Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

57

Sûredeki Ayet No: 

21

Ayet No: 

5096

Sayfa No: 

540

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

سَابِقُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ

Çeviriyazı: 

sâbiḳû ilâ magfiratim mir rabbiküm vecennetin `arḍuhâ ke`arḍi-ssemâi vel'arḍi ü`iddet lilleẕîne âmenû billâhi verusülih. ẕâlike faḍlü-llâhi yü'tîhi mey yeşâ'. vellâhü ẕü-lfaḍli-l`ażîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

Diyanet İşleri: 

Ey İnsanlar! Rabbiniz tarafından bağışlanmaya, Allah'a ve Peygamberine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşusun; bu Allah'ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve yarışarak koşun Rabbinizin yarlıgamasına ve cennete ki genişliği, göğün ve yeryüzünün genişliği gibidir, hazırlanmıştır Allah'a ve peygamberlerine inananlara; bu, Allah'ın lutfudur, ihsanıdır, dilediğine verir onu ve Allah, pek büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir.

Şaban Piriş: 

Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği yerle gök kadar olan cennet için yarışın! (Bu) Allah’a ve Rasûlüne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir

Edip Yüksel: 

Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği gökler ve yer kadar olan bir cennete koşun. ALLAH'a ve elçisine inananlar için hazırlanmıştır. Bu, ALLAH'ın dilediğine ve/veya dileyene verdiği lütfudur. ALLAH Büyük Lütuf sahibidir.

Ali Bulaç: 

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) 'çaba gösterip-yarışın,' ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah'a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

Suat Yıldırım: 

Rabbiniz tarafından verilecek mağfirete ve cennete girmek için yarışın! Öyle bir cennet ki eni göklerle yerin eni gibi olup Allah'a ve resullerine iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın dilediği kimselere olan bir ihsanıdır. Allah büyük lütuf sahibidir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Koşunuz Rabbinizden bir mağfirete ve bir cennete ki, onun eni gök ile yerin eni gibidir, Allah´a ve Peygamberine imân etmiş olanlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah´ın fazlıdır. Bunu dilediği kimseye verir ve Allah pek büyük fazl sahibidir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Rabbinizden bir affa ve Allah ile resulüne inananlar için hazırlanmış bulunan, eni de yerle göğün eni kadar olan bir cennete doğru yarışarak koşun. Bu, Allah'ın dilediğine vereceği bir lütuftur. Allah, o büyük lütfun sahibidir.

Bekir Sadak: 

Onlarin izleri uzerinden peygamberlerimizi ard arda gonderdik

İbni Kesir: 

Rabbınızdan bir mağfirete, Allah´a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmış olup da genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu

Adem Uğur: 

Rabbinizden bir mağfirete

İskender Ali Mihr: 

Rabbinizden mağfirete ve genişliği, yeryüzü ve gökyüzünün genişliği kadar olan, Allah´a ve O´nun Resûl´üne inananlar için hazırlanmış olan cennete (kavuşmak için) yarışın. İşte bu, Allah´ın fazlıdır. Onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

Celal Yıldırım: 

Rabbınızdan bol bağışlanmaya ve eni gökle yer genişliği gibi olup, Allah´a ve Peygamberine imân edenlere hazırlanan Cennet´e koşuşup yarışın. Bu, Allah´ın öylesine büyük ve geniş lûtfu, bol ihsanıdır ki dilediğine verir. Allah, büyük lütuf ve ihsan sahibidir.

Tefhim ul Kuran: 

Rabbinizden olan bir mağfirete (erişmek) ve Cennete (kavuşmak için) ´çaba gösterip yarışın,´ ki (o Cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah´a ve O´nun Resulüne iman etmekte olanlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah´ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

Fransızca: 

Hâtez-vous vers un pardon de votre Seigneur ainsi qu'un Paradis aussi large que le ciel et la terre, préparé pour ceux qui ont cru en Allah et en Ses Messagers. Telle est la grâce d'Allah qu'Il donne à qui Il veut. Et Allah est le Détenteur de l'énorme grâce.

İspanyolca: 

¡Rivalizad en la obtención del perdón de vuestro Señor y de un Jardín tan vasto como el cielo y la tierra, preparado para los que creen en Alá y en Sus enviados! Ese es el favor de Alá, que da a quien Él quiere. Alá es el Dueño del favor in menso.

İtalyanca: 

Affrettatevi al perdono del vostro Signore e al Giardino vasto come il cielo e la terra, preparato per coloro che credono in Allah e nei Suoi messaggeri. Questa è la grazia di Allah, che Egli dà a chi vuole. Allah possiede immensa grazia.

Almanca: 

Wetteifert um Vergebung von eurem HERRN und eine Dschanna, deren Breite wie die Breite von Himmel und Erde ist, sie wurde denjenigen, die den Iman an ALLAH und Seinen Gesandten verinnerlichten, vorbereitet. Dies ist ALLAHs Gunst, die ER dem gewährt, den ER will. Und ALLAH ist von unermeßlicher Gunst.

Çince: 

你们应当争取从你们的主发出的赦宥,和与天地一样广阔的乐园--为信仰真主和众使者的人们而准备的乐园--那是真主的恩典,他将它赏赐他所意欲者。真主是有宏恩的。

Hollandaca: 

Wedijvert dus met spoed, om vergiffenis van uwen Heer te verkrijgen en het paradijs, waarvan de uitgebreidheid gelijk is aan de uitgebreidheid van hemel en aarde, en dat gereed gemaakt is voor hen, die in God en zijne gezanten gelooven. Dit is Gods gunst: hij zal die schenken aan wien hem behaagt, en Gods goedheid is oneindig.

Rusça: 

Стремитесь к прощению от вашего Господа и Раю, ширина которого подобна ширине неба и земли. Он уготован для тех, которые уверовали в Аллаха и Его посланников. Такова милость Аллаха, которую Он дарует тем, кому пожелает. Аллах обладает великой милостью.

Somalice: 

U orotama Dambidhaafka Eebe iyo Janno balladhkeedu yahay balladhka Samada iyo dhulka oo kale, loona darbay kuwa rumeeyay Eebe iyo Rasuulkiisa, Arrintaasuna waa samafal Eebana wuxuu siin Ruuxuu doono, Eebana Fadligiisu waa wayn yahay.

Swahilice: 

Kimbilieni msamaha wa Mola wenu Mlezi, na Pepo ambayo upana wake ni kama upana wa mbingu na ardhi, iliyo wekewa walio muamini Mwenyezi Mungu na Mitume wake. Hiyo ndiyo fadhila ya Mwenyezi Mungu, humpa amtakaye. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye fadhila kuu.

Uygurca: 

پەرۋەردىگارىڭلارنىڭ مەغپىرىتىنى، كەڭلىكى ئاسمان - زېمىندەك كېلىدىغان جەننەتنى قولغا كەلتۈرۈڭلار، (ئۇ) جەننەت اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبەرلىرىگە ئىمان ئېيتقانلارغا تەييارلانغان، بۇ اﷲ نىڭ پەزلىدۇر، (اﷲ) ئۇنى خالىغان ئادەمگە ئاتا قىلىدۇ، اﷲ ئۇلۇغ پەزل ئىگىسىدۇر

Japonca: 

あなたがたは主からの寛容(を請うため)に,相競って努力しなさい。それは天地の広さ程の広大な楽園で,アッラーと使徒を信じる者のために準備されている。これはアッラーの恩恵で御心に叶う者にそれを授ける。本当にアッラーは,偉大な恩恵の主であられる。

Arapça (Ürdün): 

«سابقوا إلى مغفرة من ربكم وجنة عرضها كعرض السماء والأرض» لو وصلت إحداهما بالأخرى والعرض: السعة «أعدت للذين آمنوا بالله ورسله ذلك فضل الله يؤتيه من يشاء والله ذو الفضل العظيم».

Hintçe: 

तुम अपने परवरदिगार के (सबब) बख़्शिस की और बेहिश्त की तरफ लपक के आगे बढ़ जाओ जिसका अर्ज़ आसमान और ज़मीन के अर्ज़ के बराबर है जो उन लोगों के लिए तैयार की गयी है जो ख़ुदा पर और उसके रसूलों पर ईमान लाए हैं ये ख़ुदा का फज़ल है जिसे चाहे अता करे और ख़ुदा का फज़ल (व क़रम) तो बहुत बड़ा है

Tayca: 

จงเร่งรีบไปสู่การขออภัยโทษจากพระเจ้าของพวกเจ้า และสวนสวรรค์ซึ่งความกว้างของมันประหนึ่งความกว้างของชั้นฟ้าและแผ่นดิน (ซึ่งสวรรค์นั้น) ถูกเตรียมไว้สำหรับบรรดาผู้ศรัทธาต่ออัลลอฮฺและบรรดาร่อซูลของพระองค์ นั่นคือความโปรดปรานของอัลลอฮฺ ซึ่งพระองค์จะทรงประทานมันให้แก่ผู้ที่พระองค์ทรงประสงค์ และอัลลอฮฺนั้นทรงเป็นผู้โปรดปรานอันใหญ่หลวง

İbranice: 

הזדרזו לזכות בסליחה מריבונכם , ולזכות בגן עדן הרחב יותר מהשמיים והארץ, אשר הוכן לאלה אשר האמינו באלוהים ושליחו. זה הוא חסד מאלוהים, שהוא מעניק למי שירצה, כי אלוהים הוא רב-החסד

Hırvatça: 

Nadmećite se da u Gopodara svoga zaslužite oprost i Džennet, prostran koliko su nebo i Zemlja prostrani, i pripremljen za one koji u Allaha i poslanike Njegove vjeruju. To je Allahovo obilje koje će dati onome kome On hoće; a Allah je posjednik obilja velikog.

Rumence: 

Grăbiţi-vă către iertarea Domnului vostru, către Grădina cea mare cât cerul şi pământul, pregătită celor care au crezut în Dumnezeu şi în trimişii Săi. Aceasta este harul lui Dumnezeu pe care El îl dăruieşte cui voieşte. Dumnezeu este Stăpânul Harului ce

Transliteration: 

Sabiqoo ila maghfiratin min rabbikum wajannatin AAarduha kaAAardi alssamai waalardi oAAiddat lillatheena amanoo biAllahi warusulihi thalika fadlu Allahi yuteehi man yashao waAllahu thoo alfadli alAAatheemi

Türkçe: 

Rabbinizden bir affa ve Allah ile resulüne inananlar için hazırlanmış bulunan, eni de yerle göğün eni kadar olan bir cennete doğru yarışarak koşun. Bu, Allah'ın dilediğine vereceği bir lütuftur. Allah, o büyük lütfun sahibidir.

Sahih International: 

Race toward forgiveness from your Lord and a Garden whose width is like the width of the heavens and earth, prepared for those who believed in Allah and His messengers. That is the bounty of Allah which He gives to whom He wills, and Allah is the possessor of great bounty.

İngilizce: 

Be ye foremost (in seeking) Forgiveness from your Lord, and a Garden (of Bliss), the width whereof is as the width of heaven and earth, prepared for those who believe in Allah and His messengers: that is the Grace of Allah, which He bestows on whom he pleases: and Allah is the Lord of Grace abounding.

Azerbaycanca: 

(Ey insanlar!) Rəbbiniz tərəfindən bağışlanmağa və genişliyi yerlə göyün genişliyi qədər olan, Allaha və Onun peyğəmbərlərinə iman gətirənlərdən ötrü hazırlanmış Cənnətə nail olmaq üçün (yaxşı əməllər etməkdə) bir-birinizi ötüb keçməyə çalışın. Bu, Allahın dilədiyi kimsəyə əta etdiyi lütfdür (mərhəmətdir). Allah çox böyük lütf (mərhəmət) sahibidir!

Süleyman Ateş: 

(O halde siz), Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği, gökle yerin genişliği gibi olup Allah'a ve elçilerine inananlar için hazırlanmış bulunan bir cennete koşun. İşte bu, Allah'ın dilediğine vereceği lutfudur. Allah, büyük lutuf sahibidir.

Diyanet Vakfı: 

Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

Erhan Aktaş: 

Rabb’inizin bağışlamasını, Allah’a ve Resûller’ine îmân edenler için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan Cennet’i kazanmak için yarışın. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu hak edene(1) verir. Ve Allah, büyük lütuf sahibidir.

Kral Fahd: 

Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

Hasan Basri Çantay: 

Rabbinizden mağfirete ve — genişliği yerle, göğün eni kadar olan, Allaha ve peygamberlerine îman edenler için hazırlanmış bulunan — cennete (ulaşmak) için yarış yapıb kazanın. İşte bu, Allahın fazl (-u kerem) idir ki onu kime dilerse ona verir. Allah, büyük fazl (-u inayet) saahibidir.

Muhammed Esed: 

(Bu nedenle,) Rabbinizin bağışlayıcılığına nail olmak ve (böylece) Allah´a ve Elçisine iman edenler için hazırlanmış bulunan, gökler ve yer kadar geniş bir cenneti elde etmek yolunda birbirinizle yarışın! Bu, Allah´ın dilediğine bağışladığı bir lütfudur; çünkü Allah sonsuz lütuf sahibidir.

Gültekin Onan: 

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ´çaba gösterip yarışın´, ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Tanrı´ya ve Resulü´ne inananlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Tanrı´nın fazlıdır ki onu dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir.

Ali Fikri Yavuz: 

(Siz günahlarınızdan tevbe ederek) Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği, yerle göğün genişliği gibi olan bir cennete yarışın ki

Portekizce: 

Emulai-vos, pois, em obter a indulgência do vosso Senhor e o Paraíso, cujas dimensões igualam as do céu e da terra,reservado para aqueles que cede a quem Lhe apraz, porque é Agraciante por excelência.

İsveççe: 

Tävla [därför] om [att vinna] er Herres förlåtelse och ett paradis, lika vidsträckt som himlarna och jorden, vilket är berett att ta emot dem som tror på Gud och Hans Sändebud. I Sin godhet låter Gud Sin nåd [flöda] över den Han vill - Guds nåd är en outsinlig källa.

Farsça: 

سبقت جویید به آمرزشی از سوی پروردگارتان و بهشتی که پهنایش چون پهنای آسمان و زمین است، برای کسانی که به خدا و پیامبرانش ایمان آورده اند، آماده شده است؛ این فضل خداست که آن را به هرکس بخواهد عطا می کند و خدا دارای فضل بزرگ است.

Kürtçe: 

(کەواتە) پێشبرکێ بکەن بۆ (دەست خستنی) لێخۆشبوون لەلایەن پەروەردگارتانەوە وە بۆ بەھەشتێك کە پانتاییەكەی بەوێنەی پانتایی ئاسمان وزەویە، ئامادەکراوە بۆ ئەوانەی باوەڕیان ھێناوە بەخوا وپێغەمبەرانی، ئەو (پاداشتە) بەخششێکی خواییە دەیدات بە ھەر کەس کە خۆی بیەوێت وە خوا خاوەنی بەخششی گەورەیە

Özbekçe: 

Роббингизнинг мағфиратига ва Аллоҳга ҳамда Унинг Пайғамбарларига иймон келтирганлар учун тайёрланган, кенглиги осмону ернинг кенглигича бўлган жаннатга мусобақалашинг. Ана ўша Аллоҳнинг фазли. Кимга хоҳласа беради, Аллоҳ улуғ фазл эгасидир. (Қуръони карим назарида, мусобақа бу дунё ҳаётининг ўткинчи ҳой-ҳавасларига, бойликка, ўйин-кулгуга эмас, балки Аллоҳнинг мағфиратига ва жаннатга элтувчи яхши амалларга қаратилиши керак.)

Malayca: 

Berlumba-lumbalah kamu (mengerjakan amal-amal yang baik) untuk mendapat keampunan dari Tuhan kamu, dan mendapat Syurga yang bidangnya seluas segala langit dan bumi, yang disediakan bagi orang-orang yang beriman kepada Allah dan Rasul-rasulNya; yang demikian ialah limpah kurnia Allah, diberikanNya kepada sesiapa yang dikehendakiNya; dan Allah sememangnya mempunyai limpah kurnia yang besar.

Arnavutça: 

Bëni gara që te Perëndia i juaj të meritoni amnestinë parajsën e gjerë sa qielli dhe Toka, që është e përgatitur për ata që i kanë besuar Perëndisë dhe profetëve të Tij. Ajo është dhurata e Perëndisë që ia jep Ai kujt të dojë; e Perëndia është pronar i dhuntisë së madhe!

Bulgarca: 

Надпреварвайте се към опрощение от вашия Господ и към Градината с ширина, колкото ширината на небето и на земята, приготвена за онези, които повярваха в Аллах и в Неговите пратеници! Това е благодатта на Аллах. Дава я Той комуто пожелае. Аллах е Господар

Sırpça: 

Надмећите се да код свога Гоподара заслужите опрост и Рај, простран колико су пространи небо и Земља, и припремљен за оне који у Аллаха и Његове посланике верују. То је Аллахова награда коју ће дати ономе коме Он хоће; а Аллах поседује огромну награду.

Çekçe: 

Předstihujte se tedy, abyste dosáhli odpuštění Pána svého a zahrady, jejíž šíře se rovná nebi i zemi, připravené pro ty, kdož v Boha a posly Jeho uvěřili. A toto je přízeň Boží, kterou On uštědřuje, komu chce, vždyť Bůh vládcem je přízně nesmírné.

Urduca: 

دوڑو اور ایک دوسرے سے آگے بڑھنے کی کوشش کرو اپنے رب کی مغفرت اور اُس کی جنت کی طرف جس کی وسعت آسمان و زمین جیسی ہے، جو مہیا کی گئی ہے اُن لوگوں کے لیے جو اللہ اور اُس کے رسولوں پر ایمان لائے ہوں یہ اللہ کا فضل ہے، جسے چاہتا ہے عطا فرماتا ہے، اور اللہ بڑے فضل والا ہے

Tacikçe: 

Барои расидан ба бахшоиши Парвардигоратон ва биҳиште, ки паҳнои он монанди паҳнои осмонҳову замин аст, бар якдигар пешӣ гиред (мусобиқа). Ин биҳишт барои касоне, ки ба Худову паёмбаронаш имон овардаанд, муҳайё шудааст. Ин бахшоишест аз ҷониби Худо, ки ба ҳар кӣ мехоҳад, онро ато мекунад, ва Худо соҳиби бахшоише бузург аст.

Tatarca: 

Аллаһуның гафу итүенә һәм җәннәткә керүгә сәбәп булган гамәлләргә ашыгыгыз, ул җәннәтнең киңлеге җир вә күк киңлеге кебидер, ул җәннәт Аллаһуга вә расүлгә ышанып итагать иткән мөэминнәргә хәзерләнде, бу Аллаһуның юмартлыгыдыр аны теләгән кешесенә бирер, Аллаһ олугъ юмартлык ияседер.

Endonezyaca: 

Berlomba-lombalah kamu kepada (mendapatkan) ampunan dari Tuhanmu dan surga yang luasnya seluas langit dan bumi, yang disediakan bagi orang-orang yang beriman kepada Allah dan Rasul-rasul-Nya. Itulah karunia Allah, diberikan-Nya kepada siapa yang dikehendaki-Nya. Dan Allah mempunyai karunia yang besar.

Amharca: 

ከጌታችሁ ወደ ኾነች ምሕረት፣ ወርዷ እደ ሰማይና ምድር ወርድ ወደ ሆነችም ገነት ተሽቀዳደሙ፡፡ ለእነዚያ በአላህና በመልክተኞቹ ላመኑት ተዘጋጅታለች፡፡ ይህ የአላህ ችሮታ ነው፡፡ ለሚሻው ሰው ይሰጠዋል፡፡ አላህም የታላቅ ችሮታ ባለቤት ነው፡፡

Tamilce: 

உங்கள் இறைவனின் மன்னிப்பு இன்னும் சொர்க்கத்தின் பக்கம் முந்துங்கள். அதன் அகலம் வானம் பூமியின் அகலத்தைப் போலாகும். அது அல்லாஹ்வையும் அவனது தூதரையும் நம்பிக்கை கொண்டவர்களுக்காக ஏற்பாடு செய்யப்பட்டுள்ளது. அது அல்லாஹ்வின் சிறப்பா(ன அருளா)கும். அவன் நாடுபவர்களுக்கு அதை அவன் கொடுக்கிறான். அல்லாஹ் மகத்தான அருளுடையவன் ஆவான்.

Korece: 

그러므로 서둘러 주님께 용 서를 구하고 서둘러 천국으로 들 라 그곳은 하늘과 대지의 넓이로 이는 하나님과 그분의 선지자를 믿는 자들을 위해 준비된 곳이며 하나님의 은혜가 있는 곳이라 그 분은 그분이 원하는 자에게 그것 을 베푸시나니 하나님은 위대한 은혜의 주님이시라

Vietnamca: 

Các ngươi hãy tranh nhau chạy đua đến với sự tha thứ từ Thượng Đế của các ngươi và (hãy tranh nhau chạy đua đến với) Thiên Đàng nơi mà khoảng rộng của nó như khoảng rộng của trời đất được chuẩn bị cho những người có đức tin nơi Allah và các Sứ Giả của Ngài. Đó là thiên lộc của Allah mà Ngài sẽ ban cho ai Ngài muốn. Quả thật, Allah là Đấng có thiên lộc vĩ đại.