Arapça:
وَجَعَلْنَا السَّمَاءَ سَقْفًا مَّحْفُوظًا ۖ وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ
Çeviriyazı:
vece`alne-ssemâe saḳfem maḥfûżâ. vehüm `an âyâtihâ mü`riḍûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'ın kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.
Diyanet İşleri:
Göğü karışıklıktan korunmuş bir tavan kıldık; oysa onlar bundaki delillerden yüz çeviriyorlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Gökyüzünü, korunmakta olan bir tavan yaptık, onlarsa hala delillerinden yüz çevirmedeler.
Şaban Piriş:
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.
Edip Yüksel:
Göğü korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar ondaki işaretlere ilgisiz durmaktadırlar.
Ali Bulaç:
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
Suat Yıldırım:
Göğü de dengesizliğe düşmekten korunmuş bir tavan durumunda yarattık.Onlarsa hâlâ gökteki delillerden yüz çevirmektedirler. [51,47; 91,5; 50,6; 2,22; 12,105]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve gökyüzünü de bir mahfuz tavan yaptık. Halbuki, onlar onun âyetlerinden yüz çeviricilerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.
Bekir Sadak:
«Dogru sozlu iseniz bildirin bu tehdit ne zamandir?» derler.
İbni Kesir:
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan kıldık. Fakat onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.
Adem Uğur:
Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.
İskender Ali Mihr:
Ve semayı (gökleri) muhafaza edilmiş bir tavan kıldık. Ve onlar, O´nun âyetlerinden yüz çevirenlerdir.
Celal Yıldırım:
Göğü de (bozulup dengesizliğe düşmekten) korunmuş bir tavan (gibi) yaptık. Halbuki onlar, bundaki belge ve delillerden yüzçeviriyorlar.
Tefhim ul Kuran:
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık
Fransızca:
Et Nous avons fait du ciel un toit protégé. et cependant ils se détournent de ses merveilles.
İspanyolca:
Hemos hecho del cielo una techumbre protegida. Pero ellos se desvían de sus signos.
İtalyanca:
E del cielo abbiamo fatto una volta sicura. Eppure essi si distolgono dai segni.
Almanca:
Und WIR machten den Himmel als eine schützende Decke. Und sie wenden sich noch von Seinen Ayat ab.
Çince:
我把天造成安全的穹窿,而他们忽视其中的迹象。
Hollandaca:
En wij maakten den hemel tot een goed ondersteund dak. Maar zij wenden zich af van de teekens, die zich daarin bevinden, en vergeten dat zij Gods werk zijn.
Rusça:
Мы сделали небо оберегаемой кровлей, однако они отворачиваются от его знамений.
Somalice:
waxaana ka yeelay Samada Saanqaaf ilaashan iyaguna Calaamooyinkeeda way ka jeedsan.
Swahilice:
Na tukaifanya mbingu kuwa dari iliyo hifadhiwa, lakini wanazipuuza Ishara zake.
Uygurca:
ئاسماننى بىز بىخەتەر ئۆگزە قىلدۇق، ھالبۇكى، ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار) ئاسماندىكى (كۈن، ئاي، يۇلتۇزلارغا ئوخشاش اﷲ نىڭ بارلىقىنى ۋە ئۇنىڭ قۇدرىتىنى كۆرسىتىدىغان) ئالامەتلەردىن غەپلەتتىدۇر
Japonca:
更にわれは,天を屋根とし守護した。それでもかれらは,これらの印から背き去る。
Arapça (Ürdün):
«وجلعنا السماء سقفاً» للأرض كالسقف للبيت «محفوظاً» عن الوقوع «وهم عن آياتها» من الشمس والقمر والنجوم «معرضون» لا يتفكرون فيها فيعلمون أن خالقها لا شريك له.
Hintçe:
और हम ही ने आसमान को छत बनाया जो हर तरह महफूज़ है और ये लोग उसकी आसमानी निशानियों से मुँह फेर रहे हैं
Tayca:
และเราได้ทำให้ชั้นฟ้าเป็นหลังคา ถูกรักษาไว้ไม่ให้หล่นลงมา และพวกเขาก็ยังผินหลังให้สัญญาณต่าง ๆ ของมัน
İbranice:
ואת השמים ייצבנו כגג איתן, אך, הם מפנים עורף לאותותיהם
Hırvatça:
A nebo smo učinili svodom čuvanim, a oni se od Njegovih znakova okreću.
Rumence:
Noi am făcut cerul ca acoperiş trainic. Ei sunt însă potrivnici semnelor Sale!
Transliteration:
WajaAAalna alssamaa saqfan mahfoothan wahum AAan ayatiha muAAridoona
Türkçe:
Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.
Sahih International:
And We made the sky a protected ceiling, but they, from its signs, are turning away.
İngilizce:
And We have made the heavens as a canopy well guarded: yet do they turn away from the Signs which these things (point to)!
Azerbaycanca:
Göyü (yerdən ötrü və onun üstünə düşməsin deyə) qorunub saxlanılan bir tavan etdik. Halbuki (kafirlər) ayələrimizdən (vəhdaniyyətimizi, qüdrətimizi sübut edən bu dəlillərdən) üz döndərdilər.
Süleyman Ateş:
Göğü, korunmuş bir tavan yaptık; onlarsa hala göğün, (Allah'ın) ayetlerinden yüz çevirmektedirler.
Diyanet Vakfı:
Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler.
Erhan Aktaş:
Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar hala âyetlerimden(1) yüz çeviriyorlar.
Kral Fahd:
Gökyüzünü (karışıklıktan) korunan bir çatı yaptık. Böyle olduğu halde onlar, yine de onun delillerinden yüz çevirmektedirler.
Hasan Basri Çantay:
Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler.
Muhammed Esed:
ve göğü güvenli bir kubbe, bir çatı olarak yükselttik? Ve yine de onlar (yaratılışın) bu açık işaretlerine inatla sırt çeviriyor,
Gültekin Onan:
Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık
Ali Fikri Yavuz:
Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (güneş, ay ve yıldızlarından = Allah’ın kudret ve azametine delâlet edişlerinden) yüz çeviriyorlar.
Portekizce:
E fizemos o céu como abóbada bem protegida; e, apesar disso, desdenham os seus sinais!
İsveççe:
och byggt himlens [valv] som ett väl skyddat tak? Men de vänder ryggen åt [naturens alla] tecken!
Farsça:
و آسمان را سقفی محفوظ قرار دادیم در حالی که آنان [از تأمل و دقت در] نشانه های آن [که گواه توحید، ربوبیّت و قدرت خداست] روی گردانند.
Kürtçe:
وە ئاسمانمان کردووە بەسەقفێکی (سەرێکی) پارێزراو بەڵام ئەوانە سەبارەت بە ئایەتەکانی ئاسمان پشت تێکەرو ڕوو وەرگێر بوون
Özbekçe:
Ва осмонни сақлаган шифт қилиб қўйдик. Улар эса, Унинг аломатларидан юз ўгиргувчи бўлмоқдалар.
Malayca:
Dan Kami telah menjadikan langit sebagai bumbung yang terpelihara dan terkawal, sedang mereka (yang kafir itu) berpaling tidak memerhatikan tanda-tanda (kekuasaan Kami) yang ada padanya.
Arnavutça:
Dhe, Ne, e kemi bërë qiellin plafon të mbrojtur, e ata megjithatë, shmangen nga mrekullitë që gjenden në të.
Bulgarca:
И сторихме небето пазен свод. А те от Неговите знамения се отвръщат.
Sırpça:
И створио је сигурни небески свод, а они се ипак окрећу од доказа која су на њему.
Çekçe:
A učinili jsme nebe střechou chráněnou a přesto se oni odvracejí od Našich znamení.
Urduca:
اور ہم نے آسمان کو ایک محفوظ چھت بنا دیا، مگر یہ ہیں کہ اس کی نشانیوں کی طرف توجّہ ہی نہیں کرتے
Tacikçe:
Ва осмонро сақфе нигоҳдошташуда кардем ва боз ҳам аз ибратҳои он рӯ мегардонанд.
Tatarca:
Без күкне түшәдек мәхкәм сакланмыш түбә итеп, кәферләр исә күкнең төзелү могҗизасыннан баш тарталар.
Endonezyaca:
Dan Kami menjadikan langit itu sebagai atap yang terpelihara, sedang mereka berpaling dari segala tanda-tanda (kekuasaan Allah) yang terdapat padanya.
Amharca:
ሰማይንም (ከመውደቅ) የተጠበቀ ጣራ አደረግን፡፡ እነርሱም ከተዓምራቶቿ ዘንጊዎች ናቸው፡፡
Tamilce:
இன்னும், வானத்தை பாதுகாக்கப்பட்ட (உயர்த்தப்பட்ட) ஒரு முகடாக நாம் ஆக்கினோம். அவர்களோ அதில் உள்ள (சூரியன், சந்திரன், நட்ச்சத்திரம் போன்ற) அத்தாட்சிகளைப் (பார்த்தும் அவற்றை படைத்த அல்லாஹ்வை நம்பிக்கை கொள்ளாமல்) புறக்கணிக்கின்றார்கள்.
Korece:
하나님은 하늘에 잘 보호된 지붕을 두었노라 그들은 아직도 그것의 예증에 등을 돌리고 있느 뇨
Vietnamca:
TA đã làm bầu trời như một cái lọng che được canh giữ kỹ càng. Nhưng họ (những kẻ thờ đa thần) ngoảnh mặt làm ngơ trước những dấu hiệu của nó.
Ayet Linkleri: