Arapça:
لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
Çeviriyazı:
lilfüḳarâi-lmühâcirîne-lleẕîne uḫricû min diyârihim veemvâlihim yebtegûne faḍlem mine-llâhi veriḍvânev veyenṣurûne-llâhe verasûleh. ülâike hümu-ṣṣâdiḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de göç eden fakirlere aittir ki yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'ın lütuf ve rızasını ararlar; Allah'a ve Resulüne yardım ederler. İşte doğru olanlar onlardır.
Diyanet İşleri:
Allah'ın verdiği bu ganimet malları bilhassa; yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden muhacir fakirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O mallar, yurtlarından göçenlerin yoksullarına aittir; onlar, ülkelerinden çıkarılmışlar, mallarından ayrılmışlar, Allah'tan ancak bir lütuf ve razılık dileyegelmişlerdir ve Allah'a ve Peygamberine yardım etmişlerdir; onlardır gerçeklerin ta kendileri.
Şaban Piriş:
(Allah'ın verdiği bu savaş malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'a ve Rasûlüne yardım eden fakir muhacirlerindir. Ki Onlar, sadıkların ta kendileridir.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın lütuf ve rızasını aradıkları, ALLAH'ı ve elçisini destekledikleri için yurtlarından ve mallarından edilmiş bulunan göçmenlerin fakirlerine (öncelikle vermelisiniz). Doğru olanlar bunlardır.
Ali Bulaç:
(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü’ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
Suat Yıldırım:
Allah'ın nasib ettiği bu ganimet malları o hicret eden fakirlere aittir ki, onlar Allah’ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, Allah’ın dinine ve Resulüne destek vermek için yurtlarından ve mallarından edildiler.İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar ancak onlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(O mal) Muhacirler olan fakirlere de aittir ki, onlar kendi yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar, Allah´tan bir fazl ve rıdvan ararlar ve Allah´a ve Peygamberine hizmet ederler. İşte sâdıklar olanlar onlardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sözü edilen o mallar, göçmen yoksullar içindir. Onlar ki, yurtlarından çıkarılıp mallarından yoksun bırakılmışlardır; Allah'tan bir lütuf ve bir hoşnutluk peşindedirler; Allah'a ve resulüne yardım ederler. İşte onlardır, özü-sözü doğru olanlar.
Bekir Sadak:
Onlar sizinle toplu olarak, ancak surla cevrilmis kasabalar icinde veya duvarlar arkasindan savasi kabul edebilirler. Kendi aralarindaki cekismeleri ise serttir
İbni Kesir:
Yurtlarından ve mallarından çıkarılmış olan, Allah´tan bir lutuf ve rıza dileyen, Allah´ın dinine ve peygamberine yardım eden fakir muhacirler içindir. İşte bunlar, sadıkların kendileridir.
Adem Uğur:
(Allah´ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah´tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah´ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
İskender Ali Mihr:
(Fey), hicret eden fakirler içindir ki onlar, yurtlarından çıkarıldılar ve mallarından uzaklaştırıldılar. Onlar, Allah´tan fazl ve rıza ararlar. Ve Allah´a ve O´nun Resûl´üne yardım ederler. İşte onlar, onlar sadıklardır.
Celal Yıldırım:
Ganimet malı, bir de fakir muhacirleredir ki onlar yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar
Tefhim ul Kuran:
(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah´tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah´a ve O´nun Resulüne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
Fransızca:
[Il appartient aussi] aux émigrés besogneux qui ont été expulsés de leurs demeures et de leurs biens, tandis qu'ils recherchaient une grâce et un agrément d'Allah, et qu'ils portaient secours à (la cause d') Allah et à Son Messager. Ceux-là sont les véridiques.
İspanyolca:
A los emigrados necesitados, que fueron expulsados de sus hogares y despojados de sus bienes cuando buscaban favor de Alá y satisfacerle, auxiliar a Alá y a Su Enviado. Ésos son los veraces.
İtalyanca:
[Appartiene] inoltre agli emigrati bisognosi che sono stati scacciati dalle loro case e dai loro beni poiché bramavano la grazia e il compiacimento di Allah, ausiliari di Allah e del Suo Inviato: essi sono i sinceri;
Almanca:
Es ist für die hidschra-unternehmenden Armen, die von ihren Wohnstätten und Vermögensgütern vertrieben wurden, sie streben Gunst von ALLAH und Wohlgefallen an, und sie stehen ALLAHs (Din) und Seinem Gesandten bei. Diese sind die wirklichen Wahrhaftigen.
Çince:
那些逆产一部分归迁士中的贫民,他们曾被驱逐出境,以致丧失自己的房屋和财产。他们寻求从真主发出的恩典和喜悦,他们协助真主和使者;这等人,确是说实话的。
Hollandaca:
Ook behoort een deel aan de arme Mohajerin die van hunne huizen en hunne bezittingen werden beroofd, terwijl zij naar Gods gunst en naar zijn welgevallen streefden en God en zijn gezant bijstonden. Dit zijn de lieden der waarachtigheid.
Rusça:
А также бедным мухаджирам, которые были изгнаны из своих жилищ и лишены своего имущества. Они стремятся к милости Аллаха и довольству и помогают Аллаху и Его Посланнику. Они являются правдивыми.
Somalice:
Waxaa Xoolahaas wax ku leh kuwa Saboolka ah ee ka soo hijrooday guryahoodii iyo Xoolahoodii dar Eebe iyo gargaarka Ilaahay iyo Rasuulkiisa, waana kuwa ku run sheegay iimaankooda.
Swahilice:
Wapewe mafakiri Wahajiri walio tolewa majumbani mwao na mali yao kwa ajili ya kutafuta fadhila kutoka kwa Mwenyezi Mungu na radhi zake, na wanamsaidia Mwenyezi Mungu na Mtume wake. Hao ndio wa kweli.
Uygurca:
(ئۇ غەنىمەتنىڭ بىر قىسمى) دىيارىدىن ھەيدەپ چىقىرىلغان، مال - مۈلكىدىن ئايرىلغان پېقىر مۇھاجىرلارغا خاستۇر، ئۇلار اﷲ نىڭ پەزلىنى ۋە رازىلىقىنى تىلەيدۇ، اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە ياردەم بېرىدۇ، ئەنە شۇلار (ئىماندا) سادىق ئادەملەردۇر
Japonca:
(戦利品は)貧困な移佳者たちのものでもある。かれらは自分の家から追われ,また財産から離れ,アッラーの恩恵と御喜びを求めて,アッラーと使徒を助けている。これらの者こそ,真実な者である。
Arapça (Ürdün):
«للفقراء» متعلق بمحذوف، أي اعجبوا «المهاجرين الذين أخرجوا من ديارهم وأموالهم يبتغون فضلا من الله ورضوانا وينصرون الله ورسوله أولئك هم الصادقون» في إيمانهم.
Hintçe:
(इस माल में) उन मुफलिस मुहाजिरों का हिस्सा भी है जो अपने घरों से और मालों से निकाले (और अलग किए) गए (और) ख़ुदा के फ़ज़ल व ख़ुशनूदी के तलबगार हैं और ख़ुदा की और उसके रसूल की मदद करते हैं यही लोग सच्चे ईमानदार हैं और (उनका भी हिस्सा है)
Tayca:
(สิ่งที่ยึดมาได้จากพวกยะฮูด) เป็นของบรรดาผู้อพยพที่ขัดสนซึ่งถูกขับไล่ออกบ้านเกิดเมืองนอนของพวกเขา และทอดทิ้งทรัพย์สินของพวกเขาเพื่อแสวงหาความโปรดปรานจากอัลลอฮฺ และความยินดีของพระองค์และช่วยเหลืออัลลอฮฺ และร่อซูลของพระองค์ ชนเหล่านั้นพวกเขาคือผู้สัตย์จริง
İbranice:
(השלל נועד) למהגרים העניים (ממכה) אשר גורשו מבתיהם ונושלו מרכושם, והמבקשים את חסדו ורצונו של אלוהים, והתומכים (באמונה של) אלוהים ושליחו, אלו הם אנשי הצדק
Hırvatça:
I siromašnim muhadžirima koji su iz svojih domova i iz posjeda svojih protjerani, tragajući za Allahovim obiljem i zadovoljstvom, i Allahu i Poslaniku Njegovu pomažu, to su, zaista, iskreni.
Rumence:
Prada este pentru sărmanii pribegiţi care din casele lor au fost prigoniţi şi de averile lor lipsiţi în vreme ce căutau harul şi mulţumirea lui Dumnezeu şi erau de ajutor lui Dumnezeu şi trimisului Său. Aceştia spun adevărul!
Transliteration:
Lilfuqarai almuhajireena allatheena okhrijoo min diyarihim waamwalihim yabtaghoona fadlan mina Allahi waridwanan wayansuroona Allaha warasoolahu olaika humu alssadiqoona
Türkçe:
Sözü edilen o mallar, göçmen yoksullar içindir. Onlar ki, yurtlarından çıkarılıp mallarından yoksun bırakılmışlardır; Allah'tan bir lütuf ve bir hoşnutluk peşindedirler; Allah'a ve resulüne yardım ederler. İşte onlardır, özü-sözü doğru olanlar.
Sahih International:
For the poor emigrants who were expelled from their homes and their properties, seeking bounty from Allah and [His] approval and supporting Allah and His Messenger, [there is also a share]. Those are the truthful.
İngilizce:
(Some part is due) to the indigent Muhajirs, those who were expelled from their homes and their property, while seeking Grace from Allah and (His) Good Pleasure, and aiding Allah and His Messenger: such are indeed the sincere ones:-
Azerbaycanca:
(Bu qənimət) yurdlarından qovulub çıxardılmış, Allahdan mərhəmət və riza diləyən, Allaha və Onun Peyğəmbərinə kömək edən yoxsul mühacirlərə məxsusdur. Onlar (imanlarında, sözlərində və işlərində) doğru olan kimsələrdir!
Süleyman Ateş:
Allah'ın, o kent halkından, Elçisine verdiği ganimetler, Allah'a, Elçiye, (ona) akraba olanlara, yetimlere, yoksullara (yolda kalan) yolcuya aittir. Ta ki (o mallar), içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Elçi size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir.
Diyanet Vakfı:
(Allah'ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
Erhan Aktaş:
Bu mallarda; Allah’ın lütfu ve rızasını kazanmak arzusuyla, Allah’a(1) ve Resûl’üne yardım ettikleri için yurtlarından çıkarılan ve malları ellerinden alınan, hicret etmiş olan yoksulların da hakkı vardır. Çünkü onlar özü sözü bir olanlardır.
Kral Fahd:
(Allah'ın verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
Hasan Basri Çantay:
(Bilhassa o reyi´), hicret eden fakirlere âiddir ki onlar Allahdan fazl (-u inayet) ve hoşnudluk ararlar ve Allaha ve peygamberine (mallariyle, canlariyle) yardım ederlerken yurdlarından ve mallarından (mahrum edilerek) çıkarılmışlardır. İşte bunlar saadıkların ta kendileridir.
Muhammed Esed:
(Böylece, bu ganimetlerin bir kısmı) zulüm ve kötülük diyarını terk etmiş olanlar arasındaki yoksullar(a verilecektir.) Yurtlarından ve mülklerinden sürülmüş, Allah´ın lütfunu ve rızasını arayan ve Allah´a ve Elçisi(nin davası)na yardım edenler, sözlerinde duranlar işte onlardır!
Gültekin Onan:
(Bundan başka bu mallar) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Tanrı´dan bir fazl arayıp, Tanrı´ya ve O´nun Resulü´ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.
Ali Fikri Yavuz:
(Bilhassa bu ganimet), o fukara muhacirler içindir ki, (Mekke müşriklerinin tazyiki üzerine) yurdlarından ve mallarından çıkarılmışlardır. Halleri şudur: Allah’dan (dünyada) bir rızık ve rıza isterler. Allah’a ve Peygamberine, (mal ve canları ile Allah’ın dinine) yardım ederler. İşte bunlar, sadık olanlardır, (imanlarında sadakat gösterenlerdir).
Portekizce:
(E também corresponde uma parte) aos pobres migrantes (maquenses), que foram expatriados e despojados dos seus bens,que procuram a graça de Deus e a Sua complacência, e secundam Deus e Seu Mensageiro; estes são os verazes.
İsveççe:
Bland dem [som skall få del av bytet är] de fattiga och utvandrarna som tvingats att lämna sina hem och sin egendom och överge ondskans rike för att söka Guds nåd och Hans välbehag och som ger sina bidrag [i kampen] för Guds och Hans Sändebuds sak. De är de som har en sann och uppriktig [tro].
Farsça:
[بخشی از غنایم] برای فقیران مهاجری است که از دیار و اموالشان بیرون رانده شده اند، در حالی که فضل و خشنودی خدا را می جویند وخدا وپیامبرش را یاری می کنند، اینان همان راستگویانند.
Kürtçe:
(ئەو دەسکەوتەی لە بەنی نەضیر گیرا) بۆ نەدارانی کۆچکەرانە ئەوانەی کە دەرکران لەماڵ وسامانیان، فەزڵ وبەھرەی خوا وڕزامەندی ئەویان دەوێت وە یارمەتی (ئاینی) خوا وپێغەمبەری خوا دەدەن ھەر ئەوانن ڕاستگۆیان
Özbekçe:
Фақир муҳожирларгаки, улар ўз диёрларидан ва мол-мулкларидан жудо қилинган эдилар, (улар) Аллоҳдан фазл ва Унинг розилигини умид қилулар. Аллоҳга ва Унинг Расулига ёрдам берурлар. Ана ўшалар содиқлардир.
Malayca:
(Pemberian itu hendaklah diuntukkan) kepada orang-orang fakir yang berhijrah, yang telah diusir keluar dari kampung halamannya dan harta bendanya (kerana berpegang teguh kepada ajaran Islam), untuk mencari limpah kurnia dari Allah dan keredaanNya, serta menolong (ugama) Allah dan RasulNya; mereka itulah orang-orang yang benar (imannya dan amalnya).
Arnavutça:
(ajo pasuri u takon) edhe emigrantëve të varfër, të cilët janë përzënë nga vendlindja e tyre dhe pasurisë së tyre, të cilët ëshirojnë mirësinë dhe kënaqësinë e Perëndisë, dhe ta ndihmojnë Perëndinë dhe Profetin e Tij, ata, me të vërtetë, janë besimtarë të sinqertë, -
Bulgarca:
[Част от това е] за бедняците-преселници, които бяха прогонени от своите домове и имоти, търсейки обилие и благоволение от Аллах, и помагайки на Аллах и на Неговия Пратеник... Те са искрените.
Sırpça:
И сиромашним исељеницима на Божјем путу који су протерани из својих домова и из својих поседа, трагајући за Аллаховим обиљем и задовољством, и који Аллаху и Његовом Посланику помажу, то су, заиста, искрени.
Çekçe:
A část kořisti náleží chudým vystěhovalcům, kteří byli vyhnáni z příbytků svých a od majetků svých a kteří usilují dosáhnout přízně Boží a zalíbení a pomáhají Bohu a poslu Jeho. A toto jsou vskutku lidé spravedliví.
Urduca:
(نیز وہ مال) اُن غریب مہاجرین کے لیے ہے جو اپنے گھروں اور جائدادوں سے نکال باہر کیے گئے ہیں یہ لوگ اللہ کا فضل اور اس کی خوشنودی چاہتے ہیں اور اللہ اور اُس کے رسولؐ کی حمایت پر کمر بستہ رہتے ہیں یہی راستباز لوگ ہیں
Tacikçe:
Низ ғаноим аз они муҳоҷирони (тарки Ватан кардагон) фақирест, ки аз сарзаминашон ронда шудаанд ва онҳо дар талаби фазлу хушнудии Худоянд ва Худову паёмбарашро ёрӣ мекунанд, инҳо ростгӯёнанд
Tatarca:
Җиңеллек белән алынган табыш малы, йортларыннан чыгарылып вә малларыннан аерылып дин өчен күчеп киткән мүһаҗирләрнең фәкыйрьләренә бирелер, ул мүһаҗирләр Аллаһуның юмартлыгыннан нигъмәтне вә Аллаһуның ризалыгын кәсеб итәләр, дәхи Аллаһ диненә вә Аның рәсүленә ярдәм бирәләр, әнә шулардыр хак мөэминнәр.
Endonezyaca:
(Juga) bagi orang fakir yang berhijrah yang diusir dari kampung halaman dan dari harta benda mereka (karena) mencari karunia dari Allah dan keridhaan-Nya dan mereka menolong Allah dan Rasul-Nya. Mereka itulah orang-orang yang benar.
Amharca:
ለእነዚያ የአላህን ችሮታና ውዴታውን የሚፈልጉ፣ አላህንና መልክተኛውንም የሚረዱ ኾነው ከአገሮቻቸውና ከገንዘቦቻቸው ለተወጡት ስደተኞች ድኾች (ይስሰጣል)፡፡ እነዚያ እነርሱ እውነተኞቹ ናቸው፡፡
Tamilce:
(இன்னும் அந்த செல்வங்கள் யாருக்கு கொடுக்கப்பட வேண்டுமென்றால்) தங்கள் இல்லங்களை விட்டும் தங்கள் செல்வங்களை விட்டும் வெளியேற்றப்பட்ட ஏழை முஹாஜிர்களுக்கு கொடுக்கப்பட வேண்டும். அவர்கள் அல்லாஹ்வின் அருளையும் பொருத்தத்தையும் தேடுகிறார்கள். இன்னும், அல்லாஹ்விற்கும் அவனது தூதருக்கும் உதவுகிறார்கள். அவர்கள்தான் உண்மையாளர்கள்.
Korece:
일부는 무하지린을 위한 것으로 그들은 하나님의 은혜와 그분 의 기쁨을 추구하고 하나님과 그 분의 선지자들을 돕기 위하여 그 들의 가정과 그들의 재산을 버려 둔 채 쫓겨난 자들로 그들은 진실한 자들이라
Vietnamca:
(Những gì mà Allah tịch thu được từ chiến lợi phẩm được nói đến cũng có phần) dành cho những người Muhajirin nghèo bị trục xuất khỏi nhà cửa và tài sản của họ - họ ra đi tìm hồng phúc và sự hài lòng của Allah và họ ủng hộ Allah và Sứ Giả của Ngài. Họ đích thực là những người chân thật.
Ayet Linkleri: