Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

105

Ayet No: 

598

Sayfa No: 

95

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ ۚ وَلَا تَكُن لِّلْخَائِنِينَ خَصِيمًا

Çeviriyazı: 

innâ enzelnâ ileyke-lkitâbe bilḥaḳḳi litaḥküme beyne-nnâsi bimâ erâke-llâh. velâ tekül lilḫâinîne ḫaṣîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz sana Kitab (Kur'ân)ı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma!

Diyanet İşleri: 

Doğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap'ı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf olma.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Biz sana kitabı, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye bir gerçek olarak indirdik, hainleri savunma.

Şaban Piriş: 

Şüphesiz biz, sana kitabı insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin diye hak olarak indirdik, hainlerin savunucusu olma.

Edip Yüksel: 

Halkın arasında ALLAH'ın sana gösterdiği gibi yargı veresin diye Biz sana gerçeği içeren kitabı indirdik. Hainlerden yana olma.

Ali Bulaç: 

Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.

Suat Yıldırım: 

İnsanlar arasında Allah'ın sana bildirdiği şekilde hükmetmen için Biz sana kitabı gerçeğin, hakkın ta kendisi olarak indirdik. Artık hainlerin müdafaacısı (avukatı) olma.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Şüphesiz Biz sana kitabı hak olarak indirdik ki insanlar arasında Allah Teâlâ´nın sana bildirdiği vech ile hükmedesin ve hainler için müdafaacı olma.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!

Bekir Sadak: 

Iste siz dunya hayatinda onlari savunuyorsunuz ama, kiyamet gunu onlari Allah´a karsi kim savunacak? Veya onlarin vekaletini kim uzerine alacaktir?

İbni Kesir: 

Dosdoğrusu Biz, sana kitabı hak olarak indirdik ki insanlar arasında Allah´ın sana gösterdiği gibi hüküm veresin. Hainlerin savunucusu olma.

Adem Uğur: 

Allah´ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab´ı hak ile indirdik

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki insanlar arasında Allah´ın sana gösterdiği şekilde hükmetmen için Biz, sana Kitab´ı hak olarak indirdik. Ve ihanet edenlere taraftar olma.

Celal Yıldırım: 

Allah´ın sana gösterdiği ölçü ve anlamda, insanlar arasında hükmedesin diye bu Kitab´ı hak olarak şüphesiz ki sana indirdik. Artık hâinlerden yana savunucu olma !.

Tefhim ul Kuran: 

Şüphesiz, Allah´ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.

Fransızca: 

Nous avons fait descendre vers toi le Livre avec la vérité, pour que tu juges entre les gens. selon ce qu'Allah t'a appris. Et ne te fais pas l'avocat des traîtres.

İspanyolca: 

Te hemos revelado la Escritura con la Verdad para que decidas entre los hombres como Alá te dé a entender. ¡No abogues por los traidores!

İtalyanca: 

In verità abbiamo fatto scendere su di te il Libro con la verità, affinché giudichi tra gli uomini secondo quello che Allah ti ha mostrato. Non difendere la causa dei traditori.

Almanca: 

Gewiß, WIR haben dir die Schrift mit der Wahrheit hinabgesandt, damit du zwischen den Menschen richtest mit dem, was ALLAH dir erklärt hat. Und sei den Untreuen kein Mitstreiter!

Çince: 

我确已降示你包含真理的经典,以便你据真主所昭示你的(律例),而替众人判决。你不要替奸人做辩护人。

Hollandaca: 

Wij hebben u het boek met de waarheid gezonden, opdat gij tusschen de menschen zoudt kunnen richten door dat, wat God u heeft gegeven. Wees geen verdediger van den zondaar,

Rusça: 

Мы ниспослали тебе Писание истинно, чтобы ты разбирал тяжбы между людьми так, как тебе показал Аллах. Посему не препирайся за изменников.

Somalice: 

Anagaa kugu soo Dajinay Kitaabka si Xaq inaad ku kala Xukunto Dadka dhexdiisa wuxuu ku tusiyo Eebe, hana u noqonin Khaa'in u doode.

Swahilice: 

Hakika Sisi tumekuteremshia Kitabu hiki kwa haki ili upate kuhukumu baina ya watu kwa alivyo kuonyesha Mwenyezi Mungu. Wala usiwe mtetezi wa makhaaini.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) سېنى كىشىلەر ئارىسىدا اﷲ نىڭ كۆرسەتكىنى بويىچە ھۆكۈم قىلسۇن دەپ، ساڭا ھەقىقەتەن ھەق كىتابنى نازىل قىلدۇق. خائىنلارنىڭ تەرىپىنى ئالمىغىن

Japonca: 

誠にわれは,真理をもってあなたに啓典を下した。これはアッラーが示されたところによって,あなたが人びとの間を裁くためである。あなたは背信者を弁護してはならない。

Arapça (Ürdün): 

وسرق طعمة بن ابيرق درعا وخبأها عند يهودي فوجدت عنده فرماه طعمة بها وحلف أنه ما سرقها فسأل قومه النبي صلى الله عليه وسلم أن يجادل عنه ويبرئه فنزل «إنا أنزلنا إليك الكتاب» القرآن «بالحق» متعلق بأنزل «لتحكم بين الناس بما أراك» أعلمك «الله» فيه «ولا تكن للخائنين» كطعمة «خصيما» مخاصما عنهم.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) हमने तुमपर बरहक़ किताब इसलिए नाज़िल की है कि ख़ुदा ने तुम्हारी हिदायत की है उसी तरह लोगों के दरमियान फ़ैसला करो और ख्यानत करने वालों के तरफ़दार न बनो

Tayca: 

แท้จริง เราได้ให้คัมภีร์ลงมาแก่เจ้าเป็นความจริง เพื่อเจ้าจะได้ตัดสินระหว่างผู้คน ด้วยสิ่งที่อัลลอฮฺได้ทรงให้เจ้ารู้เห็น และเจ้าจงอย่าเป็นผู้เถียงแก้ให้แก่ผู้บิดพริ้วทั้งหลาย

İbranice: 

הורדנו לך (מוחמד) את הספר (הקוראן) עם הצדק, למען תשפוט בין בני אדם כפי שאלוהים הורה לך, ואל תגן על הבוגדים

Hırvatça: 

Mi tebi objavljujemo Knjigu s Istinom, da ljudima sudiš onako kako ti Allah pokazuje i ne budi branilac izdajicama.

Rumence: 

Noi am pogorât asupra ta Cartea întru Adevăr ca tu să judeci între oameni aşa cum îţi arată Dumnezeu. Nu fi apărătorul trădătorilor!

Transliteration: 

Inna anzalna ilayka alkitaba bialhaqqi litahkuma bayna alnnasi bima araka Allahu wala takun lilkhaineena khaseeman

Türkçe: 

Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!

Sahih International: 

Indeed, We have revealed to you, [O Muhammad], the Book in truth so you may judge between the people by that which Allah has shown you. And do not be for the deceitful an advocate.

İngilizce: 

We have sent down to thee the Book in truth, that thou mightest judge between men, as guided by Allah: so be not (used) as an advocate by those who betray their trust;

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Həqiqətən, Biz sənə Qur’anı haqq olaraq nazil etdik ki, Allahın sənə göstərdiyi (öyrətdiyi, bildirdiyi) ilə insanlar arasında hökm edəsən. Xainləri müdafiə edən (onların xeyrinə mübahisə aparan) olma!

Süleyman Ateş: 

Biz sana Kitabı gerçek ile indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği biçimde hüküm veresin; hainlerin savunucusu olma!

Diyanet Vakfı: 

Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!

Erhan Aktaş: 

Biz, insanlar arasında, Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye, Kitâp’ı hakikât(1) olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma.

Kral Fahd: 

Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik hainlerden taraf olma!

Hasan Basri Çantay: 

Hakıykat, biz sana kitabı — Allahın sana gösterdiği vech ile insanlar arasında hükmetmen için — hak olarak indirdik, Haainlere bir müdâfaacı olma.

Muhammed Esed: 

Biz sana, hakikati ortaya koyan bu ilahi kelamı indirdik ki insanlar arasında Allahın sana öğrettiğine göre hüküm verebilesin. O halde ihanet edenlerle tartışmaya girme,

Gültekin Onan: 

Şüphesiz, Tanrı´nın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz sana kitabı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin. Hâinlere yardımcı olma.

Portekizce: 

Realmente, revelamos-te o Livro, a fim de que julgues entre os humanos, segundo o que Deus te ensinou. Não sejasdefensor dos pérfidos.

İsveççe: 

VI HAR uppenbarat Skriften med sanningen för dig [Muhammad], för att du skall döma mellan människorna med [stöd av] Guds uppenbarelse. Men försvara inte dem som sviker [alla förtroenden som de får],

Farsça: 

یقیناً این کتاب را به درستی و راستی بر تو نازل کردیم؛ تا میان مردم به آنچه خدا به تو آموخته داوری کنی، و حمایت گر خائنان مباش.

Kürtçe: 

بێگومان ئێمە دامانبەزاندۆتە سەر تۆ ئەم قورئانە بەڕاستی بۆ ئەوەی بڕیار بدەی لەنێوان خەڵکیدا بەو بڕیارەی کەخوا نیشانی داویت وە بۆ ناپاکان مەبە بەپارێزەر و پشتیوان ولایەنگر

Özbekçe: 

Албатта, Биз сенга китобни ҳақ ила одамлар орасида сенга Аллоҳ кўрсатганига ҳукм қилишинг учун туширдик. Сен хоинларнинг ёнини олувчи бўлма!

Malayca: 

Sesungguhnya Kami menurunkan kepadamu (wahai Muhammad) Kitab (Al-Quran) dengan membawa kebenaran, supaya engkau menghukum di antara manusia menurut apa yang Allah telah tunjukkan kepadamu (melalui wahyuNya); dan janganlah engkau menjadi pembela bagi orang-orang yang khianat.

Arnavutça: 

Na ty (o Muhammed!) ta kemi zbritur Kur’anin me të drejtën, për të gjykuar në mes njerëzve ashtu si ta ka shpallur ty Perëndia. Dhe mos u bën mbrojtës i tradhëtarëve!

Bulgarca: 

Ние ти низпослахме Книгата с истината, за да отсъдиш между хората с онова, което Аллах ти показа. И не се препирай заради изменниците!

Sırpça: 

Ми теби објављујемо Књигу с Истином, да људима судиш онако како ти Аллах показује и не буди бранилац издајицама.

Çekçe: 

A věru jsme ti seslali Písmo s pravdou, abys soudil mezi lidmi podle toho, co ti Bůh ukázal. A nebuď obhájcem zrádcům

Urduca: 

اے نبیؐ! ہم نے یہ کتاب حق کے ساتھ تمہاری طرف نازل کی ہے تاکہ جو راہ راست اللہ نے تمہیں دکھائی ہے اس کے مطابق لوگوں کے درمیان فیصلہ کرو تم بد دیانت لوگوں کی طرف سے جھگڑنے والے نہ بنو

Tacikçe: 

Мо ин китобро ба ростӣ бар ту нозил кардем, то ба он чизе, ки Худо ба ту омӯхтааст, миёни мардум доварӣ кунӣ ва ба нафъи хоинон ба мухосамат (хусумат) бармахез!

Tatarca: 

Әлбәттә, без сиңа Коръәнне хаклык белән иңдердек, кешеләр арасында Аллаһ теләгәнчә гадел хөкем итмәклегең өчен. Шулай булгач, һәрбер хәлдә хыянәтчеләрне яклап, алар файдасына дәгъвәче булмагыл!

Endonezyaca: 

Sesungguhnya Kami telah menurunkan kitab kepadamu dengan membawa kebenaran, supaya kamu mengadili antara manusia dengan apa yang telah Allah wahyukan kepadamu, dan janganlah kamu menjadi penantang (orang yang tidak bersalah), karena (membela) orang-orang yang khianat,

Amharca: 

እኛ በሰዎች መካከል አላህ ባሳወቀህ ልትፈርድ ወደ አንተ መጽሐፉን በእውነት አወረድን፡፡ ለከዳተኞችም ተከራካሪ አትኹን፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) அல்லாஹ் உமக்கு அறிவித்து கொடுத்ததின் மூலம் மக்கள் மத்தியில் நீர் தீர்ப்பளிப்பதற்காக உண்மையுடன் கூடிய இவ்வேதத்தை நிச்சயமாக நாமே உம்மீது இறக்கினோம். நீர் மோசடிக்காரர்களுக்கு வழக்காடுபவராக (-அவர்களுக்கு பரிந்துரைப்பவராக) இருக்காதீர். (அவர்கள் முஸ்லிம்களாக இருந்தாலும் சரி, ஒப்பந்தம் செய்தவராக இருந்தாலும் சரி)

Korece: 

하나님이 그대에게 성서를 계시했나니 이로써 백성들을 다스 릴 것이라 하나님은 그대를 주시 하고 계시나니 믿음을 배반하는 자를 변호 하지 말라

Vietnamca: 

TA thực sự đã ban xuống cho Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) Thiên Kinh (Qur’an) bằng sự thật để Ngươi dùng Nó phân xử thiên hạ đúng theo điều Allah muốn; và Ngươi chớ đừng a tòng với đám người gian dối, phản bội.