Sayfa 311

lâ yemlikûne-şşefâ`ate illâ meni-tteḫaẕe `inde-rraḥmâni `ahdâ.

Türkçe:
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.
İngilizce:
None shall have the power of intercession, but such a one as has received permission (or promise) from (Allah) Most Gracious.
Fransızca:
ils ne disposeront d'aucune intercession, sauf celui qui aura pris un engagement avec le Tout Miséricordieux.
Almanca:
Sie verfügen über keine Fürbitte, sondern nur diejenigen, die eine Abmachung mit Dem Allgnade Erweisenden trafen.
Rusça:
Никто не обретет права заступничества, кроме тех, у кого был завет с Аллахом.
Arapça:
لَّا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.
Diyanet Vakfı:
O gün Rahman (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefaata güçleri yetmeyecektir.

veḳâlü-tteḫaẕe-rraḥmânü veledâ.

Türkçe:
"Rahman çocuk edindi." dediler.
İngilizce:
They say: "(Allah) Most Gracious has begotten a son!"
Fransızca:
Et ils ont dit : "Le Tout Miséricordieux S'est attribué un enfant ! "
Almanca:
Und sie sagten: "Der Allgnade Erweisende hat sich einen Sohn genommen."
Rusça:
Они говорят: "Милостивый взял Себе сына".
Arapça:
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Yahudilerle hıristiyanlar) "Rahmân, çocuk edindi" dediler.
Diyanet Vakfı:
"Rahman çocuk edindi" dediler.

leḳad ci'tüm şey'en iddâ.

Türkçe:
Yemin olsun ki siz, çok çirkin bir iddiada bulundunuz.
İngilizce:
Indeed ye have put forth a thing most monstrous!
Fransızca:
Vous avancez certes là une chose abominable !
Almanca:
Gewiß, bereits habt ihr (damit) eine Ungeheuerlichkeit vollbracht!
Rusça:
Этим вы совершаете ужасное злодеяние.
Arapça:
لَّقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir şey söylediniz.
Diyanet Vakfı:
Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.

tekâdü-ssemâvâtü yetefeṭṭarne minhü vetenşeḳḳu-l'arḍu veteḫirru-lcibâlü heddâ.

Türkçe:
Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;
İngilizce:
At it the skies are ready to burst, the earth to split asunder, and the mountains to fall down in utter ruin,
Fransızca:
Peu s'en faut que les cieux ne s'entrouvrent à ces mots, que la terre ne se fende et que les montagnes ne s'écroulent,
Almanca:
Beinahe würden davon die Himmel nach und nach aufreißen, die Erde sich spalten und die Felsengebirge in Trümmer auseinanderfallen,
Rusça:
Небо готово расколоться, земля готова разверзнуться, а горы готовы рассыпаться во прах от того,
Arapça:
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı,
Diyanet Vakfı:
Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!

en de`av lirraḥmâni veledâ.

Türkçe:
Rahman için çocuk iddia ettiklerinden ötürü.
İngilizce:
That they should invoke a son for (Allah) Most Gracious.
Fransızca:
du fait qu'ils ont attribué un enfant au Tout Miséricordieux,
Almanca:
daß sie Dem Allgnade Erweisenden einen Sohn zugeschrieben haben.
Rusça:
что они приписывают Милостивому сына.
Arapça:
أَن دَعَوْا لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye...
Diyanet Vakfı:
Rahman'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden.

vemâ yembegî lirraḥmâni ey yetteḫiẕe veledâ.

Türkçe:
Rahman'a çocuk edinmek yakışmaz.
İngilizce:
For it is not consonant with the majesty of (Allah) Most Gracious that He should beget a son.
Fransızca:
alors qu'il ne convient nullement au Tout Miséricordieux d'avoir un enfant !
Almanca:
Und in keiner Weise gebührt Dem Allgnade Erweisenden, daß ER sich einen Sohn nimmt!
Rusça:
Не подобает Милостивому иметь сына!
Arapça:
وَمَا يَنبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yaraşmaz.
Diyanet Vakfı:
Halbuki çocuk edinmek Rahman'ın şanına yakışmaz.

in küllü men fi-ssemâvâti vel'arḍi illâ âti-rraḥmâni `abdâ.

Türkçe:
Göklerde ve yerde bulunan herkes, Rahman'a kul olarak gelecektir.
İngilizce:
Not one of the beings in the heavens and the earth but must come to (Allah) Most Gracious as a servant.
Fransızca:
Tous ceux qui sont dans les cieux et sur la terre se rendront auprès du Tout Miséricordieux, [sans exceptions], en serviteurs.
Almanca:
Ganz gewiß gibt es nichts in den Himmeln und auf Erden, das nicht vor Dem Allgnade Erweisenden als Anbeter kommt!
Rusça:
Каждый, кто на небесах и на земле, явится к Милостивому только в качестве раба.
Arapça:
إِن كُلُّ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَٰنِ عَبْدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kıyamet günü) Rahmân'ın huzuruna kul olarak çıkmasın.
Diyanet Vakfı:
Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahman'a gelecektir.

leḳad aḥṣâhüm ve`addehüm `addâ.

Türkçe:
Yemin olsun, O onların hepsini kuşatmış ve tamamını tek tek saymıştır.
İngilizce:
He does take an account of them (all), and hath numbered them (all) exactly.
Fransızca:
Il les a certes dénombrés et bien comptés.
Almanca:
Gewiß, bereits kennt ER sie umfassend und zählte sie genau auf!
Rusça:
Он знает их число и пересчитал их.
Arapça:
لَّقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
And olsun ki Allah onların hepsini kuşatmış, kendilerini ve yaptıklarını bir bir saymıştır.
Diyanet Vakfı:
O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir.

veküllühüm âtîhi yevme-lḳiyâmeti ferdâ.

Türkçe:
Ve onların hepsi kıyamet günü O'na tek tek gelecektir.
İngilizce:
And everyone of them will come to Him singly on the Day of Judgment.
Fransızca:
Et au Jour de la Résurrection, chacun d'eux se rendra seul auprès de Lui.
Almanca:
Und alle kommen zu Ihm einzeln am Tag der Auferstehung.
Rusça:
Каждый из них явится к Нему в День воскресения в одиночестве.
Arapça:
وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır.
Diyanet Vakfı:
Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.

Sayfalar

Sayfa 311 beslemesine abone olun.