Al-Ghashiya—الغاشية

 
00:00

hel etâke ḥadîŝü-lgâşiyeh.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ

Türkçe:

Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?

Diyanet Vakfı:

(Resulüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?

İngilizce:

Has the story reached thee of the overwhelming (Event)?

Fransızca:

T'est-il parvenu le récit de l'enveloppante ?

Almanca:

Wurde dir die Mitteilung über die Umhüllende zuteil?!

Rusça:

Дошел ли до тебя рассказ о Покрывающем (Дне воскресения)?

Açıklama:
 
00:00

vucûhüy yevmeiẕin ḫâşi`ah.

Arapça:

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ

Türkçe:

Yüzler vardır o gün zilletle öne eğilmiştir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.

Diyanet Vakfı:

O gün bir takım yüzler zelildir,

İngilizce:

Some faces, that Day, will be humiliated,

Fransızca:

Ce jour-là, il y aura des visages humiliés,

Almanca:

Es sind Gesichter an diesem Tag demütig,

Rusça:

Одни лица в тот день будут унижены,

Açıklama:
 
00:00

`âmiletün nâṣibeh.

Arapça:

عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ

Türkçe:

Çalışmış, boşa yorulmuştur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çalışmış, yorulmuştur.

Diyanet Vakfı:

Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,

İngilizce:

Labouring (hard), weary,-

Fransızca:

préoccupés, harassés.

Almanca:

arbeitend, erschöpft,

Rusça:

изнурены и утомлены.

Açıklama:
 
00:00

taṣlâ nâran ḥâmiyeh.

Arapça:

تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً

Türkçe:

Kızışmış bir ateşe dalarlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kızışmış bir ateşe girer.

Diyanet Vakfı:

Kızgın ateşe girer.

İngilizce:

The while they enter the Blazing Fire,-

Fransızca:

Ils brûleront dans un Feu ardent,

Almanca:

sie werden in ein sehr heißes Feuer hineingeworfen,

Rusça:

Они будут гореть в Огне жарком.

Açıklama:
 
00:00

tüsḳâ min `aynin âniyeh.

Arapça:

تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ

Türkçe:

Ateşimsi bir kaynaktan sulanırlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.

Diyanet Vakfı:

Onlara kaynar su pınarından içirilir.

İngilizce:

The while they are given, to drink, of a boiling hot spring,

Fransızca:

et seront abreuvés d'une source bouillante.

Almanca:

sie werden aus einer siedenden Quelle getränkt.

Rusça:

Их будут поить из источника кипящего

Açıklama:
 
00:00

leyse lehüm ṭa`âmün illâ min ḍarî`.

Arapça:

لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ

Türkçe:

Yırtıcı bir dikenden başka yemek yoktur onlar için.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.

Diyanet Vakfı:

Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur,

İngilizce:

No food will there be for them but a bitter Dhari'

Fransızca:

Il n'y aura pour eux d'autre nourriture que des plantes épineuses [darii],

Almanca:

Für sie gibt es keine Speise außer von getrocknetem Dornengewächs,

Rusça:

и кормить только ядовитыми колючками,

Açıklama:
 
00:00

lâ yüsminü velâ yugnî min cû`.

Arapça:

لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ

Türkçe:

Ne semirtir ne açlıktan kurtarır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O da ne besler, ne de açlığı giderir.

Diyanet Vakfı:

O ise ne besler ne de açlığı giderir.

İngilizce:

Which will neither nourish nor satisfy hunger.

Fransızca:

qui n'engraisse, ni n'apaise la faim.

Almanca:

das weder ernährt, noch den Hunger stillt.

Rusça:

от которых не поправляются и которые не утоляют голода.

Açıklama:
 
00:00

vucûhüy yevmeiẕin nâ`imeh.

Arapça:

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ

Türkçe:

Yüzler de vardır o gün, nimetlerle mutlu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.

Diyanet Vakfı:

O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar,

İngilizce:

(Other) faces that Day will be joyful,

Fransızca:

Ce jour-là, il y aura des visages épanouis,

Almanca:

Es sind Gesichter an diesem Tag wohlergehend,

Rusça:

Другие же лица в тот день будут радостны.

Açıklama:
 
00:00

lisa`yihâ râḍiyeh.

Arapça:

لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ

Türkçe:

Emek ve gayreti yüzünden hoşnuttur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yaptığından hoşnuttur.

Diyanet Vakfı:

(dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır,

İngilizce:

Pleased with their striving,-

Fransızca:

contents de leurs efforts,

Almanca:

mit ihrem Anstreben zufrieden,

Rusça:

Они будут довольны своими стараниями

Açıklama:
 
00:00

fî cennetin `âliyeh.

Arapça:

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ

Türkçe:

Yüksek bir bahçededir;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yüksek bir cennettedir.

Diyanet Vakfı:

Yüce bir cennettedirler.

İngilizce:

In a Garden on high,

Fransızca:

dans un haut Jardin,

Almanca:

in einer hohen Dschanna.

Rusça:

в Вышних садах.

Açıklama:

Sayfalar

Al-Ghashiya—الغاشية beslemesine abone olun.