Sayfa 492

 
00:00

veinnehû leẕikrul leke veliḳavmik. vesevfe tüs'elûn.

Arapça:

وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ

Türkçe:

Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

İngilizce:

The (Qur'an) is indeed the message, for thee and for thy people; and soon shall ye (all) be brought to account.

Fransızca:

C'est certainement un rappel [le Coran] pour toi et ton peuple. Et vous en serez interrogés.

Almanca:

Und gewiß, er ist eine Ehre für dich und für deine Leute. Und ihr werdet zur Rechenschaft gezogen.

Rusça:

Это - Напоминание о тебе и твоем народе (или для тебя и твоего народа), и вы будете спрошены.

Açıklama:
 
00:00

ves'el men erselnâ min ḳablike mir rusülinâ. ece`alnâ min dûni-rraḥmâni âlihetey yü`bedûn.

Arapça:

وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِن دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ

Türkçe:

Senden önce gönderdiğimiz resullerimize sor: Rahman'dan başka ibadet edilecek tanrılar yapmış mıyız?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan başka kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız?

Diyanet Vakfı:

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahman'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?

İngilizce:

And question thou our messengers whom We sent before thee; did We appoint any deities other than (Allah) Most Gracious, to be worshipped?

Fransızca:

Et demande à ceux de Nos messagers que Nous avons envoyés avant toi, si Nous avons institué, en dehors du Tout Miséricordieux, des divinités à adorer ?

Almanca:

Und frage diejenigen, die WIR vor dir von Unseren Gesandten entsandten: "Machten WIR etwa anstelle von Dem Allgnade Erweisenden Gottheiten, denen gedient wurde?!"

Rusça:

Спроси тех посланников, которых Мы отправили до тебя, сделали ли Мы помимо Милостивого других богов, которым можно поклоняться?

Açıklama:
 
00:00

veleḳad erselnâ mûsâ biâyâtinâ ilâ fir`avne vemeleihî feḳâle innî rasûlü rabbi-l`âlemîn.

Arapça:

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun ki, biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberiyim." dedi.

Diyanet Vakfı:

Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.

İngilizce:

We did send Moses aforetime, with Our Signs, to Pharaoh and his Chiefs: He said, "I am a messenger of the Lord of the Worlds."

Fransızca:

Nous avons effectivement envoyé Moïse avec Nos miracles, à Pharaon et à ses notables. Il dit : "Je suis le Messager du Seigneur de l'univers".

Almanca:

Und gewiß, bereits entsandten WIR Musa mit Unseren Ayat zu Pharao und seinen Entscheidungsträgern, dann sagte er: "Gewiß, ich bin der Gesandte Des HERRN aller Schöpfung."

Rusça:

Мы уже отправили Мусу (Моисея) с Нашими знамениями к Фараону и его знати, и он сказал: "Воистину, я - посланник Господа миров".

Açıklama:
 
00:00

felemmâ câehüm biâyâtinâ iẕâ hüm minhâ yaḍḥakûn.

Arapça:

فَلَمَّا جَاءَهُم بِآيَاتِنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَضْحَكُونَ

Türkçe:

Mûsa onlara ayetlerimizi getirdiğinde onlar bu ayetlere gülüyorlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

Diyanet Vakfı:

Onlara ayetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.

İngilizce:

But when he came to them with Our Signs, behold they ridiculed them.

Fransızca:

Puis lorsqu'il vint à eux avec Nos miracles, voilà qu'ils en rirent.

Almanca:

Und als er zu ihnen mit Unseren Ayat kam, sogleich lachten sie ihn aus.

Rusça:

Когда же он явился к ним с Нашими знамениями, они стали смеяться над ними.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 492 beslemesine abone olun.