Arapça:
لَّٰكِنِ اللَّهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنزَلَ إِلَيْكَ ۖ أَنزَلَهُ بِعِلْمِهِ ۖ وَالْمَلَائِكَةُ يَشْهَدُونَ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا
Çeviriyazı:
lâkini-llâhü yeşhedü bimâ enzele ileyke enzelehû bi`ilmih. velmelâiketü yeşhedûn. vekefâ billâhi şehîdâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik ederler. Allah'ın şahitliği de kafidir.
Diyanet İşleri:
Fakat Allah sana indirdiğine şahidlik eder, onu bilerek indirmiştir, melekler de şahidlik ederler. Şahid olarak Allah yeter.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat Allah, sana indirdiği kitapla tanıklık eder ki onu, bilerek indirmiştir ve melekler de tanıklık ederler ve tanık olarak Allah yeter.
Şaban Piriş:
Lakin, Allah sana indirdiğine şahidlik eder ki, onu kendi ilmi ile indirmiştir. Melekler de şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter.
Edip Yüksel:
Fakat ALLAH, sana indirdiğine tanıklık eder. Onu kendi bilgisiyle indirdi. Melekler de buna tanıklık eder. Tanık olarak ALLAH yeter.
Ali Bulaç:
Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter.
Suat Yıldırım:
Lâkin Allah sana indirdiğine şahitlik eder ki onu kendi ilmiyle indirmiştir.Melekler de buna tanıklık ederler.Zaten Allah'ın şahit olması bir şeyin gerçekliği için yeter de artar!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Fakat Allah Teâlâ (senin nübüvvetine) sana indirmiş olduğu (Kur´an-ı Mübîn) ile şehâdet ediyor ki onu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şehâdet ediyorlar. Mamafih Allah Teâlâ şahit olmaya kâfidir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu da var ki, Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter.
Bekir Sadak:
Ey Insanlar! Peygamber Rabbiniz´den size gercekle geldi, inanin, bu sizin hayrinizadir. Inkar ederseniz, bilin ki, goklerde ve yerde olanlar Allah´indir. Allah bilendir. Hakim´dir.
İbni Kesir:
Lakin Allah, sana indirdiğine şahidlik eder. Onu bilerek indirmiştir. Melekler de şahidlik ederler. Esasen şahid olarak Allah yeter.
Adem Uğur:
Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder
İskender Ali Mihr:
Öyle ki, Allah sana indirdiği şeyi (Kur´an´ı), kendi ilmi ile indirdiğine şahitlik eder. Ve, melekler de şahitlik ederler. Ve Allah şahit olarak kâfidir.
Celal Yıldırım:
Ama Allah, sana indirdiğiyle şahitlik eder ki, onu kendi ilmiyle indirmiştir
Tefhim ul Kuran:
Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter.
Fransızca:
Mais Allah témoigne de ce qu'Il a fait descendre vers toi, Il l'a fait descendre en toute connaissance. Et les Anges en témoignent. Et Allah suffit comme témoin.
İspanyolca:
Pero Alá es testigo de que lo que El te ha revelado lo ha revelado con Su ciencia. Los ángeles también son testigos, aunque basta Alá como testigo.
İtalyanca:
Allah testimonia che ciò che ha fatto scendere su di te è stato fatto scendere secondo scienza, e anche gli angeli lo testimoniano. E Allah è sufficiente testimone.
Almanca:
Doch ALLAH bestätigt das, was ER dir hinabgesandt hat. ER sandte es mit Seinem Wissen hinab, auch die Engel bezeugen es. Und ALLAH genügt als Zeuge.
Çince:
但真主作证他所降示你的经典是真实的棗他降示此经时, 自知其内容--众天神也同样作证。真主足为见证。
Hollandaca:
God is getuige van de openbaring, die u is nedergezonden; hij zond die met zijne bijzondere kennis: de engelen zijn medegetuigen; maar God is een toereikende getuige.
Rusça:
Но Аллах сам свидетельствует о том, что Он ниспослал тебе. Он ниспослал это по Своему знанию (или со Своим знанием). Ангелы также приносят свидетельство, но довольно того, что Аллах является Свидетелем!
Somalice:
Laakiin Eebaa Marag Furi wuxuu kugu Dejiyey wuxuuna ku Dejiyey Cilmigiisa, Malaa'igtuna way Marag furi, Eebana ku Filan Marag.
Swahilice:
Lakini Mwenyezi Mungu anayashuhudia aliyo kuteremshia wewe. Ameyateremsha kwa kujua kwake - na Malaika pia wanashuhudia. Na Mwenyezi Mungu anatosha kuwa shahidi.
Uygurca:
(يەھۇدىيلار ۋە ناسارالار سېنىڭ پەيغەمبەرلىكىڭگە گۇۋاھلىق بەرمىسە گۇناھى ئۆزىگە) لېكىن اﷲ ساڭا نازىل قىلغان قۇرئان ئارقىلىق (پەيغەمبەرلىكىڭگە) گۇۋاھلىق بېرىدۇ، اﷲ قۇرئاننى (باشقىلار بىلمەيدىغان ئۆزىگە خاس) ئىلمى بىلەن نازىل قىلدى. پەرىشتىلەرمۇ (اﷲ ساڭا نازىل قىلغان قۇرئانغا ۋە پەيغەمبەرلىكىڭگە) گۇۋاھلىق بېرىدۇ، (باشقىلار گۇۋاھلىق بەرمىگەندىمۇ) اﷲ نىڭ گۇۋاھلىقى يېتەرلىكتۇر
Japonca:
だがアッラーは,あなたに下されたもの(啓示)がかれの御知識によって下されたことを立証なされる。天使たちもまた立証する。本当にアッラーは,抜かりない立証者であられる。
Arapça (Ürdün):
ونزل لما سئل اليهود عن نبوته صلى الله عليه وسلم فأنكروه «لكن الله يشهد» يبين نبوتك «بما أنزل إليك» من القرآن المعجز «أنزله» ملتبسا «بعلمه» أي عالما به أو فيه علمه «والملائكة يشهدون» لك أيضا «وكفى بالله شهيدا» على ذلك.
Hintçe:
मगर ख़ुदा तो इस पर गवाही देता है जो कुछ तुम पर नाज़िल किया है ख़ूब समझ बूझ कर नाज़िल किया है (बल्कि) उसकी गवाही तो फ़रिश्ते तक देते हैं हालॉकि ख़ुदा गवाही के लिए काफ़ी है
Tayca:
แต่ทว่าอัลลอฮฺนั้นทรงยืนยันในสิ่ง ที่พระองค์ได้ทรงประทานลงมาแก่เจ้า ว่า พระองค์ได้ทรงประทานสิ่งนั้นมาด้วยความรู้ของพระองค์และมะลาอิกะฮ์ก็ยืนยันด้วย และพอเพียงแล้วที่อัลลอฮฺเป็นผู้ทรงยืนยัน
İbranice:
ואולם אלוהים מעיד על אשר הוריד אליך, הוא הוריד השולחן הערוך אותו בידיעתו, וכן המלאכים יעידו על כך, ודי באלוהים כעד
Hırvatça:
Allah svjedoči da je istina ono što ti objavljuje, objavljuje ga Svojim znanjem, a i meleci svjedoče. A dovoljan je Allah kao svjedok.
Rumence:
Dumnezeu mărturiseşte că El a pogorât cu ştiinţa Sa ceea ce a fost pogorât asupra ta. Şi îngerii mărturisesc, însă Dumnezeu este de ajuns ca Martor.
Transliteration:
Lakini Allahu yashhadu bima anzala ilayka anzalahu biAAilmihi waalmalaikatu yashhadoona wakafa biAllahi shaheedan
Türkçe:
Şu da var ki, Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter.
Sahih International:
But Allah bears witness to that which He has revealed to you. He has sent it down with His knowledge, and the angels bear witness [as well]. And sufficient is Allah as Witness.
İngilizce:
But Allah beareth witness that what He hath sent unto thee He hath sent from His (own) knowledge, and the angels bear witness: But enough is Allah for a witness.
Azerbaycanca:
Lakin (Ya Rəsulum!) Allah sənə nazil etdiyi (Qur’an) ilə şəhadət verir ki, onu (Qur’anı) Öz elmi ilə (Özünə xas olan elm və hikmətlə) nazil etmişdir. Mələklər də buna şahidlik edirlər. Təkcə Allahın şahid olması yetər!
Süleyman Ateş:
Allah, sana indirdiğini kendi bilgisiyle indirmiş olduğuna şahidlik eder. Melekler de (buna) şahidlik ederler. Allah'ın şahidliği de (bir şeyin gerçekliği için) kafidir.
Diyanet Vakfı:
Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de (buna) şahitlik ederler. Ve şahit olarak Allah kafidir.
Erhan Aktaş:
Allah, sana indirdiği şeyi, Kendi ilmi ile indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ederler. Ve tâbii ki tanık olarak Allah yeter.
Kral Fahd:
Bununla beraber Allah, sana indirdiği Kur'ân'a şâhidlik eder ki, onu bizzat kendi ilmiyle indirmiştir. (Buna) melekler de şâhidlik ederler. Şâhid olarak Allah yeter.
Hasan Basri Çantay:
Bununla beraber Allah sana indirdiği (Kur´an-ı Kerîm) ile şâhidlik eder ki O, bunu kendi ilmiyle indirmişdir. Melekler de şâhidlik ederler. Hakıykî şâhid olmak bakımından sa (yalnız) Allah yeter.
Muhammed Esed:
Ama Allah, sana bahşettiği hakikate (Bizzat Kendisi) şahitlik yapar: onu kendi hikmetinin bir ürünü olarak bahşettik ve melekleri de ona şahit tutmuştur; oysa hiç kimse Allahın şahitliği gibi şahitlik yapamaz.
Gültekin Onan:
Fakat Tanrı, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Tanrı yeter.
Ali Fikri Yavuz:
Lâkin Allah senin peygamberliğini, sana indirdiği icazkâr Kur’an ile isbat ve beyan eder ki, onu kendi ilmi (ezelîsi) ile indirmiştir. Melekler de buna şahidlik ederler. Allah şahid olarak kâfirdir.
Portekizce:
Deus atesta que o que te revelou, revelou-to de Sua sapiência, assim como os anjos também o atestam. E basta Deus portestemunha (disso).
İsveççe:
Men Gud själv vittnar med det som Han har uppenbarat för dig [att] Han har uppenbarat det med Sitt vetande; ja, även änglarna vittnar, men det behövs inga andra vittnen än Gud.
Farsça:
ولی [در برابر کبرورزی و لجاجت اهل کتاب، که به حقّانیّت قرآن و رسالت تو گواهی نمی دهند] خدا به وسیله آنچه بر تو نازل کرده گواهی می دهد که آن را به علم و دانش خود نازل کرده، و [نیز] فرشتگان هم گواهی می دهند، گرچه گواهی خدا کافی است.
Kürtçe:
بەڵام خوا شایەتی دەدات بە (ڕاستیەتی) ئەو قورئانەی ناردویەتیە خوارەوە بۆت بە زانینی خۆی ناردویەتیە خوارەوە و فریشتەکانیش شایەتی ئەدەن وە خوا بەسە شایەت بێت
Özbekçe:
Лекин Аллоҳ сенга нозил қилган нарсаси ила гувоҳлик беради. Уни Ўз илми ила нозил қилди. Фаришталар ҳам гувоҳлик берурлар. Гувоҳликка Аллоҳнинг Ўзи кифоя қилур.
Malayca:
(Orang-orang kafir itu tidak mahu mengakui apa yang telah diturunkan Allah kepadamu wahai Muhammad), tetapi Allah sentiasa menjadi saksi akan kebenaran Al-Quran yang telah diturunkanNya kepadamu. Allah menurunkannya dengan ilmuNya, dan malaikat juga turut menjadi saksi. Dan cukuplah Allah menjadi saksi (akan kebenaran Al-Quran ini).
Arnavutça:
Perëndia dëshmon Profetninë tënde (o Muhammed!) me atë që ta ka shpallur ty, të cilën Ai ta ka shpallur me dijeninë e Tij – edhe engjëjt dëshmojnë (këtë), e Perëndia, të mjafton ty dëshmitar.
Bulgarca:
Аллах свидетелства, че онова, което низпосла на теб, го низпосла със Своето знание, и ангелите свидетелстват. И достатъчен е Аллах за свидетел.
Sırpça:
Аллах сведочи да је истина оно што ти објављује, објављује га Својим знањем, а и анђели сведоче. А довољан је Аллах као сведок.
Çekçe:
Avšak Bůh dosvědčí to, co ti seslal; a seslal to ve vědění Svém a andělé to též dosvědčí. Avšak Bůh stačí jako svědek.
Urduca:
(لوگ نہیں مانتے تو نہ مانیں) مگر اللہ گواہی دیتا ہے کہ جو کچھ اُس نے تم پر نازل کیا ہے اپنے علم سے نازل کیا ہے، اور اِس پر ملائکہ بھی گواہ ہیں اگرچہ اللہ کا گواہ ہونا بالکل کفایت کرتا ہے
Tacikçe:
Вале Худо ба он чӣ бар ту нозил кард, шоҳидӣ медиҳад, ки ба илми худ нозил кардааст ва фариштагон низ шоҳидӣ медиҳанд ва Худо шоҳидиро басанда аст!
Tatarca:
Күпләр ышанмасалар ышанмасыннар, ләкин Аллаһ шаһит булганы хәлдә шәһадәт бирер сиңа иңдергән Коръәннең хаклыгы белән, Коръәнне иңдерде Аллаһ камил белем үлчәве белән һәм фәрештәләр дә Коръәннең хаклыгы белән шәһадәт бирәләр. Коръән белән гамәл кылучыларга да, гамәл кылмаучыларга да шаһит булырга Аллаһу тәгалә җитәдер.
Endonezyaca:
(Mereka tidak mau mengakui yang diturunkan kepadamu itu), tetapi Allah mengakui Al Quran yang diturunkan-Nya kepadamu. Allah menurunkannya dengan ilmu-Nya; dan malaikat-malaikat pun menjadi saksi (pula). Cukuplah Allah yang mengakuinya.
Amharca:
ግን አላህ ባንተ ላይ ባወረደው ይመሰክራል፡፡ በዕውቀቱ አወረደው፡፡ መላእክቱም ይመሰክራሉ፡፡ መስካሪም በአላህ በቃ፡፡
Tamilce:
என்றாலும், அல்லாஹ் உம்மீது இறக்கியதற்கு அல்லாஹ்வே சாட்சி கூறுகிறான், - “அதை அவனுடைய அறிவு ஞானத்தைக் கொண்டே இறக்கி இருக்கிறான்” என்று. (அவ்வாறே) வானவர்களும் (உமக்கு இறக்கப்பட்ட வேதத்தின் உண்மைக்கு) சாட்சி கூறுகிறார்கள். சாட்சியாளனாக அல்லாஹ்வே போதுமானவன்.
Korece:
그러나 하나님께서는 그분 이 그대에게 계시한 것에 대해 증 언하시니 그분의 지혜로 계시하였 음이라 또한 천사들도 이를 증언 하니 증인은 하나님만으로 충분하 니라
Vietnamca:
(Những người Do Thái đã phủ nhận Ngươi – Thiên Sứ Muhammad) nhưng một mình Allah đã đủ làm chứng cho những điều mà Ngài đã ban xuống cho Ngươi. Ngài đã ban Nó (Qur’an) xuống (cho Ngươi) bằng kiến thức của Ngài, và các vị Thiên Thần (của Ngài) làm chứng (cho điều đó). Quả thật, một mình Allah thôi đã đủ làm chứng (cho điều đó).
Ayet Linkleri: