
ḳul li`ibâdiye-lleẕîne âmenû yüḳîmu-ṣṣalâte veyünfiḳû mimmâ razaḳnâhüm sirrav ve`alâniyetem min ḳabli ey ye'tiye yevmül lâ bey`un fîhi velâ ḫilâl.
Türkçe:
İnanan kullarıma söyle: Namazı/duayı yerine getirsinler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun olmadığı o gün gelmeden önce, gizli ve açık infak etsinler.
İngilizce:
Speak to my servants who have believed, that they may establish regular prayers, and spend (in charity) out of the sustenance we have given them, secretly and openly, before the coming of a Day in which there will be neither mutual bargaining nor befriending.
Fransızca:
Dis à Mes serviteurs qui ont cru, qu'ils accomplissent la Salat et qu'ils dépensent [dans le bien] en secret et en public de ce que Nous leur avons attribué, avant que vienne le jour où il n'y a ni rachat ni amitié.
Almanca:
Sag zu meinen Dienern, die den Iman verinnerlicht haben, daß sie das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und vom Rizq geben, das WIR ihnen gewährten - heimlich und öffentlich, bevor ein Tag eintrifft, an dem weder Kaufen noch Freundschaften gelten.
Rusça:
Скажи тем из Моих рабов, которые уверовали, чтобы они совершали намаз и расходовали явно и тайно из того, чем Мы их наделили, пока не наступит день, когда не будет ни торга, ни дружбы.
Arapça:
قُل لِّعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خِلَالٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar."
Diyanet Vakfı:
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar.

allâhü-lleẕî ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa veenzele mine-ssemâi mâen feaḫrace bihî mine-ŝŝemerâti rizḳal leküm. veseḫḫara lekümü-lfülke litecriye fi-lbaḥri biemrih. veseḫḫara lekümü-l'enhâr.
Türkçe:
Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi.
İngilizce:
It is Allah Who hath created the heavens and the earth and sendeth down rain from the skies, and with it bringeth out fruits wherewith to feed you; it is He Who hath made the ships subject to you, that they may sail through the sea by His command; and the rivers (also) hath He made subject to you.
Fransızca:
Allah, c'est Lui qui a crée les cieux et la terre et qui, du ciel, a fait descendre l'eau; grâce à laquelle Il a produit des fruits pour vous nourrir. Il a soumis à votre service les vaisseaux qui, par Son ordre, voguent sur la mer. Et Il a soumis à votre service les rivières.
Almanca:
ALLAH ist Derjenige, Der die Himmel und die Erde erschuf und vom Himmel Wasser fallen ließ, und damit Früchte hervorbrachte als Rizq für euch. Und ER machte euch die Schiffe gratis fügbar, damit sie auf dem Meer nach Seiner Bestimmung fahren. Auch machte ER euch die Flüsse gratis fügbar.
Rusça:
Аллах - Тот, Кто создал небеса и землю, ниспослал с неба воду и взрастил ею плоды для вашего пропитания, подчинил вам корабли, которые плывут по морям по Его воле, подчинил вам реки,
Arapça:
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَّكُمْ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْأَنْهَارَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah öyle bir Allah'tır ki; gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı; emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi.
Diyanet Vakfı:
(O öyle lütufkar) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.

veseḫḫara lekümü-şşemse velḳamera dâibeyn. veseḫḫara lekümü-lleyle vennehâr.
Türkçe:
Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi.
İngilizce:
And He hath made subject to you the sun and the moon, both diligently pursuing their courses; and the night and the day hath he (also) made subject to you.
Fransızca:
Et pour vous, Il a assujetti le soleil et la lune à une perpétuelle révolution. Et Il vous a assujetti la nuit et le jour.
Almanca:
Ebenso machte ER euch die Sonne und den Mond gratis fügbar, in ständiger Bewegung. Auch machte ER euch die Nacht und den Tag gratis fügbar.
Rusça:
подчинил вам солнце и луну, непрестанно движущиеся по своим орбитам, подчинил вам ночь и день.
Arapça:
وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi.
Diyanet Vakfı:
Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi.

veâtâküm min külli mâ seeltümûh. vein te`uddû ni`mete-llâhi lâ tuḥṣûhâ. inne-l'insâne leżalûmün keffâr.
Türkçe:
Kendisinden istediğiniz her şeyden size bir parça verdi. Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, sayıp bitiremezsiniz. Doğrusu şu ki insan, gerçekten çok zalim, çok nankördür.
İngilizce:
And He giveth you of all that ye ask for. But if ye count the favours of Allah, never will ye be able to number them. Verily, man is given up to injustice and ingratitude.
Fransızca:
Il vous a accordé de tout ce que vous Lui avez demandé. Et si vous comptiez les bienfaits d'Allah, vous ne sauriez les dénombrer. L'homme est vraiment très injuste, très ingrat.
Almanca:
ER gab euch noch von alledem, worum ihr Ihn gebeten habt. Und würdet ihr die Gaben ALLAHs aufzählen wollen, würdet ihr sie nie umfassend erfassen können. Gewiß, der Mensch ist doch äußerst unrecht-begehend, äußerst undankbar.
Rusça:
Он даровал вам все, о чем вы просили. Если вы станете считать милости Аллаха, то не сможете сосчитать их. Воистину, человек несправедлив и неблагодарен.
Arapça:
وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ ۚ وَإِن تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللَّهِ لَا تُحْصُوهَا ۗ إِنَّ الْإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymak isterseniz sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.
Diyanet Vakfı:
O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!

veiẕ ḳâle ibrâhîmü rabbi-c`al hâẕe-lbelede âminev vecnübnî vebenîye en na`büde-l'aṣnâm.
Türkçe:
Bir zaman, İbrahim şöyle demişti: "Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak tut!"
İngilizce:
Remember Abraham said: "O my Lord! make this city one of peace and security: and preserve me and my sons from worshipping idols.
Fransızca:
Et (rappelle-toi) quand Abraham dit : "ô mon Seigneur, fais de cette cité un lieu sûr, et préserve-moi ainsi que mes enfants de l'adoration des idoles.
Almanca:
Und (erinnere daran), als Ibrahim sagte: "Mein HERR! Mache diesen Ort sicher und lasse es mir und meinen Söhnen fern sein, daß wir die Götzen anbeten!
Rusça:
Вот Ибрахим (Авраам) сказал: "Господи! Сделай этот город безопасным и убереги меня и моих сыновей от поклонения идолам.
Arapça:
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الْأَصْنَامَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hatırla ki; Bir zaman İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!
Diyanet Vakfı:
Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"

rabbi innehünne aḍlelne keŝîram mine-nnâs. femen tebi`anî feinnehû minnî. vemen `aṣânî feinneke gafûrur raḥîm.
Türkçe:
"Rabbim, onlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık beni izleyen bendendir. Bana isyan edene gelince, onun hakkında sen Gafûr ve Rahîm'sin.
İngilizce:
O my Lord! they have indeed led astray many among mankind; He then who follows my (ways) is of me, and he that disobeys me,- but Thou art indeed Oft-forgiving, Most Merciful.
Fransızca:
ô mon Seigneur, elles (les idoles) ont égaré beaucoup de gens. Quiconque me suit est des miens. Quand a celui qui me désobéit... c'est Toi, le Pardonneur, le Très Miséricordieux !
Almanca:
Mein HERR! Gewiß, sie haben sehr viele von den Menschen in die Irre geführt. Also wer mir folgt, der gehört zweifelsohne zu mir, und wer mir widerspricht - so bist DU gewiß allvergebend, allgnädig.
Rusça:
Господи! Воистину, они ввели в заблуждение многих людей. Тот, кто последует за мной, относится ко мне. А если кто ослушается меня, то ведь Ты - Прощающий, Милосердный.
Arapça:
رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ ۖ فَمَن تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي ۖ وَمَنْ عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Şimdi kim bana uyarsa, o bendendir; kim bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.
Diyanet Vakfı:
"Çünkü, onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular, Rabbim. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin."

rabbenâ innî eskentü min ẕürriyyetî bivâdin gayri ẕî zer`in `inde beytike-lmüḥarrami rabbenâ liyüḳîmu-ṣṣalâte fec`al ef'idetem mine-nnâsi tehvî ileyhim verzuḳhüm mine-ŝŝemerâti le`allehüm yeşkürûn.
Türkçe:
"Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı/duayı yerine getirsinler, ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!"
İngilizce:
O our Lord! I have made some of my offspring to dwell in a valley without cultivation, by Thy Sacred House; in order, O our Lord, that they may establish regular Prayer: so fill the hearts of some among men with love towards them, and feed them with fruits: so that they may give thanks.
Fransızca:
ô notre Seigneur, j'ai établi une partie de ma descendance dans une vallée sans agriculture, près de Ta Maison sacrée [la Kaaba], - ô notre Seigneur - afin qu'ils accomplissent la Salat. Fais donc que se penchent vers eux les coeurs d'une partie des gens. Et nourris-les de fruits. Peut-être seront-ils reconnaissants ?
Almanca:
Unser HERR! Ich ließ von meiner Nachkommenschaft in einem unfruchtbaren Tal nieder - bei Deinem 1 Muharram-Haus , unser HERR! - damit sie das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten. So lasse Herzen von Menschen ihnen zugeneigt sein und gewähre ihnen Rizq von den Früchten, damit sie sich dankbar erweisen.
Rusça:
Господь наш! Я поселил часть моего потомства в долине, где нет злаков, у Твоего Заповедного дома. Господь наш! Пусть они совершают намаз. Наполни сердца некоторых людей любовью к ним и надели их плодами, - быть может, они будут благодарны.
Arapça:
رَّبَّنَا إِنِّي أَسْكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِندَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُوا الصَّلَاةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِّنَ النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُم مِّنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyti Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
Diyanet Vakfı:
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."

rabbenâ inneke ta`lemü mâ nuḫfî vemâ nü`lin. vemâ yaḫfâ `ale-llâhi min şey'in fi-l'arḍi velâ fi-ssemâ'.
Türkçe:
"Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
İngilizce:
O our Lord! truly Thou dost know what we conceal and what we reveal: for nothing whatever is hidden from Allah, whether on earth or in heaven.
Fransızca:
ô notre Seigneur, Tu sais, vraiment, ce que nous cachons et ce que nous divulguons : - et rien n'échappe à Allah, ni sur terre, ni au ciel ! -
Almanca:
Unser HERR! DU weißt zweifellos, was wir verbergen und was wir offenlegen. Und ALLAH bleibt nichts verborgen, weder auf Erden, noch im Himmel.
Rusça:
Господь наш! Тебе ведомо то, что мы утаиваем, и то, что мы обнародуем. Ничто не скроется от Аллаха ни на земле, ни на небесах.
Arapça:
رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ ۗ وَمَا يَخْفَىٰ عَلَى اللَّهِ مِن شَيْءٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Rabbimiz! Sen bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da şüphesiz bilirsin. Çünkü yerde ve gökte, hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.
Diyanet Vakfı:
"Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."

elḥamdü lillâhi-lleẕî vehebe lî `ale-lkiberi ismâ`île veisḥâḳ. inne rabbî lesemî`u-ddü`â'.
Türkçe:
"İhtiyar yaşımda bana, İsmail ve İshak'ı bağışlayan Allah'a hamt olsun! Benim Rabbim, duayı gerçekten çok iyi duyar."
İngilizce:
Praise be to Allah, Who hath granted unto me in old age Isma'il and Isaac: for truly my Lord is He, the Hearer of Prayer!
Fransızca:
Louange à Allah, qui en dépit de ma vieillesse, m'a donné Ismaël et Isaac. Certes, mon Seigneur entend bien les prières.
Almanca:
Alhamdulillah: Alles Lob gebührt ALLAH, Der mir im hohen Alter Isma'il und Ishaq schenkte. Gewiß, mein HERR ist zweifelsohne des Bittgebets Allerhörend.
Rusça:
Хвала Аллаху, который даровал мне на старости лет Исмаила (Измаила) и Исхака (Исаака). Воистину, мой Господь внимает мольбе.
Arapça:
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ ۚ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاءِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İhtiyarlık halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lutfeden Allah'a hamd olsun. Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitir.
Diyanet Vakfı:
"İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir."

rabbi-c`alnî müḳîme-ṣṣalâti vemin ẕürriyyetî. rabbenâ veteḳabbel dü`â'.
Türkçe:
"Rabbim! Beni, namazı/duayı yerine getiren bir insan yap. Soyumdan bir kısmını da. Rabbimiz, duamı kabul et!"
İngilizce:
O my Lord! make me one who establishes regular Prayer, and also (raise such) among my offspring O our Lord! and accept Thou my Prayer.
Fransızca:
ô mon Seigneur ! Fais que j'accomplisse assidûment la Salat ainsi qu'une partie de ma descendance; exauce ma prière, ô notre Seigneur !
Almanca:
Mein HERR! Laß mich des rituellen Gebets ordnungsgemäßer Verrichtender sein sowie von meiner Nachkommenschaft. Mein HERR! Und erfülle mein Bittgebet!
Rusça:
Господи! Включи меня и часть моего потомства в число тех, кто совершает намаз. Господь наш! Прими мою мольбу.
Arapça:
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي ۚ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!
Diyanet Vakfı:
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!"
Sayfalar
