Arapça:
فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ وَكُفْرِهِم بِآيَاتِ اللَّهِ وَقَتْلِهِمُ الْأَنبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَقَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفٌ ۚ بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
Çeviriyazı:
febimâ naḳḍihim mîŝâḳahüm veküfrihim biâyâti-llâhi veḳatlihimü-l'embiyâe bigayri ḥaḳḳiv veḳavlihim ḳulûbünâ gulf. bel ṭabe`a-llâhü `aleyhâ biküfrihim felâ yü'minûne illâ ḳalîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kılıflıdır" demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik). Doğrusu Allah, inkârları sebebiyle onların kalplerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar.
Diyanet İşleri:
Sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, "Kalblerimiz perdelidir" demelerinden ötürü Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sonra sözlerinde durmayıp ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve kalplerimiz kapalı, anlamıyoruz demeleri yüzünden cezalarını buldular; kalplerini, küfürleri yüzünden Allah kapamıştır, o yüzden de içlerinden ancak pek azı imana gelir.
Şaban Piriş:
Verdikleri sözü bozmaları, Allah’ın ayetlerine küfretmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve kalplerimiz perdelidir, demeleri sebebiyle, Allah, küfürlerine karşılık onların kalplerini mühürledi. Onun için bunların pek azı iman eder.
Edip Yüksel:
Sözlerini bozmalarından, ALLAH'ın ayet ve delillerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve "Sabit fikirliyiz," demelerinden ötürü, evet inkarlarından ötürü ALLAH onların anlayışlarını mühürledi. Bunun için pek azı inanırlar.
Ali Bulaç:
Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.
Suat Yıldırım:
İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve “kalplerimiz perdelidir” demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve “Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı katlettik!” demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik,Oysa onlar Îsâ’yı öldüremediler, asamadılar da; öldürülen başkası idi, lâkin kendilerine ona benzer gösterildi.Îsâ hakkında ihtilâfa düşenler de bu hususta şüphe içindedirler. Bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanna tâbi olmaktan başka bir şeye dayanmazlar.Onu kesinlikle öldüremediler. Doğrusu Allah onu kendi katına yükseltti. Allah aziz ve hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [2,88; 41,5; 3,55; 19,30; 3,49] {KM, Levililer 26,41; Tesniye 30,6}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık onlar ahidlerini bozmaları ve Allah Teâlâ´nın âyetlerini inkâr eylemeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve «Bizim kalblerimiz perdelidir,» demeleri sebebiyle (lânete uğramışlardır). Hayır, Allah Teâlâ onların kalblerini küfürleri sebebiyle mühürlemiştir. Binaenaleyh pek azı müstesna olmak üzere onlar imân etmezler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflıdır" demeleri, daha doğrusu, küfürleri yüzünden Allah, kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler.
Bekir Sadak:
Kitap ehlinden, olmeden once, Isa´ya inanmayacak yoktur. O, gerektigi gibi inanmadiklarindan, kiyamet gunu onlarin aleyhine sahit olur.
İbni Kesir:
Sözlerini bozmaları, Allah´ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberlerini haksız yere öldürmeleri, kalblerimiz perdelidir, demeleri yüzünden Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalblerini mühürledi, onun için bunların pek azı hariç inanmazlar.
Adem Uğur:
Sözlerinden dönmeleri, Allah´ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "
İskender Ali Mihr:
Bu, onların misaklarını nakzetmeleri (bozmaları) ve Allah´ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve onların "
Celal Yıldırım:
Verdikleri kesin ve sağlam sözlerini bozmaları, Allah´ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve «kalblerimiz kılıftır veya kılıflıdır» demeleri sebebiyledir ki, (kendilerini lanetledik). Belki küfürleri sebebiyle Allah onların kalblerini mühürledi de bu yüzden —azı müstesna— imâna gelmezler.
Tefhim ul Kuran:
Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah´ın ayetlerine karşı küfre sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: «Kalplerimiz örtülüdür» demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır
Fransızca:
(Nous les avons maudits) à cause de leur rupture de l'engagement, leur mécréance aux révélations d'Allah, leur meurtre injustifié des prophètes, et leur parole : "Nos coeurs sont (enveloppés) et imperméables". Et réalité, c'est Allah qui a scellé leurs coeurs à cause de leur mécréance, car ils ne croyaient que très peu .
İspanyolca:
por haber violado su pacto, por no haber creído en los signos de Alá, por haber matado a los profetas sin justificación y por haber dicho: «Nuestros corazones están incircuncisos». ¡No! Alá los ha sellado por su incredulidad, de modo que tienen fe, pero poca.
İtalyanca:
In seguito [li abbiamo maledetti perché] ruppero il patto, negarono i segni di Allah, uccisero ingiustamente i Profeti e dissero: " I nostri cuori sono incirconcisi ". E' Allah invece che ha sigillato i loro cuori per la loro miscredenza e, a parte pochi, essi non credono,
Almanca:
(Sie wurden bestraft) infolge ihrer Verletzung ihres Gelöbnisses, ihres Kufrs ALLAHs Ayat gegenüber, ihres Tötens der Propheten zu Unrecht und ihrer Aussage: "Unsere Herzen sind verhüllt." - Nein, sondern ALLAH hat sie versiegelt, wegen ihres Kufrs, so verinnerlichen sie den Iman nicht, außer wenigen (von ihnen). -
Çince:
(我弃绝他们),因为他们破坏盟约,不信真主的迹象,枉杀众先知, 并且说:我们的心是受蒙蔽的。不然,真主为他们不信道而封闭了他们的心,故他们除少数人外,都不信道。
Hollandaca:
Maar omdat zij hun verbond hebben geschonden, en niet in Gods teekenen geloofd, de profeten onrechtvaardig gedood, en gezegd hebben: Onze harten zijn onbesneden, heeft God die dichtgezegeld, wegens hun ongeloof, daarom zullen zij niet gelooven, behalve eenigen van hen.
Rusça:
За то, что они нарушили свой завет, не уверовали в знамения Аллаха, несправедливо убивали пророков и говорили: "Наши сердца покрыты завесой (или переполнены знаниями)". О нет, это Аллах запечатал их сердца за их неверие, и поэтому их вера ничтожна (или лишь немногие из них являются верующими).
Somalice:
(Waan Lacnadnay) Burintooda Ballankooda iyo ka Gaalowgooda Aayaadka Eebe iyo u Dilidda Nabiyada Xaqdarro iyo Hadalkooda Quluubtanadu way daboolantahay, saas ma aha ee waxaa Daabacay (daboolay) Eebe Gaalnimadooda darteed mana rumeeyaan wax yar mooyee.
Swahilice:
Basi kwa sababu ya kuvunja kwao ahadi zao, na kuzikataa kwao ishara za Mwenyezi Mungu, na kuwauwa kwao Manabii bila ya haki, na kusema kwao: Nyoyo zetu zimefumbwa; bali Mwenyezi Mungu amezipiga muhuri kwa kufuru zao, basi hawaamini ila kidogo tu -
Uygurca:
ئۇلار ئەھدىنى بۇزغانلىقلىرى، اﷲ نىڭ ئايەتلىرىنى ئىنكار قىلغانلىقلىرى، پەيغەمبەرلەرنى ناھەق ئۆلتۈرگەنلىكلىرى ۋە (مۇھەممەد ئەلەيھىسسالامغا) دىللىرىمىز پەردىلەنگەن (يەنى سۆزۈڭنى چۈشەنمەيدۇ) دېگەنلىكلىرى ئۈچۈن (ئۇلارغا لەنەت قىلدۇق)، بەلكى اﷲ ئۇلارنىڭ كۇفرى سەۋەبىدىن دىللىرىنى پېچەتلىۋەتتى، شۇڭا ئۇلارنىڭ ئازغىنىسىدىن باشقىنى ئىمان ئېيتمايدۇ
Japonca:
それなのに(主の不興を被って)かれらはその約束を破り,アッラーの印を信じないで,無法にも預言者を殺害し,「わたしたちの心は,覆われている。」と言った。そうではない。かれらが不信心なために,アッラーはその心を封じられた。だからかれらは,ほとんど何も信じない。
Arapça (Ürdün):
«فبما نقضهم» ما زائدة والباء للسببية متعلقة بمحذوف، أي لعناهم بسبب نقضهم «ميثاقهم وكفرهم بآيات الله وقتلهم الأنبياء بغير حق وقولهم» للنبي صلى الله عليه وسلم «قلوبنا غلف» لا تعي كلامك «بل طبع» ختم «الله عليها بكفرهم» فلا تعي وعظا «فلا يؤمنون إلا قليلا» منهم كعبد الله بن سلام وأصحابه.
Hintçe:
फिर उनके अपने एहद तोड़ डालने और एहकामे ख़ुदा से इन्कार करने और नाहक़ अम्बिया को क़त्ल करने और इतरा कर ये कहने की वजह से कि हमारे दिलों पर ग़िलाफ़ चढे हुए हैं (ये तो नहीं) बल्कि ख़ुदा ने उनके कुफ़्र की वजह से उनके दिलों पर मोहर कर दी है तो चन्द आदमियों के सिवा ये लोग ईमान नहीं लाते
Tayca:
แล้วเราจึงได้กริ้วพวกเขา และละอ์นัตพวกเขา เนื่องด้วยการที่พวกเขาทำลายสัญญาของพวกเขา และปฏิเสธบรรดาโองการของอัลลอฮฺและฆ่าบรรดานะบี โดยปราศจากความเป็นธรรมและการที่พวกเขากล่าวว่า หัวใจของเรามีเปลือกหุ้มอยู่ หามิได้ อัลลอฮฺได้ทรงประทับตราบนหัวใจของพวกเขาต่างหาก เนื่องจากการปฏิเสธศรัทธาของพวกเขา ดังนั้นพวกเขาจึงไม่ศรัทธากัน นอกจากเพียงเล็กน้อยเท่านั้น
İbranice:
משום שהפרו את בריתם, וכפרו באותות אלוהים, ורצחו את הנביאים בלי הצדקה, ואמרו כי 'לבנו נאטם.' אבל אכן, אלוהים חתם את לבבם בכפירתם, ולא יאמינו אלא מעט מהם
Hırvatça:
Zato što su zavjet prekršili i što u Allahove ajete i znakove nisu povjerovali, što su bez razloga vjerovjesnike ubijali i što su govorili: "Naša srca su u omotu'', Allah je, zbog nevjerovanja, njihova srca zapečatio, pa ih samo malo vjeruje.
Rumence:
Noi i-am pedepsit căci au rupt legământul, căci au tăgăduit semnele lui Dumnezeu, căci, pe nedrept, i-au ucis pe profeţi, căci au spus: “Inimile noastre sunt netăiate împrejur.” Dimpotrivă, Dumnezeu le-a pecetluit inimile pentru tăgada lor, căci ei nu cr
Transliteration:
Fabima naqdihim meethaqahum wakufrihim biayati Allahi waqatlihimu alanbiyaa bighayri haqqin waqawlihim quloobuna ghulfun bal tabaAAa Allahu AAalayha bikufrihim fala yuminoona illa qaleelan
Türkçe:
Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflıdır" demeleri,daha doğrusu,küfürleri yüzünden Allah, kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler.
Sahih International:
And [We cursed them] for their breaking of the covenant and their disbelief in the signs of Allah and their killing of the prophets without right and their saying, "Our hearts are wrapped". Rather, Allah has sealed them because of their disbelief, so they believe not, except for a few.
İngilizce:
(They have incurred divine displeasure): In that they broke their covenant; that they rejected the signs of Allah; that they slew the Messengers in defiance of right; that they said, "Our hearts are the wrappings (which preserve Allah's Word; We need no more)";- Nay, Allah hath set the seal on their hearts for their blasphemy, and little is it they believe;-
Azerbaycanca:
Lakin onlar verdikləri əhdi pozduqları, Allahın ayələrini inkar etdikləri, peyğəmbərləri haqsız yerə öldürdükləri və: “Ürəklərimiz pərdəlidir!” - dedikləri ucundan (Allahın lə’nətinə düçar oldular). Bəli, öz küfrləri üzündən Allah onların ürəklərinə möhür vurmuşdur (kilidləmişdir). Buna görə də onların yalnız az bir hissəsi iman gətirər.
Süleyman Ateş:
Sözlerini bozmalarından, Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden, haksız yere peygamberleri öldürmelerinden ve "Kalblerimiz kılıflı" demelerinden ötürü (başlarına belalar getirdik). Hayır, fakat inkarlarından ötürü Allah o kalblerin üzerini mühürlemiştir. Artık pek az inanırlar.
Diyanet Vakfı:
Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları lanetledik, türlü belalar verdik. Onların kalpleri kılıflı değildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler.
Erhan Aktaş:
Verdikleri sözü bozdukları, Allah’ın âyetlerini küfrettikleri, nebileri haksız yere öldürdükleri ve “Bizim kalplerimiz örtülüdür.” dedikleri için; evet Allah, küfürlerinden dolayı, onların kalplerini mühürlemiştir. Bu nedenle pek azı hariç, îmân etmezler.
Kral Fahd:
Sözlerinden dönmeleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve «Kalplerimiz kılıflanmıştır (kapalıdır)» demeleri sebebiyle (onları lânetledik, türlü belâlar verdik. Onların kalpleri kılıflı değildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler.
Hasan Basri Çantay:
(Fakat) onların (verdikleri) o sağlam sözleri bozmaları, Allahın âyetlerini inkâr ederek kâfir olmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve «Kalblerimiz perdelidir» demeleri sebebiyle (dir ki biz kendilerine lanet etdik.) Hayır, Allah onların kalbleri üzerine, küfürleri yüzünden, mühür basmışdır. Artık onlar, birazı müstesna olmak üzere, îman etmezler.
Muhammed Esed:
Böylece, taahhütlerini çiğnedikleri, Allahın mesajlarını reddettikleri, peygamberleri haksız yere öldürdükleri ve "Kalplerimiz zaten bilgi ile doludur" diye böbürlendikleri için (onları cezalandırdık), hayır, aslında Allah, hakikati inkar etmelerinden dolayı onların kalplerini mühürlemiştir ve (şimdi) artık çok az şeye inanırlar;
Gültekin Onan:
Onların kendi sözlerini bozmaları, Tanrı´nın ayetlerine küfretmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "
Ali Fikri Yavuz:
Fakat onların ahidlerini (vardıkları o sağlam sözleri) bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve “-kalblerimiz perdelidir”, demeleri sebebiyle kendilerine lânet ettik. Doğrusu Allah, onların kalbleri üzerine, küfürleri yüzünden mühür vurmuştur. Onun için, pek azı müstesnâ, onlar imana gelmezler.
Portekizce:
(Porém, fizemo-los sofrer as conseqüências) por terem quebrado o pacto, por negaremos versículos de Deus, pormatarem iniquamente os profetas, e por dizerem: Nossos corações estão insensíveis! Todavia, Deus lhes obliterou oscorações, por causa perfídias. Em quão pouco acreditam!
İsveççe:
[Men Vi straffade dem] därför att de bröt sitt löfte och förnekade Guds budskap och dödade profeterna mot all rätt, och på grund av deras [självbelåtna] ord "våra hjärtan är tillslutna" - nej, det är Gud som har förseglat deras hjärtan till följd av deras ständiga förnekande av tron; de tror bara på få ting -
Farsça:
پس به کیفر پیمان شکنی آنان و کفرشان به آیات خدا، و به ناحق کشتن پیامبران، و گفتار [بی پایه و باطل] شان که دل های ما در پوشش و حجاب است [از این رو سخن حق را درک نمی کنیم، لعنتشان کردیم؛] بلکه به سبب کفرشان بر دل هایشان مُهرِ [محرومیت از فهم معارف] زدیم؛ به همین سبب جز اندکی ایمان نمی آورند.
Kürtçe:
جا بەھۆی ھەڵوەشاندنەوەی پەیمانەکەیان وە بەھۆی بڕوا نەھێنانیان بە ئایەتەکانی خوا وە کوشتنی پێغەمبەرەکانیان بەناڕەوا (وەک زەکەریاو یەحیا) وە بەھۆی ئەوەی کە ووتیان: ئێمە دڵمان داپۆشراوە (نەخێر وانیە) بەڵکو خودا مۆری ناوە بەسەر دڵەکانیاندا بەھۆی باوەڕ نەھێنانیانەوە کەواتە باوەڕ ناھێنن مەگەر کەمێکیان نەبێت
Özbekçe:
Аҳдномаларини бузганлари, Аллоҳнинг оятларига куфр келтирганлари, Пайғамбарларни ноҳақдан ўлдирганлари, «қалбларимиз берк» деганлари учун. Йўқ! Балки куфрлари сабабли Аллоҳ қалбларига муҳр босган, озгиналаридан бошқаси иймон келтирмаслар.
Malayca:
Maka (Kami laknatkan mereka) dengan sebab mereka mencabuli perjanjian setia mereka, dan mereka kufur ingkar akan ayat-ayat keterangan Allah, dan mereka pula membunuh Nabi-nabi dengan tiada sesuatu alasan yang benar, dan mereka juga mengatakan: "Hati kami tertutup (tidak dapat menerima ajaran Islam yang dibawa oleh Nabi Muhammad)". (Sebenarnya hati mereka tidak tertutup), bahkan Allah telah memeteraikan hati mereka disebabkan kekufuran mereka. Oleh itu mereka tidak beriman kecuali sedikit sahaja (di antaranya).
Arnavutça:
(Na i mallkuam ata) për shkak e kanë shkelur obligimin, dhe për shkak të mohimit të verseteve të Perëndisë, dhe për shkak të mbytjes së pejgamberëve pa kurrfarë të drejte dhe për thënien e tyre: “Zemrat tona janë të mbyllura në këllef (nuk e ndiejnë të drejtën)”. Jo, por Perëndia ua ka mbyllur ato për shkak të mohimit të tyre – e pak prej tyre kanë besuar –
Bulgarca:
Защото нарушиха своя обет и не повярваха в знаменията на Аллах, и убиваха пророците без право, и изричаха: “Сърцата ни са в броня.” - да, Аллах ги запечата [сърцата] поради тяхното неверие и не вярват освен малцина
Sırpça:
Зато што су завет прекршили и што у Аллахове речи и доказе нису поверовали, што су без разлога веровеснике убијали и што су говорили: „Наша срца су окорела“, Аллах је, због неверовања, њихова срца запечатио, па их само мало верује.
Çekçe:
A pak prokleli jsme je za to, že porušili úmluvu svou, neuvěřili ve znamení Boží, zabíjeli nespravedlivě proroky, a také za slova jejich: 'Srdce naše jsou neobřezána.' Ba ano, Bůh jim je zapečetil kvůli jejich nevěrectví a jen málo z nich uvěřilo;
Urduca:
آخر کا ر اِن کی عہد شکنی کی وجہ سے، اور اس وجہ سے کہ انہوں نے اللہ کی آیات کو جھٹلایا، اور متعدد پیغمبروں کو نا حق قتل کیا، اور یہاں تک کہا کہ ہمارے دل غلافوں میں محفوظ ہیں حالانکہ در حقیقت اِن کی باطل پرستی کے سبب سے اللہ نے اِن کے دلوں پر ٹھپہ لگا دیا ہے اور اسی وجہ سے یہ بہت کم ایمان لاتے ہیں
Tacikçe:
Пас ба сабаби паймон шикастанашон ва кофир шуданашон ба оёти Худо ва ба ноҳақ куштани паёмбарон ва ин, ки гуфтанд: «Дилҳои мо бастааст». Худо бар дилҳояшон мӯҳр ниҳодааст ва ғайри андаке имон намеоваранд
Tatarca:
Ґәһедләрен бозулары, Аллаһуның аятьләрен инкяр итүләре, хаксыз пәйгамбәрләрне үтерүләре һәм күңелләребез пәрдәләнгән дип әйтүләре сәбәпле аларга төрле ґәзаблар бирдек. Көферлек кылулары сәбәпле бәлки Аллаһ аларның күңеленә мөһер баскандыр, инде ул яһүдләр иман китермәсләр, мәгәр бик азлары иман китерер.
Endonezyaca:
Maka (Kami lakukan terhadap mereka beberapa tindakan), disebabkan mereka melanggar perjanjian itu, dan karena kekafiran mereka terhadap keterangan-keterangan Allah dan mereka membunuh nabi-nabi tanpa (alasan) yang benar dan mengatakan: "Hati kami tertutup". Bahkan, sebenarnya Allah telah mengunci mati hati mereka karena kekafirannya, karena itu mereka tidak beriman kecuali sebahagian kecil dari mereka.
Amharca:
ቃል ኪዳናቸውንም በማፍረሳቸው፣ በአላህም አንቀጾች በመካዳቸው፣ ነቢያትንም ያለ አግባብ በመግደላቸውና «ልቦቻችን ሽፍኖች ናቸው» በማለታቸው ምክንያት (ረገምናቸው)፡፡ በእውነቱ በክህደታቸው ምክንያት አላህ በርሷ (በልቦቻቸወ) ላይ አተመ፡፡ ስለዚህ ጥቂትን እንጅ አያምኑም፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் தங்கள் உடன்படிக்கையை முறித்ததாலும்; அல்லாஹ்வின் வசனங்களை அவர்கள் நிராகரித்ததாலும்; நியாயமின்றி நபிமார்களைக் கொலை செய்ததாலும்; “எங்கள் உள்ளங்கள் திரையிடப்பட்டுள்ளன” என்று அவர்கள் கூறியதாலும் (நாம் அவர்களைச் சபித்தோம்). மாறாக, அவர்களுடைய நிராகரிப்பின் காரணமாக அவற்றின் மீது அல்லாஹ் முத்திரையிட்டு விட்டான். ஆகவே, (அவர்களில்) சிலரைத் தவிர, நம்பிக்கை கொள்ள மாட்டார்கள்.
Korece:
그들이 성약을 깨뜨리고 하나님의 계시를 불신함과 선지자들 을 살해함으로 말미암아 우리의 마음은 봉해져 버렸도다 라고 그 들이 말하도다 그러나 하나님에서 는 불신으로 말미암아 그들의 마 음을 봉하여 버렸으나 소수를 제 외하고는 이를 믿지 않더라
Vietnamca:
(TA đã nguyền rủa họ) bởi vì họ đã phản lại giao ước, phủ nhận các dấu hiệu của Allah, giết các vị Nabi một cách vô cớ và nói: “Con tim của chúng tôi đã được bao kín lại rồi”. Không, chính Allah đã đóng lên con tim của họ sự vô đức tin nên họ không có đức tin ngoại trừ một số ít.
Ayet Linkleri: