Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

55

Sûredeki Ayet No: 

54

Ayet No: 

4955

Sayfa No: 

533

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ ۚ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ

Çeviriyazı: 

müttekiîne `alâ füruşim beṭâinühâ min istebraḳ. vecene-lcenneteyni dân.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.

Diyanet İşleri: 

Orada, örtüleri parlak atlastan yataklara yaslanırlar; iki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Öylesine döşemelere yaslanacaklar ki astarları kalın ipekten, her iki cennetin, devşirilip toplanacak meyveleri de ellerinin altında, pek yakın.

Şaban Piriş: 

Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki Cennet'in meyveleri de çok yakındır.

Edip Yüksel: 

Astarları atlastan yataklara yaslanırlar, her iki cennetin meyveleri pek yakındır.

Ali Bulaç: 

Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır.

Suat Yıldırım: 

O cennetlikler, astarları kalın atlasdan döşeklere yaslanırlar. Her iki cennetin devşirilecek meyveleri, hemen ellerinin altında olacaktır. [69,23; 76,14]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(Onlar) Astarları kalın ipek kumaştan olan döşekler üzerine dayanmış bir halde olacaklardır ve o iki cennetin meyvelerinin toplanışı da yakındır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Astarları atlastan döşeklere yaslanırlar. İki cennetin meyveleri elle alınacak kadar yakındır.

Bekir Sadak: 

Iyiligin karsiligi ancak iyilik degil midir?

İbni Kesir: 

Hepsi de örtüleri atlastan döşemelere yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.

Adem Uğur: 

Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.

İskender Ali Mihr: 

Astarları kalın ipek atlas olan döşekler üzerine yaslanmışlardır. Ve iki cennetin de devşirilen meyveleri (cennet ehline) yakındır.

Celal Yıldırım: 

Onlar (o Cennetlere lâyık görülen bahtiyarlar), astarlan kalınca atlastan olan döşekler üzerine yaslanırlar. Her iki Cennet´teki meyveler ise kolayca devşirilecek şekilde yakındır..

Tefhim ul Kuran: 

Astarları, ağır işlenmiş atlastan olan yataklar üzerinde yaslanıp dayanırlar. İki Cennetin de meyve devşirmesi (oradakilere) yakın (kolay)dır.

Fransızca: 

ils seront accoudés sur des tapis doublés de brocart, et les fruits des deux jardins seront à leur portée (pour être cueillis).

İspanyolca: 

Estarán reclinados en alfombras forradas de brocado. Tendrán a su alcance la fruta de los dos jardines.

İtalyanca: 

Saranno appoggiati, [i loro ospiti], su divani rivestiti internamente di broccato, e i frutti dei due giardini saranno a portata di mano.

Almanca: 

Angelehnt sind sie auf Liegen, deren Inlett aus Istabraq ist. Und die Ernte beider Dschannat ist nahe.

Çince: 

他们靠在用锦缎做里子的坐褥上,那两座乐园的水果,都是手所能及的。

Hollandaca: 

Zij zullen op zetels rusten, waarvan de leuningen zullen gevormd zijn van zijde met goud doorweven, en de vrucht zal dicht bij de hand zijn, om verzameld te worden.

Rusça: 

Они будут лежать, прислонившись, на матрацах, выстланных снизу парчой, а свежие плоды этих двух садов будут склоняться низко.

Somalice: 

Waxay ku dangiigsan (ehlu Jannuhu) Gogol ay tahay hoosteedo istabraq (xariir) Midhaha Jannooyinku waa u dhawyihiin.

Swahilice: 

Wawe wameegemea matandiko yenye bit'ana ya hariri nzito; na matunda ya Bustani hizo yapo karibu.

Uygurca: 

ئۇلار ئەستەرلىرى قېلىن تاۋاردىن بولغان تۆشەكلەرگە يۆلىنىدۇ، ئىككى جەننەتنىڭ مېۋىسى (تۇرغان، ئولتۇرغان، ياتقان ئادەممۇ ئۈزەلەيدىغان دەرىجىدە) يېقىندۇر

Japonca: 

かれらは,錦を張り詰めた寝床の上に寄り掛かり,楽園の果物は近く(手の届く所)にあろう。

Arapça (Ürdün): 

«متكئين» حال عامله محذوف، أي يتنعمون «على فرش بطائنها من إستبرق» ما غلظ من الديباج وخشن والظهائر من السندس «وجنى الجنتين» ثمرهما «دان» قريب يناله القائم والقاعد والمضطجع.

Hintçe: 

यह लोग उन फ़र्शों पर जिनके असतर अतलस के होंगे तकिये लगाकर बैठे होंगे तो दोनों बाग़ों के मेवे (इस क़दर) क़रीब होंगे (कि अगर चाहे तो लगे हुए खालें)

Tayca: 

พวกเขานอนเอกเขนกอยู่บนฟูกนอนซึ่งซับในของมันทำด้วยไหมพรมอย่างดี ผลไม้ของสวนทั้งสองแห่งนั้นอยู่ใกล้แค่มือเอื้อม

İbranice: 

שם הם נשענים על מצעים אשר רקומים מקטיפה, ופירות שני הגנים יתקרבו אליהם

Hırvatça: 

Naslonjeni bit će na postelje čije će postave od kadife biti, a plodovi u oba perivoja nadohvat ruke će stajati,

Rumence: 

Ei vor sta pe aşternuturi căptuşite cu brocart, iar rodul celor două grădini le va sta la îndemână.

Transliteration: 

Muttakieena AAala furushin batainuha min istabraqin wajana aljannatayni danin

Türkçe: 

Astarları atlastan döşeklere yaslanırlar. İki cennetin meyveleri elle alınacak kadar yakındır.

Sahih International: 

[They are] reclining on beds whose linings are of silk brocade, and the fruit of the two gardens is hanging low.

İngilizce: 

They will recline on Carpets, whose inner linings will be of rich brocade: the Fruit of the Gardens will be near (and easy of reach).

Azerbaycanca: 

Onlar (mö’minlər) orada astarları qalın ipəkdən olan döşəklərə söykənmiş olacaqlar. O iki cənnətin meyvələrini dərmək də asan olacaqdır (mö’minlər harada olsalar, ağaclar onlara yaxın gələcək, onlar həmin meyvələri ayaq üstə olanda da, oturanda da, uzananda da dərib yeyə biləcəklər).

Süleyman Ateş: 

(Orada) Astarları kalın atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.

Diyanet Vakfı: 

Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.

Erhan Aktaş: 

Astarları kalın ipekten minderlere yaslanırlar. İki Cennet’in meyvesi alınabilecek yakınlıktadır.

Kral Fahd: 

Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.

Hasan Basri Çantay: 

Hepsi de, astarları atlasdan olan döşemelere yaslanarak (nimetlenirler). Her iki cennetden devşirilen meyve (ler, ehl-i cennete) yakındır.

Muhammed Esed: 

(İşte böyle bir cennette, kutsananlar) atlastan dokunmuş halılara uzanarak (hayat sürecekler); ve bu iki bahçenin meyvesi kolayca erişebilecekleri yerde bulunacak.

Gültekin Onan: 

Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve devşirmesi (oradakilere) yakın (kolay)dır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Rableri huzurunda hesap vermekten korkanlar), astarları kalın ipekten olan yaygılar üzerinde yaslanıp oturarak nimetlenirler. Her iki cennetin meyvalarının toplanışı da yakından... (Zahmetsizce alınabilecek şekilde pek yakın).

Portekizce: 

Estarão reclinados sobre almofadas forradas de brocado, e os frutos de ambos os jardins estarão ao (seu) alcance.

İsveççe: 

[I lustgårdarna skall de saliga vila] på mjuka mattor bland kuddar, fodrade med sidenbrokad, och i båda lustgårdarna skall all frukt finnas inom nära räckhåll.

Farsça: 

[بهشتیان] بر بسترهایی که آستر آنها از حریر درشت بافت است، تکیه می زنند، و میوه های رسیده آن دو بهشت [به آسانی] در دسترس است.

Kürtçe: 

پاڵیان داوەتەوە لەسەر جۆرە فەرشێك کە بەرەکانیان لەئاوریشمی ئەستورە وە میوە لێ کردنەوەی ئەو دوو باخە نزیکە دەستە

Özbekçe: 

Ипак астарли тўшакларга ёнбошлаган ва икки жаннат мевалари яқин бўлган ҳоллари бор.

Malayca: 

Mereka (bersenang-senang di tempat masing-masing dalam Syurga itu dengan) berbaring di atas hamparan-hamparan, yang lapisan-lapisan sebelah dalamnya - dari sutera tebal yang bersulam; dan buah-buahan kedua-dua Syurga itu dekat (kepada mereka) untuk dipetik.

Arnavutça: 

(ata do të jenë) të mbështetur në shtrojet, astari i të cilave është prej mëndafshi të trashë, e frytet e dy xhenneteve do të jenë të afërta (për t’i kapë me dorë),

Bulgarca: 

Облегнати върху килими с подплата от брокат. И плодовете на двете градини ще са близо.

Sırpça: 

Биће наслоњени на постеље чије ће поставе од свилене тканине да буду, а плодови у обе баште надохват руке ће стајати,

Çekçe: 

Tam budou na kobercích brokátem podšitých odpočívat a plody obou zahrad na dosah ruky mít.

Urduca: 

جنتی لوگ ایسے فرشوں پر تکیے لگا کے بیٹھیں گے جن کے استر دبیز ریشم کے ہوں گے، اور باغوں کی ڈالیاں پھلوں سے جھکی پڑ رہی ہوں گی

Tacikçe: 

Бар бистарҳое, ки астарашон аз истабрақ аст, такя задаанд ва меваҳои он ду биҳишт дар наздикашон бошад.

Tatarca: 

Ул җәннәттәге кешеләр ефәктән булган түшәкләргә таянучылардыр, вә ул җәннәтнең җимешләре утырган кешегә дә, торган кешегә дә бик якындыр.

Endonezyaca: 

Mereka bertelekan di atas permadani yang sebelah dalamnya dari sutera. Dan buah-buahan di kedua surga itu dapat (dipetik) dari dekat.

Amharca: 

የውስጥ ጉስጉሳቸው ከወፍራም ሐር በኾኑ ምንጣፎች ላይ የተመቻቹ ሲኾኑ (ይንፈላሰሳሉ)፡፡ የሁለቱም ገነቶች ፍሬ (ለለቃሚ) ቅርብ ነው፡፡

Tamilce: 

விரிப்புகளில் சாய்ந்தவர்களாக அவர்கள் இருப்பார்கள். அவற்றின் உள்பக்கங்கள் மொத்தமான பட்டுத் துணியால் ஆனதாக இருக்கும். இன்னும், இரண்டு சொர்க்கங்களின் கனிகளும் (அவற்றை உண்ண விரும்புபவர்களுக்கு மிக) சமீபமாக இருக்கும்.

Korece: 

그들은 융단위에 놓여진 안 락한 침대위에 금실로 장식된 침 대에 기대게 될 것이며 두 천국의과실이 가까이에 있노라

Vietnamca: 

Họ ngả mình trên những chiếc giường được lót bằng gấm lụa, và trái quả trong hai Ngôi Vườn thì gần tầm tay hái.