Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

63

Ayet No: 

2546

Sayfa No: 

327

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِن كَانُوا يَنطِقُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle bel fe`aleh. kebîruhüm hâẕâ fes'elûhüm in kânû yenṭiḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.

Diyanet İşleri: 

İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O, belki de şu put yapmıştır bu işi dedi, büyükleri bu, söyliyebilirse sorun ona.

Şaban Piriş: 

Hayır, onu şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun, dedi.

Edip Yüksel: 

"Hayır, o işi işte şu büyükleri yaptı. Onlara sorun, eğer konuşurlarsa!," dedi.

Ali Bulaç: 

Hayır" dedi. "Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin.

Suat Yıldırım: 

“Belki de,” dedi, “şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşurlarsa sorun bakalım onlara!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Belki onu onların şu büyüğü yapmıştır. Haydin onlara sorunuz, eğer söyleyebilmekte iseler.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!"

Bekir Sadak: 

Biz: «Ey ates! Ibrahim´e karsi serin ve zararsiz ol» dedik.

İbni Kesir: 

Dedi ki: Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun.

Adem Uğur: 

Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun

İskender Ali Mihr: 

(İbrâhîm A.S) şöyle dedi: “Hayır, bunu onların büyüğü yaptı. Haydi eğer onlar konuşuyorlarsa (konuşabiliyorlarsa) onlara sorun!”

Celal Yıldırım: 

İbrahim, «belki bu işi onların en büyüğü yapmıştır, eğer konuşabiliyorlarsa, onlara sorun» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

«Hayır» dedi. «Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir

Fransızca: 

Il dit : "C'est la plus grande d'entre elles que voici, qui l'a fait. Demandez-leur donc, si elles peuvent parler".

İspanyolca: 

«¡No!» dijo. «El mayor de ellos es quien lo ha hecho. ¡Preguntádselo, si es que son capaces de hablar!»

İtalyanca: 

Disse: «E' il più grande di loro che lo ha fatto. Interrogateli, se possono parlare!».

Almanca: 

Er sagte: "Nein, sondern dies tat die Große (Statue) von ihnen, diese! Also fragt sie doch, sollten sie sprechen können!"

Çince: 

他说:不然,是这个最大的偶像做了这件事。如果他们会说话,你们就问问他们吧。

Hollandaca: 

Hij antwoordde: Neen: deze, de grootste van hen, heeft het gedaan; maar vraagt hun of zij kunnen spreken.

Rusça: 

Он сказал: "Нет! Это содеял их старший, вот этот. Спросите их самих, если они способны разговаривать".

Somalice: 

Wuxuu Yidhi waxaa Fatay Kooda Weyn ee Kana, Waydiiya Iladday Hadli.

Swahilice: 

Akasema: Bali amefanya hayo huyu mkubwa wao. Basi waulizeni ikiwa wanaweza kutamka.

Uygurca: 

(ئىبراھىم: «(ياق) بەلكى ئۇلارنىڭ مۇنۇ چوڭى شۇنداق قىلدى، ئەگەر ئۇلار سۆزلىيەلىسە، (كىمنىڭ چاققانلىقىنى) ئۇلارنىڭ ئۆزلىرىدىن سوراپ بېقىڭلار!» دېدى

Japonca: 

かれは(答えて),「いや,いや,それらの中のこの大きい(偶像)がそれをしたのです。かれらが口が利けるものなら聞いてみなさい。」と言った。

Arapça (Ürdün): 

«قال» ساكتاً عن فعله «بل فعله كبيرهم هذا فاسألوهم» عن فاعله «إن كانوا ينطقون» فيه تقديم جواب الشرط وفيها قبله تعرض لهم بأن الصنم المعلوم عجزه عن الفعل لا يكون إلهاً.

Hintçe: 

इबराहीम ने कहा बल्कि ये हरकत इन बुतों (खुदाओं) के बड़े (खुदा) ने की है तो अगर ये बुत बोल सकते हों तो उनही से पूछ देखो

Tayca: 

เขากล่าวว่า “แต่ว่าพระเจ้าตัวใหญ่ของพวกมันนี้ต่างหากเป็นผู้กระทำมัน พวกท่านจงถามพระเจ้าเหล่านั้นซิ พวกมันพูดได้”

İbranice: 

אמר: 'חלילה! הגדול שבהם עשה זאת. שאלו אותם, אם יואילו לענות לכם

Hırvatça: 

"To je učinio ovaj najveći od njih; pitajte ih ako umiju govoriti", reče on.

Rumence: 

El spuse: “Ba mai marele lor a făcut-o. Întrebaţi-i, dacă pot grăi!”

Transliteration: 

Qala bal faAAalahu kabeeruhum hatha faisaloohum in kanoo yantiqoona

Türkçe: 

Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!"

Sahih International: 

He said, "Rather, this - the largest of them - did it, so ask them, if they should [be able to] speak."

İngilizce: 

He said: "Nay, this was done by - this is their biggest one! ask them, if they can speak intelligently!"

Azerbaycanca: 

(İbrahim sındırmadığı iri bütü göstərib:) “Bəlkə, onların bu böyüyü bunu etmişdir. Əgər danışa bilirlərsə, özlərindən soruşun!” – deyə cavab verdi.

Süleyman Ateş: 

Hayır dedi, (büyük putu göstererek) işte şu büyükleri yapmış; onlara sorun, eğer konuşurlarsa (!)

Diyanet Vakfı: 

Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi.

Erhan Aktaş: 

“Hayır, onu şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabilirlerse haydi onlara sorun!” dedi.

Kral Fahd: 

(İbrahim de şöyle demişti: ) Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun eğer konuşuyorlarsa! dedi.

Hasan Basri Çantay: 

Dedi: «Belki bu işi onların şu büyüğü yapmışdır! O halde (başlarına geleni) onlara sorun, eğer söylerlerse»!

Muhammed Esed: 

(İbrahim:) "Bu işi, belli ki, şu yapmıştır, putların en irisi yani: ama en iyisi, siz kendiniz onlara sorun; tabii, eğer konuşmasını biliyorlarsa!"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

İbrâhîm dedi ki: “Belki onların şu büyüğü bunu yapmıştır. Sorun bakalım onlara, eğer söylerlerse...

Portekizce: 

Respondeu: Não! Foi o maior deles. Interrogai-os, pois, se é que podem falar inteligivelmente.

İsveççe: 

Han svarade: "Nej, det var denne, den förnämste av dem, som gjorde det. Men fråga dem ni, om det är så att de kan tala."

Farsça: 

گفت: بلکه [سالم ماندن بزرگشان نشان می دهد که] بزرگشان این کار را انجام داده است؛ پس اگر سخن می گویند، از خودشان بپرسید.

Kürtçe: 

(ئیبراھیم) ووتی نەخێر بەڵکو ئەم بتە گەورەیان ئەوەی کردووە دە پرسیار لەوانە (بتە شکاوەکان) بکەن ئەگەر ئەوانە قسە دەکەن

Özbekçe: 

У: «Йўқ, буни манави, уларнинг каттаси қилди. Агар гапирадиган бўлсалар, улардан сўраб кўринглар», деди.

Malayca: 

Ia menjawab: "(Tidak) bahkan yang melakukannya ialah (berhala) yang besar di antara mereka ini! Maka bertanyalah kamu kepada mereka kalau-kalau mereka dapat berkata-kata".

Arnavutça: 

(Ibrahimi) tha: “Jo, por këtë e ka bërë ky i madhi (idhulli) i tyre, e pyetni ata, nëse (mund të) flasin”.

Bulgarca: 

Рече: “Не, направи го това - най-голямото от тях. Попитайте ги, ако могат да говорят!”

Sırpça: 

„То је учинио овај највећи међу њима; питајте их ако могу да говоре“, рече он.

Çekçe: 

Odpověděl: 'Nikoliv, to tenhle největší z nich udělal, zeptejte se jich, jestliže mohou promluvit!'

Urduca: 

اُس نے جواب دیا "بلکہ یہ سب کچھ ان کے اس سردار نے کیا ہے، اِن ہی سے پوچھ لو اگر یہ بولتے ہوں"

Tacikçe: 

Гуфт: «Балки бузургтаринашон чунин кардааст. Агар сухан мегӯянд, аз онҳо бипурсед».

Tatarca: 

Ибраһим әйтте: "Бәлки бу эшне ошбу зур тәрегез эшләде, үзен калдырып кечкенә тәреләргә гыйбадәт кылганыгыз өчен хурланмышдыр, инде ватылган тәреләрдән сорагыз, әгәр алар сөйләшә торган булсалар".

Endonezyaca: 

Ibrahim menjawab: "Sebenarnya patung yang besar itulah yang melakukannya, maka tanyakanlah kepada berhala itu, jika mereka dapat berbicara".

Amharca: 

«አይደለም ይህ ታላቃቸው ሠራው፡፡ ይናገሩም እንደ ኾነ ጠይቋቸው» አለ፡፡

Tamilce: 

அவர் கூறினார்: மாறாக, இதை அவர்களில் உள்ள இந்த பெரிய சிலைதான் செய்தது. ஆகவே, (உடைக்கப்பட்ட கடவுள்களாகிய) அவர்களிடமே நீங்கள் கேளுங்கள், அவர்கள் பேசக்கூடியவர்களாக இருந்தால்.

Korece: 

그가 말하길 아마도 그들 가운데 두목이 그랬으리라 그들이 말을 할 수 있다면 물어보라 하였더라

Vietnamca: 

Ibrahim (thản nhiên) đáp: “Không! Bức tượng lớn nhất này của chúng đã làm đấy chứ. Các người hãy hỏi chúng xem nếu chúng nói chuyện được.”