
veinnehû leẕikrul leke veliḳavmik. vesevfe tüs'elûn.
Arapça:
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Türkçe:
Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
İngilizce:
The (Qur'an) is indeed the message, for thee and for thy people; and soon shall ye (all) be brought to account.
Fransızca:
C'est certainement un rappel [le Coran] pour toi et ton peuple. Et vous en serez interrogés.
Almanca:
Und gewiß, er ist eine Ehre für dich und für deine Leute. Und ihr werdet zur Rechenschaft gezogen.
Rusça:
Это - Напоминание о тебе и твоем народе (или для тебя и твоего народа), и вы будете спрошены.
Açıklama:

ves'el men erselnâ min ḳablike mir rusülinâ. ece`alnâ min dûni-rraḥmâni âlihetey yü`bedûn.
Arapça:
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِن دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ
Türkçe:
Senden önce gönderdiğimiz resullerimize sor: Rahman'dan başka ibadet edilecek tanrılar yapmış mıyız?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan başka kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız?
Diyanet Vakfı:
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahman'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?
İngilizce:
And question thou our messengers whom We sent before thee; did We appoint any deities other than (Allah) Most Gracious, to be worshipped?
Fransızca:
Et demande à ceux de Nos messagers que Nous avons envoyés avant toi, si Nous avons institué, en dehors du Tout Miséricordieux, des divinités à adorer ?
Almanca:
Und frage diejenigen, die WIR vor dir von Unseren Gesandten entsandten: "Machten WIR etwa anstelle von Dem Allgnade Erweisenden Gottheiten, denen gedient wurde?!"
Rusça:
Спроси тех посланников, которых Мы отправили до тебя, сделали ли Мы помимо Милостивого других богов, которым можно поклоняться?
Açıklama:

veleḳad erselnâ mûsâ biâyâtinâ ilâ fir`avne vemeleihî feḳâle innî rasûlü rabbi-l`âlemîn.
Arapça:
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Türkçe:
Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki, biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberiyim." dedi.
Diyanet Vakfı:
Andolsun biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben alemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.
İngilizce:
We did send Moses aforetime, with Our Signs, to Pharaoh and his Chiefs: He said, "I am a messenger of the Lord of the Worlds."
Fransızca:
Nous avons effectivement envoyé Moïse avec Nos miracles, à Pharaon et à ses notables. Il dit : "Je suis le Messager du Seigneur de l'univers".
Almanca:
Und gewiß, bereits entsandten WIR Musa mit Unseren Ayat zu Pharao und seinen Entscheidungsträgern, dann sagte er: "Gewiß, ich bin der Gesandte Des HERRN aller Schöpfung."
Rusça:
Мы уже отправили Мусу (Моисея) с Нашими знамениями к Фараону и его знати, и он сказал: "Воистину, я - посланник Господа миров".
Açıklama:

felemmâ câehüm biâyâtinâ iẕâ hüm minhâ yaḍḥakûn.
Arapça:
فَلَمَّا جَاءَهُم بِآيَاتِنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَضْحَكُونَ
Türkçe:
Mûsa onlara ayetlerimizi getirdiğinde onlar bu ayetlere gülüyorlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.
Diyanet Vakfı:
Onlara ayetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.
İngilizce:
But when he came to them with Our Signs, behold they ridiculed them.
Fransızca:
Puis lorsqu'il vint à eux avec Nos miracles, voilà qu'ils en rirent.
Almanca:
Und als er zu ihnen mit Unseren Ayat kam, sogleich lachten sie ihn aus.
Rusça:
Когда же он явился к ним с Нашими знамениями, они стали смеяться над ними.
Açıklama:
Sayfalar
