Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

51

Ayet No: 

2191

Sayfa No: 

299

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ مَّا أَشْهَدتُّهُمْ خَلْقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَا خَلْقَ أَنفُسِهِمْ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلِّينَ عَضُدًا

Çeviriyazı: 

mâ eşhettühüm ḫalḳa-ssemâvâti vel'arḍi velâ ḫalḳa enfüsihim. vemâ küntü mütteḫiẕe-lmüḍillîne `aḍudâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ben, onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoldan çıkanları yardımcı edinmiş değilim.

Diyanet İşleri: 

Oysa Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum. Saptıranları hiçbir işte asla yardımcı da edinmedim.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ne göklerle yerin yaratılışına tanık ettik onları, ne kendilerinin yaratılışına. İnsanları doğru yoldan saptıranları da yardımcı edinmem.

Şaban Piriş: 

Onları, göklerin ve yerin yaratılmasına veya kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım. Saptıranları da yardımcı edinecek değilim.

Edip Yüksel: 

Onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına tanık yapmadım. Saptıranları hiç bir zaman egemenliğimde görevlendirmem.

Ali Bulaç: 

Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.

Suat Yıldırım: 

Ben onları göklerin ve yerin yaratılışına tanık etmediğim gibi, kendi yaratılışlarına da şahit kılmadım.Ben sapık ve saptıran kimseleri hiçbir zaman yanıma yaklaştırmam, yardımcı edinmem. [34,22-23]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onları ne göklerin ve yerin yaradılışına ve ne de kendi nefislerinin yaradılışına şahit tutmadım ve Ben nâsı idlâl edici olanları da yardımcı ittihaz eder olmadım.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ben onları ne göklerle yerin yaratılmasına, hatta ne kendilerinin yaratılmasına tanık tuttum. Ben, sapıp gitmişleri yardımcı edinecek değilim.

Bekir Sadak: 

Biz peygamberleri ancak mujdeci ve uyarici olarak gondeririz. Oysa inkarcilar hakki batilla ortadan kaldirmak icin cekisirler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapilan uyarmalari alaya alirlar.

İbni Kesir: 

Oysa Ben onları

Adem Uğur: 

Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.

İskender Ali Mihr: 

Ben, onları (iblis ve zürriyyetini) semaların ve arzın yaratılışına ve onların (kendilerinin de) yaratılışına şahit tutmadım. Ve Ben, dalâlette bırakanları yardımcı edinmedim.

Celal Yıldırım: 

Ben onları, ne göklerle yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şâhid kılmadım (hazır bulundurmadım) ve ben saptıranları da (hiçbir zaman) yardımcı edinmedim.

Tefhim ul Kuran: 

Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim.

Fransızca: 

Je ne les ai pas pris comme témoins de la création des cieux et de la terre, ni de la création de leurs propres personnes. Et Je n'ai pas pris comme aides ceux qui égarent.

İspanyolca: 

No les he puesto como testigos de la creación de los cielos y de la tierra ni de su propia creación, ni he tomado como auxiliares a los que extravían a otros.

İtalyanca: 

Non li presi a testimoni della creazione dei cieli e della terra e neppure della creazione di loro stessi e certamente non accetterei l'aiuto dei corruttori!

Almanca: 

ICH ließ sie weder dem Erschaffen der Himmel und der Erde, noch dem Erschaffen ihrer Selbst beiwohnen. Und ICH nehme die Fehlleitenden nie zur Verstärkung.

Çince: 

我没有使他们眼见天地的创造,也没有使他们眼见其自身的创造,我没有把使人迷误者当做助手。

Hollandaca: 

Ik riep hen niet om tegenwoordig te zijn bij de schepping der hemelen en der aarde, noch bij de schepping van hen zelven; ik nam nooit zulke verleiders tot mijne helpers.

Rusça: 

Я не сделал их свидетелями сотворения небес и земли и сотворения их самих. Я не беру в помощники тех, кто вводит других в заблуждение.

Somalice: 

maraga ugama dhigin kuwaas abuurka Samooyinka iyo dhulka iyo abuurka Naftooda, mana ihi mid ka yeelan baadiyayaalka kaalmo.

Swahilice: 

Sikuwashuhudisha kuumbwa kwa mbingu na ardhi, wala kuumbwa kwa nafsi zao. Wala sikuwafanya wapotezao kuwa ni wasaidizi.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى شەيتانلار) غا ئاسمانلارنىڭ ۋە زېمىننىڭ يارىتىلىشىنىمۇ، ئۇلارنىڭ ئۆزلىرىنىڭ يارىتىلىشىنىمۇ كۆرسەتكىنىم يوق (يەنى مەزكۇرلارنى خەلق ئەتكەن چېغىمدا ئۇلارنى ھازىر قىلغىنىم يوق)، (كىشىلەرنى) ئازدۇرغۇچىلارنى ياردەمچى قىلىۋالغىنىممۇ يوق

Japonca: 

われはかれらに天と地の創造またかれら自身の創造にも,立会わせなかった。われはまた,(人びと)を惑わす者を助力者にすることもなかった。

Arapça (Ürdün): 

«ما أشهدتهم» أي إبليس وذريته «خلق السماوات والأرض ولا خلق أنفسهم» أي لم أحضر بعضهم خلق بعض «وما كنت متخذ المضلين» الشياطين «عضدا» أعوانا في الخلق، فكيف تطيعونهم.

Hintçe: 

मैने न तो आसमान व ज़मीन के पैदा करने के वक्त उनको (मदद के लिए) बुलाया था और न खुद उनके पैदा करने के वक्त अौर मै (ऐसा गया गुज़रा) न था कि मै गुमराह करने वालों को मददगार बनाता

Tayca: 

ข้ามิได้เอาพวกมันมาเป็นพยาน ในการสร้างชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน แม้ในการสร้างตัวพวกมันเอง และข้ามิได้เอาพวกที่ทำให้ผู้อื่นหลงผิดมาให้ความช่วยเหลือ

İbranice: 

אני לא הראיתי להם את בריאת השמים והארץ, ולא את בריאת עצמם, ולעולם לא הייתי לוקח את המתעים כמשרתים לי

Hırvatça: 

Ja nisam uzimao njih za svjedoke prilikom stvaranja nebesa i Zemlje niti prilikom stvaranja njih samih, i za pomagače nisam uzimao one koji na krivi put upućuju.

Rumence: 

Eu nu i-am luat ca martori la crearea cerurilor şi a pământului, şi nici măcar la crearea lor înşişi. Eu nu i-am luat ca sprijin pe cei care amăgesc întru rătăcire.

Transliteration: 

Ma ashhadtuhum khalqa alssamawati waalardi wala khalqa anfusihim wama kuntu muttakhitha almudilleena AAadudan

Türkçe: 

Ben onları ne göklerle yerin yaratılmasına, hatta ne kendilerinin yaratılmasına tanık tuttum. Ben, sapıp gitmişleri yardımcı edinecek değilim.

Sahih International: 

I did not make them witness to the creation of the heavens and the earth or to the creation of themselves, and I would not have taken the misguiders as assistants.

İngilizce: 

I called them not to witness the creation of the heavens and the earth, nor (even) their own creation: nor is it for helpers such as Me to take as lead (men) astray!

Azerbaycanca: 

Mən onları nə göylərin, nə yerin yaradılışına, nə də öz yaradılışlarına şahid etmədim və Mən (insanları haqq yoldan) çıxardanları Özümə köməkçi də tutmadım!

Süleyman Ateş: 

Ben onları ne göklerin, yerin, yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum; yoldan şaşırtanları (kendime) yardımcı tutmuş da değilim.

Diyanet Vakfı: 

Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.

Erhan Aktaş: 

Ben onları(1) göklerin ve yeryüzünün yaratılışına ve kendilerinin yaratılışına tanık tutmadım.(2) Ve Ben saptıranları yardımcı edinmedim.

Kral Fahd: 

Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.

Hasan Basri Çantay: 

Ben ne göklerin ve yerin yaradılışında, ne kendilerinin yaradılışında onları şâhid tutmadım. Sapdıranları da (hiç bir zaman yaratışda) yardımcı edinmiş değilim.

Muhammed Esed: 

Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına tanık kıldım; ne de kendilerinin yaratılışına; ayrıca, (insanları) yoldan çıkaran bu (varlıkları) kendime hiçbir şekilde yardımcı edinmiş de değilim.

Gültekin Onan: 

Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefslerinin yaratılışında da ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı güç de edinmedim.

Ali Fikri Yavuz: 

Ben (Azîmü’ş-şân) İblis ve yaranını, ne göklerle yerin yaradılışında, ne de kendilerinin yaradılışında şâhid tutmadım

Portekizce: 

Não os tomei por testemunhas na criação dos céus e da terra, nem na sua própria criação, porque jamais tomei porassistentes os sedutores.

İsveççe: 

Jag lät dem lika litet bevittna skapelsen av himlarna och jorden som deras egen skapelse; och Jag tar inte dem till medhjälpare som vill leda människorna vilse.

Farsça: 

من ابلیس و نسلش را در آفرینش آسمان ها و [در پدید آوردن] ،زمین و در آفرینش خودشان شاهد و گواه نگرفتم [تا یاریم دهند]؛ و من گمراه کنندگان را یار و مددکار خود نگرفته ام.

Kürtçe: 

من ئەوان (شەیتان و نەوەکانیم) ئامادەی دروستکردنی ئاسمانەکان و زەوی نەکردووە ھەروەھا لە (کاتی) دروستکردنی خۆشیاندا (ئامادەم نەکردوون) وە من ھەرگیز گومڕاکەرانم نەکردووە بە یارمەتیدەری خۆم

Özbekçe: 

Мен уларни на осмонлару ерни яратишга ва на ўзларини яратишга гувоҳ қилмаганман ва адаштиргувчиларни ёрдамчи қилиб олган эмасман.

Malayca: 

Aku tidak memanggil mereka menyaksi atau membantuKu menciptakan langit dan bumi, dan tidak juga meminta bantuan setengahnya untuk menciptakan setengahnya yang lain; dan tidak sepatutnya Aku mengambil makhluk-makhluk yang menyesatkan itu sebagai pembantu.

Arnavutça: 

Unë, nuk i kam marrë ata për dëshmitarë gjatë krijimit të qiejve dhe të Tokës, as disa prej tyre gjatë krijimit të të tjerëve, dhe, Unë, nuk i kam marrë për ndihmës ata që mashtrojnë.

Bulgarca: 

Не ги сторих Аз свидетели при сътворяването на небесата и на земята, нито при сътворяването на тях самите, нито приемам Аз заблуждаващите за помощници.

Sırpça: 

Ја их нисам узимао за сведоке приликом стварања небеса и Земље, нити неке од њих приликом стварања других, и за помагаче нисам узимао оне који на пут заблуде одводе.

Çekçe: 

Já neučinil jsem je svědky stvoření nebes a země ani jejich vlastního stvoření; a nevzal jsem si ty, kdož k bludu navádějí, za pomocníky Své.

Urduca: 

میں نے آسمان و زمین پیدا کرتے وقت اُن کو نہیں بلایا تھا اور نہ خود اُن کی اپنی تخلیق میں انہیں شریک کیا تھا میرا یہ کام نہیں ہے کہ گمراہ کرنے والوں کو اپنا مدد گار بنایا کروں

Tacikçe: 

Он гоҳ ки оомонҳову замин ва худашонро меофаридам, аз онҳо ёрӣ нахостам. Зеро Ман гумроҳкунандагонро ба ёрӣ намегирам.

Tatarca: 

Мин җир вә күкләрне халык кылганда Иблисне вә аның балаларыны ярдәмгә хазир итмәдем һәм үзләрен яратканда да хазир итмәдем вә хак диннән адаштыручыларны үземә ярдәмче итеп алмадым.

Endonezyaca: 

Aku tidak menghadirkan mereka (iblis dan anak cucunya) untuk menyaksikan penciptaan langit dan bumi dan tidak (pula) penciptaan diri mereka sendiri; dan tidaklah Aku mengambil orang-orang yang menyesatkan itu sebagai penolong.

Amharca: 

የሰማያትንና የምድርን አፈጣጠር አላሳየኋቸውም፡፡ የነፍሶቻቸውንም አፈጣጠር (እንደዚሁ)፡፡ አሳሳቾችንም ረዳቶች አድርጌ የምይዝ አይደለሁም፡፡

Tamilce: 

வானங்கள்; இன்னும், பூமியை படைத்ததிலும், (அது மட்டுமா,) அவர்களை படைத்ததிலும் (என் உதவிக்கு) நான் அவர்களை ஆஜராக்கவில்லை. மேலும், வழிகெடுப்பவர்களை (எனக்கு) உதவியாளர்களாக நான் எடுத்துக் கொள்பவனாகவும் இருக்கவில்லை.

Korece: 

내가 천지를 창조함에 그들 을 부르지 아니했으며 그들 자신 들을 창조함에도 그랬으니 나는 유혹하는 그들의 도움을 필요치 아니 하노라

Vietnamca: 

TA đã không bắt chúng (Jinn) chứng kiến việc tạo hóa các tầng trời và trái đất và cũng không bắt chúng chứng kiến ngay cả việc tạo hóa ra bản thân chúng; và TA đã không lấy những kẻ dẫn thiên hạ đi lạc lối làm người ủng hộ.