Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

194

Ayet No: 

487

Sayfa No: 

75

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ

Çeviriyazı: 

rabbenâ veâtinâ mâ ve`attenâ `alâ rusülike velâ tuḫzinâ yevme-lḳiyâmeh. inneke lâ tuḫlifü-lmî`âd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Rabbimiz! bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin.

Diyanet İşleri: 

Rabbimiz! Peygamberlerinle vadettiklerini bize ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Sen şüphesiz sözünden caymazsın.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Rabbimiz, bize ver peygamberlerine vaadettiklerini ve aşağılık bir hale getirme bizi kıyamet gününde, gerçekten de sen vaadinden dönmezsin.

Şaban Piriş: 

Rabbimiz! Bizim günahlarımızı bağışla, suçlarımızı ört, iyilerle birlikte canımızı al! Rabbimiz, bizlere gönderdiğin elçilerinle vadettiğin şeyleri ver ve kıyamet günü bizi rüsva etme, sen sözünden dönmezsin.

Edip Yüksel: 

Rabbimiz, elçilerin yoluyla bize söz verdiğin şeyi ver, diriliş gününde bizi rezil etme. Sen sözünden hiç caymazsın.

Ali Bulaç: 

Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet etmeyensin.

Suat Yıldırım: 

“Rabbena! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfatları bize lütfet, bizi kıyamet günü rezil ve perişan eyleme. Sen asla sözünden dönmezsin!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ey Rabbimiz! Peygamberlerine karşı bizlere vaad buyurduklarını bizlere ihsan buyur. Ve bizleri Kıyamet gününde rüsvay etme. Şüphe yok ki, sen vaad buyurduğundan dönmezsin.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey Rabbimiz! Resullerin aracılığıyla bize vaat etmiş olduğunu da bize ver; kıyamet günü bizi rezil etme! Sen, vaadine asla ters düşmezsin.

Bekir Sadak: 

Fakat Rablerinden sakinanlara, Allah katindan konukluklar bulunan, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetler vardir. Allah katindaki seyler, iyi olanlar icin daha hayirlidir.

İbni Kesir: 

3:192

Adem Uğur: 

Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme

İskender Ali Mihr: 

Rabbimiz! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin şeyleri bize ver ve kıyamet günü bizi rezil ve perişan etme. Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin.

Celal Yıldırım: 

Rabbimiz! peygamberlerine bizim için va´dettiklerini bize ver, Kıyamet günü bizi rezîl ve rüsvay etme. Şüphesiz ki sen va´dinden dönmezsin.

Tefhim ul Kuran: 

«Rabbimiz, peygamberlerine va´dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi ´hor ve aşağılık´ kılma. Şüphesiz Sen, va´dine muhalefet etmeyensin.»

Fransızca: 

Seigneur ! Donne-nous ce que Tu nous a promis par Tes messagers. Et ne nous couvre pas d'ignominie au Jour de la Résurrection. Car Toi, Tu ne manques pas à Ta promesse".

İspanyolca: 

¡Y danos, Señor, lo que nos has prometido por Tus enviados y no nos cubras de oprobio el día de la Resurrección! Tú no faltas a Tu promesa.

İtalyanca: 

Signore, dacci quello che ci hai promesso attraverso i Tuoi messaggeri e non coprirci di ignominia nel Giorno della Resurrezione. In verità Tu non manchi alla promessa".

Almanca: 

Unser HERR! Und lasse uns das zuteil werden, was DU uns über Deine Gesandten versprochen hast und erniedrige uns nicht am Tag der Auferstehung! Gewiß, DU brichst nie Dein Versprechen."

Çince: 

我们的主啊!你曾借众使者的口而应许我们的恩惠,求你把它赏赐我们,求你在复活日不要凌辱我们。你确是不爽约的。

Hollandaca: 

O Heer! geef ons ook wat gij door uwe gezanten hebt beloofd, en bedek ons niet met schande op den dag der opstanding. Gij verbreekt uwe belofte niet.

Rusça: 

Господь наш! Даруй нам то, что Ты обещал нам через Своих посланников, и не позорь нас в День воскресения, ведь Ты не нарушаешь обещаний".

Somalice: 

Eebahanow na sii waxaad noogu Yaboohday Rasuuladaada hana na Dul leyn Maalinta Qiyaame, Adigu ma Baajisid Ballane.

Swahilice: 

Mola wetu Mlezi! Na utupe uliyo tuahidi kwa Mitume wako, wala usituhizi Siku ya Kiyama. Hakika Wewe huvunji miadi.

Uygurca: 

پەرۋەردىگارىمىز! بىزگە پەيغەمبەرلىرىڭ ئارقىلىق ۋەدە قىلغان نەرسىنى (يەنى ئىتائەت قىلغانلارغا خاس بولغان جەننەتنى) بەرگىن، قىيامەت كۈنى بىزنى رەسۋا قىلمىغىن. سەن ھەقىقەتەن ۋەدەڭگە خىلاپلىق قىلمايسەن»

Japonca: 

主よ,あなたの使徒たちによって,わたしたちに約束されたものを授け,また審判の日には屈辱から救って下さい。本当にあなたは,決して約束を無になさいません。」

Arapça (Ürdün): 

«ربَّنا وآتنا» أعطنا «ما وعدتنا» به «على» ألسنه «رسلك» من الرحمة والفضل وسؤالهم ذلك وإن كان وعده تعالى لا يخلف سؤال أن يجعلهم من مستحقيه لأنهم لم يتيقنوا استحقاقهم له وتكرير ربَّنا مبالغة في التضرع «ولا تُخزنا يوم القيامة إنك لا تُخلف الميعاد» الوعد بالبعث والجزاء.

Hintçe: 

और ऐ पालने वाले अपने रसूलों की मार्फत जो कुछ हमसे वायदा किया है हमें दे और हमें क़यामत के दिन रूसवा न कर तू तो वायदा ख़िलाफ़ी करता ही नहीं

Tayca: 

โอ้พระผู้เป็นเจ้าของพวกข้าพระองค์! และได้โปรดประทานแก่พวกข้าพระองค์สิ่งที่พระองค์ได้สัญญาไว้แก่พวกข้าพระองค์ โดยผ่านบรรดาร่อซูลของพระองค์ และโปรดอย่าได้ทรงยังความอัปยศแก่พวกข้าพระองค์ในวันปรโลกเลย แท้จริงพระองค์นั้นไม่ทรงผิดสัญญา

İbranice: 

ריבוננו! הענק לנו את אשר הבטחת לנו על-ידי שליחיך, ואל תעליבנו ביום תחיית-המתים, הן, אתה אינך מפר הבטחה

Hırvatça: 

Gospodaru naš, daj nam ono što si nam obećao preko Svojih poslanika i ne ponizi nas na Kijametskom danu! Ti, doista, ne kršiš obećanje Svoje!"

Rumence: 

Domnul nostru! Dă-ne nouă ceea ce ne-ai făgăduit prin glasul trimişilor Tăi şi nu ne mâhni în Ziua Învierii, căci Tu nu-ţi calci niciodată făgăduiala.”

Transliteration: 

Rabbana waatina ma waAAadtana AAala rusulika wala tukhzina yawma alqiyamati innaka la tukhlifu almeeAAada

Türkçe: 

"Ey Rabbimiz! Resullerin aracılığıyla bize vaat etmiş olduğunu da bize ver; kıyamet günü bizi rezil etme!Sen, vaadine asla ters düşmezsin."

Sahih International: 

Our Lord, and grant us what You promised us through Your messengers and do not disgrace us on the Day of Resurrection. Indeed, You do not fail in [Your] promise."

İngilizce: 

Our Lord! Grant us what Thou didst promise unto us through Thine messengers, and save us from shame on the Day of Judgment: For Thou never breakest Thy promise.

Azerbaycanca: 

Ey Rəbbimiz! Öz peyğəmbərlərin vasitəsilə bizə və’d etdiklərini ver və qiyamət günündə bizi rüsvay etmə! Əlbəttə, Sən Öz və’dinə xilaf çıxmazsan!”

Süleyman Ateş: 

Rabbimiz bize, elçilerine va'dettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil, perişan etme. Zira sen verdiğin sözden caymazsın!

Diyanet Vakfı: 

Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vadettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vadinden caymazsın!

Erhan Aktaş: 

“Rabb’imiz! Resûllerinin diliyle vadettiklerini bize ver, kıyamet gününde bizi alçaltma; kuşkusuz, Sen, verdiğin sözden dönmezsin.”

Kral Fahd: 

Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil rüsva etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın!

Hasan Basri Çantay: 

«Ey Rabbimiz, senin peygamberlerine karşı bize va´d etdiklerini ver bize. Kıyaamet günü yüzümüzü kara çıkarma. Şübhe yok ki Sen asla sözünden dönmezsin».

Muhammed Esed: 

"Ey Rabbimiz! Elçilerin vasıtasıyla vaad ettiğin şeyi bize bahşet ve Kıyamet Günü bizi mahcup etme! Şüphesiz, sen sözünden asla caymazsın!"

Gültekin Onan: 

3:192

Ali Fikri Yavuz: 

Ey Rabbimiz, peygamberlerinin lisânı üzere bize vâdettiğin sevabı ver ve kıyamet gününde bizi rüsvay etme. Şüphe yok ki sen vaadinden dönmezsin.”

Portekizce: 

Ó Senhor nosso, concede-nos o que prometeste, por intermédio dos Teus mensageiros, e não aviltes no Dia daRessurreição. Tu jamais quebras a promessa.

İsveççe: 

Skänk oss, Herre, det som Du har lovat oss genom Dina sändebud och låt oss inte stå där med skammen på Uppståndelsens dag! Aldrig sviker Du Ditt löfte!"

Farsça: 

پروردگارا! آنچه را که به وسیله فرستادگانت به ما وعده داده ای به ما عطا فرما و روز قیامت، ما را رسوا و خوار مکن؛ زیرا تو خلف وعده نمی کنی؟

Kürtçe: 

ئەی پەروەردگارمان پێمان ببەخشە (لەپاش مردن) ئەوەی بەڵێنت پێ داین لەسەر زوبانی پێغەمبەرەکانت و ڕیسوامان مەکە لە ڕۆژی دوایی دا (ھەستانەوە) بێگومان تۆ بەڵێن ناشکێنیت

Özbekçe: 

Роббимиз, бизга Пайғамбарларингга ваъда қилган нарсаларингни бергин ва бизни қиёмат куни шарманда қилмагин. Албатта, Сен ваъдага хилоф қилмайсан», дерлар. (Ушбу ояти карималардан кўриниб турибдики, Аллоҳнинг биру борлиги ҳамда чексиз қудрати ва бошқа комил сифатларини тўла англаб етиш учун ибодат ва тафаккур лозим экан. Бири бўлиб иккинчиси бўлмаса ҳам, иш битмас экан. Аллоҳни тик турган, ўтирган ва ёнбошлаган ҳолларда эслаш даражаси улуғ даража бўлиб, инсон ибодатга олий мақомга эришгандагина ушбу даражага кўтарилади. Шундай даражада тафаккур қилган одам қалби соф ҳолга келади ва дуо қилса, ижобат бўладиган мақомга етади.)

Malayca: 

Wahai Tuhan kami! Berikanlah kepada kami pahala yang telah Engkau janjikan kepada kami melalui Rasul-rasulMu, dan janganlah Engkau hinakan kami pada hari kiamat; sesungguhnya Engkau tidak memungkiri janji".

Arnavutça: 

o Zoti ynë! Epna shpërblimin që na ke premtuar me anën e pejgamberëve Tu dhe mos na poshtëro në Ditën e Kijametit! Se, Ti, me të vërtetë, nuk shmangesh nga premtimi i dhënë.

Bulgarca: 

И дари ни, Господи, онова, което си ни обещал чрез Твоите пратеници, и не ни опозорявай в Деня на възкресението! Ти никога не нарушаваш обещанието.”

Sırpça: 

Господару наш, дај нам оно што си нам обећао преко Својих посланика и не понизи нас на Судњем дану! Ти, заиста, не кршиш Своје обећање!“

Çekçe: 

Pane náš, a dej nám to, cos nám přislíbil ústy poslů svých, a nezarmuť nás v den zmrtvýchvstání, vždyť Ty neopomíjíš splnit sliby Své!'

Urduca: 

خداوندا! جو وعدے تو نے اپنے رسولوں کے ذریعہ سے کیے ہیں اُن کو ہمارے ساتھ پورا کر اور قیامت کے دن ہمیں رسوائی میں نہ ڈال، بے شک تو اپنے وعدے کے خلاف کرنے والا نہیں ہے"

Tacikçe: 

Эй Парвардигори мо, ато кун ба мо он чиро, ки ба забони паёмбаронат ба мо ваъда додаӣ ва моро дар рӯзи қиёмат расво макун, ки Ту ваъдаи хеш хилоф намекунӣ».

Tatarca: 

Ий Раббыбыз, рәсүлләрең аркылы безгә вәгъдә иткән җәннәтне дә бир һәм кыямәт көнне безләрне хур кылмагыл! Син, әлбәттә, вәгъдәңне бозмыйсың".

Endonezyaca: 

Ya Tuhan kami, berilah kami apa yang telah Engkau janjikan kepada kami dengan perantaraan rasul-rasul Engkau. Dan janganlah Engkau hinakan kami di hari kiamat. Sesungguhnya Engkau tidak menyalahi janji".

Amharca: 

«ጌታችን ሆይ! በመልክተኞችህም ላይ ተስፋ ቃል ያደረግክልንን ስጠን፡፡ በትንሣኤ ቀንም አታዋርደን፡፡ አንተ ቀጠሮን አታፈርስምና» (የሚሉ ናቸው)፡፡

Tamilce: 

“எங்கள் இறைவா! இன்னும், உன் தூதர்கள் மூலம் எங்களுக்கு நீ வாக்களித்ததை எங்களுக்குத் தருவாயாக! இன்னும், மறுமை நாளில் எங்களை இழிவுபடுத்தாதே! நிச்சயமாக நீ வாக்குறுதியை மீற மாட்டாய்’’ (என்றும் அவர்கள் பிரார்த்தித்தார்கள்.)

Korece: 

주여 당신의 선지자들을 통하여 약속하신 것을 저희에게 주 옵소서 심판의 날에 저희를 방황 치 않도록 하여주소서 당신은 약 속을 지키시는 분이옵니다

Vietnamca: 

“Lạy Thượng Đế của bầy tôi, xin Ngài ban cho bầy tôi những thứ mà Ngài đã hứa với bầy tôi qua (lời nói của) các vị Thiên Sứ của Ngài và xin đừng sỉ nhục bầy tôi vào Ngày Phán Xét. Quả thật, Ngài không bao giờ thất hứa.”