Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

47

Ayet No: 

540

Sayfa No: 

86

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ آمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِّمَا مَعَكُم مِّن قَبْلِ أَن نَّطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰ أَدْبَارِهَا أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا أَصْحَابَ السَّبْتِ ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-lleẕîne ûtü-lkitâbe âminû bimâ nezzelnâ müṣaddiḳal limâ me`aküm min ḳabli en naṭmise vucûhen feneruddehâ `alâ edbârihâ ev nel`anehüm kemâ le`annâ aṣḥâbe-ssebt. vekâne emru-llâhi mef`ûlâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkını (yahudileri) lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.

Diyanet İşleri: 

Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri daima yapılagelmiştir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey kendilerine kitap verilenler, yüzlerinizi mahvedip eski haline getirmeden, yahut cumartesi gününü tanıyanlara lanet ettiğimiz gibi size de lanet etmeden, sizdeki kitabı da gerçeklemek üzere indirdiğimiz kitaba inanın ve Allah'ın emri, mutlaka yerine gelecek.

Şaban Piriş: 

Ey kitap verilenler! Bazı yüzleri silip, arkalarına çevirmeden ya da onları da cumartesi yasağını ihlal edenleri lanetlediğimiz gibi, lanetlemeden yanınızdaki (kitabı) tasdik ederek indirdiğimize (Kuran'a) iman edin. Allah’ın emri yerine gelir.

Edip Yüksel: 

Kitaplılar! Bazı yüzleri çevirip sürgüne göndermeden ve Cumartesi Halkını lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakileri onaylayıcı olarak indirdiğimize inanın. ALLAH'ın emri sürekli uygulanmıştır.

Ali Bulaç: 

Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel, yanınızdakini (Tevrat ve İncil'i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri yapılagelmiştir.

Suat Yıldırım: 

Ey kendilerine daha önce kitap verilen Ehl-i kitap! Yanınızdaki kitapları tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba da iman edin. İman edin: enseleriniz nasıl dümdüz ise bazılarınızın yüzlerini bir darbe ile gözden, ağızdan, azalardan ederek dümdüz hale getirmeden, veya Ashab-ı sebte yaptığımız gibi lânet etmeden! Allah'ın emri mutlaka yerine gelir. [2,65; 7,163] {KM, Çıkış 31,14; Sayılar 15,32-36

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey kendilerine kitap verilmiş olanlar! Sizin beraberinizde bulunanı musaddık olarak indirmiş olduğumuza imân ediniz, Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmemizden veya Ashâb-ı Sebt´e lânet ettiğimiz gibi onlara lânet etmemizden evvel. Ve Allah Teâlâ´nın emri, vaki bulunmaktadır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.

Bekir Sadak: 

Kendilerine kitap verilmis olanlarin, puta ve seytana kanip, inkar edenlere: «Bunlar, inananlardan daha dogru yoldadirlar» dediklerini gormedin mi?

İbni Kesir: 

Ey kitab verilenler

Adem Uğur: 

Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab´a) iman edin

İskender Ali Mihr: 

Ey kendilerine kitap verilenler! Yanınızdakini (Tevrat´ı ve İncil´i) tasdik edici olarak indirdiğimize, “yüzleri silmemizden, böylece onları arkalarına çevirmemizden önce veya ashab-ı sebt´i ( “cumartesi günü yasağı”nı çiğneyenleri) lânetlediğimiz gibi onları da lânetlememizden önce” îmân edin. Ve Allah´ın emri yapılmıştır (yerine gelmiştir).

Celal Yıldırım: 

Ey kendilerine kitap verilenler ! Beraberinizdeki kitabı tasdîk ettiği halde indirdiğimiz bu Kitab (Kur´ân)a, biz henüz bir takım yüzleri belirsiz hale getirip enselerine çevirmeden veya Cumartesi (hürmetini çiğneyen) kimseleri lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden önce imân edin. Allah´ın emri mutlaka yerine gelir.

Tefhim ul Kuran: 

Ey kitap verilenler, yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğimiz Kitab´a inanın. Bazı yüzleri silip arkalarına döndürmeden ya da cumartesi adamlarını lanetlediğimiz gibi onları da lânetlemeden önce buna inanın. Hatırlayın ki Allah´ın emri daima yapılagelmiştir.

Fransızca: 

ô vous à qui on a donné le Livre, croyez à ce que Nous avons fait descendre, en confirmation de ce que vous aviez déjà, avant que Nous effacions des visages et les retournions sens devant derrière, ou que Nous les maudissions comme Nous avons maudit les gens du Sabbat . Car le commandement d'Allah est toujours exécuté.

İspanyolca: 

Vosotros, los que habéis recibido la Escritura, ¡creed en lo que hemos revelado, en confirmación de lo que ya poseíais, antes de que borremos los rasgos de los rostros, antes de que los pongamos del revés o les maldigamos como maldijimos a los del sábado! ¡La orden de Alá se cumple!

İtalyanca: 

O voi che avete ricevuto la Scrittura, credete in quello che abbiamo fatto scendere a conferma di ciò che già avevate, prima che cancelliamo i volti e li rivoltiamo completamente e li malediciamo come abbiamo maledetto i violatori del Sabato. La decisione di Allah è sempre eseguita.

Almanca: 

Ihr, denen die Schrift zuteil wurde! Verinnerlicht den Iman an das, was WIR hinabgesandt haben als Bestätigung dessen, was ihr habt, bevor WIR (Konturen) von Gesichtern verwischen und diese ihren Hinterköpfen gleich machen oder sie verfluchen, wie WIR diejenigen vom Sabbat verflucht haben. Und ALLAHs Entscheidung wird immer umgesetzt.

Çince: 

曾受天经的人啊!我将使许多面目改变,而转向后方,或弃绝他们如弃绝犯安息日的人那样,在这件事实现之前,你们应当信我所降示的新经,这部新经能证实你们所有的古经。真主的判决是要被执行的。

Hollandaca: 

Gij, aan wie de schriften zijn gegeven, gelooft aan hetgeen God u heeft nedergezonden, om uwe geheiligde boeken te bevestigen, alvorens wij de trekken van uwe aangezichten uitwisschen, en die elders heen wenden, of u vervloeken, zoo als wij hen vervloekten, die den sabbathdag schonden, en het bevel van God was volvoerd.

Rusça: 

О те, кому было дано Писание! Уверуйте в то, что Мы ниспослали в подтверждение того, что есть у вас, пока Мы не стерли ваши лица и не повернули их назад, пока Мы не прокляли вас, как прокляли тех, которые нарушили субботу. Веление Аллаха непременно исполняется!

Somalice: 

Kuwa la siiyey Kitaabkow Rumeeya waxaan soo dajinay isagoo rumeyn waxaad haysataan ka hor tirid wajiyaal oon u Celino gadaasheeda ama Nacladno sidaan u Nacladnay Asaxaabtii (Kuwii) Sabtida (Yuhuudda) amarka Eebana waa kan lafalo.

Swahilice: 

Enyi mlio pewa Kitabu! Aminini tuliyo yateremsha yenye kusadikisha yale mliyo nayo, kabla hatujazigeuza nyuso tukazipeleka kisogoni, au tukawalaani kama tulivyo walaani watu wa Sabato (Jumaamosi). Na amri ya Mwenyezi Mungu ni lazima ifanyike.

Uygurca: 

ئى كىتاب بېرىلگەنلەر! (يەنى يەھۇدىيلار) بىز نۇرغۇن يۈزلەرنى ئۆزگەرتىپ ئارقىسىغا قىلىپ قويۇشىمىزدىن (يەنى يۈزدىكى بۇرۇن، كۆز، قاش قاتارلىق سەزگۈ ئەزالىرىنى ئۆز جايلىرىدىن يوق قىلىۋېتىپ، ئۇلارنى ئارقا تەرەپكە پەيدا قىلىپ قويۇشىمىزدىن، سۈرەتلىرىنى مۇبەددەل قىلىشىمىزدىن)، ئىلگىرى، ياكى ئۇلارغا شەنبە كۈنىنىڭ ھۆرمىتىنى ساقلىمىغانلارغا لەنەت قىلغاندەك لەنەت قىلىشىمىزدىن ئىلگىرى، ئۆزۈڭلاردىكى كىتابنى (يەنى تەۋراتنى) تەستىق قىلىدىغان، بىز نازىل قىلغان كىتابقا (يەنى قۇرئانغا) ئىمان كەلتۈرۈڭلار (بولمىسا يۇقىرىقى ئىككى بالانىڭ بىرىگە ئۇچرايسىلەر)، اﷲ نىڭ ھۆكىمى ئىجرا قىلىنىدۇ (يەنى اﷲ بىرەر ئىشقا ئەمر قىلسا، ئۇ ئىش چوقۇم بولماي قالمايدۇ)

Japonca: 

啓典の民よ,あなたがたが持っているもの(ムーサーの律法)を確証するために,(いま)われが下したもの(クルアーン)を信じなさい。われがあなたがたの顔を塗りつぶして,それを後ろの方にねじ回わされない前に(信じなさい)。また且つて安息日を破った者たちが,見限られたように見はなされない前に(信じなさい)。アッラーの命令は,必ず成し遂げられるのである。

Arapça (Ürdün): 

«يا أيها الذين أوتوا الكتاب آمنوا بما نزّلنا» من القرآن «مصدّقا لما معكم» من التوراة «من قبل أن نطمس وجوها» نمحو ما فيها من العين والأنف والحاجب «فنردها على أدبارها» فنجعلها كالأقفاء لوحا واحدا «أو نلعنهم» نمسخهم قردة «كما لعنَّا» مسخنا «أصحاب السبت» منهم «وكان أمر الله» قضاؤه «مفعولا» ولما نزلت أسلم عبد الله بن سلام فقيل كان وعيدا بشرط فلما أسلم به ببعضهم رفع وقيل يكون طمس ومسح قبل قيام الساعة.

Hintçe: 

पस उनमें से चन्द लोगों के सिवा और लोग ईमान ही न लाएंगे ऐ अहले किताब जो (किताब) हमने नाज़िल की है और उस (किताब) की भी तस्दीक़ करती है जो तुम्हारे पास है उस पर ईमान लाओ मगर क़ब्ल इसके कि हम कुछ लोगों के चेहरे बिगाड़कर उनके पुश्त की तरफ़ फेर दें या जिस तरह हमने असहाबे सबत (हफ्ते वालों) पर फिटकार बरसायी वैसी ही फिटकार उनपर भी करें

Tayca: 

บรรดาผู้ที่ได้รับคัมภีร์ทั้งหลาย ! จงศรัทธาต่อสิ่งที่เราได้ให้ลงมา เพื่อยืนยันสิ่งที่มีอยู่กับพวกเจ้า เถิด ก่อนจากที่เราจะลบใบหน้าของพวกเขา แล้วให้มันกลับไปอยู่ข้างหลังของมัน หรือไม่ก็จะสาปพวกเขาเช่นเดียวกับที่เราได้สาปบรรดาผู้ที่ทำการละเมิดในวันสับบะโต และคำสั่งของอัลลอฮฺนั้นย่อมถูกปฏิบัติตามเสมอ

İbranice: 

הוי אלה אשר ניתן להם הספר! האמינו באשר הורדנו (הקוראן) המאשר את (האמת) אשר עמכם , לפני שנמחק פנים ונסובבם אחורנית, או נקלל אתכם כשם שקיללנו את מחללי השבת. וצו אלוהים תמיד מתקיים

Hırvatça: 

O vi kojima je Knjiga data, povjerujte u ovo što objavljujemo potvrđujući ono što već imate, prije nego što crte lica izbrišemo i vratimo ih nazad ili ih prokunemo kao što smo prokleli one koji nisu subotu poštivali, a zapovijest Allahova biva izvršena.

Rumence: 

O, voi celor care vi s-a dat Cartea! Credeţi în ceea ce Noi am pogorât, întărind ceea ce aveaţi deja, înainte ca să vă ştergem chipurile, sucindu-vi-le la spate ori să le blestemăm precum i-am blestemat pe oamenii Sabbatului. Porunca lui Dumnezeu este îm

Transliteration: 

Ya ayyuha allatheena ootoo alkitaba aminoo bima nazzalna musaddiqan lima maAAakum min qabli an natmisa wujoohan fanaruddaha AAala adbariha aw nalAAanahum kama laAAanna ashaba alssabti wakana amru Allahi mafAAoolan

Türkçe: 

Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.

Sahih International: 

O you who were given the Scripture, believe in what We have sent down [to Muhammad], confirming that which is with you, before We obliterate faces and turn them toward their backs or curse them as We cursed the sabbath-breakers. And ever is the decree of Allah accomplished.

İngilizce: 

O ye People of the Book! believe in what We have (now) revealed, confirming what was (already) with you, before We change the face and fame of some (of you) beyond all recognition, and turn them hindwards, or curse them as We cursed the Sabbath-breakers, for the decision of Allah Must be carried out.

Azerbaycanca: 

Ey kitab verilmiş kimsələr! Bə’zi üzləri tanınmaz hala salıb ənsələrinə (arxalarına) çevirməmişdən və şənbə gününün hörmətinini saxlamayanlara (əshabus-səbtə) etdiyimiz kimi, onlara da lə’nət etməmişdən əvvəl əlinizdə olanı (Tövratı) təsdiqləyən olaraq nazil etdiyimizə (Qur’ana) iman gətirin! Allahın əmri mütləq yerinə yetəcəkdir!

Süleyman Ateş: 

Ey Kitap verilenler, biz bazı yüzleri, silip arkalarına döndürmeden, ya da Cumartesi adamlarını la'netlediğimiz gibi onları da la'netlemeden önce, yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğimiz(Kur'an)a inanın. Allah'ın buyruğu yapılır.

Diyanet Vakfı: 

Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lanetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.

Erhan Aktaş: 

Ey kendilerine Kitâp verilenler! Bazı yüzlerin azalarını silip, arkaları gibi dümdüz yapmadan veya Cumartesi yasağını çiğneyenleri lânetlediğimiz(1) gibi sizi de lânetlemeden önce yanınızda bulunanı, doğrulayıcı olarak indirdiğimize îmân edin. Zira Allah’ın hükmü mutlaka gerçekleşir.

Kral Fahd: 

Ey kendilerine kitap verilmiş olanlar! Biz, bir takım yüzleri belli belirsiz edip arkalarına döndürmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), nezdinizde bulunan (Tevrat)'ı tasdik etmek için indirdiğimiz (Kur'an)'e iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.

Hasan Basri Çantay: 

Ey kendilerine kitab verilenler, nezdinizdeki (kitab) ları tasdıyk edici (doğrultucu) olmak üzere indirdiğimiz (Kur´ân-ı kerim) e — biz bir takım yüzleri silib ve belirsiz edip de enselerine çevirmezden, yahud cumartesi yaranına etdiğimiz lâ´net gibi kendilerini de lâ´netlemezden evvel — îman edin. Allahın emri yerine gelecekdir.

Muhammed Esed: 

Siz ey (geçmişte) kendilerine vahiy bahşedilmiş olanlar! (Şimdi), sahip olduğunuz (hakikati) tasdik edici olarak indirdiğimiz vahye inanın ki ümitlerinizi boşa çıkarmayalım ve onları sona erdirmeyelim, tıpkı Sebti ihlal eden o toplumu lanetlediğimiz gibi; zira Allahın irade ettiği şey mutlaka icra edilir.

Gültekin Onan: 

Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını [o gün yasağı çiğneyenleri] lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel yanınızdakini [Tevrat ve İncil´i] doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kuran´a) inanın. Tanrı´nın buyruğu yapılagelmiştir.

Ali Fikri Yavuz: 

Ey kendilerine kitap verilenler! İndirdiğimiz Kur’âna iman edin ki, o, beraberinizde olan Tevrat’ı (Tevhîd hususunda) tasdik edicidir

Portekizce: 

Ó adeptos do Livro, crede no que vos revelamos, coisa que bem corrobora o que tendes, antes que desfiguremos os rostode alguns, ou que os amaldiçoemos, tal como amaldiçoamos os profanadores do sábado, para que a sentença de Deus sejaexecutada!

İsveççe: 

Efterföljare av äldre tiders uppenbarelser! Tro på vad Vi [nu] har uppenbarat med bekräftelse av den [sanning] som [redan] är i er hand, innan Vi utplånar anletsdragen [hos de främsta] och förvisar dem bakerst [i ledet] eller fördömer dem som Vi fördömde sabbatsbrytarna. - Vad Gud vill måste ske.

Farsça: 

ای کسانی که به شما کتاب آسمانی داده شده! به آنچه [بر پیامبر اسلام] نازل کردیم که تصدیق کننده تورات و انجیلی است که با شماست ایمان آورید، پیش از آنکه چهره هایی را [از شکل و شخصیت انسانی] محو کنیم، و [به کیفر تکبّر در برابر پیامبر اسلام و قرآن] به کفر و گمراهی بازگردانیم، یا چنان که اصحاب سبت را لعنت کردیم، لعنت کنیم؛ و فرمان خدا همواره شدنی است.

Kürtçe: 

ئەی ئەوانەی کەنامەتان پێ بەخشراوە بڕوا بھێنن بەو (قورئانە) ی ناردوومانەتە خوارەوە کە بەڕاست دانەری ئەو (تەوراتەی) ئێوەیە پێش ئەوەی ڕوخسارانێک ساف بکەین (لەپێشەوە) ئەمجا بیبەینە پشت سەریان یان نەفرەتیان لێ بکەین وەک چۆن نەفرەتمان کرد لە خەڵکانی شەممە (ئەوانەی کەڕاوە ماسییان لێ قەدەغە کرا لە ڕۆژی شەممەدا کەچی دەھاتن لەڕۆژی ھەینیدا تۆڕەکانیان دادەخست و ڕۆژی یەک شەممە ھەڵیان دەگرتەوە) وەبڕیاری خوا ھەمیشە بەدی دێت

Özbekçe: 

Эй китоб берилганлар! Юзларни бузиб, орқаларига бурмасимиздан ёхуд уларни шанба одамларини лаънатлаганимиздек лаънатламасимиздан олдин сизлардаги нарсани тасдиқловчи бўлиб келган нарсага иймон келтиринг. Аллоҳнинг иши амалга ошгусидир. (Яҳудийлар шариати бўйича, шанба куни ишлаш, жумладан балиқ овлаш ман қилинган эди. Аммо улар шумлик қилиб, бу илоҳий амрни ҳам буздилар. Алоҳида ҳовузлар қазиб, шанба куни балиқларни қамаб олиб, бошқа кунлари тутишди. Шунда Аллоҳнинг ғазаби келиб, уларни маймун ва тўнғизга айлантирди.)

Malayca: 

Wahai orang-orang yang telah diberikan Kitab, berimanlah kamu dengan apa yang telah Kami turunkan (Al-Quran), yang mengesahkan Kitab-Kitab yang ada pada kamu, sebelum Kami menyeksa dengan menghapuskan bentuk muka kamu (sehingga berubah menjadi rata - tidak bermulut, berhidung dan bermata), lalu Kami menjadikannya sama seperti rupa sebelah belakangnya, atau Kami melaknatkan mereka sebagaimana Kami telah melaknatkan orang-orang (dari kaum mereka - Yahudi) yang melanggar larangan bekerja pada hari Sabtu. Dan (ingatlah) perintah Allah itu tetap berlaku.

Arnavutça: 

O ju që u është dhënë Libri! – besoni në atë që kemi zbritur Na (Kur’anin), e i cili vërteton atë që keni ju para se t’ju fshijmë fytyrat e t’ju kthejmë prapa, ose (para se) t’i mallkommë ata (t’i dënojmë) ashtu siç i mallkuam ithtarët e së shtunës. Urdhëri i Perëndisë është i zbatushëm.

Bulgarca: 

О, дарени с Писанието, повярвайте в онова, което низпослахме, за да потвърдим наличното у вас, преди ликове да изтрием и образа в тил да обърнем, или да ги прокълнем, както проклехме хората на Съботата. Повелята на Аллах непременно се изпълнява.

Sırpça: 

О ви којима је дата Књига, верујте у ово што објављујемо потврђујући оно што већ имате, пре него што црте лица избришемо и вратимо их назад, или их прокунемо као што смо проклели оне који нису поштовали суботу, а Аллахова заповест бива извршена.

Çekçe: 

Vy, kterým bylo dáno Písmo, věřte v to, co jsme vám seslali jako potvrzení toho, co již máte od dřívějška, dříve než smažeme obličeje a obrátíme je nazad anebo je proklejeme, jako jsme již prokleli lid znesvěcující sobotu. A rozkaz Boží byl již vykonán!

Urduca: 

اے وہ لوگو جنہیں کتاب دی گئی تھی! مان لو اُس کتاب کو جو ہم نے اب نازل کی ہے اور جو اُس کتاب کی تصدیق و تائید کرتی ہے جو تمہارے پاس پہلے سے موجود تھی اس پر ایمان لے آؤ قبل اس کے کہ ہم چہر ے بگاڑ کر پیچھے پھیر دیں یا ان کو اسی طرح لعنت زدہ کر دیں جس طرح سبت والوں کے ساتھ ہم نے کیا تھا، اور یاد رکھو کہ اللہ کا حکم نافذ ہو کر رہتا ہے

Tacikçe: 

Эй касоне, ки шуморо китоб дода шуда, ба китобе, ки нозил кардаем ва китоби шуморо низ тасдиқ мекунад, имон биёваред; пеш аз он ки нақши чеҳраҳоеро нест кунем ва рӯйҳоро ба қафо баргардонем. Ё ҳамчунон, ки асҳоби сабтро лаънат кардем, шуморо ҳам лаънат кунем. Ва фармони Худо шуданист!

Tatarca: 

Ий китап бирелгән яһүдләр! Без иңдергән Коръәнгә ышаныгыз, үзегездә булган Тәүратка да ышанганыгыз хәлдә, йөзләрегезне каралтмас борын, ул кара йөзлеләрне артларындагы адашу юлларына дүндерербез яки шимбә көн Аллаһ хөкемен бозган кешеләрне ләгънәт кылганыбыз кеби, сезне дә ләгънәт кылмас борын иман китереп, Коръән белән гамәл кылыгыз. Аллаһ әмере үтәлмеш булды.

Endonezyaca: 

Hai orang-orang yang telah diberi Al Kitab, berimanlah kamu kepada apa yang telah Kami turunkan (Al Quran) yang membenarkan Kitab yang ada pada kamu sebelum Kami mengubah muka(mu), lalu Kami putarkan ke belakang atau Kami kutuki mereka sebagaimana Kami telah mengutuki orang-orang (yang berbuat maksiat) pada hari Sabtu. Dan ketetapan Allah pasti berlaku.

Amharca: 

እናንተ መጽሐፉን የተሰጣችሁ ሆይ! ፊቶችን ሳናብስና በጀርባዎች ላይ ሳንመልሳቸው ወይም የሰንበትን ባለቤቶች (ያፈረሱትን) እንደረገምን ሳንረግማቸው በፊት ከእናንተ ጋር ያለውን የሚያረጋግጥ ኾኖ ባወረድነው (ቁርኣን) እመኑ፡፡ የአላህም ትዕዛዝ ተፈጻሚ ነው፡፡

Tamilce: 

வேதம் கொடுக்கப்பட்டவர்களே! - முகங்களை மாற்றி அவற்றை அவற்றின் பின்புறங்களில் திருப்பிவிடுவதற்கு முன்னர்; அல்லது, சனிக்கிழமையுடையோரை நாம் சபித்ததுபோல் அவர்களை நாம் சபிப்பதற்கு முன்னர் உங்களிடமுள்ள (வேதத்)தை உண்மைப்படுத்தக்கூடியதாக நாம் இறக்கிய(வேதத்)தை - நம்பிக்கை கொள்ளுங்கள். அல்லாஹ்வுடைய கட்டளை நிறைவேறியே தீரும்.

Korece: 

성서의 백성들이여 하나님이계시한 것을 믿고 그 이전에 너 희와 함께 있었던 것을 확중하라 하나님은 그들의 명예를 거두고 그들을 후미로 돌렸나니 이는 하 나님에서 안식일을 지키지 아니한자들을 저주했듯 그들을 저주하도다 하나님의 명령은 항상 수행되 노라

Vietnamca: 

Hỡi những kẻ được ban cho Kinh Sách (Do Thái và Thiên Chúa), các ngươi hãy tin tưởng vào điều mà TA đã mặc khải (cho Thiên Sứ Muhammad) nhằm xác nhận lại những gì đã được mặc khải ở nơi các ngươi (Kinh Cựu Ước và Tân Ước) trước khi TA đổi gương mặt của các ngươi và xoay chúng ra phía sau lưng của các ngươi hoặc TA sẽ nguyền rủa họ giống như TA đã nguyền rủa đám người của ngày thứ bảy. Quả thật, mệnh lệnh của Allah chắc chắn phải được thi hành.