
ŝümme kellâ sevfe ta`lemûn.
Arapça:
ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ
Türkçe:
Hayır, hayır! İş öyle değil! Yakında bileceksiniz.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine hayır! Yakında bileceksiniz (hatanızı).
Diyanet Vakfı:
Elbette yakında bileceksiniz!
İngilizce:
Again, ye soon shall know!
Fransızca:
(Encore une fois) ! Vous saurez bientôt !
Almanca:
Dann gewiß, nein! Ihr werdet noch wissen.
Rusça:
Еще раз нет! Скоро вы узнаете!
Açıklama:

kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyeḳîn.
Arapça:
كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ
Türkçe:
İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Ne olurdu, şaşmaz ve aldatmaz bir bilgiyle bilseydiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.
Diyanet Vakfı:
Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,
İngilizce:
Nay, were ye to know with certainty of mind, (ye would beware!)
Fransızca:
Sûrement! Si vous saviez de science certaine .
Almanca:
Gewiß, nein! Würdet ihr über dasWissen der Gewißheit verfügen,
Rusça:
О нет! Если бы вы только обладали знанием с полной убежденностью!
Açıklama:

leteravunne-lceḥîm.
Arapça:
لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ
Türkçe:
Yemin olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.
Diyanet Vakfı:
Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.
İngilizce:
Ye shall certainly see Hell-Fire!
Fransızca:
Vous verrez, certes, la Fournaise.
Almanca:
würdet ihr bestimmt die Hölle erkennen.
Rusça:
Вы непременно увидите Ад.
Açıklama:

ŝümme leteravunnehâ `ayne-lyeḳîn.
Arapça:
ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ
Türkçe:
Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.
İngilizce:
Again, ye shall see it with certainty of sight!
Fransızca:
Puis, vous la verrez certes, avec l'il de certitude.
Almanca:
Dann werdet ihr sie doch als die Gewißheit an sich sehen.
Rusça:
Вы увидите его своими глазами доподлинно.
Açıklama:

ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm.
Arapça:
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
Türkçe:
Sonra o gün, nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız
Diyanet Vakfı:
Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.
İngilizce:
Then, shall ye be questioned that Day about the joy (ye indulged in!).
Fransızca:
Puis, assurément, vous serez interrogés, ce jour-là, sur les délices.
Almanca:
Dann werdet ihr an diesem Tag zweifelsohne für das Wohlergehen zur Rechenschaft gezogen.
Rusça:
В тот день вы будете спрошены о благах.
Açıklama:

vel`aṣr.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْعَصْرِ
Türkçe:
Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Asra yemin olsun ki,
Diyanet Vakfı:
Asra yemin ederim ki
İngilizce:
By (the Token of) Time (through the ages),
Fransızca:
Par le Temps !
Almanca:
Bei Al-'asr!
Rusça:
Клянусь предвечерним временем,
Açıklama:

inne-l'insâne lefî ḫusr.
Arapça:
إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ
Türkçe:
İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsan mutlaka ziyandadır.
Diyanet Vakfı:
İnsan gerçekten ziyan içindedir.
İngilizce:
Verily Man is in loss,
Fransızca:
L'homme est certes, en perdition,
Almanca:
Gewiß, der Mensch ist im Verlust
Rusça:
что люди несут убытки,
Açıklama:

ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti vetevâṣav bilḥaḳḳi vetevâṣav biṣṣabr.
Arapça:
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Türkçe:
İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır
Diyanet Vakfı:
Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.
İngilizce:
Except such as have Faith, and do righteous deeds, and (join together) in the mutual teaching of Truth, and of Patience and Constancy.
Fransızca:
sauf ceux qui croient et accomplissent les bonnes oeuvres, s'enjoignent mutuellement la vérité et s'enjoignent mutuellement l'endurance.
Almanca:
außer denjenigen, die den Iman verinnerlicht, gottgefällig Gutes getan, einander zur Wahrheit ermahnt und einander zur Geduld ermahnt haben.
Rusça:
кроме тех, которые уверовали, совершали праведные деяния, заповедали друг другу истину и заповедали друг другу терпение!
Açıklama:

veylül likülli hümezetil lümezeh.
Arapça:
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
Türkçe:
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne!
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!
Diyanet Vakfı:
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!
İngilizce:
Woe to every (kind of) scandal-monger and-backbiter,
Fransızca:
Malheur à tout calomniateur diffamateur,
Almanca:
Niedergang sei jedem äußerst durch üble Nachrede Beleidigenden, äußerst durch Mimik Beleidigenden,
Rusça:
Горе всякому хулителю и обидчику,
Açıklama:

elleẕî ceme`a mâlev ve`addedeh.
Arapça:
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
Türkçe:
O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!
Diyanet Vakfı:
O ki, toplamış ve onu sayıp durmuştur.
İngilizce:
Who pileth up wealth and layeth it by,
Fransızca:
qui amasse une fortune et la compte,
Almanca:
der Vermögen anhäufte und immer wieder zählte.
Rusça:
который копит состояние и подсчитывает его,
Açıklama:
Sayfalar
