Arapça:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Çeviriyazı:
vemâ erselnâke illâ mübeşşirav veneẕîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet İşleri:
Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve biz seni, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.
Şaban Piriş:
Biz, seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Edip Yüksel:
Biz seni bir müjdeleyici ve uyarıcı olmaktan başka bir görevle göndermedik.
Ali Bulaç:
Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.
Suat Yıldırım:
Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Biz seni göndermedik, ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak (gönderdik).
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Bekir Sadak:
Ibret almak veya sukretmek dileyen kimseler icin gece ile gunduzu birbiri ardinca getiren O´dur.
İbni Kesir:
Biz
Adem Uğur:
(Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
İskender Ali Mihr:
Ve Biz, seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Celal Yıldırım:
Biz seni ancak (rahmet, gufran ve ebedî saadet) müjdecisi ve (eğri yolun felâkete, bedbahtlığa gittiğini bildiren) uyarıcı olarak gönderdik.
Tefhim ul Kuran:
Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.
Fransızca:
Or, Nous ne t'avons envoyé que comme annonciateur et avertisseur.
İspanyolca:
A ti no te hemos enviado sino como nuncio de buenas nuevas y como monitor.
İtalyanca:
Ebbene, Noi ti abbiamo inviato solo come nunzio e ammonitore.
Almanca:
Und WIR entsandten dich nur als Überbringer froher Botschaft und als Warner.
Çince:
我只派遣你为报喜者和警告者。
Hollandaca:
Wij hebben u slechts gezonden om een boodschapper van goede tijdingen te zijn en tot bedreiging.
Rusça:
Мы отправили тебя всего лишь добрым вестником и предостерегающим увещевателем.
Somalice:
Maa naan kuu Dirin inaad Bishaareeye Dige ah (Noqoto Mooyee).
Swahilice:
Nasi hatukukutuma ila kuwa ni Mbashiri na Mwonyaji.
Uygurca:
سېنى پەقەت (جەننەت بىلەن) خۇش خەۋەر بەرگۈچى، (دوزاختىن) ئاگاھلاندۇرغۇچى قىلىپ ئەۋەتتۇق
Japonca:
われは,只吉報の伝達者,また警告者としてあなたを遣わしただけである。
Arapça (Ürdün):
«وما أرسلناك إلا مبشرا» بالجنة «ونذيرا» مخوفا من النار.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) हमने तो तुमको बस (नेकी को जन्नत की) खुशख़बरी देने वाला और (बुरों को अज़ाब से) डराने वाला बनाकर भेजा है
Tayca:
และเรามิได้ส่งเจ้ามาเพื่ออื่นใด นอกจากเป็นผู้แจ้งข่าวดีและผู้ตักเตือน
İbranice:
אולם אותך (מוחמד) שלחנו כמבשר ומזהיר
Hırvatça:
A tebe smo poslali samo kao radosnih vijesti navjestitelja i upozoritelja.
Rumence:
Noi te-am trimis vestitor şi predicator.
Transliteration:
Wama arsalnaka illa mubashshiran wanatheeran
Türkçe:
Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Sahih International:
And We have not sent you, [O Muhammad], except as a bringer of good tidings and a warner.
İngilizce:
But thee We only sent to give glad tidings and admonition.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Biz səni yalnız (mö’minlərə Cənnətlə) müjdə verən və (kafirləri cəhənnəm əzabı ilə) qorxudan bir peyğəmbər olaraq göndərdik.
Süleyman Ateş:
Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Erhan Aktaş:
Biz, seni haberci ve uyarıcı olmanın dışında başka bir şey için göndermedik.
Kral Fahd:
(Rasûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Hasan Basri Çantay:
Biz seni (müminlerin) bir müjdeci (si), (kâfirlerin) bir korkutucu (su) olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik.
Muhammed Esed:
Bununla birlikte, (ey Peygamber,) Biz seni yalnızca bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Gültekin Onan:
Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik
Ali Fikri Yavuz:
Halbuki biz, seni ancak, müminlere bir müjdeci, kâfirlere bir korkutucu olarak gönderdik.
Portekizce:
E não te enviamos, senão como alvissareiro e admoestador.
İsveççe:
Vi har bara sänt dig [Muhammad] för att du skall förkunna ett glatt budskap om hopp och som varnare.
Farsça:
تو را جز مژده رسان و بیم دهنده نفرستادیم.
Kürtçe:
ئێمە تۆمان تەنھا بۆ ئەوە ناردووە کەمژدە دەرو ترسێنەر بیت
Özbekçe:
Биз сени фақат хушхабарчи ва огоҳлантиргувчи этиб юборганмиз, холос.
Malayca:
Dan tidaklah Kami mengutusmu (wahai Muhammad) melainkan sebagai pembawa berita gembira (kepada orang-orang yang beriman) dan pemberi amaran (kepada orang- orang yang ingkar).
Arnavutça:
e Ne, të kemi dërguar ty, vetëm sihariques (për vepra të mira) dhe paralajmërues.
Bulgarca:
Ние те изпратихме [о, Мухаммад] само като благовестител и предупредител.
Sırpça:
А Ми смо те послали само зато да радосне вести доносиш и да опомињеш.
Çekçe:
A vyslali jsme tě pouze, abys byl hlasatelem zvěsti radostné a varovatelem.
Urduca:
اے محمدؐ، تم کو تو ہم نے بس ایک مبشر اور نذیر بنا کر بھیجا ہے
Tacikçe:
Мо туро фиристодем, барои он ки хушхабар диҳӣ ва битарсонӣ.
Tatarca:
Без сине Аллаһуга итагать итүче хак мөэминнәрне җәннәтләр белән шатландыручы итеп вә итагать итмәгән залимнәрне җәһәннәм ґәзабы белән куркытучы итеп җибәрдек.
Endonezyaca:
Dan tidaklah Kami mengutus kamu melainkan hanya sebagai pembawa kabar gembira dan pemberi peringatan.
Amharca:
አብሳሪና አስፈራሪም አድርገን እንጂ አልላክንህም፡፡
Tamilce:
(நபியே!) நற்செய்தி கூறுபவராகவும் எச்சரிப்பவராகவும் தவிர உம்மை (கண்காணிப்பாளராக) நாம் அனுப்பவில்லை.
Korece:
하나님이 그대를 보냄은 복 음을 전달하고 경고하기 위해서 라
Vietnamca:
TA (Allah) cử Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) đến chỉ để làm một người báo tin mừng và một người cảnh báo.
Ayet Linkleri: