
ilâ yevmi-lvaḳti-lma`lûm.
Türkçe:
"O bilinen güne kadar."
İngilizce:
Till the Day of the Time Appointed.
Fransızca:
jusqu'au jour de l'Instant bien Connu".
Almanca:
bis zum Tag der bekannten Zeit."
Rusça:
до дня, срок которого определен".
Arapça:
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
Diyanet Vakfı:
"O bilinen güne kadar" buyurdu.

ḳâle febi`izzetike leugviyennehüm ecme`în.
Türkçe:
Dedi: "Kudret ve şerefine yemin olsun ki, onların tümünü azdıracağım."
İngilizce:
(Iblis) said: "Then, by Thy power, I will put them all in the wrong,-
Fransızca:
"Par Ta puissance ! dit [Satan]. Je les séduirai assurément tous,
Almanca:
Er sagte: "Bei Deiner Würde! Ich werde sie doch beirren, allesamt,
Rusça:
Он сказал: "Клянусь Твоим могуществом! Я совращу их всех,
Arapça:
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İblis: "Öyle ise izzet ve şerefine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka aldatır, saptırırım."
Diyanet Vakfı:
İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onların hepsini mutlaka azdıracağım."

illâ `ibâdeke minhümü-lmuḫleṣîn.
Türkçe:
"İçlerinden sadece samimi, seçkin kullar dışta kalacaktır."
İngilizce:
Except Thy Servants amongst them, sincere and purified (by Thy Grace).
Fransızca:
sauf Tes serviteurs élus parmi eux".
Almanca:
außer Deinen auserwählten Dienern von ihnen."
Rusça:
кроме Твоих избранных (или искренних) рабов".
Arapça:
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna dedi.
Diyanet Vakfı:
"Ancak onlardan ihlaslı kulların hariç" dedi.

ḳâle felḥaḳḳ. velḥaḳḳa eḳûl.
Türkçe:
Buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de yalnız doğruyu söylerim."
İngilizce:
(Allah) said: "Then it is just and fitting- and I say what is just and fitting-
Fransızca:
(Allah) dit : "En vérité, et c'est la vérité que je dis,
Almanca:
ER sagte: "Der Wahrheit gemäß - und die Wahrheit ist, was ICH sage -
Rusça:
Он сказал: "Вот истина! Я говорю только истину.
Arapça:
قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah buyurdu ki: "O doğru, ben hep doğruyu söylerim."
Diyanet Vakfı:
Allah buyurdu ki, "O doğru ben hep doğruyu söylerim."

leemleenne cehenneme minke vemimmen tebi`ake minhüm ecme`în.
Türkçe:
"Gerçek şu ki, ben cehennemi seninle ve onlardan sana uyanlarla tamamen dolduracağım."
İngilizce:
That I will certainly fill Hell with thee and those that follow thee,- every one.
Fransızca:
J'emplirai certainement l'Enfer de toi et de tous ceux d'entre eux qui te suivront".
Almanca:
werde ICH doch Dschahannam voll füllen mit dir und allen, die von ihnen dir folgen, allesamt."
Rusça:
Я непременно заполню Геенну тобою и всеми, кто последует за тобою".
Arapça:
لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onların sana uyanlarından, topunuzdan tıka basa dolduracağım.
Diyanet Vakfı:
"Mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım!."

ḳul mâ es'elüküm `aleyhi min ecriv vemâ ene mine-lmütekellifîn.
Türkçe:
De ki: "Tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben size kendiliğimden/zorlamayla yükümlülük getirenlerden de değilim."
İngilizce:
Say: "No reward do I ask of you for this (Qur'an), nor am I a pretender.
Fransızca:
Dis : "Pour cela, je ne vous demande aucun salaire; et je ne suis pas un imposteur.
Almanca:
Sag: "Ich verlange von euch dafür keinen Lohn, und ich bin nicht von den Angebenden."
Rusça:
Скажи: "Я не прошу у вас за это никакого вознаграждения и не обременяю себя измышлениями.
Arapça:
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karşı sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendiliğimden bir şey de teklif etmiyorum."
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim.

in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.
Türkçe:
Bu, âlemler için bir Zikir'den başka şey değildir.
İngilizce:
This is no less than a Message to (all) the Worlds.
Fransızca:
Ceci [le Coran] n'est qu'un rappel à l'univers.
Almanca:
Es ist nur eine Ermahnung für die Schöpfung!
Rusça:
Это - не что иное, как Напоминание для миров.
Arapça:
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir öğüttür.
Diyanet Vakfı:
Bu Kur'an, ancak alemler için bir öğüttür.

veleta`lemünne nebeehû ba`de ḥîn.
Türkçe:
Yemin olsun, bir süre sonra onun haberini bileceksiniz.
İngilizce:
And ye shall certainly know the truth of it (all) after a while.
Fransızca:
Et certainement vous en aurez des nouvelles bientôt ! ".
Almanca:
Und ihr werdet doch noch seine Mitteilung nach einer Zeit erkennen.
Rusça:
А вы непременно узнаете весть о нем через определенное время".
Arapça:
وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz.
Sayfalar
