
yüṭâfü `aleyhim biṣiḥâfim min ẕehebiv veekvâb. vefîhâ mâ teştehîhi-l'enfüsü veteleẕẕü-l'a`yün. veentüm fîhâ ḫâlidûn.
Arapça:
يُطَافُ عَلَيْهِم بِصِحَافٍ مِّن ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ ۖ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ ۖ وَأَنتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Türkçe:
Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız.
Diyanet Vakfı:
Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedi kalacaksınız.
İngilizce:
To them will be passed round, dishes and goblets of gold: there will be there all that the souls could desire, all that their ayes could delight in: and ye shall abide therein (for eye).
Fransızca:
On fera circuler parmi eux des plats d'or et des coupes; et il y aura là [pour eux] tout ce que les âmes désirent et ce qui réjouit les yeux; - "et vous y demeurerez éternellement.
Almanca:
Ihnen wird serviert mit Schalen aus Gold und Bechern. Und darin ist das, was die Seelen begehren und die Augen genießen. Und ihr bleibt darin ewig.
Rusça:
Их будут обносить блюдами из золота и чашами. Там будет то, чего жаждут души и чем услаждаются глаза. Вы пребудете там вечно.
Açıklama:

vetilke-lcennetü-lletî ûriŝtümûhâ bimâ küntüm ta`melûn.
Arapça:
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Türkçe:
İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur.
Diyanet Vakfı:
"İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."
İngilizce:
Such will be the Garden of which ye are made heirs for your (good) deeds (in life).
Fransızca:
Tel est le Paradis qu'on vous fait hériter pour ce que vous faisiez.
Almanca:
Und dies ist die Dschanna, die euch überlassen wurde für das, was ihr zu tun pflegtet.
Rusça:
Этот Рай дан вам в наследство за то, что вы совершали.
Açıklama:

leküm fîhâ fâkihetün keŝîratüm minhâ te'külûn.
Arapça:
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِّنْهَا تَأْكُلُونَ
Türkçe:
Orada sizin için pek çok meyve var. Onlardan yiyeceksiniz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz.
Diyanet Vakfı:
" Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir.
İngilizce:
Ye shall have therein abundance of fruit, from which ye shall have satisfaction.
Fransızca:
Il y aura là pour vous beaucoup de fruits dont vous mangerez".
Almanca:
Für euch ist darin viel Obst, von dem ihr speist.
Rusça:
Для вас там уготованы многочисленные фрукты, которые вы будете есть.
Açıklama:
Sayfalar
