizi okuyasın. De ki: "O'dur benim Rabbim, ilah yok O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!"
Sahih International:
Thus have We sent you to a community before which [other] communities have passed on so you might recite to them that which We revealed to you, while they disbelieve in the Most Merciful. Say, "He is my Lord; there is no deity except Him. Upon Him I rely, and to Him is my return."
İngilizce:
Thus have we sent thee amongst a People before whom (long since) have (other) Peoples (gone and) passed away; in order that thou mightest rehearse unto them what We send down unto thee by inspiration; yet do they reject (Him), the Most Gracious! Say: "He is my Lord! There is no god but He! On Him is my trust, and to Him do I turn!"
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum! Səndən əvvəl peyğəmbərlər göndərdiyimiz kimi) səni də özündən əvvəl çoxlu ümmətlər gəlib-getmiş bir ümmətə Peyğəmbər göndərdik ki, onlar Rəhmanı (Allahı) inkar etdikləri halda, sənə vəhy etdiyimiz (Qur’anı) onlara oxuyasan. De: “O (Rəhman) mənim Rəbbimdir. Ondan başqa heç bir tanrı yoxdur. Mən ancaq Ona təvəkkül etdim. Axır dönüşüm (və ya tövbəm) də yalnız Onadır!”
Süleyman Ateş:
Seni de böylece, kendilerinden önce nice milletler geçmiş bulunan bir millete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahman'a nankörlük ederler. De ki: "O (Rahman), benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. O'na dayandım, tevbem yalnız O'nadır."
Diyanet Vakfı:
(Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkar ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
Erhan Aktaş:
Kendilerinden önce nice toplumların gelip geçtiği bir topluma seni gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyup duyurasın. Onlar, Rahmân’a nankörlük ediyorlar. De ki: “O benim Rabb’imdir; Ondan başka ilâh yoktur. Ben O’na tevekkül(1) ettim, tevbe(2) O’nadır.”
Kral Fahd:
(Ey Muhammed!) Kendinden önce gelip geçmiş milletlere gönderdiğimiz (peygamberler) gibi seni de, sana vahyettiklerimizi kendilerine okuman için Rahmân'ı inkâr etmekte olan bir millete gönderdik. (Onlara) de ki: "(Sizin inkâr ettiğiniz O Rahman), benim Rabbimdir; O'ndan başka (hakkıyla ibadete layık hiçbir) ilâh yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve dönüş (ve tövbem) O'nadır.
Hasan Basri Çantay:
(Senden önce nasıl peygamberler gönderdiysek) öylece seni de, kendilerinden evvel nice ümmetler gelib geçmiş olan, bir ümmete — sana vahyetdiğimiz (Kur´ân-ı kerîm) i onlara okuman için — gönderdik. Onlar Rahmaanı tanımazlar. Sen, de ki: «O, benim Rabbimdir». Ondan başka hiç bir Tanrı yokdur. Ben ancak Ona dayanıb güvendim. En son dönüşüm de yalınız Onadır».
Muhammed Esed:
İşte böylece (ey Muhammed) seni, kendisinden önce nice toplumların gelip geçtiği bir (inanmayanlar) toplumu içinden Elçi olarak çıkardık ki, sana vahyettiklerimizi onlara okuyup açıklayasın; çünkü (bilmezlikleri yüzünden) O Rahman´ı inkar ediyor onlar. De ki: "O´dur benim Rabbim. O´ndan başka tanrı yoktur. Ben O´na güven bağlamış bulunuyorum ve O´na dönüktür yönüm".
Gültekin Onan:
Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik
Ali Fikri Yavuz:
İşte senden önce, Peygamberleri gönderdiğimiz gibi, seni de, kendilerinden önce bir çok ümmetler geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahman’ı inkâr ederlerken, sana vahyettiğimiz kitabı (Kur’an’ı) onlara karşı okuyasın. De ki: “- O Rahman, benim Rabbimdir, ondan başka hiç bir ilâh yoktur. Ben ancak Ona tevekkül ettim ve tevbem de yalnız onadır. “
Portekizce:
Assim te enviamos a um povo, ao qual precederam outros, para que lhes recites o que temos revelado, apesar denegarem o Clemente. Dize-lhes: Ele é o meu Senhor! Não há mais divindade além d'Ele! A Ele me encomendo e a Ele será omeu retorno!
İsveççe:
Så har Vi också låtit dig [Muhammad som Vårt Sändebud] stiga fram bland ett folk som förnekar den Nåderike - [andra] folk [som avvisade tron] har kommit och gått före dem - för att du skall framföra till dem det som Vi har uppenbarat för dig! Säg: "Han är min Herre. Ingen gud finns utom Han. Till Honom sätter jag min lit och till Honom vänder jag åter i ånger över mina synder."
Farsça:
آن گونه [که رسولان گذشته را ارسال کردیم] تو را در میان امتی که پیش از آن، امت هایی روزگار به پایان بردند، فرستادیم، تا آنچه را به تو وحی کردیم بر آنان بخوانی، در حالی که آنان [با روی گرداندن از وحی] به [خدایِ] رحمان کفر می ورزند. بگو: او پروردگار من است، معبودی جز او نیست، فقط بر او توکل کردم و بازگشتم فقط به سوی اوست.
Kürtçe:
ھەر بە شێوەی (پێغەمبەرانی تر) تۆمان ڕەوانە کردوە لەناو گەل و ئوممەتێکدا کە لەپێش ئەوانەوە گەل و ئوممەتی تر ھاتوون و چوون بۆ ئەوەی بیخوێنیتەوە بەسەریاندا ئەوەی نیگامان کردووە بۆت لەکاتێکدا ئەوانە بڕواناھێنن بەخوای میھرەبان بڵێ ئەو پەروەردگاری منە ھیچ پەرستراوێکی بەھەق نیە بێجگە لە ئەو پشتم ھەر بەو بەستووە گەڕانەوەشم ھەر بۆلای ئەوە
Özbekçe:
Шундай қилиб, сени ўзларидан олдин ҳам умматлар ўтган бир умматга уларга ўзингга ваҳий қилган нарсамизни тиловат қилиб беришинг учун юбордик. Ҳолбуки, улар Роҳманга куфр келтирурлар. Сен: «У менинг Роббимдир, Ундан ўзга ибодатга сазовор зот йўқ. Унинг Ўзигагина таваккал қилдим. Тавбам ҳам Унинг Ўзигадир», деб айт.
Malayca:
Demikianlah, Kami utuskan engkau (wahai Muhammad) kepada satu umat yang telah lalu sebelumnya beberapa umat yang lain, supaya engkau membacakan kepada mereka Al-Quran yang Kami wahyukan kepadamu, sedang mereka kufur kepada (Allah) Ar- Rahman Katakanlah: "Dia lah Tuhanku, tiada Tuhan (yang berhak disembah) melainkan Dia. KepadaNyalah aku berserah diri, dan kepadaNyalah tempat kembaliku (dan kamu semuanya)".
Arnavutça:
Dhe, kështu të dërguam Ne ty te një popull, para të cilit kanë kaluar shumë popuj, që t’jua lexosh ti atyre, atë që ta kemi shpallur Na ty, sepse ata nuk besojën në Mëshiruesin (Perëndinë). Thuaj: “Ai (Mëshiruesi) është Zoti im, s’ka zot tjetër përveç Tij, tek Ai mbështetem dhe tek Ai kthehem!”
Bulgarca:
Така те изпратихме сред общност, преди която минаха други общности, за да им четеш, каквото ти разкрихме, а те отричат Всемилостивия. Кажи: “Той е моят Господ. Няма друг бог освен Него! Нему се уповавам и към Него се обръщам.”
Sırpça:
И тако смо те послали народу пре којег су били и нестали други народи, да им казујеш оно што ти објављујемо, а они у Свемилосног не верују. Реци: „Он је мој Господар, нема бога осим Њега, на Њега се ослањам и Њему се кајем.“
Çekçe:
Takto jsme tě vyslali k národu, před nímž již zanikly národy jiné, abys jim přednesl to, co jsme ti vnukli, zatímco oni nevěří v Milosrdného. Rci: 'On mým Pánem je a není božstva kromě Něho, na Něj se spoléhám a k Němu se kajícně obracím.'
Urduca:
اے محمدؐ، اِسی شان سے ہم نے تم کو رسول بنا کر بھیجا ہے، ایک ایسی قوم میں جس سے پہلے بہت سی قومیں گزر چکی ہیں، تاکہ تم اِن لوگوں کو وہ پیغام سناؤ جو ہم نے تم پر نازل کیا ہے، اِس حال میں کہ یہ اپنے نہایت مہربان خدا کے کافر بنے ہوئے ہیں اِن سے کہو کہ وہی میرا رب ہے، اُس کے سوا کوئی معبود نہیں ہے، اُسی پر میں نے بھروسہ کیا اور وہی میرا ملجا و ماویٰ ہے
Tacikçe:
Ҳамчунин туро ба миёни уммате, ки пеш аз онхо умматҳои дигар будаанд, ба пайғамбарӣ фиристодаем, то он чиро, ки бар ту ваҳй кардаем, барояшон тиловат кунӣ ва онҳо ба Раҳмон кофир мешаванд. Бигӯ: «Ӯ Парвардигори ман аст. Худое ҷуз Ӯ нест. Бар Ӯ таваккал кардаам ва тавбаи ман ба даргоҳи Ӯст!»
Tatarca:
Әүвәлге каумләргә пәйгамбәрләр җибәргәнебез кеби бу каумгә сине пәйгамбәр итеп җибәрдек. Без сиңа вәхий кылган Коръәнне аларга укымаклыгың өчен, ләкин алар рәхмәт иясе булган Аллаһуга кәфер булалар. Әйт: "Ул – Аллаһ минем тәрбиячем, Илаһә тотарга яраклы һичбер зат юк, мәгәр Ул үзе генә, Аңа гына тәвәккәл кылдым вә Ул – Аллаһуга кайтмаклык.
Endonezyaca:
Demikianlah, Kami telah mengutus kamu pada suatu umat yang sungguh telah berlalu beberapa umat sebelumnya, supaya kamu membacakan kepada mereka (Al Quran) yang Kami wahyukan kepadamu, padahal mereka kafir kepada Tuhan Yang Maha Pemurah. Katakanlah: "Dialah Tuhanku tidak ada Tuhan selain Dia; hanya kepada-Nya aku bertawakkal dan hanya kepada-Nya aku bertaubat".
Amharca:
እንደዚሁ ከበፊትዋ ብዙ ሕዝቦች በእርግጥ ያለፉ ወደኾነችው ሕዝብ እነርሱ በአልረሕማን የሚክዱ ሲኾኑ ያንን ወደ አንተ ያወረድነውን ቁርኣን በእነርሱ ላይ ታነብላቸው ዘንድ ላክንህ፡፡ «እርሱ (አልረሕማን) ጌታዬ ነው፡፡ ከእርሱ ሌላ አምላክ የለም፡፡ በርሱ ላይ ተጠጋሁ፡፡ መመለሻየም ወደርሱ ብቻ ነው» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே! முன்பு தூதர்களை அனுப்பிய) இவ்வாறே, உம்மை (நம் தூதராக) ஒரு சமுதாயத்திடம் அனுப்பினோம். இவர்களுக்கு முன்னரும் பல சமுதாயங்கள் சென்றிருக்கின்றன. நாம் உமக்கு வஹ்யி அறிவித்ததை இவர்கள் முன் நீர் ஓதி காண்பிப்பதற்காக (உம்மை தூதராக அனுப்பினோம்). ஆனால், இவர்களோ ரஹ்மானை (-பேரருளாளனாகிய அல்லாஹ்வை) நிராகரிக்கிறார்கள். (நபியே) கூறுவீராக: “அவன்தான் என் இறைவன்; அவனைத் தவிர (உண்மையில் வணங்கத்தகுதியான) இறைவன் அறவே இல்லை. அவன் மீது நம்பிக்கை வைத்து (அவனை மட்டுமே சார்ந்து) விட்டேன். இன்னும், அவன் பக்கமே என் திரும்புதல் இருக்கிறது.”
Korece:
이미 많은 민족이 멸망하여 사라졌지만 그대 이전에 예언자들을 보냈던 것처럼 그대를 한 공동체에 보내매 하나님이 그대에게 계시한 것을 그들에게 낭송하기 위해서라 그러나 그들은 가장 은 혜로우신 하나님을 불신하니 일러가로되 그분은 나의 주님이시며 그분 외에는 신이 없노라 나는 그분께 의지하고 그분께로 귀의하니라
Vietnamca:
Tương tự như việc TA (Allah) đã cử phái các Sứ Giả đến với các cộng động của họ trước đây, TA cử Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) đến với cộng đồng của Ngươi để Ngươi xướng đọc cho chúng nghe những gì TA đã mặc khải cho Ngươi; tuy nhiên, chúng đã vô đức tin nơi Đấng Ar-Rahman (Đấng Độ Lượng). Ngươi hãy nói với chúng: “Ngài là Thượng Đế của Ta, Đấng không có Thượng Đế nào khác ngoài Ngài, Ta phó thác cho Ngài và Ta quay về sám hối với Ngài.”
Ayet Linkleri: