Arapça:
وَلَا تُؤْتُوا السُّفَهَاءَ أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللَّهُ لَكُمْ قِيَامًا وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَّعْرُوفًا
Çeviriyazı:
velâ tü'tü-ssüfehâe emvâlekümü-lletî ce`ale-llâhü leküm ḳiyâmev verzüḳûhüm fîhâ veksûhüm veḳûlû lehüm ḳavlem ma`rûfâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın, sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Diyanet İşleri:
Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'ın, size geçinmek için verdiği mallarınızı akılsızlara vermeyin, onları rızıklandırın, giydirin ve kendilerine tatlı ve güzel sözler söyleyin.
Şaban Piriş:
Allah’ın sizin idarenize verdiği malları (lüzumsuz, faydasız yerlere harcayan) sefihlere vermeyin. Fakat, o maldan onları yedirin, giydirin ve onlara güzel, iyi sözler söyleyin.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları (yetimleri) besleyin, giydirin ve onlarla güzel iletişim kurun
Ali Bulaç:
Allah'ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.
Suat Yıldırım:
Allah'ın sizin maişetinizin başlıca vesilesi kıldığı mallarınızı, aklı ermeyen kimselerin ellerine vermeyin. Bu malları işleterek elde edeceğiniz gelirle onların ihtiyaçlarını sağlayın, giyeceklerini temin edin ve onlara tatlı sözler söyleyin, güzel tavsiyelerde bulunun.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve Allah Teâlâ´nın sizler için medar-ı kıyam kılmış olduğu mallarınızı sefihlere vermeyin, onları o malların içinde rızıklandırınız ve giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin.
Bekir Sadak:
Arkalarinda ciliz cocuklar biraktiklari takdirde, bundan endise edecek olanlar, haksizlik yapmaktan korksunlar
İbni Kesir:
Allah´ın sizi başına diktiği mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendileribi bunların geliri ile rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Adem Uğur:
Allah´ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin
İskender Ali Mihr:
Ve Allah´ın, (kullanımı konusunda) sizi kaim kıldığı (vekil kıldığı) mallarınızı sefihlere vermeyiniz ve onun içinden (o mallarla) onları rızıklandırınız (besleyiniz) ve giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz.
Celal Yıldırım:
Allah´ın geçiminizi sağlamaya destek kıldığı mallarınızı (savurgan) beyinsizlere vermeyin
Tefhim ul Kuran:
Allah´ın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin
Fransızca:
Et ne confiez pas aux incapables vos biens dont Allah a fait votre subsistance. Mais prélevez-en, pour eux , nourriture et vêtement; et parlez-leur convenablement.
İspanyolca:
¡No confiéis a los incapaces la hacienda que Alá os ha dado para subsistir!, ¡sustentadles de ella y vestidles! ¡Y habladles con cariño!
İtalyanca:
Non date in mano agli incapaci i beni che Allah vi ha concesso per la sopravvivenza; attingetevi per nutrirli e vestirli e rivolgete loro parole gentili.
Almanca:
Und gebt den Unerfahrenen (in Vermögensangelegenheiten) nicht euer Vermögen, das ALLAH euch als Lebensgrundlage zur Verfügung gestellt hat. Jedoch versorgt sie dadurch, bekleidet sie und sagt ihnen ein gütiges Wort!
Çince:
你们的财产,本是真主给你们用来维持生计的,你们不要把它交给愚人, 你们当以财产的利润供给他们的衣食。你们当对他们主温和的言语。
Hollandaca:
Vertrouw het vermogen der zwakken van zinnen, hetwelk God u tot hun onderhoud heeft gegeven, niet in hunne handen, maar voed hen; geef hun kleederen en spreek vriendelijk met hen.
Rusça:
Не отдавайте неразумным людям вашего имущества, которое Аллах сделал средством вашего существования. Кормите и одевайте их из него и говорите им слово доброе.
Somalice:
Ha Siinina Sufahada (Maamuli karin) Xoolahooda ah kuwo idiinka yeelay Eebe Ilaaliye ka Quudiya kana Arradbixiya una Dhaha Hadal Fiican.
Swahilice:
Wala msiwape wasio na akili mali yenu ambayo Mwenyezi Mungu ameyajaalia yawe ni kiamu yenu. Walisheni katika hayo na muwavike, na mseme nao maneno mazuri.
Uygurca:
اﷲ تىرىكچىلىكىڭلارنىڭ ئاساسى قىلغان ماللىرىڭلارنى ئەخمەقلەرگە تۇتقۇزۇپ قويماڭلار، ئۇلارنى يېمەك - ئىچمەك، كىيىم - كېچەكلەر بىلەن تەمىنلەڭلار. ئۇلارغا چىرايلىق سۆز قىلىڭلار
Japonca:
アッラーから保管を委託された財産を,精神薄弱者に渡してはならない。そして,かれらに衣食を与え,懇切に言葉優しく話しかけなさい。
Arapça (Ürdün):
«ولا تؤتوا» أيها الأولياء «السفهاء» المبذِّرين من الرجال والنساء والصبيان «أموالكم» أي أموالهم التي في أيديكم «التي جعل الله لكم قياما» مصدر قام أي تقوم بمعاشكم وصلاح أولادكم فيضعوها في غير وجهها وفي قراءة قيَما جمع قيمة ما تقوم به الأمتعة «وارزقوهم فيها» أي اطعموهم منها «واكسوهم وقولوا لهم قولا معروفا» عدوهم عدة جميلة بإعطائهم أموالهم إذا رشدوا.
Hintçe:
और अपने वह माल जिनपर ख़ुदा ने तुम्हारी गुज़र न क़रार दी है बेवकूफ़ों (ना समझ यतीम) को न दे बैठो हॉ उसमें से उन्हें खिलाओ और उनको पहनाओ (तो मज़ाएक़ा नहीं) और उनसे (शौक़ से) अच्छी तरह बात करो
Tayca:
และจงอย่าให้แก่บรรดาผู้ที่โง่เขลา ซึ่งทรัพย์ของพวกเจ้า ที่อัลลอฮฺได้ทรงให้เป็นสิ่งค้ำจุนแก่พวกเจ้า และจงให้ปัจจัยยังชีพและเครื่องนุ่งห่มแก่พวกเขาในทรัพย์นั้น และจงกล่าววาจาแก่พวกเขาอย่างดี
İbranice:
אל תפקידו בידי חלשי-דעת את רכושכם אשר אלוהים מינה אתכם למשגיחים עליו. ואולם פרנסו אותם והלבישו אותם, ודברו עמם בצורה יפה
Hırvatça:
I maloumnicima ne dajite imetke koje vam je Allah za izdržavanje učinio, nego ih njima opskrbite i obucite. I lijepe riječi im govorite.
Rumence:
Nu daţi neghiobilor bunurile pe care Dumnezeu vi le-a rânduit vouă pentru trai. Daţi-le cele trebuincioase traiului din aceste bunuri, daţi-le cu ce să se înveşmânte şi spuneţi-le cuvinte cuviincioase!
Transliteration:
Wala tutoo alssufahaa amwalakumu allatee jaAAala Allahu lakum qiyaman waorzuqoohum feeha waoksoohum waqooloo lahum qawlan maAAroofan
Türkçe:
Allah'ın sizin için ayakta durma aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin.
Sahih International:
And do not give the weak-minded your property, which Allah has made a means of sustenance for you, but provide for them with it and clothe them and speak to them words of appropriate kindness.
İngilizce:
To those weak of understanding Make not over your property, which Allah hath made a means of support for you, but feed and clothe them therewith, and speak to them words of kindness and justice.
Azerbaycanca:
Allahın sizə dolanmaq ünün bəxş etdiyi malları (və ya Allahın sizi üzərində qəyyum tə’yin etdiyi yetim malını) səfehlərə (ağılsızların əlinə) verməyin. Onları həmin maldan yedirdib geyindirin və özlərinə xoş sözlər deyin.
Süleyman Ateş:
Allah'ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz seyleyin.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Erhan Aktaş:
Allah’ın, sizi kâim kıldığı(1) malların idaresini aklı ermezlere(2) bırakmayın. O mallarla onların geçimlerini temin edin ve onları giydirin. Onlara uygun şekilde davranın.
Kral Fahd:
Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
Hasan Basri Çantay:
Allahın sizi başına dikdiği mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin, onlara güzel söyleyin (iyi nasıyhatlar edin).
Muhammed Esed:
Allah´ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları muhakeme yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin; ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun.
Gültekin Onan:
Tanrı´nın sizin için (kendileriyle hayatınızı) kaim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin
Ali Fikri Yavuz:
Ey yetimlerin veli ve vasîleri, Allah’ın dünya geçimi için sebep kıldığı tasarrufunuzdaki yetim mallarını, onların akılsızlarına vermeyin. Onları, malları ile rızıklandırın
Portekizce:
Não entregueis aos néscios o vosso patrimônio, cujo manejo Deus vos confiou, mas mantende-os, vesti-os e tratai-oshumanamente, dirigindo-vos a eles com benevolência.
İsveççe:
Låt inte dem som [ännu] inte har förstånd få råda över egendom som Gud har anförtrott åt er för [deras] uppehälle, men använd den för att förse dem med vad de behöver av mat och kläder och ha [alltid] ett vänligt ord för dem.
Farsça:
و اموالتان را که خدا مایه قوام و برپایی [زندگی] شما گردانیده به سبک مغزان ندهید، ولی آنان را از درآمد آن بخورانید و لباس بپوشانید و با آنان به صورتی شایسته و پسندیده سخن گویید.
Kürtçe:
مەیدەنە گێل وکەم عەقڵەکان ماڵەکانتان لە حاڵەتێکدا خوا ئەو (ماڵانەی) بۆ کردوون بەھۆی ڕاوەستانی ژیانتان وە (بێ عەقڵەکان) ڕۆزی و خۆراکیان بدەنێ لەو ماڵە و پۆشاکیان بۆ بکەن و گفتوگۆیان لەگەڵ بکەن بە گفتوگۆیەکی باش
Özbekçe:
Аллоҳ (ҳаётингизни) тургизиш (воситаси) қилган молларингизни эси пастларга берманг. Уларни ўша моллардан ризқлантиринг, кийинтиринг ва уларга яхши сўзлар айтинг.
Malayca:
Dan janganlah kamu berikan (serahkan) kepada orang-orang yang belum sempurna akalnya akan harta (mereka yang ada dalam jagaan) kamu, (harta) yang Allah telah menjadikannya untuk kamu semua sebagai asas pembangunan kehidupan kamu; dan berilah mereka belanja dan pakaian dari pendapatan hartanya (yang kamu niagakan), dan juga berkatalah kepada mereka dengan kata-kata yang baik.
Arnavutça:
Dhe mo u jepni (prindër dhe kujdestar) plëngprishëve pasurinë tuaj, që ua ka bërë Perëndia mjet ekzistimi dhe udhëheqje në jetë, e ushqeni ate me këtë (pasuri) dhe vishni ata, dhe bisedoni me ta me fjalë të mira.
Bulgarca:
И не давайте на несъзнаващите своите имоти, които Аллах е сторил опора за вас, но ги хранете от тях и ги обличайте, и им говорете благи думи!
Sırpça:
И онима који немају довољно разума иметке, које вам је Аллах поверио на управљање, не уручујте, него их њима опскрбите и обуците. И лепе речи им говорите.
Çekçe:
A nedávejte nerozumným jmění své, jež Bůh pro vás učinil podstatou obživy, ale dávejte jim z něho na jejich výživu a odívání a mluvte s nimi slovo vlídné.
Urduca:
اور اپنے وہ مال جنہیں اللہ نے تمہارے لیے قیام زندگی کا ذریعہ بنایا ہے، نادان لوگوں کے حوالہ نہ کرو، البتہ انہیں کھانے اور پہننے کے لیے دو اور انہیں نیک ہدایت کرو
Tacikçe:
Молҳоятонро, ки Худо сабаби зиндагии шумо сохтааст, ба дасти беақлҳо мадиҳед, вале аз он хӯроку либосашон диҳед ва бо онон сухан ба некӣ гӯед.
Tatarca:
Малларыгызны диваналарга бирмәгез, ягъни акча белән файдалана белмәгән кешегә акча бирмәгез, бит Аллаһ сезгә дөнья малын көн күрү өчен бирде, исрафтан сакланыгыз, ул диваналарны ашатыгыз, киемнәр кидерегез, яхшылап тәрбияләгез һәм йомшак сүзләр әйтегез!
Endonezyaca:
Dan janganlah kamu serahkan kepada orang-orang yang belum sempurna akalnya, harta (mereka yang ada dalam kekuasaanmu) yang dijadikan Allah sebagai pokok kehidupan. Berilah mereka belanja dan pakaian (dari hasil harta itu) dan ucapkanlah kepada mereka kata-kata yang baik.
Amharca:
ቂሎችንም ያችን አላህ ለእናንተ መተዳደሪያ ያደረጋትን ገንዘቦቻችውን (የያዛችሁላቸውን) አትስጡዋቸው፡፡ ከርሷም መግቡዋቸው አልብሱዋቸውም፡፡ ለእነሱም መልካምን ንግግር ተናገሩ፡፡
Tamilce:
இன்னும், (அனாதைகளின் பொறுப்பாளர்களே!) உங்களுக்கு வாழ்வாதாரமாக அல்லாஹ் ஆக்கிய உங்கள் (அனாதைகளின்) செல்வங்களை (அவர்களில் யார்) புத்தி குறைவானவர்களாக இருக்கிறார்களோ அவர்களிடம் கொடுக்காதீர்கள். இன்னும், அவற்றில் அவர்களுக்கு நீங்களே உணவளியுங்கள். இன்னும், அவர்களுக்கு ஆடை அணிவியுங்கள். இன்னும், (அவர்கள் தங்கள் செல்வத்தை கேட்டால் செல்வத்தை நிர்வகிக்கும் அறிவுத் திறமை உங்களுக்கு வந்தவுடன் உங்கள் செல்வத்தை உங்களிடம் ஒப்படைக்கிறோம் என்று) நல்ல சொல்லை அவர்களுக்குச் சொல்லுங்கள்!
Korece:
미성년자에게는 재산을 위탁 치 말고 관리를 하되 양식을 주고의상을 주며 또한 그들에게 친절 하라
Vietnamca:
Các ngươi (những người giám hộ) chớ đừng giao cho những người thiếu khôn ngoan(5) tài sản mà Allah đã cho các ngươi quyền quản lý. Các ngươi hãy dùng tài sản đó cấp dưỡng cho họ, cấp quần áo cho họ và hãy nói năng tử tế với họ. (5) Người thiếu khôn ngoan là tất cả những ai sử dụng tài sản không mang lại lợi ích ở trần gian và cả Đời Sau, chẳng hạn tiêu xài vào những thứ có hại như cờ bạc, rượu chè, ma túy …
Ayet Linkleri: