Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ ۚ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُّذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne keferû veyeṣuddûne `an sebîli-llâhi velmescidi-lḥarâmi-lleẕî ce`alnâhü linnâsi sevâeni-l`âkifü fîhi velbâd. vemey yürid fîhi biilḥâdim biżulmin nüẕiḳhü min `aẕâbin elîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız.
Diyanet İşleri:
Doğrusu inkar edenleri, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanları ve orada zulm ile yanlış yola saptırmak isteyeni, can yakıcı bir azaba uğratırız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafir olanlar ve halkı Allah'ın yolundan çıkaranlar ve insanlar için ibadet yeri olarak halkettiğimiz ve orada yurt tutanla orayı ziyaret için gelen hakkında aynı hükümleri yürüttüğümüz Mescidi Haram'dan men edenlerse. Ve kim orada nehy edilmiş birşeyi zulmederek yapmak isterse ona elemli azabı tattırırız.
Şaban Piriş:
Kâfirlere, Allah'ın yolundan ve yerli olsun, yolcu olsun bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanlara orada zulüm ile ilhadı isteyene acı bir azap tattırırız.
Edip Yüksel:
İnkar edenler, yerli ve dışarıdan gelen tüm insanlar için eşit olarak ayırdığımız Kutsal Mescid'den ve ALLAH'ın yolundan geri çevirenler ve orada zulüm ve sapıklık arayanlar, tarafımızdan acı bir azap tadacaklardır.
Ali Bulaç:
Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.
Suat Yıldırım:
Kendileri dini inkâr edenler, üstelik insanları Allah'ın yolundan ve gerek şehirli, gerek taşralı bütün insanlara müsavi olmak üzere kıble ve ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haramdan engelleyip uzaklaştıranlar bilsinler ki kim orada böyle zulüm ile haktan ve adaletten sapmak isterse ona can yakıcı bir azap tattırırız. [8,34]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular ve Allah´ın yolundan ve yerliler ile taşradan gelenler için müsavî kıldığımız Mescid-i Haram´dan (nâsı) menederler, ve her kim ki, orada zulme meyletmek arzusunda bulunur, ona bir acıklı azaptan tattıracağız.
Yaşar Nuri Öztürk:
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
Bekir Sadak:
Allah´a ortak kosmaksizin O´na yonelerek pis putlardan kacinin, yalan sozden cekinin. Allah´a ortak kosan kimse, gokten dusup de kuslarin kaptigi veya ruzgarin bir ucuruma attigi seye benzer.
İbni Kesir:
Muhakkak ki o küfredenlere, Allah´ın yolundan ve (yerli, yolcu bütün insanları eşit kıldığımız) Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara ve orada zulm ile ilhada yeltenenlere
Adem Uğur:
İnkâr edenler, Allah´ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mâbed) kıldığımız Mescid-i Harâm´dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki kâfir olanlara ve Allah´ın yolundan alıkoyanlara ve yerlilere de dışarıdan gelenlere de eşit kıldığımız Mescid-i Haram´dan men edenlere ve orada zulüm ile (Hakk yolundan) saptırmak isteyen kimselere elîm azaptan tattıracağız.
Celal Yıldırım:
O inkâr edenlere, Allah yolundan ve içinde yerlisi ve misafiri eşit tutulan Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara
Tefhim ul Kuran:
Gerçek şu ki, inkâr edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız.
Fransızca:
Mais ceux qui mécroient et qui obstruent le sentier d'Allah et celui de la Mosquée sacrée, que Nous avons établie pour les gens : aussi bien les résident que ceux de passage... Quiconque cherche à y commettre un sacrilège injustement, Nous lui ferons goûter un châtiment douloureux,
İspanyolca:
Los infieles que apartan a otros del camino de Alá y de la Mezquita Sagrada, que hemos establecido para los hombres -tanto si residen en ella como si no-...Y a quien quiera impíamente profanarla, le haremos que guste un doloroso castigo.
İtalyanca:
Quanto ai miscredenti che distolgono [le genti] dalla via di Allah e dalla Santa Moschea che abbiamo istituito per gli uomini... - e chi vi risiede e chi vi si reca sono uguali - e a chiunque insolentemente la profana, faremo provare un doloroso castigo.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die Kufr betrieben und abhalten vom Wege ALLAHs und von Almasdschidil-haram , den WIR für die Menschen errichteten, gleich ob sie inländisch oder ausländisch sind, (diese verloren). Und wer darin etwas Abweichendes, Unrechtmäßiges anstrebt, den lassen WIR von qualvoller Peinigung erfahren.
Çince:
不信道而且妨碍主道, 并且妨碍我使众人--定居的和游牧的--共同尊敬禁寺者,(我将使他稍稍尝试痛苦的刑罚);谁因不义而欲在禁寺中违背正道,我将使谁稍稍尝试痛苦的刑罚。
Hollandaca:
Maar zij die ongeloovig zullen wezen, den weg van God versperren en de menschen verhinderen, den heiligen tempel van Mekka te bezoeken, welke wij hebben aangewezen tot eene plaats van aanbidding voor alle menschen; want zoowel de inwoners als de vreemdelingen hebben een gelijk recht dien te bezoeken. En wie trachten zal dien op goddelooze wijze te ontheiligen, hen zullen wij een gestrenge straf doen lijden.
Rusça:
Воистину, тем, которые не веруют, сбивают других с пути Аллаха, не пускают их в Заповедную мечеть, которую Мы воздвигли для всех людей, независимо от того, проживают они в ней или кочуют, а также тем, кто склоняется в ней к несправедливости, Мы дадим вкусить мучительные страдания.
Somalice:
kuwa Gaaloobay oo ka Celiya Jidka Eebe iyo Masaajidka Xurmaysan ee looga Yeelay Dadka Sinnaan mid ku Nagi iyo mid Meel ka yimidba cidii la Doonta Dhexdiisa Leexin Dulmi ah (Xumaan) waxaanni Dhadhansiin Cadaab Daran.
Swahilice:
Hakika wale walio kufuru na wakazuilia Njia ya Mwenyezi Mungu na Msikiti Mtakatifu, ambao tumeufanya kwa ajili ya watu wote sawasawa, kwa wakaao humo na wageni. Na kila atakaye taka kufanya upotofu humo kwa dhulma, basi tutamwonjesha adhabu chungu.
Uygurca:
كاپىرلارغا، (كىشىلەرنى) اﷲ نىڭ يولىدىن توسقۇچىلارغا، - ئۇ ئولتۇرۇشلۇق بولسۇن ياكى سىرتتىن كەلگەن بولسۇن - بىز كىشىلەرگە ئىبادەتگاھ قىلغان مەسجىدى ھەرەمدىن توسقۇچىلارغا (يەنى ھەج پەرزنى ئادا قىلىش ئۈچۈن مەسجىدى ھەرەمغا كەلگەن مۆمىنلەرنى توسقۇچىلارغا) (قاتتىق ئازابنى تېتىتىمىز)، كىمكى مەسجىدى ھەرەمدا زۇلۇم بىلەن گۇناھ قىلماقچى بولىدىكەن، ئۇنىڭغا قاتتىق ئازابنى تېتىتىمىز
Japonca:
本当に信仰を拒否した者,(人びとを)アッラーの道から妨げる者,そこ(マッカ)の居住者であろうと,外来者であろうと凡て,われが人びとのために建立した聖なるマスジド(に入ること)を拒否する者,そしてその中で神聖を汚し不義を企む者には,われは痛ましい懲罰を味わせるであろう。
Arapça (Ürdün):
«إن الذين كفروا ويصدون عن سبيل الله» طاعته «و» عن «المسجد الحرام الذي جعلناه» منسكا ومتعبدا «للناس سواءً العاكف» المقيم «فيه والباد» الطارئ «ومن يرد فيه بإلحاد» الباء زائدة «بظلم» أي بسببه بأن ارتكب منهيا، ولو شتم الخادم «نذقه من عذاب أليم» مؤلم: أي بعضه، ومن هذا يؤخذ خبر إن: أي نذيقهم من عذاب أليم.
Hintçe:
बेशक जो लोग काफिर हो बैठे और खुदा की राह से और मस्जिदें मोहतरम (ख़ानए काबा) से जिसे हमने सब लोगों के लिए (माबद) बनाया है (और) इसमें शहरी और बेरूनी सबका हक़ बराबर है (लोगों को) रोकते हैं (उनको) और जो शख्स इसमें शरारत से गुमराही करे उसको हम दर्दनाक अज़ाब का मज़ा चखा देंगे
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธา และขัดขวางทางอัลลอฮ์ และมัสยิดอัลหะรอม ซึ่งเราได้ทำมันไว้ สำหรับมนุษย์อย่างเท่าเทียมกันทั้งผู้ที่พำนักอยู่ในนั้นและที่มาจากภายนอก และถ้าผู้ใดปรารถนาที่จะออกนอกทางด้วยความอธรรม เราก็จะให้เขาลิ้มรสการลงโทษอย่างเจ็บปวด
İbranice:
אלה אשר כפרו ומונעים אנשים מהליכה בשביל של אלוהים ומנעו אנשים מלבקר במסגד אלחראם (הכעבה) אשר עשינו אותו מקום עבודה לבני האדם, למקומיים ולעוברי אורח. וכל מי שמחללו במעשי כפירה בגורמו עוול בגבולותיו, אנו ניתן לו לטעום עונש כואב
Hırvatça:
Zaista će oni koji ne vjeruju i odvraćaju od Allahova Puta i Časne džamije koju smo namijenili za sve ljude, jednako za mještanina i za beduina, biti kažnjeni. A onome ko u njemu naumi zastraniti zulum čineći, dat ćemo da patnje bolne kuša.
Rumence:
Celor care tăgăduiesc, celor care îndepărtează oamenii de la calea lui Dumnezeu şi de la Moscheea sfântă pe care am făcut-o oamenilor, fie el stătător locului, fie el umblător cu cortul, celui ce vrea s-o pângărească cu nelegiuirea, le vom da să guste o
Transliteration:
Inna allatheena kafaroo wayasuddoona AAan sabeeli Allahi waalmasjidi alharami allathee jaAAalnahu lilnnasi sawaan alAAakifu feehi waalbadi waman yurid feehi biilhadin bithulmin nuthiqhu min AAathabin aleemin
Türkçe:
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
Sahih International:
Indeed, those who have disbelieved and avert [people] from the way of Allah and [from] al-Masjid al-Haram, which We made for the people - equal are the resident therein and one from outside; and [also] whoever intends [a deed] therein of deviation [in religion] or wrongdoing - We will make him taste of a painful punishment.
İngilizce:
As to those who have rejected (Allah), and would keep back (men) from the Way of Allah, and from the Sacred Mosque, which We have made (open) to (all) men - equal is the dweller there and the visitor from the country - and any whose purpose therein is profanity or wrong-doing - them will We cause to taste of a most Grievous Penalty.
Azerbaycanca:
Kafir olub (insanları) Allah yolundan, həm yerlilər, həm də gəlmələr üçün (qiblə, mə’bəd) etdiyimiz Məscidülhəramdan döndərənlərə və orada zülmə, haqsızlığa meyl etmək istəyənlərə də şiddətli əzabdan daddıracağıq!
Süleyman Ateş:
Nankörlük edenler, Allah'ın yolundan ve gerek yerli, gerek dışarıdan gelen bütün insanlar için ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haram'dan (insanları) geri çevirenler (bilsinler ki), kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı bir azab taddırırız.
Diyanet Vakfı:
İnkar edenler, Allah'ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mabed) kıldığımız Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.
Erhan Aktaş:
Kâfir olanlar ve Allah’ın yolundan ve Mescid-i Harâm’dan engelleyenler -bilsinler ki- onu,(1) orada yerleşik olan ve dışarıdan gelen bütün İnsanların eşitçe adanmaları için yaptık. Kim orada haksızlıkla sapkınlık yaparsa, ona acı azâptan tattıracağız.
Kral Fahd:
İnkâr edenler, Allah'ın yolundan ve yerli, taşralı bütün insanlara eşit (kıble veya mâbed) kıldığımız Mescid Harâm'dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.
Hasan Basri Çantay:
Hakıykat, o küfredenler, o Allahın yolundan ve kendisi (ni ziyaret) de yerli, müsâfir insanları müsâvî kıldığımız Mescid-i haramdan alıkoymakda olanları... Kim orada zulm ile ilhaada yeltenirse biz ona pek acıklı bir azâb tatdırırız.
Muhammed Esed:
Bilin ki, hakkı inkara şartlanmış olanlara, (başkalarını) Allah´ın yolundan çevirmeye, (keza) hem orada yaşayan, hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Haram´dan (alıkoymaya) çalışanlara ve (bile bile) haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye kalkışanlara (öte dünyada) çok can yakıcı bir azap tattıracağız.
Gültekin Onan:
Gerçek şu ki, küfredip Tanrı yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab tattırırız.
Ali Fikri Yavuz:
Amma o küfre varıp da Allah yolundan ve Mescid-i Haram’dan -ki biz onu, mukîm ve misafire müsavi olmak üzere bütün insanlar için (kıble ve ibadethane) yapmışızdır - alıkoymakta olanlar elbette azab göreceklerdir. Her kim, Mescid-i Haram’da hakdan meylederek zulüm yaparsa, ona acıklı bir azab taddırırız.
Portekizce:
Quanto aos incrédulos, que vedam os demais da senda de Deus e a sagrada Mesquita, - a qual destinamos aos humanos,por igual, quer seja seus habitantes, quer sejam visitantes, - e que nela comete, intencionalmente, profanação ou iniqüidade,fá-los-emos provar um doloroso castigo.
İsveççe:
DE SOM framhärdar i att förneka sanningen och hindra [andra] att följa Guds väg och att besöka den heliga Moskén, som Vi har låtit uppföra för alla människor - såväl för dem som är bofasta där liksom för besökarna utifrån - och de som med våld vill förmå [andra] att avvika från den sanna tron - [alla] dessa skall Vi låta utstå ett plågsamt straff.
Farsça:
مسلماً کسانی که کافرند و از راه خدا و [ورود مؤمنان به] مسجدالحرام که آن را برای همه مردم چه مقیم و حاضر و چه مسافر، یکسان قرار داده ایم جلوگیری می کنند، [کیفری بسیار سخت خواهند داشت] ، و هر که بخواهد در آنجا با انحراف از حق روی به ستم آورد [و دست به شرک و هر گناهی بیالاید] او را عذابی دردناک می چشانیم.
Kürtçe:
بێگومان ئەوانەی بێ باوەڕ بوون وە ڕێگری (موسڵمانان) دەکەن لە رێگای خوا وە لە (ڕۆشتن بۆ) مزگەوتی حەرام (بۆ کەعبە) کە ئەوێمان داناوە (بۆ خوا پەرستی) بۆ ھەموو خەڵکی یەکسانە چ ئەوانەی لەوێدان یان لە دورەوە بۆی دێن وە ھەر کەس بیەوێت لەوێ (لە مزگەوتی حەرام) مەیلی لە ھەق لادان زوڵم وستەم بکات پێی دەچێژین سزای ئازاردەر
Özbekçe:
Куфр келтирганлар ва Аллоҳнинг йўлидан ҳамда ерли ва четдан келган одамлар учун баробар қилиб қўйганимиз Масжидул Ҳаромдан тўсганларга ва у ерда ким зулм ила янглиш йўлга бурилишни ирода қилса, унга аламли азобни тоттирамиз.
Malayca:
Sesungguhnya (amatlah zalim) orang-orang yang kafir serta menghalangi manusia dari jalan Allah (ugama Islam), dan dari memasuki Masjid Al-Haraam (Makkah) yang Kami jadikan dia tempat beribadat untuk seluruh umat manusia (yang beriman) - sama ada yang tinggal menetap di situ atau yang datang berziarah; dan sesiapa yang berazam melakukan di situ sebarang perbuatan yang di larang dengan cara yang zalim, Kami akan merasakannya azab yang tidak terperi sakitnya.
Arnavutça:
Me të vërtetë, ata që nuk besojnë dhe pengojnë njerëzit nga rruga e Perëndisë dhe Mesxhidil-haramit, të cilin Ne e kemi bërë të njëjtë për të gjithë njerëzit, si për vendasin ashtu edhe për atë që vie nga tjetër vend (vizitori), e kush synon të bëjë në të ndonjë shmangie me të keqe, Na do t’i japim të shijojë dënimin e dhembshëm.
Bulgarca:
Неверниците и възпиращите от пътя на Аллах и от Свещената джамия, която Ние отредихме за хората - все едно обитатели или пришълци, - и искащия там безбожие чрез гнет - тези Ние ще накараме да вкусят болезнено мъчение.
Sırpça:
Заиста ћемо онима који не верују и одвраћају од Аллаховог пута и Часне Кабе, коју смо одредили за све људе - једнако за мештанина и за посетиоца, и ономе ко у њој било какво насиље учини, дати да искуси болну патњу.
Çekçe:
A věru těm, kdož nevěří a odvádějí jiné z cesty Boží a od Mešity posvátné, již jsme určili pro všechny lidi - jak pro ty, kdož u ní sídlí, tak i pro kočovníky, a těm, kdož chtěli by zde zavést bludnou víru ze svévole, dáme okusit trestu bolestného.
Urduca:
جن لوگوں نے کفر کیا اور جو (آج) اللہ کے راستے سے روک رہے ہیں اور اُس مسجدِ حرام کی زیارت میں مانع ہیں جسے ہم نے سب لوگوں کے لیے بنایا ہے، جس میں مقامی باشندوں اور باہر سے آنے والوں کے حقوق برابر ہیں (اُن کی روش یقیناً سزا کی مستحق ہے) اِس (مسجدِ حرام) میں جو بھی راستی سے ہٹ کر ظلم کا طریقہ اختیار کرے گا اسے ہم درد ناک عذاب کا مزا چکھائیں گے
Tacikçe:
Онҳое, ки кофир шуданд ва мардумро аз роҳи Худо ва масҷидулҳаром, ки барои мардуми чӣ муқиму чӣ ғариб яксон аст, бозмедоранд ва низ ҳар киро дар он ҷо қасди каҷравӣ ё ситамкорӣ дошта бошад, азоби дардовар мечашонем.
Tatarca:
Дөреслектә кәферләр, кешеләрне Аллаһ юлыннан һәм дә мәсҗид Хәрам юлыннан тыялар, ул Мәсҗидне кешеләр өчен гыйбадәт йорты кыйлдык, анда торучыга да, ягадан китүчегә дә бертигез булганы хәлдә, берәү ул Мәсҗидтә золым белән гөнаһ эшләргә теләсә, Без аны рәнҗеткүче ґәзабтан татытырбыз.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang yang kafir dan menghalangi manusia dari jalan Allah dan Masjidilharam yang telah Kami jadikan untuk semua manusia, baik yang bermukim di situ maupun di padang pasir dan siapa yang bermaksud di dalamnya melakukan kejahatan secara zalim, niscaya akan Kami rasakan kepadanya sebahagian siksa yang pedih.
Amharca:
እነዚያ የካዱ ከአላህም መንገድና ከዚያም ለሰዎች በውስጡ ነዋሪ ለሆኑትም፣ ከሩቅ ለሚመጡትም እኩል ካደረግነው ከተከበረው መስጊድ (ሰዎችን) የሚከለክሉ (አሳማሚን ቅጣት እናቀምሳቸዋለን)፡፡ በእርሱም ውስጥ (ከትክክለኛ መንገድ) በመዘንበል በዳይ ሆኖ (ማንኛውንም ነገር) የሚፈልግ ሰው ከአሳማሚ ቅጣት እናቀምሰዋለን፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக எவர்கள் நிராகரித்தார்களோ; இன்னும், அல்லாஹ்வின் பாதையிலிருந்தும் (-அவனது மார்க்கத்திலிருந்தும்) அல்மஸ்ஜிதுல் ஹராம் புனித பள்ளிவாசலிலிருந்தும் (முஃமின்களை) தடுக்கிறார்களோ (அவர்களுக்குக் கடுமையான தண்டனையை சுவைக்க வைப்போம்). அது, (-அல்மஸ்ஜிதுல் ஹராம்) அதில் தங்கி இருப்பவருக்கும் வெளியிலிருந்து வருபவருக்கும் பொதுவான (மஸ்ஜி)தாகும். எவர் அ(ந்த மஸ்ஜி)தில் அநியாயமாக பாவம் செய்ய நாடுவாரோ, துன்புறுத்துகின்ற தண்டனையை நாம் அவருக்கு சுவைக்க செய்வோம்.
Korece:
믿음을 불신하면서 하나님의길을 방해하는 자와 방문하려 온 백성을 위하여 하나님이 세운 사 원에 가는 것을 방해하는 자와 그 안에서 신성함을 불결케 하는 자는 그들로 하여금 고통의 징벌 을 맛보게 하리라
Vietnamca:
Quả thật những kẻ vô đức tin và ngăn người khác vào con đường của Allah (Islam) cũng như ngăn người khác vào Masjid Al-Haram nơi mà TA đã làm ra thành của chung cho mọi người (đến thờ phượng TA), cho dân cư của nó cũng như cho du khách thập phương, (sẽ nếm lấy hình phạt đau đớn). Và ai muốn làm điều sai quấy trong đó thì TA sẽ cho nếm một hình phạt đau đớn.
Ayet Linkleri: