Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

32

Ayet No: 

2515

Sayfa No: 

324

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَعَلْنَا السَّمَاءَ سَقْفًا مَّحْفُوظًا ۖ وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ

Çeviriyazı: 

vece`alne-ssemâe saḳfem maḥfûżâ. vehüm `an âyâtihâ mü`riḍûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'ın kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.

Diyanet İşleri: 

Göğü karışıklıktan korunmuş bir tavan kıldık; oysa onlar bundaki delillerden yüz çeviriyorlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Gökyüzünü, korunmakta olan bir tavan yaptık, onlarsa hala delillerinden yüz çevirmedeler.

Şaban Piriş: 

Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.

Edip Yüksel: 

Göğü korunmuş bir tavan yaptık. Buna rağmen onlar ondaki işaretlere ilgisiz durmaktadırlar.

Ali Bulaç: 

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.

Suat Yıldırım: 

Göğü de dengesizliğe düşmekten korunmuş bir tavan durumunda yarattık.Onlarsa hâlâ gökteki delillerden yüz çevirmektedirler. [51,47; 91,5; 50,6; 2,22; 12,105]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve gökyüzünü de bir mahfuz tavan yaptık. Halbuki, onlar onun âyetlerinden yüz çeviricilerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.

Bekir Sadak: 

«Dogru sozlu iseniz bildirin bu tehdit ne zamandir?» derler.

İbni Kesir: 

Gökyüzünü de korunmuş bir tavan kıldık. Fakat onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.

Adem Uğur: 

Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.

İskender Ali Mihr: 

Ve semayı (gökleri) muhafaza edilmiş bir tavan kıldık. Ve onlar, O´nun âyetlerinden yüz çevirenlerdir.

Celal Yıldırım: 

Göğü de (bozulup dengesizliğe düşmekten) korunmuş bir tavan (gibi) yaptık. Halbuki onlar, bundaki belge ve delillerden yüzçeviriyorlar.

Tefhim ul Kuran: 

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık

Fransızca: 

Et Nous avons fait du ciel un toit protégé. et cependant ils se détournent de ses merveilles.

İspanyolca: 

Hemos hecho del cielo una techumbre protegida. Pero ellos se desvían de sus signos.

İtalyanca: 

E del cielo abbiamo fatto una volta sicura. Eppure essi si distolgono dai segni.

Almanca: 

Und WIR machten den Himmel als eine schützende Decke. Und sie wenden sich noch von Seinen Ayat ab.

Çince: 

我把天造成安全的穹窿,而他们忽视其中的迹象。

Hollandaca: 

En wij maakten den hemel tot een goed ondersteund dak. Maar zij wenden zich af van de teekens, die zich daarin bevinden, en vergeten dat zij Gods werk zijn.

Rusça: 

Мы сделали небо оберегаемой кровлей, однако они отворачиваются от его знамений.

Somalice: 

waxaana ka yeelay Samada Saanqaaf ilaashan iyaguna Calaamooyinkeeda way ka jeedsan.

Swahilice: 

Na tukaifanya mbingu kuwa dari iliyo hifadhiwa, lakini wanazipuuza Ishara zake.

Uygurca: 

ئاسماننى بىز بىخەتەر ئۆگزە قىلدۇق، ھالبۇكى، ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار) ئاسماندىكى (كۈن، ئاي، يۇلتۇزلارغا ئوخشاش اﷲ نىڭ بارلىقىنى ۋە ئۇنىڭ قۇدرىتىنى كۆرسىتىدىغان) ئالامەتلەردىن غەپلەتتىدۇر

Japonca: 

更にわれは,天を屋根とし守護した。それでもかれらは,これらの印から背き去る。

Arapça (Ürdün): 

«وجلعنا السماء سقفاً» للأرض كالسقف للبيت «محفوظاً» عن الوقوع «وهم عن آياتها» من الشمس والقمر والنجوم «معرضون» لا يتفكرون فيها فيعلمون أن خالقها لا شريك له.

Hintçe: 

और हम ही ने आसमान को छत बनाया जो हर तरह महफूज़ है और ये लोग उसकी आसमानी निशानियों से मुँह फेर रहे हैं

Tayca: 

และเราได้ทำให้ชั้นฟ้าเป็นหลังคา ถูกรักษาไว้ไม่ให้หล่นลงมา และพวกเขาก็ยังผินหลังให้สัญญาณต่าง ๆ ของมัน

İbranice: 

ואת השמים ייצבנו כגג איתן, אך, הם מפנים עורף לאותותיהם

Hırvatça: 

A nebo smo učinili svodom čuvanim, a oni se od Njegovih znakova okreću.

Rumence: 

Noi am făcut cerul ca acoperiş trainic. Ei sunt însă potrivnici semnelor Sale!

Transliteration: 

WajaAAalna alssamaa saqfan mahfoothan wahum AAan ayatiha muAAridoona

Türkçe: 

Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.

Sahih International: 

And We made the sky a protected ceiling, but they, from its signs, are turning away.

İngilizce: 

And We have made the heavens as a canopy well guarded: yet do they turn away from the Signs which these things (point to)!

Azerbaycanca: 

Göyü (yerdən ötrü və onun üstünə düşməsin deyə) qorunub saxlanılan bir tavan etdik. Halbuki (kafirlər) ayələrimizdən (vəhdaniyyətimizi, qüdrətimizi sübut edən bu dəlillərdən) üz döndərdilər.

Süleyman Ateş: 

Göğü, korunmuş bir tavan yaptık; onlarsa hala göğün, (Allah'ın) ayetlerinden yüz çevirmektedirler.

Diyanet Vakfı: 

Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler.

Erhan Aktaş: 

Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar hala âyetlerimden(1) yüz çeviriyorlar.

Kral Fahd: 

Gökyüzünü (karışıklıktan) korunan bir çatı yaptık. Böyle olduğu halde onlar, yine de onun delillerinden yüz çevirmektedirler.

Hasan Basri Çantay: 

Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler.

Muhammed Esed: 

ve göğü güvenli bir kubbe, bir çatı olarak yükselttik? Ve yine de onlar (yaratılışın) bu açık işaretlerine inatla sırt çeviriyor,

Gültekin Onan: 

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık

Ali Fikri Yavuz: 

Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (güneş, ay ve yıldızlarından = Allah’ın kudret ve azametine delâlet edişlerinden) yüz çeviriyorlar.

Portekizce: 

E fizemos o céu como abóbada bem protegida; e, apesar disso, desdenham os seus sinais!

İsveççe: 

och byggt himlens [valv] som ett väl skyddat tak? Men de vänder ryggen åt [naturens alla] tecken!

Farsça: 

و آسمان را سقفی محفوظ قرار دادیم در حالی که آنان [از تأمل و دقت در] نشانه های آن [که گواه توحید، ربوبیّت و قدرت خداست] روی گردانند.

Kürtçe: 

وە ئاسمانمان کردووە بەسەقفێکی (سەرێکی) پارێزراو بەڵام ئەوانە سەبارەت بە ئایەتەکانی ئاسمان پشت تێکەرو ڕوو وەرگێر بوون

Özbekçe: 

Ва осмонни сақлаган шифт қилиб қўйдик. Улар эса, Унинг аломатларидан юз ўгиргувчи бўлмоқдалар.

Malayca: 

Dan Kami telah menjadikan langit sebagai bumbung yang terpelihara dan terkawal, sedang mereka (yang kafir itu) berpaling tidak memerhatikan tanda-tanda (kekuasaan Kami) yang ada padanya.

Arnavutça: 

Dhe, Ne, e kemi bërë qiellin plafon të mbrojtur, e ata megjithatë, shmangen nga mrekullitë që gjenden në të.

Bulgarca: 

И сторихме небето пазен свод. А те от Неговите знамения се отвръщат.

Sırpça: 

И створио је сигурни небески свод, а они се ипак окрећу од доказа која су на њему.

Çekçe: 

A učinili jsme nebe střechou chráněnou a přesto se oni odvracejí od Našich znamení.

Urduca: 

اور ہم نے آسمان کو ایک محفوظ چھت بنا دیا، مگر یہ ہیں کہ اس کی نشانیوں کی طرف توجّہ ہی نہیں کرتے

Tacikçe: 

Ва осмонро сақфе нигоҳдошташуда кардем ва боз ҳам аз ибратҳои он рӯ мегардонанд.

Tatarca: 

Без күкне түшәдек мәхкәм сакланмыш түбә итеп, кәферләр исә күкнең төзелү могҗизасыннан баш тарталар.

Endonezyaca: 

Dan Kami menjadikan langit itu sebagai atap yang terpelihara, sedang mereka berpaling dari segala tanda-tanda (kekuasaan Allah) yang terdapat padanya.

Amharca: 

ሰማይንም (ከመውደቅ) የተጠበቀ ጣራ አደረግን፡፡ እነርሱም ከተዓምራቶቿ ዘንጊዎች ናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், வானத்தை பாதுகாக்கப்பட்ட (உயர்த்தப்பட்ட) ஒரு முகடாக நாம் ஆக்கினோம். அவர்களோ அதில் உள்ள (சூரியன், சந்திரன், நட்ச்சத்திரம் போன்ற) அத்தாட்சிகளைப் (பார்த்தும் அவற்றை படைத்த அல்லாஹ்வை நம்பிக்கை கொள்ளாமல்) புறக்கணிக்கின்றார்கள்.

Korece: 

하나님은 하늘에 잘 보호된 지붕을 두었노라 그들은 아직도 그것의 예증에 등을 돌리고 있느 뇨

Vietnamca: 

TA đã làm bầu trời như một cái lọng che được canh giữ kỹ càng. Nhưng họ (những kẻ thờ đa thần) ngoảnh mặt làm ngơ trước những dấu hiệu của nó.