Arapça:
وَإِذًا لَّآتَيْنَاهُم مِّن لَّدُنَّا أَجْرًا عَظِيمًا
Çeviriyazı:
veiẕel leâteynâhüm mil ledünnâ ecran `ażîmâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
Diyanet İşleri:
O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükafatla mükafatlandırırdık.
Şaban Piriş:
Biz de o zaman katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Edip Yüksel:
Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik.
Ali Bulaç:
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Suat Yıldırım:
Ve o takdirde Biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.
Yaşar Nuri Öztürk:
O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.
Bekir Sadak:
Ey Inananlar! Ihtiyatli davranin, boluk boluk veya hep birden savasa gidin.
İbni Kesir:
O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.
Adem Uğur:
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
İskender Ali Mihr:
Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan “büyük ecir” verirdik.
Celal Yıldırım:
(67-68) Ve o zaman biz de kendi katımızdan onlara büyük bir mükâfat verir ve kendilerini elbette doğru bir yola eriştirirdik.
Tefhim ul Kuran:
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Fransızca:
Alors Nous leur aurions donné certainement, de Notre part, une grande récompense,
İspanyolca:
les habríamos dado entonces, por parte Nuestra, una magnífica recompensa
İtalyanca:
[inoltre] daremo loro una ricompensa immensa
Almanca:
Auch dann hätten WIR ihnen gewiß von Uns übergroße Belohnung zukommen lassen,
Çince:
如果那样,我必定赏赐他们从我那里发出的重大的报酬,
Hollandaca:
Wij zouden hen rijkelijk beloond
Rusça:
Вот тогда Мы даровали бы им от Нас великую награду
Somalice:
Markaasaan ka siin lahayn Agtanada Ajir wayn.
Swahilice:
Na hapo tunge wapa malipo makubwa kutoka kwetu.
Uygurca:
ئۇ چاغدا دەرگاھىمىزدىن ئۇلارغا ئەلۋەتتە بۈيۈك ئەجىر (يەنى جەننەت) ئاتا قىلاتتۇق
Japonca:
その時は,わが許から必ず偉大な報奨を授け,
Arapça (Ürdün):
«وإذا» أي لو ثبتوا «لآتيناهم من لدَّنا» من عندنا «أجرا عظيما» هو الجنة.
Hintçe:
और (दीन में भी) बहुत साबित क़दमी से जमे रहते और इस सूरत में हम भी अपनी तरफ़ से ज़रूर बड़ा अच्छा बदला देते
Tayca:
และถ้าเช่นนั้นแล้ว แน่นอนเราก็จะให้แก่พวกเขา ซึ่งรางวัลอันใหญ่หลวงจากที่เรานี้เอง
İbranice:
ואז היינו נותנים להם גמול אדיר מאתנו
Hırvatça:
I tada bismo im Mi, od Nas, veliku nagradu dali.
Rumence:
Noi le-am da atunci o mare răsplată,
Transliteration:
Waithan laataynahum min ladunna ajran AAatheeman
Türkçe:
O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.
Sahih International:
And then We would have given them from Us a great reward.
İngilizce:
And We should then have given them from our presence a great reward;
Azerbaycanca:
O zaman Biz də onlara Öz tərəfimizdən böyük mükafat verərdik.
Süleyman Ateş:
O zaman kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
Diyanet Vakfı:
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükafat verirdik.
Erhan Aktaş:
O zaman onlara Kendi katımızdan büyük bir ecir(1) verirdik.
Kral Fahd:
O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
Hasan Basri Çantay:
Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.
Muhammed Esed:
bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik
Gültekin Onan:
Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Ali Fikri Yavuz:
Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Portekizce:
E, então, ter-lhes-íamos concedido a Nossa magnífica recompensa.
İsveççe:
Då skulle Vi helt visst i Vår nåd ge dem en rik belöning
Farsça:
و ما نیز در آن صورت آنان را به طور یقین پاداشی بزرگ می دادیم.
Kürtçe:
جا ئەو کاتە بێگومان پێمان دەبەخشین لەلایەن خۆمانەوە پاداشتێکی گەورە
Özbekçe:
У ҳолда, Биз ҳам уларга Ўз ҳузуримиздан улуғ ажр берган бўлур эдик.
Malayca:
Dan (setelah mereka berkeadaan demikian), tentulah Kami akan berikan kepada mereka - dari sisi Kami - pahala balasan yang amat besar;
Arnavutça:
e atëherë, Na, padyshim, do t’u jepnim shpërblim të madh nga ana Jonë.
Bulgarca:
Тогава щяхме да им дарим от Нас огромна награда
Sırpça:
И тада бисмо им Ми, од Нас, велику награду дали.
Çekçe:
Tehdy bychom jim byli darovali odměnu nesmírnou
Urduca:
اور جب یہ ایسا کرتے تو ہم انہیں اپنی طرف سے بہت بڑا اجر دیتے
Tacikçe:
Он гоҳ аз ҷониби Худ ба онон музде бузург медодем,
Tatarca:
Әгәр чын күңелдән Аллаһ һәм расүл хөкемнәренә риза булып, Коръән, сөннәт дәлиле белән гамәл кылучы булсалар, әлбәттә, аларга үз хозурыбыздан олы әҗерләр, ягъни җәннәт нигъмәтләрен бирер идек.
Endonezyaca:
dan kalau demikian, pasti Kami berikan kepada mereka pahala yang besar dari sisi Kami,
Amharca:
ያን ጊዜም ከእኛ ዘንድ ታላቅን ምንዳ በሰጠናቸው ነበር፡፡
Tamilce:
இன்னும், அப்போது நாம் நம்மிடமிருந்து மகத்தான கூலியை அவர்களுக்கு கொடுத்திருப்போம்.
Korece:
그때 하나님이 그들에게 커 다란 보상을 주었을 것이며
Vietnamca:
Và lúc đó chắc chắn TA đã ban cho họ một phần thưởng vĩ đại từ nơi TA.
Ayet Linkleri: