Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

46

Ayet No: 

3652

Sayfa No: 

433

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُم بِوَاحِدَةٍ ۖ أَن تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَىٰ وَفُرَادَىٰ ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا ۚ مَا بِصَاحِبِكُم مِّن جِنَّةٍ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَّكُم بَيْنَ يَدَيْ عَذَابٍ شَدِيدٍ

Çeviriyazı: 

ḳul innemâ e`iżuküm bivâḥideh. en teḳûmû lillâhi meŝnâ vefürâdâ ŝümme tetefekkerû. mâ biṣâḥibiküm min cinneh. in hüve illâ neẕîrul leküm beyne yedey `aẕâbin şedîd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Size sadece bir tek nasihat edeceğim. Şöyle ki: Allah için ikişer, üçer ve teker teker kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz." Arkadaşınızda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalnız şiddetli bir azabın önünde, sizi sakındıracak bir peygaberdir.

Diyanet İşleri: 

De ki: "Size tek bir öğüdüm vardır: Allah için ikişer ikişer ve tek tek kalkınız, sonra düşününüz, göreceksiniz ki arkadaşınızda bir delilik yoktur. O yalnız çetin bir azabın öncesinde sizi uyarmaktadır."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Ben size tek bir öğüt vermedeyim ancak: İkişerikişer, tekerteker kalkın da sonra bir düşünün ki sizinle konuşanda deliliğe ait bir emare bile yok; o, ancak ve ancak, şiddetli bir azaptan önce sizi korkutan biri.

Şaban Piriş: 

De ki: Size tek bir öğüt veriyorum. Allah için birer, ikişer kalkın, sonra iyice düşünün. Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur. O, yalnızca şiddetli bir azaptan önce sizi uyaran birisidir.

Edip Yüksel: 

De ki, "Size bir tek öğüdüm var: ALLAH için ikişer ikişer, yahut teker teker kalkın, sonra düşünün. Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur. O sadece, çetin bir cezadan önce sizi uyaran birisidir."

Ali Bulaç: 

De ki: "Size bir tek öğüt veriyorum: “Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam etmeniz, sonra düşünmeniz. Sizin sahibiniz (veya arkadaşınız olan Peygamber)de hiçbir delilik yoktur. O, yalnızca sizi, şiddetli bir azabın öncesinde uyarandır."

Suat Yıldırım: 

De ki: “Size bir tek nasihat edeceğim: İkişer ikişer veya teker teker Allah hakki için durup düşünmenizi, hem sonra bu arkadaşınızda delilikten eser olmadığını iyice anlamanızı istiyorum.O, ancak şiddetli bir azaptan önce sizi sakındırmak için gelen bir peygamberdir.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Size ancak bir şey ile öğüt veririm. Şöyle ki: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkarsınız, sonra da güzelce düşünürsünüz, sizin sahibinizde cinnetten bir eser yoktur, o sizin için şiddetli azabın önünde bir korkutucudan başka değildir.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" Arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil.

Bekir Sadak: 

34:51

İbni Kesir: 

De ki: Ben, size ancak Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalmanızı, sonra arkadaşınızda bir delilik olmadığını iyice düşünmenizi öğütlerim. O, ancak şiddetli bir azabın öncesinde sizin için bir uyarıcıdır.

Adem Uğur: 

(Resûlüm! Onlara) de ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün! Arkadaşınızda (peygamberde) hiçbir delilik yoktur! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir.

İskender Ali Mihr: 

De ki: &quot

Celal Yıldırım: 

De ki: Size tek bir öğütte bulunuyorum: Allah için ikişer ikişer, birer birer ayağa kalkmanızı, sonra da iyice düşünmenizi (istiyorum). Arkadaşınızda cinnet diye bir şey yoktur. O, ancak çok şiddetli bir azâbdan önce sizi uyaran bir peygamberdir.

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Size bir tek öğüt veriyorum: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam etmeniz, sonra düşünmeniz

Fransızca: 

Dis : "Je vous exhorte seulement à une chose : que pour Allah vous vous leviez, par deux ou isolément, et qu'ensuite vous réfléchissiez. Votre compagnon (Muhammad) n'est nullement possédé : il n'est pour vous qu'un avertisseur annonçant un dur châtiment".

İspanyolca: 

Di: «Sólo os exhorto a una cosa: a que os pongáis ante Alá, de dos en dos o solos, y meditéis. Vuestro paisano no es un poseso; no es sino un monitor que os previene contra un castigo severo».

İtalyanca: 

Di': «Ad una sola [cosa] vi esorto: state ritti per Allah, a coppie o singolarmente e riflettete: non c'è alcun déemone nel vostro compagno, egli per voi non è altro che un ammonitore che precede un severo castigo.

Almanca: 

Sag: "Ich ermahne euch nur eines, daß ihr euch um ALLAHs Willen zu zweit oder einzeln bemüht, dann nachdenkt." Euer Gefährte leidet sicher nicht unter Geistesgestörtheit. ER ist doch nur ein Warner für euch vor einer harten Peinigung.

Çince: 

你说:我只以一件事劝导你们,你们应当为真主而双双地或单独地站起来,然后思维。你们的同乡,绝无疯病。在严厉的刑罚来临之前,他对你们只是一个警告者。

Hollandaca: 

Zeg: Waarlijk, ik raad u eene zaak, namelijk dat gij twee aan twee voor God staat, of afzonderlijk; overweeg dan ernstig, en gij zult bevinden, dat er geene uitzinnigheid bij uwen makker Mahomet heerscht. Hij is slechts gezonden om u voor eene gestrenge straf te waarschuwen.

Rusça: 

Скажи: "Я призываю вас только к одному: встаньте ради Аллаха по двое и по одному, а потом призадумайтесь. Ваш товарищ не является бесноватым. Он лишь предостерегает вас перед наступлением тяжких мучений".

Somalice: 

Waxaad dhahdaa Nabiyow mid kaliya yaan idinku waanin inaad u jahaysataan Eebe laba labo iyo mid mid markaasna aad fikirtaan inaan saaxiibkiin «Nabiga Muxamed ah» uusan waallayn, uu digihiinna cadaab daran hortiisna uu yahay,

Swahilice: 

Sema: Mimi nakunasihini kwa jambo moja tu - ya kwamba msimame kwa ajili ya Mwenyezi Mungu, wawili-wawili na mmoja-mmoja; kisha mfikiri. Mwenzenu huyu hana wazimu. Yeye si chochote ila ni Mwonyaji kwenu kabla ya kufika adhabu kali.

Uygurca: 

ئېيتقىنكى، «مەن سىلەرگە بىر ئىشنى تەۋسىيە قىلىمەن: سىلەر خۇدالىق ئۈچۈن ئىككىدىن، يا بىردىن تۇرۇڭلار (يەنى اﷲ نىڭ رازىلىقى ئۈچۈن يىغىلىپ ياكى يەككە ھالدا ھەقنى تىلەڭلار)، ئاندىن پىكىر يۈرگۈزۈڭلار». ھەمراھىڭلاردا (يەنى مۇھەممەدتە) ھېچ مەجنۇنلۇق يوق، پەقەت ئۇ قاتتىق ئازاب نازىل بولۇشتىن ئىلگىرى سىلەرگە ئەۋەتىلگەن بىر ئاگاھلاندۇرغۇچىدۇر

Japonca: 

言ってやるがいい。「わたしは忠告する。あなたがたはアッラーの御前に,2人ずつまたは1人ずつ立ってよく考えなさい。あなたがたの同僚は,気違いではない。かれは厳しい懲罰の(下る)以前に,あなたがたに警告するに過ぎない。」

Arapça (Ürdün): 

«قل إنما أعظكم بواحدة» هي «أن تقوموا لله» أي لأجله «مثنى» أي اثنين اثنين «وفرادى» واحدا واحدا «ثم تتفكروا» فتعلموا «ما بصاحبكم» محمد «من جنة» جنون «إن» ما «هو إلا نذير لكم بين يدي» أي قبل «عذاب شديد» في الآخرة إن عصيتموه.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम कह दो कि मैं तुमसे नसीहत की बस एक बात कहता हूँ (वह) ये (है) कि तुम लोग बाज़ खुदा के वास्ते एक-एक और दो-दो उठ खड़े हो और अच्छी तरह ग़ौर करो तो (देख लोगे कि) तुम्हारे रफीक़ (मोहम्मद स0) को किसी तरह का जुनून नहीं वह तो बस तुम्हें एक सख्त अज़ाब (क़यामत) के सामने (आने) से डराने वाला है

Tayca: 

จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด “ฉันขอเตือนพวกท่านเพียงข้อเดียวว่า พวกท่านจงยืนขึ้นเพื่ออัลลอฮฺ (ครั้งละ) สองคนและคนเดียว แล้วจงไตร่ตรองดู (ก็จะประจักษ์ว่า) สหายของพวกท่านนั้นมิได้เป็นบ้า แต่เขาเป็นเพียงผู้ตักเตือนพวกท่านถึงการเผชิญหน้ากับการลงโทษอย่างสาหัสเท่านั้น”

İbranice: 

אמור להם: 'אמנם אני דוחק בכם לעשות רק דבר אחד, התייצבו בפני אלוהים, בזוגות או ביחידים, והרהרו. כך אתם תבינו כי חברכם (הנביא מוחמד) לא אחוז דיבוק ולא משוגע, אלא הוא שליח אשר בא להזהירכם מפני העונש הכבד

Hırvatça: 

Reci: "Savjetujem vam samo jedno: ustanite zarad Allaha, dvojica po dvojica, ili jedan po jedan, pa zatim razmislite da drug vaš nije lud. On vas samo prije teške patnje upozorava."

Rumence: 

Spune: “Eu una vă predic: Ridicaţi-vă înaintea lui Dumnezeu, câte unul ori câte doi, apoi chibzuiţi. Prietenul vostru nu are nici un ginn în el: el nu vă este decât un predicator înaintea unei osânde aprige”

Transliteration: 

Qul innama aAAithukum biwahidatin an taqoomoo lillahi mathna wafurada thumma tatafakkaroo ma bisahibikum min jinnatin in huwa illa natheerun lakum bayna yaday AAathabin shadeedin

Türkçe: 

De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" Arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil.

Sahih International: 

Say, "I only advise you of one [thing] - that you stand for Allah, [seeking truth] in pairs and individually, and then give thought." There is not in your companion any madness. He is only a warner to you before a severe punishment.

İngilizce: 

Say: "I do admonish you on one point: that ye do stand up before Allah,- (It may be) in pairs, or (it may be) singly,- and reflect (within yourselves): your Companion is not possessed: he is no less than a warner to you, in face of a terrible Penalty."

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər! Bu müşriklərə) de: “Mən sizə ancaq bir öyüd verəcəyəm. Allah xatirinə (məni dinlədikdən sonra məclisimdən) iki-iki, bir-bir durun (durub gedin), sonra da bir dərindən düşünün, (görəcəksiniz ki) sizin yoldaşınızda (Muhəmməd əleyhissəlamda) heç bir divanəlik əsəri yoxdur. O yalnız qarşıdakı şiddətli əzabla (düçar olacağınız axirət əzabı ilə) sizi qorxudan (xəbərdar edən) bir peyğəmbərdir!”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Size bir şeyi öğütleyeyim: 'Allah için, ikişer ikişer ve teker teker durup düşününüz! Arkadaşınızda delilikten eser yoktur. O, çetin bir azabın arefesinde sizin için bir uyarıcıdır."

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm! Onlara) de ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün! Arkadaşınızda (peygamberde) hiçbir delilik yoktur! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Size yalnızca bir tek şey öğütlüyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker bir araya gelin.(1) Sonra iyice düşünün.” Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur. O, şiddetli bir azâbın öncesinde bir uyarıcıdır.

Kral Fahd: 

(Ey Muhammed!) De Ki: «Size tek bir öğüt vereyim. O da, ikişer ikişer ve birer birer Allah için kalkmanız ve sonra da düşünmeniz. Neticede göreceksiniz ki, arkadaşınızda hiçbir delilik yoktur. O sadece, şiddetli bir azabın öncesinde sizin için bir uyarıcıdır.»

Hasan Basri Çantay: 

(Habîbim) de ki: «Ben size sırf Allah için ikişer, ikişer, teker teker (karşımda) durmanız, sonra arkadaşınızda hiçbir mecnunluk olmadığını iyi düşün (üb bil) menizi va´z ederim. O, çetin bir azâb (gelib çatmaz) dan evvel (bunu) size haber veren (bir peygamber) den başkası değildir».

Muhammed Esed: 

De ki: "Size bir tek öğüdüm var; ister başkalarıyla birlikte iken ister yalnız, Allah´ın huzurunda (bulunduğunuzun bilincinde) olun ve sonra kendi kendinize, (bu elçi olarak görevlendirilen) arkadaşınızda bir delilik olmadığını düşünün! O, yaşayacağınız şiddetli azaba karşı sizi uyarmaktan başka bir şey yapmıyor."

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, Mekke kâfirlerine) de ki: “- Size sadece bir tek nasihat edeceğim: Allah için, (tarafgirlik için değil, gerçeği anlamak için) ikişer ikişer ve teker teker (peygamberin meclisinden) kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz

Portekizce: 

Dize-lhes: Exorto-vos a uma só coisa: que vos consagreis a Deus, em pares ou individualmente; e refleti. Vossocompanheiro não é um energúmeno. Ele não é senão vosso admoestador, que vos adverte, face a um terrível castigo.

İsveççe: 

Säg: "Ett råder jag er till, nämligen att ni två och två eller var man för sig vänder er till Gud och ber Honom [visa er sanningen], och att ni sedan noga rannsakar era hjärtan. Er landsman är inte besatt av andar; vad han gör är att varna er för det stränga straff som han ser hota er."

Farsça: 

بگو: من شما را فقط به یک حقیقت اندرز می دهم [و آن] اینکه دو دو و یک یک برای خدا قیام کنید، سپس درباره رفیقتان [محمّد که عمری با پاکی، امانت، صدق و درستی در میان شما زندگی کرده است] بیندیشید که هیچ گونه جنونی ندارد، او برای شما از عذاب سختی که پیش روست، جز بیم دهنده ای نیست.

Kürtçe: 

بڵێ من تەنھا بەیەک شت ئامۆژگاریتان دەکەم کەدوو دوو، یەك یەك، لەبەر خوا ھەڵسن ( وگوێڕایەڵی فەرمانەکانی بن) پاشان بیر بکەنەوە ھاوڕێکەتان(پێغەمبەر ﷺ) شێت نیە ئەو (پێغەمبەر ﷺ) تەنھا ترسێنەرە بۆ ئێوە لەپێش ھاتنی سزای سەختی (قیامەت)

Özbekçe: 

Сен: «Мен сизга биргина насиҳат қиламан: Аллоҳ учун холис, якка-якка ва тўп-тўп туриб бир фикр юритиб кўринглар. Соҳибингизда жинга оид ҳеч нарса йўқ. У сизларга шиддатли азобдан олдинги огоҳлантиргувчи, холос», деб айт. (Хоҳласангиз, биров ҳалақит бермаслиги учун якка-якка туриб фикр юритинг. Хоҳласангиз, жамланиб, бир-бирингизни тўғрилаб, кўплашиб фикр юритинг. Фикрланг, ўйлаб кўринг-а! Соҳибингиз, биродарингиз ва ўзингиз яхши таниган шахс бўлмиш Муҳаммадда (с. а. в.) жинга оид ҳеч нарса йўқ. У жинни ҳам эмас, жинлар билан алоқадор ҳам эмас. Уни яхши танир эдингиз. У эсли-ҳушли, ақлли, тафаккурли, вазмин ва обрўйли бир одамлигини яхши биласиз. У айтаётган гаплар ҳам жинларнинг сўзи эмас, очиқ-ойдин, бақувват ва ҳикматли. У сизлар айтаётгандек, жинни ҳам, шоир ҳам, сеҳргар ҳам эмас.)

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad): "Aku hanyalah mengajar dan menasihati kamu dengan satu perkara sahaja, iaitu: hendaklah kamu bersungguh-sungguh berusaha mencari kebenaran kerana Allah semata-mata, sama ada dengan cara berdua (dengan orang lain), atau seorang diri; kemudian hendaklah kamu berfikir sematang-matangnya (untuk mengetahui salah benarnya ajaranKu)". Sebenarnya tidak ada pada (Muhammad) yang menjadi sahabat kamu sebarang penyakit gila (sebagaimana yang dituduh); ia hanyalah seorang Rasul pemberi amaran kepada kamu, sebelum kamu ditimpa azab yang berat (di akhirat).

Arnavutça: 

Thuaj (o Muhammed!): “Unë ju këhsilloj vetëm me një gjë: ngrituni sinqerisht për Perëndinë, dy nga dy, ose një nga një e pastaj gjykoni për shokun tuaj (Muhammedin) që nuk është i çmendur. Ai për ju është vetëm paralajmërues, para dënimit të rëndë.

Bulgarca: 

Кажи [о, Мухаммад]: “Аз ви наставлявам само едно - да застанете пред Аллах по двама или поотделно, да размислите дали е луд вашият другар. Той е само предупредител за вас преди сурово мъчение.”

Sırpça: 

Реци: „Саветујем вам само једно: устаните према Аллаху, двојица по двојица, или један по један, па затим размислите да друг ваш није луд. Он вас само пре тешке патње упозорава.“

Çekçe: 

Rci: 'Napomínám vás jen k jednomu: modlete se k Bohu ve dvou či jednotlivě a potom uvažujte, že druh váš není džiny posedlý, nýbrž že pouze varovatelem vaším je před trestem přísným.'

Urduca: 

اے نبیؐ، اِن سے کہو کہ "میں تمہیں بس ایک بات کی نصیحت کرتا ہوں خدا کے لیے تم اکیلے اکیلے اور دو دو مل کر اپنا دماغ لڑاؤ اور سوچو، تمہارے صاحب میں آخر ایسی کونسی بات ہے جو جنون کی ہو؟ وہ تو ایک سخت عذاب کی آمد سے پہلے تم کو متنبہ کرنے والا ہے"

Tacikçe: 

Бигӯ: «Шуморо ба як чиз панд медиҳам: ду-ду ва як-як барои (ибодати) Худо бархезед. Сипас бияндешед, то бидонед, ки дар ёри шумо девонагие нест. Ӯст, ки шуморо аз омадани азобе сахт метарсонад!»

Tatarca: 

Син аларга әйт: "Мин сезне бер мәсьәлә белән вәгазь кыламын, ул мәсьәлә Аллаһ ризалыгы өчен икешәр-икешәр яки берәр-берәр булып эшегездә туры вә таза тормавыгыздыр, соңра уйлап каравыгыздыр, иптәшегез Мухәммәд г-мдә диваналык юклыгыны. Ул бер гади ир түгел, мәгәр сезне ахирәттәге киләчәк ґәзаб белән куркытучыдыр.

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Sesungguhnya aku hendak memperingatkan kepadamu suatu hal saja, yaitu supaya kamu menghadap Allah (dengan ikhlas) berdua-dua atau sendiri-sendiri; kemudian kamu fikirkan (tentang Muhammad) tidak ada penyakit gila sedikitpun pada kawanmu itu. Dia tidak lain hanyalah pemberi peringatan bagi kamu sebelum (menghadapi) azab yang keras.

Amharca: 

«የምገስጻችሁ ባንዲት ነገር ብቻ ነው፡፡ (እርሷም) ሁለት ሁለት አንድ አንድም ኾናችሁ ለአላህ እንድትነሱ ከዚያም በጓደኛችሁ (በሙሐመድ) ምንም ዕብደት የሌለበት መኾኑን መርምራችሁ እንድትርረዱ ነው፡፡ እርሱ ለእናንተ ከብርቱ ቅጣት በስተፊት አስጠንቃቂ ነው እንጂ ሌላ አይደለም» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக! “நான் உங்களுக்கு உபதேசிப்பதெல்லாம் ஒன்றே ஒன்றைத்தான். (அதாவது) நீங்கள் அல்லாஹ்விற்காக ஒருவர் ஒருவராக, இருவர் இருவராக நில்லுங்கள். (இந்த நபியைப் பற்றி இவர் உண்மையாளரா அல்லது உண்மையாளர் இல்லையா என்று விவாதம் செய்யுங்கள். பிறகு ஒருவர் ஒருவராக தனித்து விடுங்கள்). பிறகு, சிந்தியுங்கள்.” உங்கள் இந்தத் தோழருக்கு பைத்தியம் அறவே இல்லை. கடுமையான தண்டனை (நிகழப் போவதற்)க்கு முன்னர் (அது பற்றி) எச்சரிப்பவராகவே தவிர அவர் இல்லை (என்பதை திட்டமாக அறிந்து கொள்வீர்கள்).

Korece: 

일러가로되 내가 너희에게 오직 한가지만 충고하나니 하나님 을 위해 둘씩 그리고 하나씩 깨어 라 그리고 숙고하라 너희의 동반 자는 마술에 걸리지 않았으며 그 는 단지 무서운 형벌 이전에 너희 를 위한 경고자라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói với (những kẻ thờ đa thần Quraish): “Ta chỉ khuyên các người một điều: các người hãy vì Allah mà đứng lên từng cặp hay từng người rồi suy ngẫm, (chắc chắn các người sẽ thấy) người bạn của các người (Muhammad) không phải là một gã điên mà đích thực là một vị cảnh báo các người về một sự trừng phạt khủng khiếp sắp đến.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: