Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

77

Ayet No: 

2560

Sayfa No: 

328

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ

Çeviriyazı: 

veneṣarnâhü mine-lḳavmi-lleẕîne keẕẕebû biâyâtinâ. innehüm kânû ḳavme sev'in feagraḳnâhüm ecme`în.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Âyetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü aldık. Şüphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de hepsini (suda) boğduk.

Diyanet İşleri: 

Ayetlerimizi yalanlayan millete karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar fena bir milletti, hepsini suda boğduk.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve delillerimizi yalanlayan bir topluluğa karşı yardım etmiştik ona; gerçekten de kötü bir topluluktu onlar ve bu yüzden hepsini de sulara boğmuştuk.

Şaban Piriş: 

Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım etmiştik. Çünkü onlar kötü bir toplum idi. Bu sebeple onların hepsini suda boğmuştuk.

Edip Yüksel: 

Ayetlerimizi inkar eden toplumlara karşı onu destekledik. Onlar, kötü bir toplum olduklarından hepsini boğduk.

Ali Bulaç: 

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden 'ona yardım edip-öcünü aldık'. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk.

Suat Yıldırım: 

Âyetlerimizi yalan sayan halka karşı da ona destek olup onlardaki haklarını aldık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idi. Bu yüzden Biz de onların hepsini suda boğduk. [11,40]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Bizim âyetlerimizi tekzîp eden bir kavimden O´nu muaf ettik, şüphe yok ki, onlar kötülük yapan bir kavim idiler. Artık onları cümleten gark ediverdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.

Bekir Sadak: 

Eyyub da: «Basima bir bela geldi, (Sana sigindim), Sen merhametlilerin merhametlisisin» diye Rabbine nida etmisti.

İbni Kesir: 

Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar

Adem Uğur: 

Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi

İskender Ali Mihr: 

Ve âyetlerimizi yalanlayan bir kavme karşı ona yardım ettik. Muhakkak ki onlar, kötü bir kavim oldu. Böylece onların hepsini boğduk.

Celal Yıldırım: 

Ve âyetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım edip intikam aldık. Şüphesiz ki onlar kötü bir kavim idi

Tefhim ul Kuran: 

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ´ona yardım edip öcünü aldık.´ Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, biz de onların tümünü suya batırıp boğduk.

Fransızca: 

et Nous le secourûmes contre le peuple qui traitait Nos prodiges de mensonges. Il furent vraiment des gens du Mal. Nous les noyâmes donc tous.

İspanyolca: 

Y le auxiliamos contra el pueblo que había desmentido Nuestros signos. Eran gente mala y los anegamos a todos.

İtalyanca: 

Gli prestammo soccorso contro la gente che smentiva i Nostri segni. Erano davvero uomini malvagi: tutti li annegammo.

Almanca: 

Und WIR schützten ihn vor den Leuten, die Unsere Ayat ableugneten. Gewiß, sie waren Leute der Schlechtigkeit, dann ertränkten WIR sie allesamt.

Çince: 

我使他脱离否认我的迹象的民众,他们确是恶民,故我使他们统统淹死。

Hollandaca: 

En wij beschermden hem tegen het volk dat onze teekens van valschheid beschuldigde; want zij waren zondaren, weshalve wij hen allen verdronken.

Rusça: 

Мы помогли ему в борьбе против людей, которые отвергали Наши знамения. Они были злодеями, и Мы потопили их всех.

Somalice: 

Waana uga Gargaaray Qoomkii Beeniyey Aayaadkanaga, waxayna ahaayeen Qoom Xun waana Maanshaynay Dhammaantood.

Swahilice: 

Na tukamnusuru na watu walio zikanusha Ishara zetu. Hakika hao walikuwa watu wabaya. Basi tukawazamisha wote.

Uygurca: 

بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزنى ئىنكار قىلغان قەۋمگە قارشى ئۇنىڭغا ياردەم بەردۇق، ئۇلار ھەقىقەتەن يامان قەۋم ئىدى. ئۇلارنىڭ (بىرنىمۇ قويماي) ھەممىسىنى غەرق قىلدۇق

Japonca: 

われは,わが印を拒否する民に対し,かれを助けた。本当にかれらは邪悪な民であった。それでわれは,凡てかれらを溺れさせた。

Arapça (Ürdün): 

«ونصرناه» منعناه «من القوم الذين كذبوا بآياتنا» الدالة على رسالته أن لا يصلوا إليه بسوء «إنهم كانوا قوم سوء فأغرقناهم أجمعين».

Hintçe: 

और जिन लोगों ने हमारी आयतों को झुठलाया था उनके मुक़ाबले में उनकी मदद की बेशक ये लोग (भी) बहुत बुरे लोग थे तो हमने उन सबको डुबो मारा

Tayca: 

และเราได้ช่วยเหลือเขาให้รอดพ้นจากหมู่ชนที่ปฏิเสธต่อโองการของเรา แท้จริงพวกเขาเป็นหมู่ชนที่ชั่วช้า แล้วเราได้ให้พวกเขาทั้งหมดจมน้ำตาย

İbranice: 

ותמכנו בו נגד האנשים אשר הכחישו את אותותינו, הם היו אנשי רשע, על כן הטבענו את כולם

Hırvatça: 

i od naroda ga, koji je smatrao neistinitim znakove Naše, zaštitismo. To bijahu opaki ljudi, pa ih sve potopismo.

Rumence: 

Noi l-am mântuit de poporul ce socotea semnele Noastre minciuni. Era un popor rău şi Noi l-am înecat cu totul.

Transliteration: 

Wanasarnahu mina alqawmi allatheena kaththaboo biayatina innahum kanoo qawma sawin faaghraqnahum ajmaAAeena

Türkçe: 

Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.

Sahih International: 

And We saved him from the people who denied Our signs. Indeed, they were a people of evil, so We drowned them, all together.

İngilizce: 

We helped him against people who rejected Our Signs: truly they were a people given to Evil: so We drowned them (in the Flood) all together.

Azerbaycanca: 

Biz ayələrimizi yalan hesab edən bir qövmə qarşı ona yardım göstərmişdik. Onlar, həqiqətən, pis bir camaat idilər. Buna görə də Biz onların hamısını (suya) qərq etdik.

Süleyman Ateş: 

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden onun öcünü almıştık. Onlar, kötü bir kavim olmuşlardı, biz de onların hepsini boğmuştuk.

Diyanet Vakfı: 

Onu, ayetlerimizi inkar eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük.

Erhan Aktaş: 

Âyetlerimizi yalanlayan bir halka karşı ona yardım ettik. Onlar kötü bir halktı. Bundan dolayı Biz de hepsini boğduk.

Kral Fahd: 

Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük.

Hasan Basri Çantay: 

Onun, âyetlerimizi yalanlayan kavminden, biz öcünü aldık. Hakıykat onlar kötü bir kavmdiler. Biz de işte topunu birden (suda) boğduk.

Muhammed Esed: 

Onu, ayetlerimizi yalanlayan bir topluma karşı korumuştuk; gerçekten de günaha gömülüp gitmiş bir toplumdu onlar ve bu yüzden Biz de onların hepsini boğuverdik.

Gültekin Onan: 

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ´ona yardım edip öcünü aldık.´ Şüphesiz onlar kötü bir kavimdi, biz de onların tümünü suya batırıp boğduk.

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de âyetlerimizi tekzip eden o kavimden Nûh’u kurtarıp öcünü aldık. Gerçekten onlar, kötü bir kavim idiler. Biz de hepsini birden boğduk.

Portekizce: 

E o socorremos contra o povo que desmentia os Nossos versículos, porquanto era um povo vil; eis que os afogamos atodos!

İsveççe: 

Vi gav honom styrka att stå emot folket, som avvisade Våra budskap som lögn; dessa människor var i sanning fördärvade och Vi dränkte dem alla.

Farsça: 

و او را در برابر گروهی که آیات ما را تکذیب کردند، یاری دادیم؛ قطعاً آنان گروه بدی بودند، پس همه آنان را غرق کردیم.

Kürtçe: 

وە یارمەتیمان دا لە دژی ئەو گەلەی کە بەڵگەو ئایەتەکانی ئێمەیان بە درۆ دەزانی بەڕاستی ئەوانە گەلێک بوون ڕۆچوون لە خراپەدا لەبەر ئەوە ھەموویانمان خنکان (لە تۆفانەکەدا)

Özbekçe: 

Унга оятларимизни ёлғонга чиқарган қавмга қарши нусрат бердик. Албатта, улар ёмон қавм эдилар. Бас, Биз уларнинг барчасини ғарқ қилдик. (Нуҳ алайҳиссаломнинг қиссалари бошқа сураларда батафсил келган. Бу сурада сиёққа қараб икки оятда қисқача баён қилинмоқда.)

Malayca: 

Dan Kami membelanya dari angkara kaum yang mendustakan ayat-ayat Kami; sesungguhnya adalah mereka kaum yang jahat; lalu Kami tenggelamkan mereka semuanya (sehingga mati lemas dengan taufan).

Arnavutça: 

Dhe i ndihmuam atij kundër popullit, i cili argumentet Tona i konsideronte gënjeshtra. Me të vërtetë, ata kanë qenë popull i keq, andaj i fundosëm të gjithë ata.

Bulgarca: 

И го защитихме от хората, които взимаха за лъжа Нашите знамения. Те бяха хора на злото, затова издавихме всичките.

Sırpça: 

и заштитили смо га од народа који је сматрао Наше речи и доказе неистинитим. То су били опаки људи, па смо их све потопили.

Çekçe: 

a pomohli jsme mu proti lidu, jenž prohlašoval znamení Naše za vylhaná. A byl to lid špatný a utopili jsme je všechny.

Urduca: 

اور اُس قوم کے مقابلے میں اُس کی مدد کی جس نے ہماری آیات کو جھٹلا دیا تھا وہ بڑے بُرے لوگ تھے، پس ہم نے ان سب کو غرق کر دیا

Tacikçe: 

Ва ӯро бар мардуме, ки оёти Моро дурӯғ мебароварданд, пирӯзӣ додем. Онон бад мардуме буданд ва Мо ҳамаро ғарқ сохтем,

Tatarca: 

Вә аятьләребезне ялган диюче кәферләр зарарыннан сакланырга ярдәм бирдек, ул кәферләр бик явыз кавем иделәр, шуның өчен һәммәсен туфанга батырып һәлак иттек.

Endonezyaca: 

Dan Kami telah menolongnya dari kaum yang telah mendustakan ayat-ayat Kami. Sesungguhnya mereka adalah kaum yang jahat, maka Kami tenggelamkan mereka semuanya.

Amharca: 

ከነዚያም በታምራቶቻችን ከአስተባበሉት ሕዝቦች (ተንኮል) ጠበቅነው፡፡ እነሱ ክፉ ሕዝቦች አመጸኞች ነበሩና፡፡ ሁሉንም አሰጠምናቸውም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நமது அத்தாட்சிகளை பொய்ப்பித்த மக்களிடமிருந்து (அவரை) நாம் காப்பாற்றி அவருக்கு உதவி செய்தோம். நிச்சயமாக அவர்கள் கெட்ட மக்களாக இருந்தனர். ஆகவே, அவர்கள் அனைவரையும் நாம் மூழ்கடித்தோம்.

Korece: 

하나님의 말씀을 부정한 백 성으로부터 그를 구한 후 그들 모두는 사악한 백성이였으므로 하나님은 그들 모두를 익사케 하였노 라

Vietnamca: 

TA đã cứu Y thoát khỏi đám dân đã phủ nhận các bằng chứng của TA. Quả thật họ là một đám dân tội lỗi nên TA đã nhấn chìm họ toàn bộ.