Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

68

Sûredeki Ayet No: 

49

Ayet No: 

5320

Sayfa No: 

566

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَّوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ

Çeviriyazı: 

levlâ en tedârakehû ni`metüm mir rabbihî lenübiẕe bil`arâi vehüve meẕmûm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

Diyanet İşleri: 

Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Rabbinden bir nimet erişmeseydi ona elbette bir yere, fena bir halde bırakılır giderdi.

Şaban Piriş: 

Rabbinden ona bir nimet erişmiş olmasaydı, kınanmış olarak çıplak bir karaya atılacaktı.

Edip Yüksel: 

Rabbinden ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak çorak bir sahile atılacaktı.

Ali Bulaç: 

Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.

Suat Yıldırım: 

Şayet Rabbinden gelen bir lütuf onun imdadına yetişmeseydi, kınanmaya müstahak bir vaziyette, deniz tarafından karaya atılırdı!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Eğer ona Rabbinden bir nîmet erişmiş olmasa idi, elbette fezaya metrut bir halde atılmış olacaktı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer ona, Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere atılırdı.

Bekir Sadak: 

Gerceklesecek olanin ne oldugunu sana ne bildirir?

İbni Kesir: 

Rabbının katında ona bir nimet erişmiş olmasaydı

Adem Uğur: 

Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

İskender Ali Mihr: 

Eğer O´nun Rabbinden kendisine bir ni´met yetişmese idi, mutlaka O, zemmolunmuş (kınanmış) olarak boş araziye atılmış olacaktı.

Celal Yıldırım: 

Eğer Rabbından ona bir lütuf nimeti erişmeseydi, yerilecek bir halde çırılçıplak (sahile) atılacaktı.

Tefhim ul Kuran: 

Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşıp yetişmeseydi, mutlaka kendisi yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.

Fransızca: 

Si un bienfait de son Seigneur ne l'avait pas atteint, il aurait été rejeté honni sur une terre déserte,

İspanyolca: 

Si no llega a alcanzarle una gracia de su Señor, habría sido arrojado a una costa desnuda, reprobado.

İtalyanca: 

Se una grazia del tuo Signore non lo avesse toccato, sarebbe stato gettato sulla riva deserta, reietto.

Almanca: 

Hätte ihn eine Wohltat von seinem HERRN nicht ereilt, wäre er doch ans blanke Land geworfen, während er getadelt war.

Çince: 

假若从他的主发出的恩典没有达到他,那末,他必受责备地被抛到荒凉的地方。

Hollandaca: 

Had de genade van zijn Heer hem niet bereikt, dan ware hij zeker, met schaamte bedekt, op de naaste kust geworpen geworden.

Rusça: 

Если бы его не постигла милость Господа, то он был бы выброшен на открытую местность постыженным.

Somalice: 

Haddan naxariista Eebe haleelin waxaa lagu tuuri lahaa Cidlo (bannaan) isagoo la dagaalay.

Swahilice: 

Kama isingeli mfikia neema kutoka kwa Mola wake Mlezi, bila ya shaka angeli tupwa ufukweni naye ni mwenye kulaumiwa.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇ پەرۋەردىگارىنىڭ نېمىتىگە ئېرىشمىسە ئىدى، ئەلۋەتتە، ئۇ (قىلمىشىغا) مالامەت قىلىنغان ھالدا (دەرەخمۇ يوق، تاغمۇ يوق) بىر دالىغا تاشلانغان بولاتتى

Japonca: 

主からの恩恵がかれに達しなかったならば,かれは罪を負わされ,不面目に不毛の地に捨てられたであろう。

Arapça (Ürdün): 

«لولا أن تداركه» أدركه «نعمة» رحمة «من ربه لنبذ» من بطن الحوت «بالعراء» بالأرض الفضاء «وهو مذموم» لكنه رحم فنبذ غير مذموم.

Hintçe: 

अगर तुम्हारे परवरदिगार की मेहरबानी उनकी यावरी न करती तो चटियल मैदान में डाल दिए जाते और उनका बुरा हाल होता

Tayca: 

หากมิใช่เพราะความเมตตาจากพระเจ้าของเขามีมายังเขาแล้ว เขาคงถูกเหวี่ยงไปยังที่โล่งเตียน และเขาจะถูกตำหนิด้วย

İbranice: 

אם לא היו מגיעים אליו הרחמים של ריבונו, הוא היה מוטל אל היבשה החשופה בבושה

Hırvatça: 

i da ga nije stigla Allahova milost, na pusto mjesto bi izbačen bio i prijekor bi zaslužio,

Rumence: 

Dacă un har de la Domnul său nu l-ar fi ajuns, ar fi fost aruncat ca un blestemat pe pământul gol.

Transliteration: 

Lawla an tadarakahu niAAmatun min rabbihi lanubitha bialAAarai wahuwa mathmoomun

Türkçe: 

Eğer ona, Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere atılırdı.

Sahih International: 

If not that a favor from his Lord overtook him, he would have been thrown onto the naked shore while he was censured.

İngilizce: 

Had not Grace from his Lord reached him, he would indeed have been cast off on the naked shore, in disgrace.

Azerbaycanca: 

Əgər Rəbbindən ona bir mərhəmət (ne’mət) yetişməsəydi, o, məzəmmət olunaraq quru yerə (səhraya) atılacaqdı.

Süleyman Ateş: 

Eğer Rabbinden ona bir ni'met yetişmeseydi, yerilerek çıplak bir yere atılırdı.

Diyanet Vakfı: 

Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

Erhan Aktaş: 

Eğer Rabb’inden yeniden bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak boş bir yere atılmış olacaktı.

Kral Fahd: 

Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer Rabbinden ona bir ni´met erişmiş olmasaydı o, mutlakaa çırıl çıplak (çıkarıldığı) o yere kınanmış bir halde atılacakdı .

Muhammed Esed: 

(Ve hatırla:) o´na Rabbinin rahmeti ulaşmamış olsaydı mutlaka aşağılanmış bir şekilde ıssız bir sahile atılmış olurdu

Gültekin Onan: 

Eğer rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer Rabbinden, ona, bir rahmet yetişmiş olmasaydı, kötü bir şekilde (balığın karnından) yeryüzüne atılacaktı.

Portekizce: 

Se não o tivesse alcançado a graça do seu Senhor, certamente teria sido arrojado sobre a orla desértica, em desgraça.

İsveççe: 

Och om inte hans Herre hade inneslutit honom i Sin nåd, skulle han ha kastats upp på den öde stranden, tyngd av sin skuld.

Farsça: 

اگر رحمت و لطفی از سوی پروردگارش او را در نیافته بود، یقیناً نکوهش شده به صحرایی بی آب و گیاه افکنده می شد.

Kürtçe: 

ئەگەر میھرەبانیەك لەلایەن پەروەردگاریەوە فریای نەکەوتایە فڕێ دەدرایە دەشتێکی ڕووتەن وە ئەو بەدناو دەبوو

Özbekçe: 

Агар уни Роббисининг неъмати топмаганда, очиқ саҳро жойга, мазамматга қолган ҳолда ташланган бўларди.

Malayca: 

Kalaulah ia tidak didatangi nikmat pertolongan dari Tuhannya, nescaya tercampaklah ia ke tanah yang tandus (di tepi pantai) dalam keadaan ia ditempelak (kerana salah silapnya).

Arnavutça: 

dhe, sikur mos ta arrinte atë mirësi prej Perëndisë, ai do të hudhej në një shkretëtirë e do të ishte i qortuar,

Bulgarca: 

Ако не бе го достигнала милост от неговия Господ, щеше да е изхвърлен на голия бряг с упрек.

Sırpça: 

и да га није стигла Аллахова милост, на пусто место би био избачен и прекор би заслужио,

Çekçe: 

A kdyby ho nebylo dostihlo Pána jeho dobrodiní, na holou zemi býval by byl vyvržen pln zahanbení.

Urduca: 

اگر اس کے رب کی مہربانی اُس کے شامل حال نہ ہو جاتی تو وہ مذموم ہو کر چٹیل میدان میں پھینک دیا جاتا

Tacikçe: 

Агар неъмати Парвардигораш набуд, дар айни бадҳолӣ ба саҳрое беобу гиёҳ меафтод.

Tatarca: 

Әгәр ул Йунүскә балык эчендә Раббысыннан нигъмәт ирешмәгән булса иде, әлбәттә, балык эченнән чыгарылып агачсыз вә үләнсез булган кызу сәхрәгә хур ителеп ташланыр иде.

Endonezyaca: 

Kalau sekiranya ia tidak segera mendapat nikmat dari Tuhannya, benar-benar ia dicampakkan ke tanah tandus dalam keadaan tercela.

Amharca: 

ከጌታው የኾነ ጸጋ ባላገኘው ኖሮ በምድረ በዳ ተወቃሽ ኾኖ በተጣለ ነበር፡፡

Tamilce: 

அவருடைய இறைவனிடமிருந்து அருள் அவரை அடைந்திருக்காவிட்டால் (பயங்கரமான, ஆபத்தான) ஒரு பெருவெளியில் அவர் எறியப்பட்டிருப்பார். அவர் (தனது செயலினால்) பழிப்பிற்குரியவராக இருந்தார்.

Korece: 

주님의 은혜가 그에게 베풀 어지지 아니 했으면 벌거벗은 채 불모의 땅에 버려져 비난을 받고 있었으리라

Vietnamca: 

Nếu không nhờ Ân Huệ từ Thượng Đế của Y thì chắc chắn Y đã bị ném lên bờ biển hoang vu trong lúc Y đang bị khiển trách.