Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

39

Sûredeki Ayet No: 

68

Ayet No: 

4126

Sayfa No: 

466

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَن شَاءَ اللَّهُ ۖ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَىٰ فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنظُرُونَ

Çeviriyazı: 

venüfiḫa fi-ṣṣûri feṣa`iḳa men fi-ssemâvâti vemen fi-l'arḍi illâ men şâe-llâh. ŝümme nüfiḫa fîhi uḫrâ feiẕâ hüm ḳiyâmüy yenżurûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve sûra üflenmiştir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılmıştır. Ancak Allah'ın dilediği müstesna. Sonra ona bir daha üflenmiştir. Bu defa da hep onlar kalkmışlar bakıyorlardır.

Diyanet İşleri: 

Sura üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sura bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Sur'a üfürülmüştür de göklerdekilerin ve yeryüzündekilerin hepsi de, o sesin şiddetinden ölüp gitmiştir, sonra bir daha üfürülünce o zaman hepsi dirilmiştir, ne olacak diye bakınıp durmadalar.

Şaban Piriş: 

Sûr’a üflenmiş, Allah’ın diledikleri dışında yerde ve göklerde kim varsa ölmüştür. Sonra ona tekrar üflendiği zaman onlar ayağa kalkar ve bakıp dururlar.

Edip Yüksel: 

Boruya üflenir üflenmez göklerde ve yerde kim varsa, ALLAH'ın diledikleri hariç kendinden geçip bayılırlar. Sonra ona tekrar üflenir de onlar ayağa kalkıp bakışırlar

Ali Bulaç: 

Sur'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.

Suat Yıldırım: 

Sûra üflenir; Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde kim varsa çarpılıp cansız yere düşer. Sonra ona bir daha üflenir: Bir de bakarsın bütün insanlar, kabirlerinden ayağa kalkmış, etrafa bakınıp duruyorlar! [79,13-14; 17,52; 30,25]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Sûr´a üfürülmüştür. Hemen göklerde kim var ise ve yerde kim var ise ölüvermiştir. Allah´ın dilediği kimse müstesna. Sonra Sûr´a tekrar üfürülmüştür. O anda onlar kalkarak bakışırlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sûra üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sûra bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar.

Bekir Sadak: 

Onlar: «Bize verdigi sozde duran ve bizi bu yere varis kilan Allah´a hamdolsun. Cennettte istedigimiz yerde oturabiliriz. Yararli is isleyenlerin ecri ne guzelmis!» derler.

İbni Kesir: 

Ve Sur´a üflenmiştir. Artık Allah´ın dilediği bir yana, göklerde olanlar ve yerde olanlar baygın düşmüştür. Sonra ona bir daha üflenmiş ve bir de bakacaksın ki ayakta bakınıp duruyorlar.

Adem Uğur: 

Sûr´a üflenince, Allah´ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!

İskender Ali Mihr: 

Ve sur´a üfürülmüş, Allah´ın diledikleri hariç, göklerde ve yerde olanlar ölmüşlerdir. Sonra ona (sur´a) bir defa daha üfürüldüğü zaman onlar ayağa kalkarak bakınırlar.

Celal Yıldırım: 

Sûr´a üfürülünce, Allah´ın dilediğinin dışında, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi çarpılıp cansız yere düşer. Sonra ona bir daha üfürülür derken (ölenlerin tamamı) kalkıp bakışırlar.

Tefhim ul Kuran: 

Sûr´a üfürüldü

Fransızca: 

Et on soufflera dans la Trompe, et voilà que ceux qui seront dans les cieux et ceux qui seront sur la terre seront foudroyés, sauf ceux qu'Allah voudra [épargner]. Puis on y soufflera, et voilà debout à regarder.

İspanyolca: 

Se tocará la trompeta y los que estén en los cielos y en la tierra caerán fulminados, excepto los que Alá quiera. Se tocará la trompeta otra vez y he aquí que se pondrán en pie, mirando.

İtalyanca: 

Sarà soffiato nel Corno e cadranno folgorati tutti coloro che saranno nei cieli e sulla terra, eccetto coloro che Allah vorrà. Quindi vi sarà soffiato un'altra volta e si alzeranno in piedi a guardare.

Almanca: 

Und es wurde in As-sur geblasen, dann erschlagen wurden alle in den Himmeln und auf Erden außer denjenigen, die ALLAH will. Dann wurde darin ein zweites (Mal) hineingeblasen, sogleich waren sie stehend und schauten zu.

Çince: 

号角一响,凡在天地间的,都要昏倒,除非真主所意欲的。然后,号角再响一次,他们就忽然站起来,东瞻西顾的。

Hollandaca: 

Eene trompet zal geblazen worden, en allen die in den hemel en op aarde zijn, behalve zij, omtrent welke het Gode zal behagen, hen van het algemeene lot uit te zonderen, zullen den geest geven. Daarna zal nog eens geblazen worden, en ziet, zij zullen verrijzen en opzien.

Rusça: 

Но подуют в Рог, и тогда потеряют сознание (или умрут) те, кто на небесах, и те, кто на земле, кроме тех, кого Аллах пожелает оставить. Потом в нее подуют еще раз, и тогда они встанут и будут смотреть.

Somalice: 

Waxaa la afuufi suurka (Buunka qiyaame) waxaana suuxi (Dhiman) waxa samooyinka iyo dhulka ku sugan, cidduu Eebe doona mooyee, markaasaa la afuufi mid kale waxaana soo bixi dadkii iyagoo taagan oo sugi (xukunka Eebe).

Swahilice: 

Na litapulizwa barugumu, wazimie waliomo mbinguni na waliomo katika ardhi, isipo kuwa aliye mtaka Mwenyezi Mungu. Kisha litapulizwa mara nyengine. Hapo watainuka wawe wanangojea.

Uygurca: 

سۇر چېلىنغاندا ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى اﷲ خالىغاندىن باشقا مەخلۇقاتلارنىڭ ھەممىسى ئۆلىدۇ، ئاندىن سۇر ئىككىنچى قېتىم چېلىنغاندا ناگاھان ئۇلار تۇرۇپ (نېمىگە بۇيرۇلىدىغانلىقلىرىغا) قاراپ تۇرىدۇ

Japonca: 

ラッパが吹かれると,天にあるものまた地にあるものも,アッラーが御望みになられる者の外は気絶しよう。次にラッパが吹かれると,見よ,かれらは起き上って見まわす。

Arapça (Ürdün): 

«ونفخ في الصور» النفخة الأولى «فصعق» مات «من في السماوات ومن في الأرض إلا من شاء الله» من الحور والوالدان وغيرهما «ثم نفخ فيه أخرى فإذا هم» أي جميع الخلائق الموتى «قيام ينظرون» ينتظرون ما يفعل بهم.

Hintçe: 

और जब (पहली बार) सूर फँका जाएगा तो जो लोग आसमानों में हैं और जो लोग ज़मीन में हैं (मौत से) बेहोश होकर गिर पड़ेंगें) मगर (हाँ) जिस को ख़ुदा चाहे वह अलबत्ता बच जाएगा) फिर जब दोबारा सूर फूँका जाएगा तो फौरन सब के सब खड़े हो कर देखने लगेंगें

Tayca: 

และสังข์ได้ถูกเป่าขึ้น แล้วบรรดาผู้ที่อยู่ในชั้นฟ้าทั้งหลาย และแผ่นดินจะล้มลงตายเว้นแต่ผู้ที่อัลลอฮฺประสงค์ แล้วสังข์ได้ถูกเป่าขึ้นอีกครั้งหนึ่ง แล้วพวกเขาก็ลุกขึ้นยืนมองดู

İbranice: 

וינשפו בשופר ויוכה בהלם כל אשר בשמים ובארץ, פרט לאלה שאלוהים ימנע זאת מהם. ואחר-כך ייתקע שוב בשופר ואז יקומו ויביטו

Hırvatça: 

I u rog će biti puhnuto, i umrijet će oni na nebesima i oni na Zemlji, ostat će samo oni koje bude Allah odabrao; poslije će se u rog drugi put puhnuti i oni će, odjednom, ustati i čekati.

Rumence: 

Când va sufla în trâmbiţă, cei din ceruri şi cei de pe pământ vor fi trăsniţi, afară de cei pe care Dumnezeu voieşte. Apoi se va mai sufla încă odată, şi iată-i în picioare privind.

Transliteration: 

Wanufikha fee alssoori fasaAAiqa man fee alssamawati waman fee alardi illa man shaa Allahu thumma nufikha feehi okhra faitha hum qiyamun yanthuroona

Türkçe: 

Sûra üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sûra bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar.

Sahih International: 

And the Horn will be blown, and whoever is in the heavens and whoever is on the earth will fall dead except whom Allah wills. Then it will be blown again, and at once they will be standing, looking on.

İngilizce: 

The Trumpet will (just) be sounded, when all that are in the heavens and on earth will swoon, except such as it will please Allah (to exempt). Then will a second one be sounded, when, behold, they will be standing and looking on!

Azerbaycanca: 

Sur (birinci dəfə) çalınacaq, Allahın göylərdə və yerdə olan istədiyi kimsələrdən (Cəbrail, Mikail, Əzrail və İsrafildən, yaxud ərşi daşıyan mələklərdən və ya müsəlman şəhidlərindən) başqa, dərhal hamı yıxılıb öləcək. Sonra bir daha çalınan kimi onlar (qəbirlərindən) qalxıb (Allahın əmrinə) müntəzir olacaqlar!

Süleyman Ateş: 

Sur'a üflenmiş, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) bayılmışlar, ancak Allah'ın dilediği sarsılmamıştır. Sonra ona bir daha üflenmiştir, birden onlar kalkmış, bakıyorlardır.

Diyanet Vakfı: 

Sur'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!

Erhan Aktaş: 

Sûr’a üflenmiş, Allah’ın dilediği hariç göklerde ve yerde olanlar çarpılıp yıkılıvermiştir. Sonra ona bir kez daha üfürüldüğü zaman onlar kalkarak bakınırlar.

Kral Fahd: 

Sûr'a üflenince, Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde, ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!

Hasan Basri Çantay: 

(Birinci) «Suur» a üfürülmüş (üfürülecek), artık Allahın diledikleri müstesna olmak üzere, göklerde kim varsa, yerde kim varsa düşüb olmuşdur (ölecekdir). Sonra ona bir daha üfürülmüşdür (üfürülecekdir). O anda görürsün ki (ölüler dirilib) ayakda bakınız duruyorlar!

Muhammed Esed: 

(O Gün hesap) suru üflenecek; ve yerde, gökte ne varsa hepsi, Allah´ın (hariç tutmak) istedikleri dışında, düşüp bayılacaklar. Sonra sur yeniden üflenecek; işte o zaman (yargı kürsüsü önünde) duranlar (hakikati) görmeye başlayacaklar!

Gültekin Onan: 

Sur´a üfürüldü

Ali Fikri Yavuz: 

(Artık kıyamet kopmuş, İsrafil tarafından birinci defa) Sûr’a üfürülmüştür de Allah’ın dilediği (Cebrâil, Azrâil, Mikâil ve İsrâfil gibileri) müstesna olmak üzre göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi ölmüştür. Sonra Sûr’a tekrar (ikinci defa) üfürülmüştür. Bu defa (kabirlerinden) kalkmışlar bakınıb duruyorlar. (Acaba kendilerine ne yapılacaktır!)

Portekizce: 

E a trombeta soará; e aqueles que estão nos céus e na terra expirarão, com exceção daqueles que Deus queira(conservar). Logo, soará pela segunda vez e, ei-los ressuscitados, pasmados!

İsveççe: 

Och [Domens] basunstötar skall ljuda och alla i himlarna och på jorden - utom de som Gud vill [skona] - skall falla livlösa till marken. Ännu en basunstöt - och de reser sig och får skåda [den nya verkligheten].

Farsça: 

و در صور دمیده می شود، پس هر که در آسمان ها و زمین است می میرد، مگر کسی را که خدا بخواهد، آن گاه بار دیگر در صور دمیده می شود، ناگاه همه آنان بر پای ایستاده [مات و مبهوت به هر سو] می نگرند [که سرانجام کارشان چه خواهد شد!]

Kürtçe: 

کاتێك فووکرا بەکەڕەنادا (بەشەیپوردا) یەکسەر ھەموو ئەوانەی لەئاسمانەکان و زەویدان دەمرن مەگەر کەسانێك خوا بیەوێت (نەمرن) پاشان جارێکی تر فوو دەکرێ بەکەڕەنادا جا لە پڕ ھەموو ڕاست دەبنەوە چاوەڕِوان دەکەن

Özbekçe: 

Ва сурга пуфланди. Осмонлару ерда ким бўлса, қулаб ўлди. Магар Аллоҳ хоҳлаганларгина қолди. Сўнгра унга яна бир бор пуфланди. Бас, тўсатдан улар туриб интизор бўлурлар. (Демак, сурга биринчи бор пуфланганда осмонлару ердаги барча жонзотлар чақмоқ ургандай бирдан йиқилиб ўладилар. Шунинг учун ҳам бу пуфлаш «саъқ»–«йиқилиб ўлиш» пуфлаши, дейилади. Аллоҳнинг хоҳиши ҳамма нарсадан устун, шунинг учун у зот хоҳласа, баъзи жонзотлар саъқ–пуфлашидан кейин ҳам тирик қолади. Исрофил алайҳиссалом томонидан сурга иккинчи бор пуфланди, барча халойиқ тирилиб, ўринларидан туриб, бундан кейин нима бўлишини кутадилар. Шунинг учун ҳам иккинчи пуфлаш «туриш пуфлаши» деб номланади.)

Malayca: 

Dan sudah tentu akan ditiup sangkakala, maka pada waktu itu matilah makhluk- makhluk yang ada di langit dan yang ada di bumi, kecuali sesiapa yang dikehendaki Allah (terkemudian matinya); kemudian ditiup sangkakala sekali lagi, maka dengan serta merta mereka bangun berdiri menunggu (kesudahan masing- masing).

Arnavutça: 

Dhe fryhet në Sur (Buri), e vdesin të gjithë ata që gjenden në qiej dhe në Tokë, do të mbesin vetëm ata që do Perëndia; pastj do të fryhet për të dytën herë në Sur dhe ata përnjëherë do të ngjallen e do të presin (çka do të ndodhë).

Bulgarca: 

И щом се протръби с Рога, всички на небесата и на земята ще паднат безжизнени, освен за когото Аллах не е пожелал. После още веднъж ще се протръби и ето ги - станали - чакат!

Sırpça: 

И у рог ће да буде дувнуто, и умреће они на небесима и они на Земљи, остаће само они које буде Аллах одабрао; после ће да се други пут дуне у рог и они ће, одједном, да устану и да чекају.

Çekçe: 

A bude zatroubeno na pozoun poprvé a budou zasaženi všichni, kdož na nebesích a na zemi jsou, kromě těch, které Bůh bude chtít ušetřit. A potom bude zatroubeno podruhé, a hle, vstanou všichni a budou se rozhlížet.

Urduca: 

اور اُس روز صور پھونکا جائے گا اور وہ سب مر کر گر جائیں گے جو آسمانوں اور زمین میں ہیں سوائے اُن کے جنہیں اللہ زندہ رکھنا چاہے پھر ایک دوسرا صور پھونکا جائے گا اور یکایک سب کے سب اٹھ کر دیکھنے لگیں گے

Tacikçe: 

Ва дар сӯр дамида шавад. Пас ҳар кӣ дар осмонҳо ва ҳар кӣ дар замин аст, — ғайри онҳо, ки Ӯ бихоҳад, — беҳуш мешаванд. Ва бори дигар дар он дамида шавад, ногаҳон аз ҷой бармехезанд ва менигаранд.

Tatarca: 

Әгәр беренче сурга өрелсә, җирдә вә күкләрдә булган һәр җан иясе үләр яки һушсыз булыр, мәгәр Аллаһ теләгән затлар үлмәсләр. Соңра икенче мәртәбә өрелгәч, һәммә кешеләр каберләреннән чыгып, безгә хәзер ни була инде дип басып торырлар.

Endonezyaca: 

Dan ditiuplah sangkakala, maka matilah siapa yang di langit dan di bumi kecuali siapa yang dikehendaki Allah. Kemudian ditiup sangkakala itu sekali lagi maka tiba-tiba mereka berdiri menunggu (putusannya masing-masing).

Amharca: 

በቀንዱም ይንነፋል፡፡ በሰማያት ውስጥ ያለው ፍጡርና በምድርም ውስጥ ያለው ፍጡር ሁሉ አላህ የሻው ሲቀር በድንጋጤ ይሞታል፡፡ ከዚያም በእርሱ ሌላ (መንነፋት) ይንነፋል፡፡ ወዲያውም እነርሱ (የሚሠራባቸውን) የሚጠባበቁ ኾነው ቋሚዎች ይኾናሉ፡፡

Tamilce: 

எக்காளத்தில் ஊதப்படும். ஆக, வானங்களில் உள்ளவர்களும் பூமியில் உள்ளவர்களும் இறந்து விடுவார்கள், அல்லாஹ் நாடியவர்களைத் தவிர. பிறகு, அதில் மற்றொரு முறை ஊதப்படும். அப்போது அவர்கள் (உயிர்பெற்று எழுந்து தங்களுக்கு நிகழப்போவதை) பார்த்தவர்களாக நின்றுகொண்டிருப்பார்கள்.

Korece: 

나팔이 울려 퍼지니 그때 하 늘에 있는 것과 대지위에 있는 모 든 것이 의식을 잃어 시들어지되 하나님이 원하는 자들은 제외라 그후 또 다른 나팔이 울려 퍼지니 보라 그때 그들은 서서 지켜보리라

Vietnamca: 

Khi Tiếng Còi (Tận Thế) được thổi lên, tất cả những ai trong các tầng trời và tất cả những ai trong trái đất đều sẽ chết ngoại trừ ai mà Allah muốn (cho sống). Rồi khi Tiếng Còi thứ hai được thổi lên thì họ sẽ (sống lại) đứng dậy và ngóng nhìn.