Arapça:
مَن جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِّنْهَا ۖ وَمَن جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَى الَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّئَاتِ إِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Çeviriyazı:
men câe bilḥaseneti felehû ḫayrum minhâ. vemen câe bisseyyieti felâ yücze-lleẕîne `amilü-sseyyiâti illâ mâ kânû ya`melûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha üstün karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
Diyanet İşleri:
Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kim bir iyilikle gelirse ona, yaptığından daha hayırlı mükafat var ve kim, bir kötülükle gelirse o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıklarının karşılığı neyse onunla cezalandırılır.
Şaban Piriş:
Kim bir iyilik ile gelirse, ona çok daha hayırlısı vardır. Kim de kötülük ile gelirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıklarının cezasını görürler.
Edip Yüksel:
Kim iyilikle gelirse kendisine ondan daha iyisi verilecektir. Kim kötülük ile gelirse, o kötülükleri işleyenlere ancak yaptıkları kadar bir karşılık verilecektir.
Ali Bulaç:
Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır; kim bir kötülükle gelirse, artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarıyla karşılık görürler.
Suat Yıldırım:
Kim iyilik yaparsa, âhirette ondan çok daha iyi bir karşılık görür.Kim kötülük işlerse, bilesiniz ki kötülük işleyenler ancak yaptıkları kötülük kadar ceza görürler. [27,90]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Her kim güzellik ile gelirse onun için ondan daha hayırlısı vardır. Her kim de kötülük ile gelirse artık o kötülük yapanlar da başkasıyla değil, ancak o yaptıkları ile cezalandırılırlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
İyilik/güzellik getirene ondan daha hayırlısı var. Kötülük getirenlere gelince, kötülükleri yapanlar yapmış olduklarından fazlasıyla cezalandırılmayacaklardır.
Bekir Sadak:
(2-3) And olsun, biz kendilerinden oncekileri de denemisken, insanlar, «Inandik» deyince, denenmeden birakilacaklarini mi sanirlar? Allah elbette dogrulari ortaya koyacak ve elbette yalancilari da ortaya cikaracaktir.
İbni Kesir:
Kim, bir iyilikle gelirse
Adem Uğur:
Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha hayırlı karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
İskender Ali Mihr:
Kim hasenat ile (pozitif dereceler ile) gelirse o taktirde ona, ondan daha hayırlısı vardır. Ve kim seyyiat ile (negatif dereceler ile) gelirse, işte o zaman kötü amel yapanlar "
Celal Yıldırım:
Kim iyilikle gelirse, ona daha hayırlısı vardır. Kim de kötülükle gelirse, kötülük işleyenler ancak işlediklerine denk ceza görürler.
Tefhim ul Kuran:
Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için ondan daha hayırlısı vardır
Fransızca:
Quiconque viendra avec le bien, aura meilleur que cela encore; et quiconque viendra avec le mal, (qu'il sache que) ceux qui commettront des méfaits ne seront rétribués que selon ce qu'ils ont commis.
İspanyolca:
Quien venga habiendo obrado bien tendrá como recompensa algo aún mejor. Y quien venga habiendo obrado mal,... Quienes hayan obrado mal no serán retribuidos sino conforme a sus obras.
İtalyanca:
Chi verrà con il bene, avrà meglio ancora; chi verrà con il male, [sappia che] coloro che avranno commesso il male saranno ricompensati per ciò che avranno fatto.
Almanca:
Wer mit der gottgefälligen guten Tat kommt, für den ist Besseres als diese bestimmt. Doch wer mit der gottmißfälligen Tat kommt, so wird denjenigen, welche die gottmißfälligen Taten begingen, nichts außer dem vergolten, was sie zu tun pflegten.
Çince:
行善的人将得更好的报酬,作恶的人,只受作恶事的报酬。
Hollandaca:
Wie goed doet, zal eene belooning ontvangen, die de verdienste daarvan zal overtreffen; maar wat hen betreft, die snood handelen, deze zullen slechts vergolden worden, overeenkomstig datgene wat zij zullen hebben verricht.
Rusça:
Тот, который предстанет с добрым деянием, получит нечто лучшее. А если кто предстанет со злым деянием, то ведь творящие зло получат воздаяние только за то, что они совершали.
Somalice:
Ciddii la Timaadda Wanaag wuxuu Mudan wax ka khayr roon Ciddiise la Timaadda Xumaan lagama Abaal mariyo kuwa Xumaanta Sameeya, waxaan waxay faleen ahayn.
Swahilice:
Atakaye tenda wema atapata malipo bora kuliko huo wema alio utenda. Na atakaye tenda uovu, hawalipwi watendao uovu ila waliyo kuwa wakiyatenda.
Uygurca:
كىمكى ياخشى ئىش قىلغان ئىكەن، ئۇ قىلغان ئىشلىرىدىنمۇ ياخشى مۇكاپاتقا (يەنى قىلغان ياخشىلىقىدىن نەچچە ھەسسە ئارتۇق ساۋابقا) ئېرىشىدۇ، كىمكى يامان ئىش قىلىدىكەن، يامان ئىش قىلغانلارغا پەقەت قىلغان ئىشلىرىغا يارىشا جازا بېرىلىدۇ
Japonca:
善行をなす者には,それに優るものを与え,悪行をなす者には,かれらの悪行に応じて報いる。
Arapça (Ürdün):
«من جاء بالحسنة فله خير منها» ثواب بسببها وهو عشر أمثالها «ومن جاء بالسيئة فلا يجزى الذين عملوا السيئات إلا» جزاء «ما كانوا يعملون» أي: مثله.
Hintçe:
जो शख्स नेकी करेगा तो उसके लिए उसे कहीं बेहतर बदला है औ जो बुरे काम करेगा तो वह याद रखे कि जिन लोगों ने बुराइयाँ की हैं उनका वही बदला हे जो दुनिया में करते रहे हैं
Tayca:
ผู้ใดนำเอาความดีมา เขาก็จะได้รับความดียิ่งกว่า และผู้ใดนำความชั่วมา บรรดาผู้กระทำความชั่วทั้งหลายนั้นจะไม่ถูกตอบแทน นอกจากที่พวกเขาได้กระทำไว้
İbranice:
כל אשר יעשה מעשה טוב, יהיה לו גמול טוב יותר ממנו, ומי יעשו מעשה רע, הגמול לאלה אשר עשו רע רק מה שהיו עושים
Hırvatça:
Onaj ko učini dobro djelo, dobit će bolju nagradu za njega, a onaj ko uradi zlo, pa oni koji budu zlo radili, bit će kažnjeni samo u srazmjeri s onim što su radili.
Rumence:
Cel care va veni cu un bine are de la Noi şi mai bine, iar cel care va veni cu un rău..., să ştie că cei care au săvârşit răul nu vor fi răsplătiţi decât pentru ceea ce au făcut.
Transliteration:
Man jaa bialhasanati falahu khayrun minha waman jaa bialssayyiati fala yujza allatheena AAamiloo alssayyiati illa ma kanoo yaAAmaloona
Türkçe:
İyilik/güzellik getirene ondan daha hayırlısı var. Kötülük getirenlere gelince, kötülükleri yapanlar yapmış olduklarından fazlasıyla cezalandırılmayacaklardır.
Sahih International:
Whoever comes [on the Day of Judgement] with a good deed will have better than it; and whoever comes with an evil deed - then those who did evil deeds will not be recompensed except [as much as] what they used to do.
İngilizce:
If any does good, the reward to him is better than his deed; but if any does evil, the doers of evil are only punished (to the extent) of their deeds.
Azerbaycanca:
Hər kəs (Rəbbinin hüzuruna) yaxşı əməllə (səmimi-qəlbdən imanla) gəlsə, ona bundan (əməlindən) daha yaxşısı verilər (Cənnətə nail olar). Hər kəs pis əməllə gəlsə, (bilsin ki) pis əməllər edənlərə ancaq əməllərinin cəzası verilər! (Cəzaları pislikləri qədər olar, onlara heç bir haqsızlıq edilməz!)
Süleyman Ateş:
Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha güzeli vardır. Kim kötülük getirirse, kötülükleri yapanlar, ancak yaptıkları (kötülük) kadar cezalanırlar.
Diyanet Vakfı:
Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha hayırlı karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
Erhan Aktaş:
Kim bir iyilik ile gelirse; ona, ondan daha hayırlısı vardır. Kim de bir kötülük ile gelirse; yaptığı kötülük kadar cezalandırılır.
Kral Fahd:
Kim bir iyilik getirirse ona bundan daha hayırlı karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.
Hasan Basri Çantay:
Kim iyi (haal) ile gelirse onun için bundan daha hayırlısı vardır. Kim de kötü (haal) ile gelirse o kötülükleri işleyenler yapmış olduklarından başkasıyle cezalandırılmaz(lar).
Muhammed Esed:
Kim ki (Allah´ın huzuruna) iyilik yaparak çıkarsa, daha iyisini, daha üstününü bulacaktır. Ve kim ki kötülük yaparak çıkarsa, (bilsin ki,) kötülük yapanlar yalnızca yaptıklarının karşılığını görecekler.
Gültekin Onan:
Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır
Ali Fikri Yavuz:
Kim hasene (salih amel) ile gelirse, ona, ondan daha hayırlısı (bir mükâfat) vardır. Kim de günahla gelirse, artık o kötülükleri yapanlar ancak yaptıklarıyla cezalanır, (cezaları kötülükleri kadar olur).
Portekizce:
Aqueles que tiverem praticado o bem, obterão algo melhor do que isso; por outra, quem houver praticado o mal, saibaque os malfeitores não serão punidos senão segundo o houverem feito.
İsveççe:
Den som stiger fram [inför Honom] med en god handling skall få en större [belöning än handlingen förtjänar], och den som stiger fram [inför Honom] med en dålig handling [skall veta att] de som begår dåliga handlingar inte skall straffas för annat än vad de har gjort.
Farsça:
هر کس کار نیکی [به پیشگاه خدا] بیاورد، پاداشی بهتر از آن برای اوست، و هر کس کار بدی بیاورد [پس بداند آنان که کارهای ناشایسته انجام داده اند] جزا داده نمی شوند مگر آنچه را همواره انجام می داده اند.
Kürtçe:
ھەر کەس کارێکی چاك بکات ئەوە (پاداشتی) چاکتر لەوەی بۆ ھەیە ھەرکەسیش خراپە بکات ئەوە تۆڵە ناسەنرێت لەوانەی خراپەکانیان کردووە تەنھا بە ئەندازەی ئەو کردەوانە نەبێت کەکردویانە
Özbekçe:
Ким бир яхшилик келтирса, унга у(яхшилиги)дан кўра хайрлироқ (мукофот) бор. Ким бир ёмонлик келтирса, ёмонлик қилганлар фақат қилганларига яраша жазоланурлар. (Яъни, яхшиликнинг савоби кўпайтириб берилади. Ёмонлик эса, ўз ҳолича жазога тортилади. У кўпайтирилмайди.)
Malayca:
Sesiapa yang datang membawa amal baik (pada hari akhirat) maka baginya balasan yang lebih baik daripadanya; dan sesiapa yang datang membawa amal jahat, maka mereka yang melakukan kejahatan tidak di balas melainkan dengan apa yang mereka kerjakan.
Arnavutça:
Kush bënë një të mirë, për te ka shpërblim më të mirë (se atë që ka punuar). E, ai që bën një të keqe, ai dënohet vetëm aq sa e meriton vepra e tij.
Bulgarca:
Който дойде с добрина, ще има по-голяма от нея, а който дойде със злина - на вършещите злини ще се въздаде само за онова, което са извършили.
Sırpça:
Онај ко уради добро дело, добиће бољу награду за њега, а онај ко уради зло, па они који буду радили зло, биће кажњени само у сразмери са оним што су радили.
Çekçe:
Kdo přijde s dobrými skutky, tomu dostane se ještě lepšího než ony, ale kdo přijde se špatnými... tedy budou odměněni ti, kdož zlé skutky páchali, jedině podle toho, co dělali.
Urduca:
جو کوئی بھَلائی لے کر آئے گا اس کے لیے اس سے بہتر بھَلائی ہے، اور جو بُرائی لے کر آئے تو بُرائیاں کرنے والوں کو ویسا ہی بدلہ ملے گا جیسے عمل وہ کرتے تھے
Tacikçe:
Ҳар кас, ки кори неке ба ҷой орад, беҳтар аз он музд ёбад ва ҳар ки гуноҳе кунад, пас онҳо, ки гуноҳ кардаанд, ба андозаи амалашон ҷазо дода шаванд.
Tatarca:
Берәү Аллаһ риза булырдай яхшылык белән барса ахирәткә, аңа Аллаһу хозурында хәерлерәк күбрәк нигъмәт булыр, берәү күп гөнаһ белән яман кеше булып барса, андый кешеләр фәкать бозык эшләренә каршы каты хөкем, каты ґәзап белән җәзаланырлар.
Endonezyaca:
Barangsiapa yang datang dengan (membawa) kebaikan, maka baginya (pahala) yang lebih baik daripada kebaikannya itu; dan barangsiapa yang datang dengan (membawa) kejahatan, maka tidaklah diberi pembalasan kepada orang-orang yang telah mengerjakan kejahatan itu, melainkan (seimbang) dengan apa yang dahulu mereka kerjakan.
Amharca:
በደግ ሥራ የመጣ ሰው ለእርሱ ከእርሷ በላጭ ምንዳ አልለው፡፡ በክፉም ሥራ የመጡ ሰዎች እነዚህ መጥፎዎችን የሠሩ ይሠሩት የነበሩትን እንጅ አይመነዱም፡፡
Tamilce:
எவர் நன்மைகளை கொண்டு வருவாரோ அவருக்கு அவற்றின் பொருட்டால் நற்கூலி கிடைக்கும். எவர்கள் பாவங்களை கொண்டு வருவார்களோ, ஆக, அந்த பாவங்களைச் செய்தவர்கள் அவர்கள் எதை செய்து கொண்டிருந்தார்களோ அதற்கே தவிர கூலி கொடுக்கப்பட மாட்டார்கள்.
Korece:
선을 실천하는 자 그들은 그 것보다 더 나은 보상을 받게되며 악을 퍼뜨리는 자 그들이 행한 것 으로 벌을 받을 것이라
Vietnamca:
Ai mang theo điều thiện tốt thì sẽ được phần thưởng tốt hơn nhưng ai mang theo điều xấu thì những ai làm điều xấu chỉ sẽ bị phạt ngang bằng với điều xấu mà họ đã làm.
Ayet Linkleri: