Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

3170

Sayfa No: 

377

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْنًا بَعْدَ سُوءٍ فَإِنِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Çeviriyazı: 

illâ men żaleme ŝümme beddele ḥusnem ba`de sûin feinnî gafûrur raḥîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

Diyanet İşleri: 

Değneğini at! Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dışındadır. Kötü hali iyiliğe çeviren kimse bilsin ki Ben şüphesiz bağışlarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir millettir."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ancak zulmeden korkar; fakat kötülükten sonra onu iyiliğe döndürene gelince, hiç şüphe yok ki ben suçları örterim, rahimim.

Şaban Piriş: 

Ancak kim zulmeder, sonra işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, muhakkak ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet edenim.

Edip Yüksel: 

Ancak kim zulmederse, sonra günahlarını bırakıp iyilik yaparsa ona karşı ben Bağışlayıcıyım, Rahimim.

Ali Bulaç: 

Ancak zulmeden başka; sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim.

Suat Yıldırım: 

“Benden korkanlar, zulüm ve günah işleyenlerdir. Fakat onlar da o fenalıktan sonra güzel işler yaparlarsa, onlara karşı da Ben çok affedici, geniş merhamet ve ihsan sahibi olarak muamele ederim.” [4,110]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ancak (sair nâstan olup da) zulmeden korkmalıdır. (fakat) Sonra kötülüğün arkasından güzelliğe tebdîl eyleyen (kimseler) başka. (Onlar da korkudan kurtulabilirler) Artık şüphe yok ki, Ben mağfiret, rahmet ediciyim.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zulme bulaşan müstesna. O da bunu kötülüğün arkasından güzelliğe çevirirse hiç kuşkusuz ben Gafûr'um, Rahîm'im.

Bekir Sadak: 

Suleyman´in cinlerden, insanlardan ve kuslardan mutesekkil olan ordusu toplandi. Hepsi toplu olarak gidiyorlardi.

İbni Kesir: 

Yalnız zulmeden bunun dışındadır. Sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse artık Ben, şüphesiz Gafur ve Rahim´im.

Adem Uğur: 

Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

İskender Ali Mihr: 

Ancak zulmedenler hariç. Ama kim kötülüğü işledikten sonra iyiliğe (mürşidine tâbî olup günahlarını sevaba) çevirirse, o zaman muhakkak ki Ben, Gafûr´um (mağfiret eden, günahları sevaba çeviren) Rahîm´im (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

Celal Yıldırım: 

Ancak zulmeden müstesna. Sonra da kötülüğün ardından onu iyiliğe çevirirse, şüphe etmesin ki ben cok bağışlayan ve cok merhamet edenim.

Tefhim ul Kuran: 

«Ancak zulmeden başka. Sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim.»

Fransızca: 

Sauf celui qui a commis une injustice puis a remplacé le mal par le bien... alors Je suis Pardonneur e t Miséricordieux".

İspanyolca: 

Sí, en cambio, quien haya obrado impíamente; pero, si sustituye su mala acción por una buena... Yo soy indulgente, misericordioso.

İtalyanca: 

[Hanno da temere] soltanto coloro che sono stati ingiusti. Ma per coloro che sostituiscono il male con il bene, in verità lo sono perdonatore, misericordioso!

Almanca: 

außer demjenigen, der Unrecht beging, dann aber Gutes nach dem Schlechten tauschte, dann bin ich doch allvergebend, allgnädig.

Çince: 

既行不义,然后改过从善者除外,我(对于他)确是至赦的,确是至慈的。

Hollandaca: 

Behalve hij die onrechtvaardig zal hebben gehandeld; maar voor wien daarna kwaad door goed zal hebben vervangen, ben ik genadig en barmhartig.

Rusça: 

А если кто совершил несправедливость, а затем заменил зло добром, то ведь Я - Прощающий, Милосердный.

Somalice: 

Ciddiise Dulmi Fasha markaas Wanaag ku Baddasha Xumaan ka Dib Anugu waxaan ahay Dambi Dhaafe Naxariista.

Swahilice: 

Lakini aliye dhulumu, kisha akabadilisha wema baada ya ubaya, basi Mimi ni Mwenye kusamehe Mwenye kurehemu.

Uygurca: 

لېكىن كىمكى (ئۆزىگە) زۇلۇم قىلسا، ئاندىن يامان ئەمەللىرىنى ياخشى ئەمەلگە ئۆزگەرتسە، مەن (ئۇنىڭغا) ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇرمەن، ناھايىتى مېھرىباندۇر

Japonca: 

悪を行った者は別だがそれでも,その後,悪の代りに善を行う者は(恐れることはない)。本当にわれは覚容にして慈悲深き者である。

Arapça (Ürdün): 

«إلا» لكن «من ظلم» نفسه «ثم بدَّل حُسناً» أتاه «بعد سوءٍ» أي تاب «فإني غفور رحيم» أقبل التوبة وأغفر له.

Hintçe: 

(मुतमइन हो जाते है) मगर जो शख्स गुनाह करे फिर गुनाह के बाद उसे नेकी (तौबा) से बदल दे तो अलबत्ता बड़ा बख्शने वाला मेहरबान हूँ

Tayca: 

“เว้นแต่ผู้อธรรม แล้วเขาได้เปลี่ยนมาทำความดี หลังจากที่ได้ทำความชั่ว เพราะแท้จริงข้านั้นเป็นผู้อภัย ผู้เมตตาเสมอ”

İbranice: 

אלא אלה אשר קיפחו, אך שינו ועשו את הטובה אחרי הרעה, הנה אני סלחן רחום

Hırvatça: 

Međutim, onaj koji zulum počini, a onda zlo dobrim djelom zamijeni - pa, doista sam Ja Oprostitelj grijeha, Milostivi!

Rumence: 

în afară de cei nedrepţi. Eu sunt Iertătorul, Milostivul pentru cei care au întors răului binele.

Transliteration: 

Illa man thalama thumma baddala husnan baAAda sooin fainnee ghafoorun raheemun

Türkçe: 

"Zulme bulaşan müstesna. O da bunu kötülüğün arkasından güzelliğe çevirirse hiç kuşkusuz ben Gafûr'um, Rahîm'im."

Sahih International: 

Otherwise, he who wrongs, then substitutes good after evil - indeed, I am Forgiving and Merciful.

İngilizce: 

But if any have done wrong and have thereafter substituted good to take the place of evil, truly, I am Oft-Forgiving, Most Merciful.

Azerbaycanca: 

Yalnız (günah etməklə özünə) zülm eləyən (qorxmalıdır). Lakin (pislik etdikdən) sonra tövbə ilə pisliyi yaxşılığa çevirən kəs (bilsin ki, Mən beləsini) bağışlayanam, rəhm edənəm!

Süleyman Ateş: 

Ancak zulmeden, sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yapan olursa ona karşı da ben bağışlayıcı, esirgeyiciyim.

Diyanet Vakfı: 

Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

Erhan Aktaş: 

“Kim haksızlık yapar, sonra da yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki Ben Çok Bağışlayıcı’yım ve Rahmeti Kesintisiz Olan’ım.”

Kral Fahd: 

Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

Hasan Basri Çantay: 

«Meğer ki zulmeden kimseler ola. Sonra bir kötülüğün ardından onu bir iyiliğe çevirirse şübhesiz ki ben (yine) hakkıyle yarlığayıcı, çok esirgeyiciyimdir».

Muhammed Esed: 

Bir haksızlık yapıp da sonra kötülüğü iyiliğe çeviren kimse için de (korku yok)! Çünkü, çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcı Benim, Ben!"

Gültekin Onan: 

27:9

Ali Fikri Yavuz: 

Ancak zulmeden müstesna. Sonra da kötülüğün arkasından iyiliğe dönen (tevbe eden) için muhakkak ki ben Gafûr’um= bağışlayıcıyım, Rahîm’im= çok merhametliyim.

Portekizce: 

Mas se alguém, tendo-se condenado, logo se arrepende, trocando o mal pelo bem, (saiba que) sou Indulgente,Misericordiosíssimo.

İsveççe: 

och inte heller de som gjort ont men sedan gör gott i det ondas ställe. Ja, Jag är ständigt förlåtande, barmhärtig."

Farsça: 

مگر کسی که ستم کند [که او باید بترسد]؛ ولی زمانی که پس از بدی نیکی را [که ایمان و کار شایسته است] جایگزین آن نماید [از عذاب من در امان است و نباید بترسد]؛ زیرا من بسیار آمرزنده و مهربانم،

Kürtçe: 

بێجگە لەکەسێك کەستەمی کردبێت پاشان خراپەکەی گۆڕیبێت بەچاکە ئەوە بەڕاستی من لێبوردە وبەبەزەیم

Özbekçe: 

Лекин ким зулм қилсаю сўнгра ёмонлик кетидан унга яхшиликни бадал қилса, бас, Мен, албатта, мағфиратли ва меҳрибондирман.

Malayca: 

"Tetapi sesiapa yang berbuat salah, kemudian ia mengubahnya dengan melakukan kebaikan sesudah berbuat salah, maka sesungguhnya Aku Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.

Arnavutça: 

e atij, i cili ka bërë keq, e pastaj të keqen e zëvendëson me vepër të mirë, Unë me të vërtetë, jam Falës dhe Mëshirues (e falë atë).

Bulgarca: 

а ако някой е угнетил, после е заменил злото с добро - Аз съм опрощаващ, милосърден.

Sırpça: 

А оном који грех почини, а онда зло добрим делом замени – Ја ћу, уистину, опростити и самилостан бити.

Çekçe: 

kromě těch, kdož nespravedliví byli; jestliže potom zlé dobrým nahradili, tehdy Já odpouštějící jsem, slitovný.

Urduca: 

اِلّا یہ کہ کسی نے قصور کیا ہو پھر اگر برائی کے بعد اُس نے بھَلائی سے اپنے فعل کو بدل لیا تو میں معاف کرنے والا مہربان ہوں

Tacikçe: 

ғайри касе, ки гуноҳе карда бошад ва пас аз бадкорӣ некӯкор шавад. Зеро Ман бахшояндаву меҳрубонам!

Tatarca: 

Мәгәр пәйгамбәрләрдән берәү Аллаһуның бер хөкемен бозып үзенә золым итсә, нәрсәдәндер куркыр, мәгәр тәүбә итеп начар эшен яхшы эшкә алыштырса, Мин әлбәттә, ярлыкаучы вә рәхимлемен.

Endonezyaca: 

tetapi orang yang berlaku zalim, kemudian ditukarnya kezalimannya dengan kebaikan (Allah akan mengampuninya); maka seaungguhnya Aku Maha Pangampun lagi Maha Penyayang.

Amharca: 

«ግን የበደለ ሰው ከዚያም ከመጥፎ ሥራው በኋላ መልካምን የለወጠ እኔ መሓሪ አዛኝ ነኝ፡፡

Tamilce: 

“(எனினும் தூதர்களில்) யார் தவறிழைத்தாரோ அவரைத் தவிர. பிறகு, (தான் செய்த) தீமைக்கு பின்னர் அழகிய செயலை மாற்றி செய்தாரோ அவரை நான் மன்னித்து விடுவேன். ஏனெனில், நிச்சயமாக நான் மகா மன்னிப்பாளன், பெரும் கருணையாளன் ஆவேன்.”

Korece: 

잘못을 저지른 후 바로 선행으로 갚음하는 자는 제외시키거늘 실 로 나는 관용과 자비로 충만하니라

Vietnamca: 

“Ngoại trừ những ai đã bất công với bản thân, tuy nhiên, sau đó họ làm điều thiện để chuộc lỗi lầm thì quả thật TA là Đấng Hằng Tha Thứ, Hằng Khoan Dung.”