Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

18

Ayet No: 

4151

Sayfa No: 

469

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ ۚ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ

Çeviriyazı: 

veenẕirhüm yevme-l'âzifeti iẕi-lḳulûbü lede-lḥanâciri kâżimîn. mâ liżżâlimîne min ḥamîmiv velâ şefî`iy yüṭâ`.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yaklaşmakta olan o felaket (kıyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.

Diyanet İşleri: 

Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zalimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefaati kabul edilecek bir şefaatçi.

Şaban Piriş: 

Onları, iyice yaklaşan günden uyarıp, korkut. O zaman yürekler kederli bir halde gırtlaklara dayanır. Zalimler için bir dost ve sözü dinlenen bir şefaatçi de yoktur.

Edip Yüksel: 

Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçı vardır.

Ali Bulaç: 

Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.

Suat Yıldırım: 

Onları, yaklaşan müthiş güne karşı uyar! Yürekler ağıza gelir, yutkunur da yutkunurlar. O zalim kâfirlerin ne dostları, ne de sözüne itibar edilir şefaatçileri olmaz. [53,57-58; 54,1; 21,1; 16,1, 67,27; 78,38]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onları o yakın gün ile korkut. O vakit ki, yürekler gırtlağa dayanmış olarak korku ile dolmuş bulunur. Zalimler için ne bir yakın dost vardır, ne de itaat olunacak bir şefaatçi vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.

Bekir Sadak: 

40:23

İbni Kesir: 

Onları yaklaşan gün ile uyar. O zaman ki

Adem Uğur: 

Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve yaklaşan gün (kıyâmet günü) konusunda onları uyar. O zaman kalpler, korku ile hançerelere gelir (can boğaza gelir). Zalimler için yakın bir dost ve şefaati kabul edilir bir şefaatçi yoktur.

Celal Yıldırım: 

Onları yaklaşmakta olan gün (Kıyamet) ile uyar. Yürekler yutkuna yutkuna gırtlaklara dayanır o gün. Zâlimler için ne sıcak bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyarıp korkut

Fransızca: 

et avertis-les du jour qui approche, quand les coeurs remonteront aux gorges, terrifiés (ou angoissés). Les injustes n'auront ni ami zélé, ni intercesseur écouté.

İspanyolca: 

Prevénles contra el día de la Inminente, cuando, angustiados, se les haga un nudo en la garganta. No tendrán los impíos ningún amigo ferviente ni intercesor que sea escuchado.

İtalyanca: 

Avvertili [o Muhammad] del Giorno che si avvicina, quando angosciati avranno i cuori in gola. Gli ingiusti non avranno né amici solleciti né intercessori ascoltati.

Almanca: 

Und warne sie vor dem Tag des Heranrückenden, wenn die Herzen an den Kehlen würgend sitzen. Für den Unrecht-Begehenden gibt es weder einen engen Freund, noch einen Fürbittenden, dem entsprochen wird.

Çince: 

你应当以临近之日警告他们,那时他们的心将升到咽喉,他满腹忧愁。不义者,将没有任何亲友,也没有奏效的说情者。

Hollandaca: 

Waarschuw hen dus, o profeet! voor den dag die spoedig zal naderen, als de harten der menschen tot hunne kelen opstijgen en hen smoren. De ongeloovigen zullen geen vriend of tusschenpersoon hebben, die gehoord zal worden.

Rusça: 

Предупреди их о приближающемся дне, когда сердца подступят к горлу, и они будут опечалены. Не будет у беззаконников ни любящего родственника, ни заступника, которому подчиняются.

Somalice: 

Uga dig Nabiyow dadka Maalinta dhaw (Qiyaamada) markuu wadnuhu imaan dhuunta (Cabsi darteed) iyagoo naxsan daalimiinna uma sugnaan sokeeye iyo mid u shafeecoo la maqlo.

Swahilice: 

Na waonye siku inayo kurubia, wakati nyoyo zitakapo fika kooni, nao wamejaa huzuni. Madhaalimu hawatakuwa na rafiki, wala mwombezi wa kuitikiwa.

Uygurca: 

ئۇلارنى قىيامەت كۈنىدىن ئاگاھلاندۇرغىن، ئۇ چاغدا دىللار (قورقۇنچنىڭ قاتتىقلىقىدىن) بوغۇزلارغا قاپلىشىۋالىدۇ، ئۇلار قايغۇ - ھەسرەتكە تولىدۇ، زالىملارغا يېقىن دوست ۋە شاپائىتى قوبۇل قىلىنىدىغان شاپائەتچى بولمايدۇ

Japonca: 

だからあなたは,近付いているその日に就いてかれらに警告しなさい。その時かれらの心臓は喉元に上って塞ぎ,息を止める。悪行の者には一人の友もなく,執り成す者がいたにしても聞きいれられない(その日のことを)。

Arapça (Ürdün): 

(وأنذرهم يوم الآزفة) يوم القيامة من أزف الرحيل: قرب (إذ القلوب) ترتفع خوفا (لدى) عند (الحناجر كاظمين) ممتلئين غما حال من القلوب عوملت بالجمع بالياء والنون معاملة أصحابها (ما للظالمين من حميم) محب (ولا شفيع يطاع) لا مفهوم للوصف إذ لا شفيع لهم أصلا "" فما لنا من شافعين "" أوله مفهوم بناء على زعمهم أن لهم شفعاء، أي لو شفعوا فرضا لم يقبلوا.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम उन लोगों को उस दिन से डराओ जो अनक़रीब आने वाला है जब लोगों के कलेजे घुट घुट के (मारे डर के) मुँह को आ जाएंगें (उस वक्त) न तो सरकशों का कोई सच्चा दोस्त होगा और न कोई ऐसा सिफारिशी जिसकी बात मान ली जाए

Tayca: 

และจงเตือนพวกเขาให้ทราบถึงวันที่ใกล้เข้ามา (วันกิยามะฮฺ) เมื่อหัวใจเข้ามาติดอยู่ที่ลำคอด้วยความอดกลั้น ไม่มีมิตรที่สนิทสนมสำหรับบรรดาผู้อธรรม และไม่มีผู้ช่วยเหลือคนใดที่จะถูกเชื่อฟัง

İbranice: 

והזהר אותם מפני היום אשר קרב ובא, כאשר הלבבות עד לגרון יגיעו, והם ייחנקו מפחד. אין (ביום הדין) למקפחים כל קרוב רחום, ולא מליץ יושר אשר דבריו נשמעים

Hırvatça: 

I upozori ih na Bliski dan, kada će srca do grkljana doprijeti i popriječiti se, kada zulumćari ni prisna prijatelja ni posrednika neće imati čiji zagovor bi uslišan bio.

Rumence: 

Previne-i asupra Zilei care se apropie, când inimile vor înăbuşi gâtlejurile. Nedrepţii nu vor afla prieten şi nici mijlocitor căruia i s-ar da ascultare.

Transliteration: 

Waanthirhum yawma alazifati ithi alquloobu lada alhanajiri kathimeena ma lilththalimeena min hameemin wala shafeeAAin yutaAAu

Türkçe: 

Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.

Sahih International: 

And warn them, [O Muhammad], of the Approaching Day, when hearts are at the throats, filled [with distress]. For the wrongdoers there will be no devoted friend and no intercessor [who is] obeyed.

İngilizce: 

Warn them of the Day that is (ever) drawing near, when the hearts will (come) right up to the throats to choke (them); No intimate friend nor intercessor will the wrong-doers have, who could be listened to.

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər!) Onları (hövldən) ürəklərin ağıza gələcəyi (udquna belə biməyəcəkləri və ya ürəkləri qəm-qüssə ilə dolacağı) yaxın günlə (qiyamət günü ilə) qorxut. (O gün) zalımların nə bir dostu, nə də sözü keçən bir şəfaətçisi olar!

Süleyman Ateş: 

Onları yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) yürekler, (korkudan adeta yerinden sökülüp) gırtlaklara dayanmıştır; (kederlerini) yutkunur dururlar. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir aracıları yoktur.

Diyanet Vakfı: 

Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.

Erhan Aktaş: 

Yaklaşan gün hakkında onları uyar. O Gün korkudan yürekler ağızlara gelir. Zâlimler için ne samimi bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi(1) vardır.

Kral Fahd: 

Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o, onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçisi vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara o yakın günün tehlikesini anlat. O zaman yürekleri — gamla dolu ve herkes ebsem olarak — ta gırtlakların yanındadır. Zaalimlerin ne müşfik bir yakın, ne de (şefaati) dinlenebilecek bir aracısı yokdur.

Muhammed Esed: 

Bu sebeple, onları yüreklerin boğulurcasına gırtlağa dayanacağı o yaklaşan Gün´e karşı uyar! (o Gün) zalimler ne bir dost bulacaklar, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.

Gültekin Onan: 

Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, o müşrikleri gelmesi yakın) kıyamet günü ile korkut. O vakit kalbler, hüzünle dolu olarak gırtlaklara çıkmış yutkunur dururlar. Kâfirlerin ne bir yakını var, ne de şefaatı makbul bir şefaatçisi...

Portekizce: 

Admoesta-os com o dia iminente quando, angustiados, os corações lhes subirão às gargantas. Os iníquos não terãoamigos íntimos, nem intercessores que possam obedecer.

İsveççe: 

Varna dem att den Dag närmar sig då struparna skall snöras samman av ångest; [då] syndarna inte [skall kunna kalla till hjälp] en kär vän och alla förböner skall vara förgäves.

Farsça: 

و آنان را از روز نزدیک بیم ده، آن گاه که [از شدت ترس] جان ها به گلوگاه رسد، در حالی که همه وجودشان پر از غم و اندوه است. برای ستمکاران هیچ دوست مهربانی و شفیعی که شفاعتش پذیرفته شود، وجود ندارد!

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ) ئەوان لەڕۆژە نزیکەکە (لەقیامەت) بترسێنە لەوکاتەی دڵەکان (لەترسا) گەشتوونەتە گەروو ھەموو پیش دەخۆنەوە ستەمکاران نەھیچ دۆستێکیان ھەیە وە نە تکاکارێک بەگوێی بکرێت

Özbekçe: 

Сен уларни яқинлашгувчи кундан огоҳлантир. Ўшанда жонлар халқумга келиб, ғам-ғуссага тўлиб турарлар. Золимлар учун ҳеч бир дўст ҳам, итоат қилинадиган шафоатчи ҳам йўқ. (Яқинлашгувчи кун қиёмат кунидир. У ҳадемай келиб қолади. Кўзни очиб юмгунча рўй беради. Одамлар ўша кундан огоҳ бўлсинлар. У кун оғир кун бўлади. Ҳаёти дунёда куфр ва ширк ила зулмга юрган кишилар учун ёнини оладиган дўст ҳам, гапига қулоқ соладиган шафоатчи ҳам бўлмайди.)

Malayca: 

Dan berilah amaran (wahai Muhammad) kepada mereka tentang (hari kiamat) yang dekat (masa datangnya), iaitu ketika hati seseorang merasa resah gelisah, kerana cemas takut, sambil masing-masing menahan perasaannya itu. (Pada saat itu) orang-orang yang zalim tidak akan mendapat seorang sahabatpun yang boleh membelanya, dan tidak akan mendapat pemberi syafaat yang diterima pertolongannya.

Arnavutça: 

Dhe, paralajmëroi ata për Ditën e afërt të Gjykimit, kur zemrat do t’u vijnë deri në fyt prej pikëllimit. (Atëherë), për njerëzit e këqinj nuk ekziston asnjë mik i sinqertë dhe ndërmjetësues i pranueshëm.

Bulgarca: 

И предупреди ги ти за наближаващия Ден, когато, спотаили ужас, сърцата ще са в гърлата! За угнетителите не ще има нито приятел, нито застъпник, който да бъде послушан.

Sırpça: 

И упозори их на Блиски дан, када ће срца до гркљана да допру и попрече се, када неверници неће имати ни блиског пријатеља ни посредника чији заговор би био услишан.

Çekçe: 

Varuj je přede dnem, jenž blízko již stojí, kdy srdce budou v hrdlech úzkostí a promluvit nebudou schopni. Nespravedliví nebudou mít přítele vřelého ani přímluvce, jemuž sluchu by bylo popřáno.

Urduca: 

اے نبیؐ، ڈرا دو اِن لوگوں کو اُس دن سے جو قریب آ لگا ہے جب کلیجے منہ کو آ رہے ہوں گے اور لوگ چپ چاپ غم کے گھونٹ پیے کھڑے ہونگے ظالموں کا نہ کوئی مشفق دوست ہو گا اور نہ کوئی شفیع جس کی بات مانی جائے

Tacikçe: 

Аз рӯзи қиёмат битарсонашон. Он гоҳ ки дилҳо лабрез аз андӯҳ наздики ҳанҷарҳо (гулӯҳо) расад. Ситамкоронро дар он рӯз на хешованде бошад ва на шафеъе, (пуштибон) ки суханашро бишнаванд.

Tatarca: 

Кәферләрне кыямәт көне белән куркыт, ул көн утка керергә якын көннәредер, ул көндә кайгыдан вә куркынычтан йөрәкләр бугазга килерләр. Ул көндә залимнәргә яклаучы дус булмас, шәфәгатьче дә булмас.

Endonezyaca: 

Berilah mereka peringatan dengan hari yang dekat (hari kiamat yaitu) ketika hati (menyesak) sampai di kerongkongan dengan menahan kesedihan. Orang-orang yang zalim tidak mempunyai teman setia seorangpun dan tidak (pula) mempunyai seorang pemberi syafa'at yang diterima syafa'atnya.

Amharca: 

ቅርቢቱንም (የትንሣኤን) ቀን ልቦች ጭንቀትን የተመሉ ኾነው ላንቃዎች ዘንድ የሚደርሱበትን ጊዜ አስጠንቅቃቸው፡፡ ለበዳዮች ምንም ወዳጅና ተሰሚ አማላጅ የላቸውም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நெருங்கி வரக்கூடிய (மறுமை) நாளைப் பற்றி அவர்களை நீர் எச்சரிப்பீராக! உள்ளங்கள் (பயத்தால்) தொண்டைகளுக்கு அருகில் வந்துவிடும்போது அவர்கள் துக்கம் நிறைந்தவர்களாக இருப்பார்கள். அந்த அநியாயக்காரர்களுக்கு நண்பர் எவரும் இருக்கமாட்டார். (பரிந்துரை) ஏற்றுக்கொள்ளப்படும்படியான பரிந்துரையாளரும் இருக்க மாட்டார்.

Korece: 

가까이 다가오는 그날을 그 들에게 경고하라 그때가 되면 마 음의 공포가 목까지 이르러 그들 을 질식케 하니 죄인들은 친구도 그리고 귀를 기울일 중재자도 없 노라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy cảnh báo họ về Ngày (Phán Xét) đang tiến đến gần, Ngày mà những quả tim (do kinh hoàng) sẽ nhảy lên nơi cổ họng, làm nghẹt thở. Những kẻ làm điều sai quấy sẽ không có bạn bè và cũng không có người can thiệp nào để nhờ cậy.