Arapça:
لَّوْلَا أَن تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ
Çeviriyazı:
levlâ en tedârakehû ni`metüm mir rabbihî lenübiẕe bil`arâi vehüve meẕmûm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Diyanet İşleri:
Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Rabbinden bir nimet erişmeseydi ona elbette bir yere, fena bir halde bırakılır giderdi.
Şaban Piriş:
Rabbinden ona bir nimet erişmiş olmasaydı, kınanmış olarak çıplak bir karaya atılacaktı.
Edip Yüksel:
Rabbinden ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak çorak bir sahile atılacaktı.
Ali Bulaç:
Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
Suat Yıldırım:
Şayet Rabbinden gelen bir lütuf onun imdadına yetişmeseydi, kınanmaya müstahak bir vaziyette, deniz tarafından karaya atılırdı!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Eğer ona Rabbinden bir nîmet erişmiş olmasa idi, elbette fezaya metrut bir halde atılmış olacaktı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer ona, Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere atılırdı.
Bekir Sadak:
Gerceklesecek olanin ne oldugunu sana ne bildirir?
İbni Kesir:
Rabbının katında ona bir nimet erişmiş olmasaydı
Adem Uğur:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
İskender Ali Mihr:
Eğer O´nun Rabbinden kendisine bir ni´met yetişmese idi, mutlaka O, zemmolunmuş (kınanmış) olarak boş araziye atılmış olacaktı.
Celal Yıldırım:
Eğer Rabbından ona bir lütuf nimeti erişmeseydi, yerilecek bir halde çırılçıplak (sahile) atılacaktı.
Tefhim ul Kuran:
Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşıp yetişmeseydi, mutlaka kendisi yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
Fransızca:
Si un bienfait de son Seigneur ne l'avait pas atteint, il aurait été rejeté honni sur une terre déserte,
İspanyolca:
Si no llega a alcanzarle una gracia de su Señor, habría sido arrojado a una costa desnuda, reprobado.
İtalyanca:
Se una grazia del tuo Signore non lo avesse toccato, sarebbe stato gettato sulla riva deserta, reietto.
Almanca:
Hätte ihn eine Wohltat von seinem HERRN nicht ereilt, wäre er doch ans blanke Land geworfen, während er getadelt war.
Çince:
假若从他的主发出的恩典没有达到他,那末,他必受责备地被抛到荒凉的地方。
Hollandaca:
Had de genade van zijn Heer hem niet bereikt, dan ware hij zeker, met schaamte bedekt, op de naaste kust geworpen geworden.
Rusça:
Если бы его не постигла милость Господа, то он был бы выброшен на открытую местность постыженным.
Somalice:
Haddan naxariista Eebe haleelin waxaa lagu tuuri lahaa Cidlo (bannaan) isagoo la dagaalay.
Swahilice:
Kama isingeli mfikia neema kutoka kwa Mola wake Mlezi, bila ya shaka angeli tupwa ufukweni naye ni mwenye kulaumiwa.
Uygurca:
ئەگەر ئۇ پەرۋەردىگارىنىڭ نېمىتىگە ئېرىشمىسە ئىدى، ئەلۋەتتە، ئۇ (قىلمىشىغا) مالامەت قىلىنغان ھالدا (دەرەخمۇ يوق، تاغمۇ يوق) بىر دالىغا تاشلانغان بولاتتى
Japonca:
主からの恩恵がかれに達しなかったならば,かれは罪を負わされ,不面目に不毛の地に捨てられたであろう。
Arapça (Ürdün):
«لولا أن تداركه» أدركه «نعمة» رحمة «من ربه لنبذ» من بطن الحوت «بالعراء» بالأرض الفضاء «وهو مذموم» لكنه رحم فنبذ غير مذموم.
Hintçe:
अगर तुम्हारे परवरदिगार की मेहरबानी उनकी यावरी न करती तो चटियल मैदान में डाल दिए जाते और उनका बुरा हाल होता
Tayca:
หากมิใช่เพราะความเมตตาจากพระเจ้าของเขามีมายังเขาแล้ว เขาคงถูกเหวี่ยงไปยังที่โล่งเตียน และเขาจะถูกตำหนิด้วย
İbranice:
אם לא היו מגיעים אליו הרחמים של ריבונו, הוא היה מוטל אל היבשה החשופה בבושה
Hırvatça:
i da ga nije stigla Allahova milost, na pusto mjesto bi izbačen bio i prijekor bi zaslužio,
Rumence:
Dacă un har de la Domnul său nu l-ar fi ajuns, ar fi fost aruncat ca un blestemat pe pământul gol.
Transliteration:
Lawla an tadarakahu niAAmatun min rabbihi lanubitha bialAAarai wahuwa mathmoomun
Türkçe:
Eğer ona, Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, horlanmış bir halde cascavlak bir yere atılırdı.
Sahih International:
If not that a favor from his Lord overtook him, he would have been thrown onto the naked shore while he was censured.
İngilizce:
Had not Grace from his Lord reached him, he would indeed have been cast off on the naked shore, in disgrace.
Azerbaycanca:
Əgər Rəbbindən ona bir mərhəmət (ne’mət) yetişməsəydi, o, məzəmmət olunaraq quru yerə (səhraya) atılacaqdı.
Süleyman Ateş:
Eğer Rabbinden ona bir ni'met yetişmeseydi, yerilerek çıplak bir yere atılırdı.
Diyanet Vakfı:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Erhan Aktaş:
Eğer Rabb’inden yeniden bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak boş bir yere atılmış olacaktı.
Kral Fahd:
Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı o, mutlaka, kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
Hasan Basri Çantay:
Eğer Rabbinden ona bir ni´met erişmiş olmasaydı o, mutlakaa çırıl çıplak (çıkarıldığı) o yere kınanmış bir halde atılacakdı .
Muhammed Esed:
(Ve hatırla:) o´na Rabbinin rahmeti ulaşmamış olsaydı mutlaka aşağılanmış bir şekilde ıssız bir sahile atılmış olurdu
Gültekin Onan:
Eğer rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer Rabbinden, ona, bir rahmet yetişmiş olmasaydı, kötü bir şekilde (balığın karnından) yeryüzüne atılacaktı.
Portekizce:
Se não o tivesse alcançado a graça do seu Senhor, certamente teria sido arrojado sobre a orla desértica, em desgraça.
İsveççe:
Och om inte hans Herre hade inneslutit honom i Sin nåd, skulle han ha kastats upp på den öde stranden, tyngd av sin skuld.
Farsça:
اگر رحمت و لطفی از سوی پروردگارش او را در نیافته بود، یقیناً نکوهش شده به صحرایی بی آب و گیاه افکنده می شد.
Kürtçe:
ئەگەر میھرەبانیەك لەلایەن پەروەردگاریەوە فریای نەکەوتایە فڕێ دەدرایە دەشتێکی ڕووتەن وە ئەو بەدناو دەبوو
Özbekçe:
Агар уни Роббисининг неъмати топмаганда, очиқ саҳро жойга, мазамматга қолган ҳолда ташланган бўларди.
Malayca:
Kalaulah ia tidak didatangi nikmat pertolongan dari Tuhannya, nescaya tercampaklah ia ke tanah yang tandus (di tepi pantai) dalam keadaan ia ditempelak (kerana salah silapnya).
Arnavutça:
dhe, sikur mos ta arrinte atë mirësi prej Perëndisë, ai do të hudhej në një shkretëtirë e do të ishte i qortuar,
Bulgarca:
Ако не бе го достигнала милост от неговия Господ, щеше да е изхвърлен на голия бряг с упрек.
Sırpça:
и да га није стигла Аллахова милост, на пусто место би био избачен и прекор би заслужио,
Çekçe:
A kdyby ho nebylo dostihlo Pána jeho dobrodiní, na holou zemi býval by byl vyvržen pln zahanbení.
Urduca:
اگر اس کے رب کی مہربانی اُس کے شامل حال نہ ہو جاتی تو وہ مذموم ہو کر چٹیل میدان میں پھینک دیا جاتا
Tacikçe:
Агар неъмати Парвардигораш набуд, дар айни бадҳолӣ ба саҳрое беобу гиёҳ меафтод.
Tatarca:
Әгәр ул Йунүскә балык эчендә Раббысыннан нигъмәт ирешмәгән булса иде, әлбәттә, балык эченнән чыгарылып агачсыз вә үләнсез булган кызу сәхрәгә хур ителеп ташланыр иде.
Endonezyaca:
Kalau sekiranya ia tidak segera mendapat nikmat dari Tuhannya, benar-benar ia dicampakkan ke tanah tandus dalam keadaan tercela.
Amharca:
ከጌታው የኾነ ጸጋ ባላገኘው ኖሮ በምድረ በዳ ተወቃሽ ኾኖ በተጣለ ነበር፡፡
Tamilce:
அவருடைய இறைவனிடமிருந்து அருள் அவரை அடைந்திருக்காவிட்டால் (பயங்கரமான, ஆபத்தான) ஒரு பெருவெளியில் அவர் எறியப்பட்டிருப்பார். அவர் (தனது செயலினால்) பழிப்பிற்குரியவராக இருந்தார்.
Korece:
주님의 은혜가 그에게 베풀 어지지 아니 했으면 벌거벗은 채 불모의 땅에 버려져 비난을 받고 있었으리라
Vietnamca:
Nếu không nhờ Ân Huệ từ Thượng Đế của Y thì chắc chắn Y đã bị ném lên bờ biển hoang vu trong lúc Y đang bị khiển trách.
Ayet Linkleri: