Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

25

Ayet No: 

4158

Sayfa No: 

469

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَلَمَّا جَاءَهُم بِالْحَقِّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا اقْتُلُوا أَبْنَاءَ الَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ وَاسْتَحْيُوا نِسَاءَهُمْ ۚ وَمَا كَيْدُ الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ

Çeviriyazı: 

felemmâ câehüm bilḥaḳḳi min `indinâ ḳâlu-ḳtülû ebnâe-lleẕîne âmenû me`ahû vestaḥyû nisâehüm. vemâ keydü-lkâfirîne illâ fî ḍalâl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunun üzerine Musa, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince de: "Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun." dediler. Fakat o kâfirlerin tuzağı da hep boşa çıkmaktadır.

Diyanet İşleri: 

Musa katımızdan onlara gerçeği getirince: "Onunla beraber iman etmiş kimselerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın" dediler. Ama inkarcıların hilesi elbette boşa gider.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Musa, katımızdan gerçekle onlara gelince öldürün demişlerdi, onunla beraber inananların oğullarını ve bırakın kadınlarını; kafirlerin düzeni, ancak gerçekten dışarıdır, boştur.

Şaban Piriş: 

Onlara kendi katımızdan gerçeği getirdiği vakit, Onunla birlikte iman edenlerin oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakın, demişlerdi. Kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.

Edip Yüksel: 

Onlara bizden bir gerçeği götürünce, "Onunla birlikte inananların oğullarını öldürün, kadınlarını ise yaşatın," dediler. İnkarcıların planı hep sapıkçadır.

Ali Bulaç: 

Böylece, o, Katımız'dan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.

Suat Yıldırım: 

Mûsa onlara Bizim tarafımızdan gerçeği getirince,“Onun yanında bulunan müminlerin oğullarını öldürün, kızlarını ise hayatta bırakın!” dediler.Fakat kâfirlerin hile ve tuzakları boşa çıkar. [14,6; 2,49]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Vaktâ ki, onlara Bizim tarafımızdan hak ile geliverdi, dediler ki: «O´nunla beraber imân edenlerin oğullarını öldürünüz, kadınlarını da diri bırakınız.» Kâfirlerin hilesi ise bir sapıklıkta bulunmaktan başka değildir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mûsa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını hayata salın/kadınlarına uygunsuzca davranın/kadınlarının rahimlerini yoklayın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.

Bekir Sadak: 

40:30

İbni Kesir: 

O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın, dediler. Kafirlerin düzeni hedef olmaktan başka bir şey değildir.

Adem Uğur: 

İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.

İskender Ali Mihr: 

Böylece onlara katımızdan hak ile geldiği zaman: &quot

Celal Yıldırım: 

Ne var ki, Musa onlara bizden (kendisine verilen) hakk ile geldi, onlar: «Musa ile beraber imân edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kız çocuklarını diri bırakın !» dediler. Kâfirlerin hile ve düzeni mutlaka boştur, neticesizdir.

Tefhim ul Kuran: 

Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: «Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün

Fransızca: 

Puis, quand il leur eut apporté la vérité venant de Nous ils dirent : "Tuez les fils de ceux qui ont cru avec lui, et laissez leurs femmes". Et les ruses des mécréants ne vont qu'en pure perte.

İspanyolca: 

Cuando les trajo la verdad de Nosotros, dijeron: «¡Matad a los hijos varones de los que creen como él y dejad con vida a sus mujeres!» Pero la artimaña de los infieles fue inútil.

İtalyanca: 

Quando poi portò loro la verità che veniva da Noi, ordinarono: «Vengano uccisi i figli di coloro che credono insieme con lui e lasciate in vita [solo] le femmine». La trama dei miscredenti non conduce a buon fine.

Almanca: 

Und als er zu ihnen mit der Wahrheit von Uns kam, sagten sie: "Tötet die Söhne derjenigen, die mit ihm den Iman verinnerlichten, und lasst (nur) ihre Frauen leben." Doch die List der Kafir ist nur im Irregehen.

Çince: 

他把从我这里发出的真理昭示他们的时候,他们说:你们当杀戮与他一同信道者的儿子,只留下他们的女儿。不信道者的计策,只在迷误中。

Hollandaca: 

En toen hij met waarheid van ons tot hen kwam, zeiden zij: Doodt de zonen van hen, die met hem hebben geloofd, en redt het leven hunner dochters; maar de list der ongeloovigen was ijdel.

Rusça: 

Когда он явился к ним с истиной от Нас, они сказали: "Убивайте сыновей тех, кто уверовал вместе с ним, и оставляйте в живых их женщин!" Но козни неверующих безуспешны.

Somalice: 

Markuu ugala yimid xaqa agtanada waxay dheheen dila Wiilasha kuwa rumeeyey, daayana Haweenka (Gabdhaha) dhagarta gaaladuna ma aha waxaan khasaare ahayn.

Swahilice: 

Basi alipo waletea Haki inayo toka kwetu, walisema: Waueni watoto wanaume wa wale walio muamini na wawacheni hai wanawake wao. Na haviwi vitimbi vya makafiri ila katika upotovu.

Uygurca: 

مۇسا ئۇلارغا دەرگاھىمىزدىن ھەق (يەنى پەيغەمبەرلىك) بىلەن كەلگەندە، ئۇلار: «مۇسا بىلەن ئىمان ئېيتقانلارنىڭ ئوغۇللىرىنى (نەسلىنى قۇرۇتۇش ئۈچۈن) ئۆلتۈرۈڭلار، ئاياللىرىنى (خىزمەتكە سېلىش ئۈچۈن) قالدۇرۇڭلار» دېدى. كاپىرلارنىڭ ھىيلە - مىكرى پەقەت بەربات بولىدۇ

Japonca: 

かれがわが許から真理を(有?)したのに,かれらは,「かれと共に信仰している者の男児を殺し,女児を生かしておきなさい。」と言った。だが不信者の策謀は,失敗に柊る外はない。

Arapça (Ürdün): 

«فلما جاءهم بالحق» بالصدق «من عندنا «قالوا اقتلوا أبناء الذين آمنوا معه واستحيوا» استبقوا «نساءهم وما كيْد الكافرين إلا في ضلال» هلاك.

Hintçe: 

ग़रज़ जब मूसा उन लोगों के पास हमारी तरफ से सच्चा दीन ले कर आये तो वह बोले कि जो लोग उनके साथ ईमान लाए हैं उनके बेटों को तो मार डालों और उनकी औरतों को (लौन्डिया बनाने के लिए) ज़िन्दा रहने दो और काफ़िरों की तद्बीरें तो बे ठिकाना होती हैं

Tayca: 

ครั้นเมื่อมูซาได้มายังพวกเขาด้วยสัจธรรมจากเรา พวกเขากล่าวว่า จงฆ่าลูกชายของบรรดาผู้ศรัทธาร่วมกับเขา และไว้ชีวิตผู้หญิงของพวกเขา แต่แผนการณ์ของพวกปฏิเสธศรัทธานั้นมิใช่อื่นใด นอกจากการผิดพลาด

İbranice: 

וכאשר בא אליהם עם הצדק מאתנו, הם אמרו':המיתו את בני אלה אשר האמינו אתו , והשאירו את נשותיהם בחיים,' אך תחבולות הכופרים וזממם אינם מצליחים

Hırvatça: 

A kada im je on donio Istinu od Nas, rekli su: "Ubijajte mušku djecu onih koji s njime vjeruju, a ostavljajte u životu njihovu žensku djecu!" Ali, spletke nevjernika uvijek su uzaludne.

Rumence: 

Când a venit însă la ei cu Adevărul de la Noi, au spus: “Omorâţi-i pe fiii celor care cred asemenea lui, însă lăsaţi-le în viaţă pe femeile lor.” Viclenia tăgăduitorilor nu este decât în rătăcire.

Transliteration: 

Falamma jaahum bialhaqqi min AAindina qaloo oqtuloo abnaa allatheena amanoo maAAahu waistahyoo nisaahum wama kaydu alkafireena illa fee dalalin

Türkçe: 

Mûsa, katımızdan hakkı onlara getirince, şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını hayata salın/kadınlarına uygunsuzca davranın/kadınlarının rahimlerini yoklayın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.

Sahih International: 

And when he brought them the truth from Us, they said, "Kill the sons of those who have believed with him and keep their women alive." But the plan of the disbelievers is not except in error.

İngilizce: 

Now, when he came to them in Truth, from Us, they said, "Slay the sons of those who believe with him, and keep alive their females," but the plots of Unbelievers (end) in nothing but errors (and delusions)!...

Azerbaycanca: 

(Musa) onların yanına dərgahımızdan haqq ilə (həqiqi dinlə, mö’cüzələrlə) gəldikdə onlar: “Onunla birlikdə iman gətirənlərin (yəhudilərin) oğlanlarını öldürün, qadınlarını (qızlarını) isə diri saxlayın!” – dedilər. Kafirlərin hiyləsi ancaq boşa çıxar.

Süleyman Ateş: 

(Musa,) Onlara katımızdan hakkı getirince: "Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!" dediler. Fakat kafirlerin tuzağı hep boşa çıkar.

Diyanet Vakfı: 

İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kafirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.

Erhan Aktaş: 

Böylece katımızdan Hakk ile geldiği zaman onlar: “Onunla birlikte îmân eden kimselerin oğullarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın.” dediler. Kâfirlerin düzeni, sapkınlığa düşmekten başka bir şey değildir.

Kral Fahd: 

İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince : Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.

Hasan Basri Çantay: 

İşte o, tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: «Onunla beraber îman edenlerin oğullarını öldürün. (Yalnız) kadınları diri bırakın» dediler. Kâfirlerin düzeni heder olmakdan başka (bir şey´e mahkûm) değildir.

Muhammed Esed: 

(Firavun´a, ve tebaasına gelince,) Musa onlara Bizden (aldığı) hakikati getirdiğinde "Onun inançlarını benimseyenlerin kadınlarını sağ bırakıp oğullarını öldürün!" dediler. Fakat inkarcıların hilesi hep boşa çıktı.

Gültekin Onan: 

Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman dediler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun üzerine Mûsa, tarafımızdan onlara hakkı (kitabı) getirince de şöyle dediler: “- Mûsa ile beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını ise diri bırakın.” Fakat kâfirlerin hilesi ancak yok olmağa mahkûmdur.

Portekizce: 

E quando lhes apresentou a Nossa verdade, disseram: Matai os filhos varões daqueles que, com ele, crêem, e deixai comvida as suas mulheres! Porém, a conspiração dos incrédulos do improfícua.

İsveççe: 

Och när han kom till dem med den sanning som Vi gett honom, sade de: "Döda sönerna till dem som är hans bröder i tron och skona deras kvinnor!" Men [dessa] förnekares onda planer slog fel.

Farsça: 

هنگامی که حق را از سوی ما برای آنان آورد، گفتند: پسران کسانی را که با موسی ایمان آورده اند، بکشید، و زنانشان را [برای بیگاری و خدمت] زنده بگذارید. ولی نیرنگ و نقشه کافران جز در بیراهه و گمراهی نیست.

Kürtçe: 

ئەمجا کاتێك موسا (ئاینی) ڕاسـتی لەلایەن ئێمەوە بۆ ھێنان ووتیان کوڕانی ئەوانەی لەگەڵ ئەو(موسا) باوەڕیان ھێناوە بکوژن وە ژنەکانیان بەزیندوویی بھێڵنەوە (بۆ کارەکەری) بەڵام فێڵی بێ باوەڕان ھەر مایەی سەر لێ شێوانە (ھەرگیز سەرناگرێت)

Özbekçe: 

Мусо уларга Бизнинг ҳузуримиздан ҳақ ила келган чоқда, улар: «У билан бирга иймон келтирганларнинг ўғилларини қатл қилинглар, қизларини тирик қолдиринглар», дедилар. Кофирларнинг макр-ҳийласи залолатдан бошқа нарса эмас. (Бани Исроилни ўзига қул қилиб олган Фиръавн бу халққа турли азоб-уқубатларни ёғдирар, нима қилиб бўлса ҳам, уларни қулликда ушлаб туриб, ўз фойдаси учун ишлатишга уринар эди. Ўзига қарши ёш йигитлар бош кўтариши мумкинлигини яхши билганидан, қолаверса, атрофидаги гумашталаридан, мулкига Бани Исроилдан туғиладиган бола завол бўлишини эшитганидан кейин Бани Исроилда туғиладиган қиз болага тегмасдан, ўғил болаларни ўлдиришга фармон берган эди. Мусо алайҳиссалом келиб, Аллоҳ таоло томонидан Пайғамбар этиб юборилганларини айтганларидан кейин Фиръавннинг хавфи яна ҳам зиёда бўлди ва Бани Исроилнинг, яъни, Мусо алайҳиссаломга қўшилиб, иймон келтирганларнинг ўғил болаларини ўлдириш ҳақидаги фармонини янгилади.)

Malayca: 

Setelah Nabi Musa datang kepada mereka dengan membawa kebenaran dari sisi Kami, mereka berkata (dengan marahnya): "Bunuhlah anak-anak lelaki orang-orang yang beriman yang mengikutnya, dan biarkan hidup anak-anak perempuan mereka". (Tetapi usaha) dan tipu daya orang-orang kafir itu hanya menyebabkan mereka tenggelam dalam kesesatan dan kebinasaan sahaja.

Arnavutça: 

E, kur atyre u erdhi (Musai) me të Vërtetën prej Nesh, ata thanë: “Mbytni djemtë e atyre që kanë besuar në të e lëni të gjalla vajzat e tyre!” Por dinakëritë e mohuesve gjithmonë janë në humbje.

Bulgarca: 

И когато им донесе той истината от Нас, рекоха: “Убийте синовете на онези, които му повярваха, и пощадете жените им!” Но коварството на неверниците винаги е напразно.

Sırpça: 

А кад им је он донео истину од Нас, рекли су: “Убијајте мушку децу оних који верују у оно што он говори, а остављајте у животу њихову женску децу!” Али, лукавства неверника увек су узалудна.

Çekçe: 

A když k nim přišel s pravdou od Nás seslanou, tu zvolali: 'Zabte syny těch, kdož s ním uvěřili, a nechte jen ženy jejich naživu.' Avšak úklady nevěřících jsou odsouzeny k bloudění.

Urduca: 

پھر جب وہ ہماری طرف سے حق ان کے سامنے لے آیا تو انہوں نے کہا "جو لوگ ایمان لا کر اس کے ساتھ شامل ہوئے ہیں ان سب کے لڑکوں کو قتل کرو اور لڑکیاں کو جیتا چھوڑ دو" مگر کافروں کی چال اکارت ہی گئی

Tacikçe: 

Чун дини ҳақро аз ҷониби Мо бар онҳо арза дошт, гуфтанд: «Писарони касонеро, ки ба Ӯ имон овардаанд, бикушед ва занонашонро зинда бигузоред!» Ва ҳиласозии кофирон дар тариқи барбодӣ бошад.

Tatarca: 

Муса Бездән Аларга хаклык белән пәйгамбәр булып килгәч, алар әйттеләр: "Муса ияреп иман китергән мөэминнәрнең ир балаларын үтерегез вә кыз балаларын калдырыгыз", – дип. Әмма залим кәферләрнең юлсыз мәкерләре заигъ булды, бәлки үз башларына бәла булды.

Endonezyaca: 

Maka tatkala Musa datang kepada mereka membawa kebenaran dari sisi Kami mereka berkata: "Bunuhlah anak-anak orang-orang yang beriman bersama dengan dia dan biarkanlah hidup wanita-wanita mereka". Dan tipu daya orang-orang kafir itu tak lain hanyalah sia-sia (belaka).

Amharca: 

ከእኛ ዘንድ እውነትን ይዞ በመጣላቸውም ጊዜ «የእነዚያን ከእርሱ ጋር ያመኑትን ሰዎች ወንዶች ልጆች ግደሉ፤ ሴቶቻቸውንም አስቀሩ» አሉ፡፡ የከሓዲዎችም ተንኮል በጥፋት ውስጥ እንጅ አይደለም፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர் நம்மிடமிருந்து சத்தியத்தை அவர்களிடம் கொண்டுவந்தபோது அவர்கள் கூறினார்கள்: “இவருடன் நம்பிக்கை கொண்டவர்களின் ஆண் பிள்ளைகளைக் கொன்று விடுங்கள்! அவர்களின் பெண்(பிள்ளை)களை வாழவிடுங்கள்!” (இத்தகைய அநியாயம் செய்கிற) நிராகரிப்பவர்களின் சூழ்ச்சிகள் (எல்லாம்) வழிகேட்டில் தவிர இல்லை.

Korece: 

모세가 하나님의 진리와 더 불어 그들에게 임하였을 때 그와 더불어 믿는 사람의 남아들을 살 해하되 여아들은 살려두라 말하 였으나 불신자들의 음모는 방황과파멸을 초래했을 뿐이라

Vietnamca: 

Khi (Musa) mang chân lý từ nơi TA đến cho chúng thì chúng bảo: “Hãy giết các đứa con trai của những ai có đức tin đi theo Y và tha sống phụ nữ của chúng.” Tuy nhiên, mưu đồ của những kẻ vô đức tin chỉ rơi vào lầm lạc.