Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

46

Ayet No: 

3205

Sayfa No: 

381

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ يَا قَوْمِ لِمَ تَسْتَعْجِلُونَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ ۖ لَوْلَا تَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle yâ ḳavmi lime testa`cilûne bisseyyieti ḳable-lḥaseneh. levlâ testagfirûne-llâhe le`alleküm türḥamûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Salih dedi ki: "Ey benim kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırdınız."

Diyanet İşleri: 

Salih: "Ey milletim! Niye iyilikten önce, acele kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey kavmim dedi, iyilikten önce ne diye çarçabuk kötülüğü istersiniz? Ne olur, Allah'tan yarlıganma dileseniz de merhamete layık olsanız.

Şaban Piriş: 

Salih:Ey halkım! İyilikten önce niçin kötülüğe acele ediyorsunuz? dedi. Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz ya!

Edip Yüksel: 

Halkım," dedi, "neden iyilik yerine kötülükte acele ediyorsunuz? Merhamet edilmeniz için ALLAH'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez miydi?

Ali Bulaç: 

Dedi ki: "Ey kavmim, neden iyilikten önce kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."

Suat Yıldırım: 

“Ey halkım!” dedi, “İyiliği bırakıp da neden kötülüğün çarçabuk gelmesini istiyorsunuz.Niçin, merhametine nail olmak ümidiyle Allah'tan af dilemiyorsunuz?”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Ey kavmim! Ne için iyilikten evvel fenalığı acele istiyorsunuz? Allah´a istiğfar etmeli değil misiniz? Olabilir ki, rahmete nâil olursunuz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?"

Bekir Sadak: 

Iste, haksizliklarina karsilik cokmus bulunan evleri! Bunda, bilen bir millet icin suphesiz, ders vardir.

İbni Kesir: 

Salih dedi ki: Ey kavmim

Adem Uğur: 

Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah´tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.

İskender Ali Mihr: 

(Salih A.S) dedi ki: &quot

Celal Yıldırım: 

Sâlih, onlara: «Ey kavmim!» dedi, «neden iyilikten önce kötülüğü acele istiyorsunuz? Allah´tan bağışlanmanızı dileseniz a

Tefhim ul Kuran: 

Dedi ki: «Ey kavmim, neden iyilikten önce, kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah´tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz»

Fransızca: 

Il dit : "ô mon peuple, pourquoi cherchez-vous à hâter le mal plutôt que le bien ? Si seulement vous demandiez pardon à Allah ? Peut-être vous serait-il fait miséricorde.

İspanyolca: 

Dijo: «¡Pueblo! ¿Por qué precipitáis el mal antes que el bien? ¿Por qué no pedís perdón a Alá? Quizás, así, se os tenga piedad».

İtalyanca: 

Disse: «O popol mio, perché volete affrettare il male piuttosto che il bene? Perché non chiedere il perdono ad Allah, affinché vi usi misericordia?».

Almanca: 

Er sagte: "Meine Leute! Weshalb fordert ihr zur Eile mit dem Bösen vor dem Guten auf?! Würdet ihr doch ALLAH um Vergebung bitten, damit euch Gnade erwiesen wird!"

Çince: 

他说我的宗族啊!你们为什么在恩惠之前要求刑罚早日实现呢你们怎么不向真主求饶,以便你们蒙主的怜悯呢?

Hollandaca: 

Saleh zeide: O mijn volk! waarom verhaast gij het kwade veeleer dan het goede? Weshalve smeekt geen vergiffenis, van God, opdat gij genade moogt erlangen: gij zijt anders verloren.

Rusça: 

Он сказал: "О мой народ! Почему вы торопите зло прежде добра? Почему вы не просите прощения у Аллаха? Быть может, вы будете помилованы".

Somalice: 

Wuxuuna Yidhi Qoomkayow maxaad u Dedejisanaysaan Xumaan Wanaag ka Hor, Maadse Dambi Dhaaf Warsataan Eebe inuu idiin Naxariisto.

Swahilice: 

Akasema: Enyi watu wangu! Kwa nini mnauhimiza uwovu kabla ya wema? Kwa nini hamuombi msamaha kwa Mwenyezi Mungu ili mrehemewe?

Uygurca: 

سالىھ ئېيتتى: «ئى قەۋمىم، سىلەر نېمىشقا رەھمەتتىن بۇرۇن ئازابنىڭ كېلىشىنى تىلەيسىلەر؟ سىلەر رەھمەتكە ئېرىشىشىڭلار ئۈچۈن نېمىشقا اﷲ تىن مەغپىرەت تەلەپ قىلمايسىلەر؟»

Japonca: 

かれは言った。「わたしの人びとよ,あなたがたは,何故善い事を差し置いて悪事に急ぐのですか。何故あなたがたは,アッラーの御赦しを請わないのですか。必ず御恵みにあずかるのに。」

Arapça (Ürdün): 

«قال» للمكذبين «ياقوم لمَ تستعجلون بالسيئة قبل الحسنة» أي بالعذاب قبل الرحمة حيث قلتم إن كان ما أتيتنا به حقاً فأتنا بالعذاب «لولا» هلا «تستغفرون الله» من الشرك «لعلكم ترحمون» فلا تعذبون.

Hintçe: 

सालेह ने कहा ऐ मेरी क़ौम (आख़िर) तुम लोग भलाई से पहल बुराई के वास्ते जल्दी क्यों कर रहे हो तुम लोग ख़ुदा की बारगाह में तौबा व अस्तग़फार क्यों नही करते ताकि तुम पर रहम किया जाए

Tayca: 

เขา (ศอและฮ์) กล่าวว่า “โอ้หมู่ชนของฉันเอ๋ย ! ทำไมพวกท่านจึงรีบเร่งหาความชั่วก่อนความดีเล่า ? ทำไมพวกท่านจึงไม่ขออภัยต่ออัลลอฮ์เพื่อพวกท่านจะได้รับความเมตตา”

İbranice: 

אמר: 'הוי, בני עמי! למה זה תבקשו לזרז את בוא הרעה לפני הטובה? ולמה לא תבקשו את סליחת אלוהים כדי שתזכו ברחמים

Hırvatça: 

"O narode moj", govorio im je on, "zašto tražite zlo prije dobra? Zašto od Allaha oprost ne tražite, ne bi li ste milost zadobili?"

Rumence: 

Salih le spuse: “O, popor al meu! De ce vă grăbiţi să faceţi răul înaintea binelui? Dacă aţi cere iertare lui Dumnezeu, poate aţi fi miluiţi!”

Transliteration: 

Qala ya qawmi lima tastaAAjiloona bialssayyiati qabla alhasanati lawla tastaghfiroona Allaha laAAallakum turhamoona

Türkçe: 

Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?"

Sahih International: 

He said, "O my people, why are you impatient for evil instead of good? Why do you not seek forgiveness of Allah that you may receive mercy?"

İngilizce: 

He said: "O my people! why ask ye to hasten on the evil in preference to the good? If only ye ask Allah for forgiveness, ye may hope to receive mercy.

Azerbaycanca: 

(Saleh) dedi: “Ey qövmüm! Siz nə üçün yaxşılıqdan qabaq pisliyə tələsirsiniz? (Tövbədən qabaq əzabı, mərhəmətdən öncə zülmü istəyirsiniz?) Nə üçün Allahdan bağışlanmağınızı diləmirsiniz ki, bəlkə, rəhm olunasınız?”

Süleyman Ateş: 

Dedi: "Ey kavmim, iyilikten önce neden kötülüğe eviyorsunuz? Esirgenmeniz için Allah'tan mağfiret dilemeniz gerekmez mi?"

Diyanet Vakfı: 

Salih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.

Erhan Aktaş: 

Sâlih: “Ey halkım! Neden iyilik dururken, kötülüğün bir an önce olmasını istiyorsunuz? Allah’tan bağışlanma dileseniz olmaz mı? Belki bağışlanırsınız!” dedi.

Kral Fahd: 

Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.

Hasan Basri Çantay: 

(Saalih) dedi ki: «Ey kavmim, niçin iyiden (ve güzelden) evvel çarçabuk kötüyü istiyorsunuz? Allahdan yarlığanmanızı istemeli değil misiniz? (Böyle yaparsanız) me´müldür ki esirgenirsiniz».

Muhammed Esed: 

(Salih ilahi mesaja karşı çıkanlara:) "Ey kavmim!" dedi, "İyiliği ummak yerine, neden kötülüğün çarçabuk sizi bulmasını istiyorsunuz? Belki acınıp esirgeniriz diye niçin Allah´tan günahlarınızı bağışlamasını istemiyorsunuz?"

Gültekin Onan: 

Dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Salih onlara şöyle) dedi: “- Ey benim kavmim! Niçin tevbeden önce azabı çabuk istiyorsunuz? Ne olur, Allah’dan mağfiret dileseniz, belki merhamet olunursunuz.”

Portekizce: 

Perguntou-lhes (Sáleh): Ó povo meu, por que apressais o mal em vez do bem? Por que não implorais o perdão de Deus,talvez recebereis misericórdia.

İsveççe: 

Han sade: "Mitt folk! Varför vill ni hellre att straffet [drabbar er] än få del av Guds nåd? Varför ber ni inte om Guds förlåtelse? Kanske får ni erfara [Hans] barmhärtighet."

Farsça: 

گفت: ای قوم من! چرا بر عذاب و هلاکت، پیش از توبه و ایمان شتاب می کنید؟! چرا از خدا درخواست آمرزش نمی کنید تا مورد رحمت قرار گیرید؟!

Kürtçe: 

ووتی ئەی گەلەکەم بۆچی پەلە دەکەن (بەھاتنی) سزا و تۆڵە پێش (ھاتنی) ڕەحمەت و چاکە بۆچی (ناگەڕێنەوە) داوای لێخۆشبوون ناکەن لەخوا تا ڕەحمتان پێ بکرێت

Özbekçe: 

У (Солиҳ): «Эй қавмим, нима учун яхшиликдан олдин ёмонликка ошиқасиз?! Аллоҳдан мағфират сўрасангиз-чи?! Шояд раҳм қилинсангиз», деди. (Ўзингизга азоб сўраш ўрнига, Аллоҳдан гуноҳларингизни кечиришини тиласангиз бўлмайдими? Ана ўшанда шояд гуноҳингиз кечирилиб, Аллоҳнинг раҳматига эришсангиз, дедилар.)

Malayca: 

Nabi Soleh berkata (kepada puak kafir): "Wahai kaumku, mengapa kamu segerakan kufur ingkar yang mendatangkan keburukan kepada kamu, (tidak) mendahulukan iman yang mendatangkan kebaikan kepada kamu? Alangkah baiknya kalau kamu memohon ampun kepada Allah supaya kamu diberi rahmat."

Arnavutça: 

(Salihu) tha: “O populli im, përse e nxitoni të keqen para së mirës? Përse nuk kërkoni ju nga Perëndia faljen e mëkateve, që të mëshiroheni?”

Bulgarca: 

Рече: “О, народе мой, защо избързвате със злината преди добрината? Защо не помолите Аллах за опрощение, та да бъдете помилвани?”

Sırpça: 

“О народе мој”, говорио им је он, “зашто тражите да вас стигне казна пре него што се покајете? Зашто од Аллаха не тражите опроста да би вам се указала милост?”

Çekçe: 

Pravil Sálih: 'Lide můj, proč chcete uspíšit příchod zlého před dobrým? Kdybyste Boha o odpuštění prosili, snad dostalo by se vám slitování.'

Urduca: 

صالحؑ نے کہا "“اے میری قوم کے لوگو، بھلائی سے پہلے بُرائی کے لیے کیوں جلدی مچاتے ہو؟ کیوں نہیں اللہ سے مغفرت طلب کرتے؟ شاید کہ تم پر رحم فرمایا جائے؟"

Tacikçe: 

Гуфт: «Эй қавми ман, чаро пеш аз некӣ бар бадӣ мешитобед? Чаро аз Худо бахшоиш намехоҳед? Шояд бар шумо раҳмат оварад».

Tatarca: 

Салих әйтте: "Ий кавемем, ни өчен яхшылыктан элек яманлыкка ашыгасыз, ягъни Аллаһуның рәхмәтеннән качып ґәзабына барасыз, чөнки алар Салихка ышанмадылар, сүзең дөрес булса ґәзабыңны безгә тизрәк китер, диделәр. Әгәр тәүбә итеп вә иман китереп Аллаһудан гафу сорасагыз, шаять рәхмәт ителмеш булыр идегез.

Endonezyaca: 

Dia berkata: "Hai kaumku mengapa kamu minta disegerakan keburukan sebelum (kamu minta) kebaikan? Hendaklah kamu meminta ampun kepada Allah, agar kamu mendapat rahmat".

Amharca: 

«ሕዝቦቼ ሆይ! ከመልካሙ በፊት በክፉው (ቅጣትን አምጣብን በማለት) ለምን ታስቸኩላላችሀ ይታዘንላችሁ ዘንድ አላህን ምሕረትን አትለምኑምን» አላቸው፡፡

Tamilce: 

(ஸாலிஹ்) கூறினார்: “என் மக்களே! (இறைவனின் அருளாகிய) நன்மைக்கு முன்னதாக (அவனின் தண்டனையாகிய) தீமையை ஏன் அவசரப்படுகிறீர்கள்? நீங்கள் கருணை காட்டப்படுவதற்காக அல்லாஹ்விடம் நீங்கள் (எல்லோரும்) பாவமன்னிப்புத் தேடமாட்டீர்களா?”

Korece: 

이때 그가 말하길 백성들이 여 어이하여 선을 행하지 아니 하고 악을 서둘러 행하려 하느뇨 너희가 하나님께 용서를 빈다면 너 희가 은혜를 받을 수 있으리라

Vietnamca: 

(Saleh) bảo: “Hỡi dân Ta, sao các người lại cứ hối thúc điều dữ đến trước điều lành? Đáng lẽ ra các người nên cầu xin Allah tha thứ để may ra các người được khoan dung.”