Arapça:
۞ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Çeviriyazı:
ḳâle elem eḳul leke inneke len testeṭî`a me`iye ṣabrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?"
Diyanet İşleri:
O: "Ben sana, yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi?" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O, demedim miydi sana dedi, gerçekten de sen, benimle beraber bulunmaya dayanamazsın.
Şaban Piriş:
Ben sana, benimle birlikte olmaya sabredemezsin demedim mi? dedi.
Edip Yüksel:
"Bana dayanamıyacağını sana söylememiş miydim," diye tekrarladı.
Ali Bulaç:
Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
Suat Yıldırım:
“Sen benimle arkadaşlık etmeye katlanamazsın dememiş miydim?” dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Ben sana demedim mi ki, şüphe yok sen benimle beraber sabra takat getiremezsin.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Dedi: "Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın."
Bekir Sadak:
«glana gelince
İbni Kesir:
O: Ben, sana
Adem Uğur:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
İskender Ali Mihr:
(Hızır A.S şöyle) dedi: “Sana, ´muhakkak ki sen, benimle beraber sabırlı olmaya asla güç yetiremezsin.´ demedim mi?”
Celal Yıldırım:
O, Musâ´ya : «Ben sana demedim mi, benimle beraber bulunmaya sabredemezsin ?» dedi.
Tefhim ul Kuran:
Dedi ki: «Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?»
Fransızca:
[L'autre] lui dit : "Ne t'ai-je pas dit que tu ne pourrais pas garder patience en ma compagnie ? "
İspanyolca:
Dijo: «¿No te he dicho que no podrías tener paciencia conmigo?»
İtalyanca:
Rispose: «Non ti avevo detto che non avresti avuto pazienza insieme con me?».
Almanca:
Er sagte: "Habe ich dir nicht gesagt, daß du gewiß mit mir keine Geduld haben kannst?"
Çince:
他说:难道我没有对你说过吗?你不能耐心地和我在一起。
Hollandaca:
Hij antwoordde: Heb ik u niet gezegd, dat gij niet bij mij zoudt kunnen blijven?
Rusça:
Он сказал: "Разве я не говорил тебе, что ты не сможешь сохранить терпение рядом со мной?"
Somalice:
wuxuu yidhi miyaanan kuu dhihin adigu ma karaysid la jirkayga samir.
Swahilice:
AKASEMA: Je! Sikukwambia kwamba hakika wewe huwezi kuvumilia kuwa pamoja nami?
Uygurca:
(خىزىر) ئېيتتى: «ساڭا مەن ھەقىقەتەن مەن بىلەن بىللە بولۇشقا سەۋر - تاقەت قىلىپ تۇرالمايسەن دېمىدىممۇ؟»
Japonca:
かれは答えて言った。「あなたは,わたしと一緒には耐えられないと,告げなかったか。」
Arapça (Ürdün):
«قال ألم أقل لك إنك لن تستطيع معي صبرا» زاد لك على ما قبله لعدم العذر هنا.
Hintçe:
खिज्र ने कहा कि मैंने आपसे (मुक़र्रर) न कह दिया था कि आप मेरे साथ हरगिज़ नहीं सब्र कर सकेगें
Tayca:
เขากล่าวว่า “ฉันมิได้บอกหรือว่า แท้จริงท่านจะไม่สามารถมีความอดทนร่วมกับฉันได้”
İbranice:
אמר: 'האם לא אמרתי לך כי לא תהיה לך סבלנות אתי
Hırvatça:
"Ne rekoh li ja tebi", reče onaj, "da se ti, doista, nećeš moći strpjeti sa mnom."
Rumence:
Robul spuse: “Nu mi-ai spus că vei avea răbdare cu mine?”
Transliteration:
Qala alam aqul laka innaka lan tastateeAAa maAAiya sabran
Türkçe:
Dedi: "Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın."
Sahih International:
[Al-Khidh r] said, "Did I not tell you that with me you would never be able to have patience?"
İngilizce:
He answered: "Did I not tell thee that thou canst have no patience with me?"
Azerbaycanca:
(Xızır) yenə belə cavab verdi: “Sənə demədimmi ki, mənimlə birlikdə olanda (edəcəyim əməllərə) əsla dözə bilməzsən?
Süleyman Ateş:
(O kul): "Ben sana, sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın, dememiş miydim? dedi.
Diyanet Vakfı:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
Erhan Aktaş:
Sana, “Sen, kesinlikle benimle birlikte olmaya sabretmeye asla güç yetiremezsin, demedim mi?” dedi.
Kral Fahd:
(Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
Hasan Basri Çantay:
(O zât şöyle) dedi: «Ben sana beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi?»
Muhammed Esed:
Beriki: "Ben sana, bana asla katlanamayacağını söylememiş miydim?" dedi.
Gültekin Onan:
Dedi ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Hızır dedi ki: “-Sen, benimle asla sabredemezsin, demedim mi sana?”
Portekizce:
Retrucou-lhe: Não te disse que não poderás ser paciente comigo?
İsveççe:
Han svarade: ”Jag sa ju att du aldrig skulle ha tålamod med mig!”
Farsça:
گفت: [ای موسی!] آیا نگفتم که تو هرگز نمی توانی بر همراهی من شکیبایی کنی؟
Kürtçe:
(بەندە چاکەکە) ووتی(بە موسا) پێم نەووتیت بێگومان تۆ ھەرگیز ناتوانی خۆت بگری لەگەڵمندا
Özbekçe:
У: «Сенга, албатта, сен мен билан бирга сабр қила олмайсан демабмидим?!» деди.
Malayca:
Ia menjawab: "Bukankah, aku telah katakan kepadamu, bahawa engkau tidak sekali- kali akan dapat bersabar bersamaku?"
Arnavutça:
I tha (Musait): “A nuk të thasë vallë unë ty, se ti – me të vërtetë, nuk mund të durosh me mua (në shoqëri)”.
Bulgarca:
Рече: “Нали ти казах, че не ще можеш да търпиш заедно с мен?”
Sırpça:
„Не рекох ли ја теби“, рече он, „да ти, заиста, нећеш моћи да се стрпиш са мном.“
Çekçe:
Odpověděl: 'Neřekl jsem ti, že nebudeš schopen mít trpělivost se mnou?'
Urduca:
اُس نے کہا " میں نے تم سے کہا نہ تھا کہ تم میرے ساتھ صبر نہیں کر سکتے؟"
Tacikçe:
Гуфт: «Нагуфтам, ки туро сабри ҳамроҳӣ бо ман нест?»
Tatarca:
Хозыр г-м әйтте: "Әйә мин сиңа әйтмәдемме минем белән йөрергә чыдамлыгың җитмәс, дип".
Endonezyaca:
Khidhr berkata: "Bukankah sudah kukatakan kepadamu, bahwa sesungguhnya kamu tidak akan dapat sabar bersamaku?"
Amharca:
«አንተ ከኔ ጋር ትእግሥትን ፈጽሞ አትችልም አላልኩህምን» አለ፡፡
Tamilce:
அவர் கூறினார்: “என்னுடன் பொறுமையாக இருப்பதற்கு நிச்சயமாக நீர் இயலவே மாட்டீர்” என்று நான் உமக்கு கூறவில்லையா?”
Korece:
그가 대답하길 당신은 나와 함께 인내할 수 없을 것이라 말하 지 아니했소 라고 하매
Vietnamca:
(Al-Khudhir) nói: “Chẳng phải Ta đã bảo rằng Ngươi không bao giờ có thể kiên nhẫn được cùng với Ta sao?”
Ayet Linkleri: