Arapça:
لِّيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
Çeviriyazı:
liya`leme en ḳad eblegû risâlâti rabbihim veeḥâṭa bimâ ledeyhim veaḥṣâ külle şey'in `adedâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır
Diyanet İşleri:
Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır. Rablerinin bildirilerini tebliğ etmelerini ortaya koymak için her peygamberin önünden ve ardından gözcüler salar; onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve herşeyi bir bir sayar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gerçekten de Rablerinin elçiliklerini hakkıyla yaptıklarını, hükümlerini tebliğ ettiklerini bilsin diye ve onların her halini de bilgisiyle kavramış, kuşatmıştır ve her şeyi, birbir sayıp tespit etmiştir.
Şaban Piriş:
Tâ ki (rasûllerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla teblîğ ettiklerini ortaya çıkarsın. Çünkü Allah, onların yanında bulunan (her)şeyi (ilmi ile) kuşatmış ve herşeyi bir bir saymıştır.
Edip Yüksel:
Böylece, elçilerin Rab'lerinin mesajını ilettikleri ortaya çıksın. O onların yaptıklarını tümüyle kuşatmıştır ve herşeyi sayı olarak hesaplamıştır.
Ali Bulaç:
Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah,) onların nezdinde olanları sarıp-kuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir.
Suat Yıldırım:
O bütün gaybı bilir. Fakat gayplarını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir. Böylece (Allah) elçilerinin, Rab'lerinin mesajlarını gereğince tebliğ ettiklerini bilmek (yani fiilen görmek) ister. Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa her şeyi ilmiyle ihata etmiş, her şeyi bir bir kaydetmiştir. [2,255]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Rablerinin risâletlerini hakkıyla eriştirmiş olduklarını bilmesi için (öyle muhafızlar tayin buyurulmuştur). Ve onların yanlarında olanı ilmen kuşatmıştır ve her bir şeyi adeden sayıp bilmiştir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.
Bekir Sadak:
suphesiz, gece kalkisi daha tesirli ve o zaman okumak daha elverislidir.
İbni Kesir:
Ta ki Rabblarının risaletlerini, gerçekten tebliğ etmiş olduklarını bilsin. Onların yaptıklarını kuşatmış ve her şeyi bir sayı ile saymıştır.
Adem Uğur:
Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
İskender Ali Mihr:
Rab´lerinin risaletlerinin tebliğ edilmiş olduğunu bilsinler diye. Ve (Allah) onların yanlarında olanları (ilmi ile) ihata etmiştir (kuşatmıştır). Ve herşeyin adedini sayıp tespit etmiştir.
Celal Yıldırım:
Peygamberlerin Rablarından gönderilen risâleti tebliğ ettiklerini (ayan-beyan) bilsin. (Allah) onların yanındaki şeyleri kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır.
Tefhim ul Kuran:
Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah,) Onların nezdinde olanları sarıp kuşatmış ve her şeyi sayı olarak da sayıp tesbit etmiştir.
Fransızca:
afin qu'Il sache s'ils ont bien transmis les messages de leur Seigneur. Il cerne (de Son savoir) ce qui est avec eux, et dénombre exactement toute chose".
İspanyolca:
para saber si han transmitido los mensajes de su Señor. Abarca todo lo concerniente a ellos y lleva cuenta exacta de todo»
İtalyanca:
per sapere se [i profeti] hanno trasmesso i messaggi del loro Signore. Gli è ben noto tutto ciò che li concerne e tiene il conto di tutte le cose».
Almanca:
damit er (der Gesandte) weiß, daß sie die Botschaft ihres HERRN bereits überbrachten. Und ER umfaßte, was sie haben, und zählte alles detailliert.
Çince:
以便他知道使者确已传达了他们的主的使命,并且周知他们所有的言行,而且统计万物的数目。
Hollandaca:
Opdat hij zou weten, dat de gezanten de zending van hunnen Heer hebben volbracht. Hij weet alles, wat met hen is, en telt alle dingen bij het getal.
Rusça:
чтобы знать, что они донесли послания своего Господа. Он объемлет знанием все, что с ними, и Он исчислил всякую вещь.
Somalice:
Si Eebe u muujiyo inay Gaadhsiiyeen Farriimihii Eebohood, Eebana waa koobay waxa Agtooda ah wayna u tirakoobanyihiin wax walba.
Swahilice:
Ili Yeye ajue kwamba wao wamefikisha ujumbe wa Mola wao Mlezi, na Yeye anayajua vyema yote walio nayo, na amedhibiti idadi ya kila kitu.
Uygurca:
(بۇ اﷲ نىڭ) ئۇنىڭ (يەنى پەيغەمبەرنىڭ) اﷲ نىڭ ئەلچىلىكىنى يەتكۈزگەنلىكىنى بىلىپ تۇرۇشى ئۈچۈندۇر، اﷲ ئۇلارنىڭ سۆز - ھەرىكەتلىرىنى تولۇق بىلگۈچىدۇر، ھەر شەيئىنىڭ سانىنى تولۇق ئىگەللىگۈچىدۇر»
Japonca:
それはかれらが,果して主の御告げを伝えたかどうかをかれが知られるためであり,またかれらの持つものを取り囲んで,凡てをそれぞれ計算に数え上げられるためである。
Arapça (Ürdün):
«ليعلم» الله علم ظهور «أن» مخففة من الثقيلة أي أنه «قد أبلغوا» أي الرسل «رسالات ربهم» روعي بجمع الضمير معنى من «وأحاط بما لديهم» عطف على مقدر، أي فعلم ذلك «وأحصى كل شيء عددا» تمييز وهو محول من المفعول والأصل أحصى عدد كل شيء.
Hintçe:
ताकि देख ले कि उन्होंने अपने परवरदिगार के पैग़ामात पहुँचा दिए और (यूँ तो) जो कुछ उनके पास है वह सब पर हावी है और उसने तो एक एक चीज़ गिन रखी हैं
Tayca:
เพื่อพระองค์จะทรงรู้ว่า แน่นอนพวกเขาได้เผยแผ่สาส์นของพระเจ้าของพวกเขาแล้ว และพระองค์ได้ทรงห้อมล้อม (รอบรู้) ทุกสิ่งที่อยู่ ณ ที่พวกเขา และพระองค์ทรงนับจำนวนทุก ๆ สิ่งไว้อย่างครบถ้วน
İbranice:
כדי שהוא יידע כי הם מילאו את שליחות ריבונם. והוא הקיף את אשר ברשותם, ויודע הוא את מספרם של כל הדברים
Hırvatça:
da bi znao da su poslanice Gospodara svoga dostavili; On je obujmio ono što je u njih i baš sve zbrojio."
Rumence:
ca să afle dacă ei propovăduiesc soliile Domnului lor. El cuprinde ceea ce ei au şi ţine socoteala fiecărui lucru.
Transliteration:
LiyaAAlama an qad ablaghoo risalati rabbihim waahata bima ladayhim waahsa kulla shayin AAadadan
Türkçe:
Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.
Sahih International:
That he may know that they have conveyed the messages of their Lord; and He has encompassed whatever is with them and has enumerated all things in number.
İngilizce:
That He may know that they have (truly) brought and delivered the Messages of their Lord: and He surrounds (all the mysteries) that are with them, and takes account of every single thing.
Azerbaycanca:
(Peyğəmbərlərinin) öz Rəbbinin göndərdiklərini (nə cür) təbliğ etdiyini bilsin (bəlli etsin). (Allah) onlarda olanların hamısını (peyğəmbərlərin əhvalatını və bütün əməllərini Öz elmi ilə) ehtiva etmişdir. O, hər şeyi bir-bir sayıb yazmışdır (təsbit etmişdir)!”
Süleyman Ateş:
(Böyle yapar) Ki onların, Rablerinin kendilerine verdiği mesajları duyurduklarını bilsin. Allah, onlarda bulunan herşeyi (bilgisiyle) kuşatmıştır ve herşeyi bir bir saymış(hesabetmiş)tir.
Diyanet Vakfı:
Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
Erhan Aktaş:
Rabb’lerinin mesajlarını tebliğ ettiklerini bilmek için.(1) Yanlarında olanları kuşatmış ve her şeyi kayıt altına almıştır.
Kral Fahd:
Ki böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
Hasan Basri Çantay:
Tâki (o peygamberler), Rablerinin gönderdiklerini (o gözetleyicilerin) hakkıyle (kendilerine) tebliğ etdiklerini (şûhüden) bilsin (ler). (Allah, peygamberin) nezdinde olub bitenleri (onların her haalini ilmiyle) kuşatmış, herşey´i (müfredatı vech ile), sayı (sı) ile saymış (tesbît etmiş) dir.
Muhammed Esed:
böylece bu (elçi)lerin tebliğ ettikleri şeyin (yalnızca) Rablerinin mesajları olduğunu açıkça gösterir, çünkü onların (söyleyebilecekleri) her şeyi (bilgisi ile) kuşatan O´dur; ve (mevcut olan) her şeyi bir bir hesaplayandır.
Gültekin Onan:
Öyle ki onların, rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Tanrı,) onların nezdinde olanları sarıp kuşatmış ve her şeyi sayı olarak da sayıp tesbit etmiştir.
Ali Fikri Yavuz:
O Peygamber şunu bilsin ki, o elçiler Rablerinin risaletlerini tamamıyla eriştirmişlerdir
Portekizce:
Para certificar-se de que transmitiu as mensagens do seu Senhor, o Qual abrange tudo quanto os humanos possuem, e que toma conta de tudo.
İsveççe:
för att det skall vara uppenbart att [han såväl som de andra sändebuden] har kunnat framföra sin Herres budskap. Allt som berör dem har Han under uppsikt och Han håller räkning på allt [i Sin skapelse].
Farsça:
تا مشخص کند که پیام های پروردگارشان را [به طور کامل به مردم] رسانده اند و او به آنچه نزد آنان است احاطه دارد، و همه چیز را از جهت عدد، شماره و احصا کرده است.
Kürtçe:
تا بزانێت کە پەیامی خوای خۆیان گەیاندووە وە خوا ئاگادارە بەوەی کە لایانە وە ھەموو شتێکی (لەسەریان) ژماردووە بە ھەڵژماردن
Özbekçe:
Пайғамбарлар ўз Роббилари рисолаларини дарҳақиқат етказганликларини билиш учун ва Аллоҳ бандалар ҳузуридаги барча нарсани ихота қилиб олганлигини ва ҳамма нарсани адади, ҳисобини қилганлигини билиш учун», деб айт. (Пайғамбарлар муҳофазаси учун қўйилган фаришталар бир йўла, уларнинг Аллоҳнинг динини одамларга қандоқ етказаётганларига гувоҳ ҳам бўлиб турадилар. Аллоҳ ҳамма нарсани Ўз ихтиёрига олиб ўрагани, ҳамма нарсанинг ҳисоб-китобини қилиб туришига ҳам шоҳиддирлар.)
Malayca:
"(Tuhan mengadakan malaikat-malaikat itu) supaya Ia mengetahui bahawa sesungguhnya - (dengan jagaan mereka) - Rasul-rasul itu telah menyampaikan perutusan-perutusan Tuhan mereka, (dengan sempurna); pada hal Ia memang mengetahui dengan meliputi segala keadaan yang ada pada mereka, serta Ia menghitung tiap-tiap sesuatu: satu persatu".
Arnavutça:
në mënyrë që t’i dijë (qartë) se a i kanë zbatuar misionet e Zotit të tyre. Ai di në hollësi çdo gjë që është te të dërguarit; Ai di numrin e çdo gjëje që ekziston.
Bulgarca:
за да знае, че са съобщили посланията на своя Господ. Обгръща Той това, което е у тях, и пресмята всяко нещо.”
Sırpça:
да би знао да су доставили поруке свога Господара; а обухватио је оно што је код њих и заисте све побројао.“
Çekçe:
aby zjistil, zda poselství Pána svého hlásá. A On Svým věděním vše, co konají, objímá a On každou věc přesným počtem počítá.
Urduca:
تاکہ وہ جان لے کہ انہوں نے اپنے رب کے پیغامات پہنچا دیے، اور وہ اُن کے پورے ماحول کا احاطہ کیے ہوئے ہے اور ایک ایک چیز کو اس نے گن رکھا ہے"
Tacikçe:
то бидонад, ки онҳо паёмҳои Парвардигорашонро расонидаанд ва Худо ба он чӣ дар назди онҳост, иҳота дорад (бо илми худ) ва ҳама чизро ба адад шумор кардааст».
Tatarca:
Ул рәсүлләр Раббылары йөкләгән пәйгамбәрлек бурычларын үтәгәнлекләрен вә шәригать хөкемнәрен кешеләргә ирештергәннәрен белсен өчен алар янына фәрештәләр билгеләде, вә расүл тирәсендә булган һәр кешенең эшен Аллаһуның белеме әйләндереп алды, вә Ул – Аллаһ вөҗүдтә булган һәрнәрсәнең санын беләдер.
Endonezyaca:
Supaya Dia mengetahui, bahwa sesungguhnya rasul-rasul itu telah menyampaikan risalah-risalah Tuhannya, sedang (sebenarnya) ilmu-Nya meliputi apa yang ada pada mereka, dan Dia menghitung segala sesuatu satu persatu.
Amharca:
እነርሱ ዘንድ ባለው ነገር ዕውቀቱ የከበበና ነገሩንም ሁሉ በቁጥር ያጠቃለለ ሲኾን የጌታቸውን መልክቶች ያደረሱ መኾናቸውን ያውቅ ዘንድ (ጠባቂ ያደርጋል)፡፡
Tamilce:
அவர்கள் (-முந்திய தூதர்கள் எல்லோரும்) தங்கள் இறைவனின் தூதுத்துவ செய்திகளை திட்டமாக எடுத்துரைத்தார்கள் என்று அவர் (-முஹம்மத் நபி) அறிவதற்காக (அவன் தூதர்களுக்கு முன்னாலிருந்தும் பின்னாலிருந்தும் பாதுகாவலர்களை அனுப்பி வைத்தான்). இன்னும், அவன் அவர்களிடம் உள்ளவற்றை சூழ்ந்தறிவான். இன்னும், எல்லா பொருள்களையும் அவன் எண்ணிக்கையால் (அவை என்னென்ன, எத்தனை என துல்லியமாக) கணக்கிட்டுள்ளான்.
Korece:
하나님은 그들이 주님의 메 세지를 전달하였는지 알고자 하심 이며 또한 그분은 그들과 함께 있 는 모든 신비들을 에워싸고 계시 며 모든 것을 숫자로 기록하시니라
Vietnamca:
Để Ngài có thể biết rằng họ đã truyền đạt các Thông Điệp của Thượng Đế của họ hay chưa và Ngài bao quát (kiểm soát) mọi điều nơi họ và tất cả mọi thứ đều được Ngài đếm số lượng.
Ayet Linkleri: