Arapça:
۞ وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ ۚ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا ۖ إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
Çeviriyazı:
veiẕâ messe-l'insâne ḍurrun de`â rabbehû münîben ileyhi ŝümme iẕâ ḫavvelehû ni`metem minhü nesiye mâ kâne yed`û ileyhi min ḳablü vece`ale lillâhi endâdel liyüḍille `an sebîlih. ḳul temetta` biküfrike ḳalîlen. inneke min aṣḥâbi-nnâr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafından bir nimet lütfettiği zaman da önceden O'na dua ettiği hali unutur da, yolundan sapıtmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o ateşliklerdensin."
Diyanet İşleri:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: "İnkarınla az bir müddet zevklen, şüphesiz sen cehennemliksin."
Abdulbakî Gölpınarlı:
İnsan bir zarara uğrarsa tamamıyla Rabbine dönerek dua eder, sonra, ona bir nimet verdi mi önceden ona dua ettiğini unutur insan ve halkı, onun yolundan çıkarmak için Allah'a da eşler kabul eder; de ki: Kafirliğinle bir müddet geçin bakalım; hiç şüphe yok ki sen, cehennem ehlindensin.
Şaban Piriş:
İnsana bir zarar dokununca, Rabbine yönelerek, ona dua eder. Sonra, kendisinden bir nimet verdiği zaman, daha önce ona dua ettiğini unutur da onun yolundan saptırsın diye Allah’a eşler koşar, De ki: Küfrünle biraz faydalanıp, eğlene dur. Kuşkusuz sen ateş ehlindensin!
Edip Yüksel:
İnsana bir kötülük dokundu mu Rabbine yönelerek O'nu çağırır. Ona kendisinden bir iyilik verdi mi, daha önce kime yalvarmış olduğunu unutur ve O'nun yolundan saptırmak için ALLAH 'a eşler koşmağa başlar. De ki, "İnkarınla biraz yaşa, sen ateş halkındansın."
Ali Bulaç:
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O'na dua ettiğini unutur ve O'nun yolundan saptırmak amacıyla Allah'a eşler koşmaya başlar. De ki: "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."
Suat Yıldırım:
İnsanın başı derde girince, gönülden O'na yönelerek Rabbine yalvarır. Ama sonra Allah kendi tarafından ona nimet ve imkan verince, daha önce bütün acziyle gönülden O’na yalvardığını unutur ve Allah yolundan kendisini saptırması için O’na birtakım şerikler uydurur. De ki: “İnkârınla biraz oyalan, biraz zevk al bakalım! Nasılsa sen kesin olarak cehennemliklerdensin!” [17,67,10,12; 14,30; 31,24]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve insana bir zarar dokunduğu zaman Rabbisine rücû ederek duada bulunur. Sonra ona kendi tarafından bir nîmet lütfedince O´na evvelce yapmış olduğu duayı unutur ve Allah için şerikler koşmaya başlar (nâsı) O´nun yolundan saptırmak için. De ki: «Küfrün ile biraz fâidelen, şüphe yok ki sen ateşin yârânındansın.»
Yaşar Nuri Öztürk:
İnsana bir zarar/zorluk dokununca, Rabbine yönelerek O'na dua eder. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: "Birazcık nimetlen küfrünle! Hiç kuşkusuz, sen, ateş halkındansın."
Bekir Sadak:
De ki: «Ben, dinimi Allah´a halis kilarak O´na kulluk ederim.
İbni Kesir:
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman Rabbına yönelerek O´na yalvarır. Sonra O, kendi katından ona bir nimet verince
Adem Uğur:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O´na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah´ın yolundan saptırmak için O´na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur
İskender Ali Mihr:
Ve insana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra (Allah) kendinden bir ni´met lütfettiği zaman daha önce ona dua ettiğini (yalvardığını) unutur. O´nun (Allah´ın) yolundan saptırmak için Allah´a eşler kılar. De ki: "
Celal Yıldırım:
İnsana bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman Rabbına içten yönelerek duâ eder. Sonra kendi katından ona bir nîmet verince, daha önce Allah´a ettiği duayı unutur. Yolundan saptırmak için de Allah´a eşler, ortaklar ve benzerler koşar. De ki: Az bir süre küfrünle yararlanıp geçin. Çünkü gerçekten ateşliklerdensin.
Tefhim ul Kuran:
İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O´na dua ettiğini unutur ve O´nun yolundan saptırmak amacıyla Allah´a eşler koşmaya başlar. De ki: «Küfrünle biraz metalanıp yararlan
Fransızca:
Et quand un malheur touche l'homme, il appelle son Seigneur en se tournant vers Lui. Puis quand Il lui accorde de Sa part un bienfait, il oublie la raison pour laquelle il faisait appel, et il assigne à Allah des égaux, afin d'égarer (les gens) de Son chemin. Dis : "Jouis de ta mécréance un court moment. Tu fais partie des gens du Feu".
İspanyolca:
Cuando sufre el hombre una desgracia, invoca a su Señor, volviéndose a Él arrepentido. Luego, cuando Él le ha dispensado una gracia Suya, se olvida del objeto de su invocación anterior y atribuye iguales a Alá para extraviar a otros de Su camino. Di: «¡Goza un poco de tu incredulidad! Serás de los moradores del Fuego».
İtalyanca:
Quando una sventura lo coglie, l'uomo invoca il suo Signore e si volge a Lui pentito. Poi, quando Allah gli concede una grazia, dimentica la ragione per cui si raccomandava e attribuisce ad Allah consimili per allontanare gli altri dalla Sua via. Di' [a codesto uomo]: «Goditi la tua miscredenza! In verità sei tra i compagni del Fuoco».
Almanca:
Und wenn den Menschen Schädigendes trifft, richtet er an seinen HERRN Bittgebete reuig zu Ihm, dann wenn ER ihm eine Wohltat von Ihm erweist, vergißt er das, was er an Ihn vorher an Bittgebeten richtete, und schreibt ALLAH etwas als Ebenbürtiges zu, damit er von Seinem Weg (andere) abbringt. Sag: "Vergnüge dich nur mit deinem Kufr ein wenig! Gewiß, du bist von den Weggenossen des Feuers."
Çince:
遭遇患难的时候,祈祷他的主,而归依他。然后,他赏赐他一种恩惠的时候,他就忘却以前曾祈求真主解除患难,而且为他树立若干匹敌,以致别人迷失真主的大道。你说:你暂时享受你的不信吧!你必定是居住火狱的。
Hollandaca:
Als de droefheid een mensch overvalt, roept hij zijnen Heer aan en wendt zich tot hem; maar daarna, als God hem van zijne gunst heeft geschonken, vergeet hij het Wezen, dat hij te voren heeft aangeroepen, en stelt anderen gelijk met God, opdat hij de menschen van hunnen weg zou afleiden. Zeg tot zulk een man: Geniet dit leven in uwe ongetrouwheid voor een korten tijd; maar hierna zult gij zekerlijk een der bewoners van het hellevuur zijn.
Rusça:
Когда человека коснется вред, он взывает к своему Господу, обращаясь к Нему одному. Когда же Он предоставляет ему благо от Себя, человек забывает Того, к Кому он взывал прежде (или забывает то, ради чего он взывал прежде), и равняет с Аллахом других, чтобы сбить других с Его пути. Скажи: "Попользуйся благами со своим неверием немного! Воистину, ты будешь одним из обитателей Огня".
Somalice:
Markuu dadka taabto dhib wuxuu baryaa Eebihiis isagoo u noqon, markuuse Nicmo siiyo wuu illoobaa wuxuu baryey horey, wuxuuna u yeelaa Eebe shariigyo si uu uga baadiyeeyo (kaasi) jidka Eebe, waxaad dhahdaa ku raaxaysogaalnimadaada wax yar waxaad ka mid tahay chelu naarke.
Swahilice:
Na taabu inapo mfikia mtu humwomba Mola wake Mlezi naye ameelekea kwake. Kisha akimpa neema kutoka kwake, husahau yale aliyo kuwa akimwitia zamani, na akamfanyia Mwenyezi Mungu washirika ili apoteze watu njia yake. Sema: Starehe na ukafiri wako kwa muda mchache. Kwani hakika wewe utakuwa miongoni mwa watu wa Motoni.
Uygurca:
ئىنسانغا بىرەر زىيان - زەخمەت يەتسە، پەرۋەردىگارىغا يۈزلەنگەن ھالدا ئۇنىڭغا دۇئا قىلىدۇ، ئاندىن اﷲ ئۆز تەرىپىدىن ئۇنىڭغا نېمەت ئاتا قىلغان (ئۇنىڭ بېشىغا كەلگەن كۈلپەتنى كۆتۈرۈۋەتكەن) چاغدا، اﷲ قا زىيان - زەخمەتنى كۆتۈرۈۋېتىش توغرۇلۇق ئىلگىرى قىلغان دۇئاسىنى ئۇنتۇپ كېتىدۇ، (باشقىلارنى) اﷲ نىڭ يولىدىن ئازدۇرۇش ئۈچۈن اﷲ قا شېرىكلەرنى كەلتۈرىدۇ، ئېيتقىنكى، «سەن كۇفرىڭ بىلەن تۇرۇپ، (بۇ پانىي دۇنيادىن) ئازغىنا (ۋاقىت) بەھرىمەن بولغىن، سەن چوقۇم دوزىخىلاردىندۇرسەن
Japonca:
人間は災厄に会えば主に祈り,梅悟してかれに返る。だが,恩恵がかれの御許から授けられると,先に祈ったことを忘れて,アッラーに同位者を配し,かれの道から(人びとを)迷わせる。言ってやるがいい。「あなたは,束の間の不信心(の生活)を享楽するがよい。本当にあなたは,火獄の仲間である。」
Arapça (Ürdün):
«وإذا مسَّ الإنسان» أي الكافر «ضرٌ دعا ربه» تضرَّع «منيبا» راجعا «إليه ثم إذا خوّله نعمة» أعطاه إنعاما «منه نسيَ» ترك «ما كان يدعو» يتضرّع «إليه من قبل» وهو الله، فما في موضع من «وجعل الله أندادا» شركاء «ليضل» بفتح الياء وضمها «عن سبيله» دين الإسلام «قل تمتع بكفرك قليلا» بقية أجلك «إنك من أصحاب النار».
Hintçe:
और आदमी (की हालत तो ये है कि) जब उसको कोई तकलीफ पहुँचती है तो उसी की तरफ रूजू करके अपने परवरदिगार से दुआ करता है (मगर) फिर जब खुदा अपनी तरफ से उसे नेअमत अता फ़रमा देता है तो जिस काम के लिए पहले उससे दुआ करता था उसे भुला देता है और बल्कि खुदा का शरीक बनाने लगता है ताकि (उस ज़रिए से और लोगों को भी) उसकी राह से गुमराह कर दे (ऐ रसूल ऐसे शख्स से) कह दो कि थोड़े दिनों और अपने कुफ्र (की हालत) में चैन कर लो
Tayca:
และเมื่อทุกขภัยใด ๆ ประสบแก่มนุษย์ เขาก็จะวิงวอนขอต่อพระเจ้าของเขาเป็นผู้หันหน้าเข้าสู่พระองค์อย่างนอบน้อม ครั้นเมื่อพระองค์ทรงประทานความโปรดปรานจากพระองค์ให้แก่เขา เขาก็ลืมสิ่งที่เขาได้เคยวิงวอนขอต่อพระองค์มาแต่ก่อน และเขาได้ตั้งภาคีคู่เคียงกับอัลลอฮฺเพื่อให้หลงจากทางของอัลลอฮฺ จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด ท่านจงร่าเริงเพียงระยะหนึ่งต่อการปฏิเสธของท่านเถิด แท้จริงท่านนั้นอยู่ในหมู่ชาวนรก
İbranice:
כאשר באה על האנשים צרה הוא קורא אל ריבונו ושב אליו, אך כאשר אלוהים מעבירה בחסדו ממנו, הוא שוכח שקרא אליו לפני כן, ועשה לו שווים, כדי להדיח אנשים מהדרך. אמור: 'התענג לך מעט על כפירתך, כי בין יורשי האש הנך
Hırvatça:
Kad čovjeka nevolja snađe, Gospodaru svome se moli, Njemu se obraća, a onda, pošto mu Allah blagodat Svoju daruje, zaboravi Onoga Kome se prije molio, i druge Njemu jednakim smatra, da bi s puta Njegova na stranputicu odvodio. Reci: "Uživaj neko vrijeme u nevjerovanju svome, bit ćeš, sigurno, stanovnik u Vatri!"
Rumence:
Când pe om îl atinge o nenorocire, el îl cheamă pe Domnul său şi se căieşte înaintea Lui. Când îi vine o binefacere de la El, el uită ceea ce Îi ceruse mai înainte şi Îi face lui Dumnezeu semeni pentru a rătăci de la calea Sa. Spune: “Bucură-te puţin de
Transliteration:
Waitha massa alinsana durrun daAAa rabbahu muneeban ilayhi thumma itha khawwalahu niAAmatan minhu nasiya ma kana yadAAoo ilayhi min qablu wajaAAala lillahi andadan liyudilla AAan sabeelihi qul tamattaAA bikufrika qaleelan innaka min ashabi alnnari
Türkçe:
İnsana bir zarar/zorluk dokununca, Rabbine yönelerek O'na dua eder. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: "Birazcık nimetlen küfrünle! Hiç kuşkusuz, sen, ateş halkındansın."
Sahih International:
And when adversity touches man, he calls upon his Lord, turning to Him [alone]; then when He bestows on him a favor from Himself, he forgets Him whom he called upon before, and he attributes to Allah equals to mislead [people] from His way. Say, "Enjoy your disbelief for a little; indeed, you are of the companions of the Fire."
İngilizce:
When some trouble toucheth man, he crieth unto his Lord, turning to Him in repentance: but when He bestoweth a favour upon him as from Himself, (man) doth forget what he cried and prayed for before, and he doth set up rivals unto Allah, thus misleading others from Allah's Path. Say, "Enjoy thy blasphemy for a little while: verily thou art (one) of the Companions of the Fire!"
Azerbaycanca:
İnsana bir zərər toxunduqda tövbə edərək Rəbbinə yalvarar. Sonra (Allah Öz) dərgahından ona bir ne’mət əta etsə, əvvəlcə kimə dua etmiş olduğunu unudar və (xalqı) Allah yolundan (islam dinindən) çıxartmaq üçün Ona şəriklər qoşar. (Ey Peyğəmbər! Ona) De: “Hələ küfrünlə bir müddət dövran sür. Şübhəsiz ki, sən cəhənnəm əhlindənsən!”
Süleyman Ateş:
İnsana bir zarar dokundu mu, hemen içtenlikle Rabbine yönelerek O'na du'a eder. Sonra (Rabbi) ona kendisinden bir ni'met verdi mi; önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur da, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koşmağa başlar. De ki: "Küfrünle azıcık yaşa, sen ateş halkındansın!"
Diyanet Vakfı:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!
Erhan Aktaş:
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, Rabb’ine yönelerek bütün benliğiyle O’na dûa(1) eder. Sonra kendisine bir nimet lütfettiği zaman, daha önce O’na yöneldiği halini unutur. O’nun yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar koşar. De ki: “Nankörlüğünle biraz daha yararlan. Kuşkusuz ki sen ateşin halkındansın.”
Kral Fahd:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!
Hasan Basri Çantay:
İnsana bir zarar dokunduğu zaman o, Rabbine, bütün (varlığı ile) Ona dönerek, yalvarır. Sonra ona kendinden bir ni´met verdiği vakit ise evvelce Ona yalvardığını unutur. Allaha, Onun yolundan sapdırmak için, eşler katmıya başlar. (Habîbim) de ki: «Küfrünle biraz eğlenedur! Çünkü sen muhakkak ateş yârânındansın».
Muhammed Esed:
İşte (böyle,) insanın başına bir bela geldi mi Rabbine yönelerek (yardım için) O´na yalvarır fakat O´nun rahmetiyle bir nimete kavuşunca da önceden yalvarıp yakardığını unutarak başka güçleri Allah´a rakip çıkarır ve böylece (başkalarını) O´nun yolundan saptırır. (Bu şekilde günah işleyenlere) de ki: "Bu inkarınızla kısa bir müddet keyif sürün bakalım (ama sonunda) ateşi hak edenlerden olacaksınız!"
Gültekin Onan:
İnsana bir zarar dokunduğu zaman gönülden katıksızca yönelmiş olarak rabbine dua eder. Sonra ona kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O´na dua ettiğini unutur ve O´nun yolundan saptırmak amacıyla Tanrı´ya eşler koşmaya başlar. De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
İnsana bir keder dokunduğu vakit, Rabbine bütün gönlünü vererek O’na dua eder. Sonra (Allah), katından ona bir nimet verdiği zaman, önceden Allah’a dua ettiği hali unutur da, Allah yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar (eşler) koşmağa başlar. (Ey Rasûlüm) de ki: “- Küfrünle biraz zevklenedur, muhakkak sen ateşliklerdensin.”
Portekizce:
E quando a adversidade açoita o homem, este suplica contrito ao seu Senhor; então, quando Ele o agracia com a Suamercê, este esquece o que antes suplicava e atribui rivais a Deus, para desviar outros as Sua senda. Dize-lhe: Desfruta,transitoriamente, da tua blasfêmia, porque te contarás entre os condenados ao inferno!
İsveççe:
NÄR människan drabbas av ett ont, åkallar hon Gud i ånger och ber om Hans hjälp; men när Han i Sin nåd beviljar hennes bön, glömmer hon det som hon förut anropade Honom om och sätter upp medgudar vid Hans sida och leder på detta sätt [andra] bort från Hans väg. Säg: "Gläd dig, förnekare, en liten tid åt livet - din arvedel är Elden!"
Farsça:
و چون به انسان آسیبی رسد، پروردگارش را در حال بازگشت به سوی او [برای برطرف شدن آسیبش] می خواند، سپس چون او را [برای رهایی از آن آسیب] نعمتی از جانب خود عطا کند، آن آسیب را که پیش تر برای برطرف شدنش دعا می کرد، فراموش می کند و دوباره برای خدا همتایانی قرار می دهد تا [مردم را] از راه خدا گمراه کند. بگو: اندک زمانی از کفر خود برخوردار باش، بی تردید تو از اهل آتشی.
Kürtçe:
وە کاتێك ئادەمی زیانێکی لێ بکەوێت دەگەڕێتەوە بۆ لای پەروەردگاری وھاواری لێ دەکات پاشان ئەگەر لەلایەن خۆیەوە نازو نیعمەتێکی دایە ئەوەی لەبیر دەچێت کە لەپێشترا ھاواری لە پەروەردگاری دەکرد وھاوتایانێك بۆ خوا دادەنێت بۆ ئەوەی (خەڵك) لە ڕێگای ئەو گومڕاکات (ئەی موحەممەد ﷺ بە ھەڕەشەوە) بڵێ: بە بێ باوەڕێکەت کەمێك لەزەت وەرگرە لە ژیان چونکە بەڕاستی تۆ لەھاوەڵانی ئاگری دۆزەخی
Özbekçe:
Қачонки инсонни зарар тутса, Роббига тавба қилган ҳолида дуо қиладир. Сўнгра унга Ўз фазлидан неъмат берса, олдин дуо қилиб турган нарсасини унутадир ва Аллоҳга Унинг йўлидан адаштирмоқ учун тенгдошлар қилади. Сен: «Куфринг билан бир оз ҳузурланиб тур. Албатта, сен жаҳаннам эгаларидансан», деб айт.
Malayca:
Dan apabila manusia disentuh oleh sesuatu bahaya, ia segera berdoa kepada Tuhannya dengan keadaan rujuk kembali bertaubat kepadaNya; kemudian apabila Allah memberikannya sesuatu nikmat (sebagai kurnia) daripadaNya, lupalah ia akan segala bahaya yang menyebabkannya merayu kepada Allah sebelum itu dan ia pula menjadikan sekutu-sekutu bagi Allah, untuk menyesatkan dirinya (dan orang lain) dari jalan Allah. Katakanlah (kepadanya): "Bersenang-senanglah engkau dengan kekufuranmu itu bagi sementara, sesungguhnya engkau dari penduduk neraka.
Arnavutça:
Kur njeriun e godet një e keqe, ai i lutet Zotit të vet, duke iu drejtuar krejtësisht, e kur atij t’i kthehet një e mirë prej Tij, ai harron atë për të cilën më parë iu lut Perëndisë dhe i bënë shok Perëndisë, andaj largohet nga rruga e Tij (Perëndisë). Ti thuaj (atij mohuesit): “Kënaqu pak me mosbesimin tënd! Ti, me siguri, do të jeshë nga banorët e zjarrit!
Bulgarca:
А когато беда сполети човек, той зове своя Господ, покайвайки се пред Него. А когато го дари от Своята благодат, забравя той за какво Го е зовял по-рано и сторва на Аллах подобия, за да отклонява от Неговия път. Кажи: “Понаслаждавай се малко на своето не
Sırpça:
Кад човека снађе невоља, моли се своме Господару, понизно Му се обраћајући, а онда, када му Аллах подари Своју благодат, заборави Онога Коме се пре молио, и поред Њега обожава друга божанства, како би са Његовог пута одводио на странпутицу. Реци: „Уживај неко време у своме неверовању, бићеш, сигурно, становник у Ватри!“
Çekçe:
Když člověka neštěstí postihne, tu modlí se k Pánu svému, kajícně se obraceje k Němu; když potom Bůh to v dobrodiní změní, člověk zapomene na to, proč se k Němu předtím modlil, a přidává Bohu podobné, aby svedl jiné z cesty Jeho. Rci: 'Jen si užívej v ne
Urduca:
انسان پر جب کوئی آفت آتی ہے تو وہ اپنے رب کی طرف رجوع کر کے اُسے پکارتا ہے پھر جب اس کا رب اسے اپنی نعمت سے نواز دیتا ہے تو وہ اُس مصیبت کو بھول جاتا ہے جس پر وہ پہلے پکار رہا تھا اور دوسروں کو اللہ کا ہمسر ٹھیراتا ہے تاکہ اُس کی راہ سے گمراہ کرے (اے نبیؐ) اُس سے کہو کہ تھوڑے دن اپنے کفر سے لطف اٹھا لے، یقیناً تو دوزخ میں جانے والا ہے
Tacikçe:
Чун ба одамӣ дарду ранҷе бирасад, ба Парвардигораш рӯй меоварад ва Ӯро мехонад. Он гоҳ чун ба ӯ неъмате бахшад, ҳамаи он дуъоҳоро, ки пеш аз ин карда буд, аз ёд мебарад ва барои Худо ҳамтоёне қарор медиҳад, то мардумро аз тариқи Ӯ гумроҳ кунанд. Бигӯ: «Андаке аз куфрат баҳраманд шав, ки ту аз дӯзахиён хоҳӣ буд!»
Tatarca:
Әгәр Аллаһсыз кешегә бәла-каза ирешсә, батыл эшләрдән бизеп Аллаһуга кайтканы хәлдә Раббысына ялварыр, соңра Аллаһ ул бәла-казаларны алып алар урынына нигъмәтләр бирсә, Аллаһуга ялварганын онытып, янә азгынлыкка китәдер, кешеләрне Аллаһ юлыннан адаштырыр өчен Аллаһның шәрике-тиңдәше бар, дип, вәсвәсә кыладыр. Син андый кешегә әйт: "Ислам диненә көферлек кылганың өчен дөньяда аз гына файдалан, әлбәттә, син ут әһеленнәнсең".
Endonezyaca:
Dan apabila manusia itu ditimpa kemudharatan, dia memohon (pertolongan) kepada Tuhannya dengan kembali kepada-Nya; kemudian apabila Tuhan memberikan nikmat-Nya kepadanya lupalah dia akan kemudharatan yang pernah dia berdoa (kepada Allah) untuk (menghilangkannya) sebelum itu, dan dia mengada-adakan sekutu-sekutu bagi Allah untuk menyesatkan (manusia) dari jalan-Nya. Katakanlah: "Bersenang-senanglah dengan kekafiranmu itu sementara waktu; sesungguhnya kamu termasuk penghuni neraka".
Amharca:
ሰውንም ጉዳት ባገኘው ጊዜ ጌታውን ወደርሱ ተመላሽ ኾኖ ይጠራል፡፡ ከዚያም ከእርሱ ዘንድ ጸጋን በሰጠው ጊዜ ያንን ከዚያ በፊት ወደርሱ ይጸልይበት የነበረውን (መከራ) ይረሳል፡፡ ከመንገዱ ለማሳሳትም ለአላህ ባላንጣዎችን ያደርጋል፡፡ «በክህደትህ ጥቂትን ተጣቀም፡፡ አንተ በእርግጥ ከእሳት ጓዶች ነህ» በለው፡፡
Tamilce:
மனிதனுக்கு ஒரு தீங்கு ஏற்பட்டால் அவன் தன் இறைவனை அவன் பக்கம் முற்றிலும் திரும்பியவனாக அழைத்து பிரார்த்திக்கிறான். பிறகு, (இறைவன்) தன் புறத்திலிருந்து அவனுக்கு ஓர் அருளை வழங்கினால் இதற்கு முன்னர் அவனிடம் பிரார்த்திப்பவனாக இருந்ததை அவன் மறந்து விடுகிறான். இன்னும், அல்லாஹ்விற்கு இணை(யாக கற்பனை தெய்வங்)களை ஏற்படுத்துகிறான், அவனுடைய பாதையை விட்டு (மக்களை) வழிகெடுப்பதற்காக (இவ்வாறு செய்கிறான்). (நபியே!) கூறுவீராக! “நீ உனது நிராகரிப்பைக் கொண்டு சிறிது (காலம்) சுகமடைந்துகொள்! நிச்சயமாக நீ நரகவாசிகளில் ஒருவன்தான்.”
Korece:
인간은 재앙이 그에게 이른 후에야 주님께 기도하며 회개하더 라도 그분은 그에게 은혜를 베푸 니라 그러나 인간은 그가 구원하 여 기도했던 것들을 망각하고 다 시 우상을 세워 사람들을 하나님 의 길로부터 방황케 함이라 일러 가로되 불신함으로 너희가 잠시 즐기라 실로 너희는 불지옥의 동 반자들이라
Vietnamca:
Con người khi gặp nạn thường khẩn cầu Thượng Đế của y, quay về sám hối với Ngài. Nhưng khi Ngài đã ban cho y Ân Huệ từ nơi Ngài, y lại quên mất điều mà y đã từng cầu xin Ngài trước đó, không những vậy, y còn dựng lên những thần linh cùng với Allah hầu mong dẫn thiên hạ đi lạc khỏi con đường của Ngài. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói (với những kẻ như thế): “Ngươi cứ hưởng thụ chốc lát bằng sự vô đức tin của ngươi. Chắc chắn (rồi đây) ngươi sẽ là một trong những người bạn của Hỏa Ngục.”
Ayet Linkleri: