Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

25

Sûredeki Ayet No: 

56

Ayet No: 

2911

Sayfa No: 

365

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا

Çeviriyazı: 

vemâ erselnâke illâ mübeşşirav veneẕîrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Diyanet İşleri: 

Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve biz seni, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.

Şaban Piriş: 

Biz, seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Edip Yüksel: 

Biz seni bir müjdeleyici ve uyarıcı olmaktan başka bir görevle göndermedik.

Ali Bulaç: 

Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.

Suat Yıldırım: 

Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Biz seni göndermedik, ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak (gönderdik).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Bekir Sadak: 

Ibret almak veya sukretmek dileyen kimseler icin gece ile gunduzu birbiri ardinca getiren O´dur.

İbni Kesir: 

Biz

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

İskender Ali Mihr: 

Ve Biz, seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Celal Yıldırım: 

Biz seni ancak (rahmet, gufran ve ebedî saadet) müjdecisi ve (eğri yolun felâkete, bedbahtlığa gittiğini bildiren) uyarıcı olarak gönderdik.

Tefhim ul Kuran: 

Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.

Fransızca: 

Or, Nous ne t'avons envoyé que comme annonciateur et avertisseur.

İspanyolca: 

A ti no te hemos enviado sino como nuncio de buenas nuevas y como monitor.

İtalyanca: 

Ebbene, Noi ti abbiamo inviato solo come nunzio e ammonitore.

Almanca: 

Und WIR entsandten dich nur als Überbringer froher Botschaft und als Warner.

Çince: 

我只派遣你为报喜者和警告者。

Hollandaca: 

Wij hebben u slechts gezonden om een boodschapper van goede tijdingen te zijn en tot bedreiging.

Rusça: 

Мы отправили тебя всего лишь добрым вестником и предостерегающим увещевателем.

Somalice: 

Maa naan kuu Dirin inaad Bishaareeye Dige ah (Noqoto Mooyee).

Swahilice: 

Nasi hatukukutuma ila kuwa ni Mbashiri na Mwonyaji.

Uygurca: 

سېنى پەقەت (جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگۈچى، (دوزاختىن) ئاگاھلاندۇرغۇچى قىلىپ ئەۋەتتۇق

Japonca: 

われは,只吉報の伝達者,また警告者としてあなたを遣わしただけである。

Arapça (Ürdün): 

«وما أرسلناك إلا مبشرا» بالجنة «ونذيرا» مخوفا من النار.

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) हमने तो तुमको बस (नेकी को जन्नत की) खुशख़बरी देने वाला और (बुरों को अज़ाब से) डराने वाला बनाकर भेजा है

Tayca: 

และเรามิได้ส่งเจ้ามาเพื่ออื่นใด นอกจากเป็นผู้แจ้งข่าวดีและผู้ตักเตือน

İbranice: 

אולם אותך (מוחמד) שלחנו כמבשר ומזהיר

Hırvatça: 

A tebe smo poslali samo kao radosnih vijesti navjestitelja i upozoritelja.

Rumence: 

Noi te-am trimis vestitor şi predicator.

Transliteration: 

Wama arsalnaka illa mubashshiran wanatheeran

Türkçe: 

Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Sahih International: 

And We have not sent you, [O Muhammad], except as a bringer of good tidings and a warner.

İngilizce: 

But thee We only sent to give glad tidings and admonition.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Biz səni yalnız (mö’minlərə Cənnətlə) müjdə verən və (kafirləri cəhənnəm əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik.

Süleyman Ateş: 

Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Erhan Aktaş: 

Biz, seni haberci ve uyarıcı olmanın dışında başka bir şey için göndermedik.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Hasan Basri Çantay: 

Biz seni (müminlerin) bir müjdeci (si), (kâfirlerin) bir korkutucu (su) olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik.

Muhammed Esed: 

Bununla birlikte, (ey Peygamber,) Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

Gültekin Onan: 

Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik

Ali Fikri Yavuz: 

Halbuki biz, seni ancak, müminlere bir müjdeci, kâfirlere bir korkutucu olarak gönderdik.

Portekizce: 

E não te enviamos, senão como alvissareiro e admoestador.

İsveççe: 

Vi har bara sänt dig [Muhammad] för att du skall förkunna ett glatt budskap om hopp och som varnare.

Farsça: 

تو را جز مژده رسان و بیم دهنده نفرستادیم.

Kürtçe: 

ئێمە تۆمان تەنھا بۆ ئەوە ناردووە کەمژدە دەرو ترسێنەر بیت

Özbekçe: 

Биз сени фақат хушхабарчи ва огоҳлантиргувчи этиб юборганмиз, холос.

Malayca: 

Dan tidaklah Kami mengutusmu (wahai Muhammad) melainkan sebagai pembawa berita gembira (kepada orang-orang yang beriman) dan pemberi amaran (kepada orang- orang yang ingkar).

Arnavutça: 

e Ne, të kemi dërguar ty, vetëm sihariques (për vepra të mira) dhe paralajmërues.

Bulgarca: 

Ние те изпратихме [о, Мухаммад] само като благовестител и предупредител.

Sırpça: 

А Ми смо те послали само зато да радосне вести доносиш и да опомињеш.

Çekçe: 

A vyslali jsme tě pouze, abys byl hlasatelem zvěsti radostné a varovatelem.

Urduca: 

اے محمدؐ، تم کو تو ہم نے بس ایک مبشر اور نذیر بنا کر بھیجا ہے

Tacikçe: 

Мо туро фиристодем, барои он ки хушхабар диҳӣ ва битарсонӣ.

Tatarca: 

Без сине Аллаһуга итагать итүче хак мөэминнәрне җәннәтләр белән шатландыручы итеп вә итагать итмәгән залимнәрне җәһәннәм ґәзабы белән куркытучы итеп җибәрдек.

Endonezyaca: 

Dan tidaklah Kami mengutus kamu melainkan hanya sebagai pembawa kabar gembira dan pemberi peringatan.

Amharca: 

አብሳሪና አስፈራሪም አድርገን እንጂ አልላክንህም፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) நற்செய்தி கூறுபவராகவும் எச்சரிப்பவராகவும் தவிர உம்மை (கண்காணிப்பாளராக) நாம் அனுப்பவில்லை.

Korece: 

하나님이 그대를 보냄은 복 음을 전달하고 경고하기 위해서 라

Vietnamca: 

TA (Allah) cử Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) đến chỉ để làm một người báo tin mừng và một người cảnh báo.