Arapça:
أَفَأَمِنتُمْ أَن يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ أَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ وَكِيلًا
Çeviriyazı:
efeemintüm ey yaḫsife biküm cânibe-lberri ev yürsile `aleyküm ḥâṣiben ŝümme lâ tecidû leküm vekîlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Denizden karaya çıktığınızda) O'nun sizi karada yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut üzerinize taş yağdıran bir kasırga gördermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil de bulamazsınız.
Diyanet İşleri:
Onun karada da, sizi yere batırmasından veya başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Emin misiniz sizi herhangi bir yerde orasıyla beraber yere geçirmeyeceğinden, yahut üstünüze taşlıtopaçlı bir kasırga göndermeyeceğinden? Sonra bir koruyucu da bulamazsınız kendinize.
Şaban Piriş:
Kara da sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? O zaman bir koruyucu da bulamazsınız.
Edip Yüksel:
Kıyıyı üstünüze çevirip sizi yutmasından, yahut üzerinize şiddetli bir kasırga yollamasından emin misiniz? Sonra hiç bir koruyucu da bulamazsınız
Ali Bulaç:
Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.
Suat Yıldırım:
Karada sizi yerin dibine geçirmesinden yahut çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız. [67,16-17]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sizinle beraber karanın bir tarafını yere batırmasından veya sizin üzerinize taşlı bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendiniz için bir vekil bulamazsınız.
Yaşar Nuri Öztürk:
Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız.
Bekir Sadak:
Seni, sana vahyettigimizden ayirip baska bir seyi Bize karsi uydurman icin ugrasirlar. O zaman seni dost edinirler.
İbni Kesir:
Kara tarafında sizi yere batırmasından veya başınıza taş yağdırmasından emin mi oldunuz? Sonra kendiniz için bir vekil de bulamazsınız.
Adem Uğur:
O´nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
İskender Ali Mihr:
Öyleyse sizi, kara tarafında yere geçirmesinden (geçirmeyeceğinden) veya sizin üzerinize, taş yağdıran bir fırtına göndermesinden (göndermeyeceğinden) emin mi oldunuz? Sonra sizin için bir vekil (koruyucu) bulamazsınız.
Celal Yıldırım:
Ya sizi kara tarafında yere batırmasından ya da üzerinize taşlı-topraklı bir kasırga göndermesinden güvende misiniz ? Sonra da kendinize (kurtarıp koruyucu) bir vekil de bulamazsınız.
Tefhim ul Kuran:
Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil de bulamazsınız.
Fransızca:
êtes-vous à l'abri de ce qu'Il vous fasse engloutir par un pan de terre, ou qu'Il envoie contre vous un ouragan (avec pluie en pierres) et que vous ne trouverez alors aucun protecteur.
İspanyolca:
¿Estáis, pues, a salvo de que Alá haga que la tierra os trague o de que envíe contra vosostros una tempestad de arena? No podrías encontrar protector.
İtalyanca:
Siete forse certi che non vi faccia inghiottire da un baratro della terra o non invii contro di voi un uragano senza che possiate trovare chi vi protegga?
Almanca:
Fühlt ihr euch etwa sicher davor, daß ER einen Teil des Festlandes mit euch versenkt, oder daß ER über euch einen Sandsturm schickt? Dann findet ihr für euch sicher keinen Wakil.
Çince:
难道你们不怕主使你们沦陷地下,或使飞沙走石的狂风扫荡你们,而你们不能为自己找到任何监护者吗?
Hollandaca:
Zijt gij dus zeker dat hij u niet door het droge land zal doen verzwelgen, of dat hij geen dwarrelwind tegen u zal zenden die het zand voortdrijft, ten einde u te overstelpen? Dan zult gij niemand vinden om u te beschermen.
Rusça:
Неужели вы не опасаетесь того, что Он может заставить часть суши поглотить вас или низринуть на вас ураган с камнями? Ведь тогда вы не найдете себе попечителя и хранителя!
Somalice:
Miyaad ka Aamin Noqoteen in Eebe idinla Gooyo dhinac Dhulka ka mida, ama idinku soo diro Dabayl daran markaas aydaan helin Wakiil.
Swahilice:
Je! Mmeaminisha ya kuwa hatakudidimizeni upande wowote katika nchi kavu, au kwamba hatakuleteeni tufani la kokoto? Kisha msipate wa kumtegemea.
Uygurca:
(دېڭىزدا غەرق بولۇپ كېتىشتىن قۇتۇلغىنىڭلار بىلەن) اﷲ نىڭ سىلەرنى يەرگە يۇتقۇزۇۋېتىشىدىن، ياكى سىلەرگە ئاسماندىن تاش ياغدۇرۇپ ھالاك قىلىشىدىن، ئاندىن سىلەرنى (اﷲ نىڭ ئازابىدىن ساقلايدىغان) ھېچ ھامىي تاپالماسلىقىڭلاردىن قورقمامسىلەر؟
Japonca:
あなたがたは,かれが地の果てであなたがたを呑み込まれないと安心出来るのか。またあなたがたに対して,(秒石の雨を伴う)旋風を送られないと。その時あなたがたのためには保護者はいないのである。
Arapça (Ürdün):
«أفأمنتم أن يخسف بكم جانب البر» أي الأرض كقارون «أو يرسل عليكم حاصبا» أي يرميكم بالحصباء كقوم لوط «ثم لا تجدوا لكم وكيلاً» حافظا منه.
Hintçe:
तो क्या तुम उसको इस का भी इत्मिनान हो गया कि वह तुम्हें खुश्की की तरफ (ले जाकर) (क़ारुन की तरह) ज़मीन में धंसा दे या तुम पर (क़ौम) लूत की तरह पत्थरों का मेंह बरसा दे फिर (उस वक्त) तुम किसी को अपना कारसाज़ न पाओगे
Tayca:
พวกเจ้าจะปลอดภัยละหรือ หากพระองค์จะทรงให้ริมฝั่งนั้นถล่มลงไปกับพวกเจ้า หรือจะทรงส่งลมหอบกรวดกระหน่ำลงมาใส่พวกเจ้าแล้วพวกเจ้าจะไม่พบผู้ใดเป็นผู้คุ้มครองพวกเจ้าเลย
İbranice:
האם בטוחים אתם כי אלוהים לא יבקע את האדמה ולא יגרום לה לבלוע אתכם? או לא ימטיר עליכם גשם של אבנים מבלי שתמצאו לכם שומר
Hırvatça:
Zar ste sigurni da vas On neće u zemlju utjerati ili da na vas pješčanu oluju neće poslati, pa da onda sebi nikakva zaštitnika nećete naći?!
Rumence:
Sunteţi siguri că Dumnezeu nu vă va scufunda într-o crăpătură a uscatului ori că nu va trimite asupra voastră o furtună de pietre, şi atunci nu veţi afla nici un apărător?
Transliteration:
Afaamintum an yakhsifa bikum janiba albarri aw yursila AAalaykum hasiban thumma la tajidoo lakum wakeelan
Türkçe:
Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız.
Sahih International:
Then do you feel secure that [instead] He will not cause a part of the land to swallow you or send against you a storm of stones? Then you would not find for yourselves an advocate.
İngilizce:
Do ye then feel secure that He will not cause you to be swallowed up beneath the earth when ye are on land, or that He will not send against you a violent tornado (with showers of stones) so that ye shall find no one to carry out your affairs for you?
Azerbaycanca:
Məgər (Allahın) quruda sizi yerə batırmayacağına, yaxud (göydən) başınıza daş yağdırmayacağına əminsinizmi?! Sonra heç sizi qoruyan da tapılmaz (tapa bilməzsiniz).
Süleyman Ateş:
(Allah'ın) Karayı ters çevirip sizi batırmayacağından, yahut üzerinize taşlar savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? (Ki bunlar olduktan) Sonra kendinize bir koruyucu bulamazsınız!
Diyanet Vakfı:
O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
Erhan Aktaş:
Peki, sizi karada yerin dibine geçirmesinden veya üzerinize bir kasırga göndermesinden güvende misiniz? Sonra kendinize bir vekil(1) de bulamazsınız.
Kral Fahd:
O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
Hasan Basri Çantay:
Onun kara tarafında sizi yere geçirmesinden, yahud üzerinize çakıllı bir (kasırga) göndermesinden (selâmetinize) emîn mi oldunuz? (Olmayın). Sonra kendinize hiç bir vekîl bulamazsınız.
Muhammed Esed:
Peki, O´nun sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden yahut üzerinize taşı toprağı kaldıran can alıcı bir rüzgar göndermeyeceğinden çok mu eminsiniz? (Hayır, o zaman) kendinize asla bir koruyucu bulamazsınız.
Gültekin Onan:
Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden güvencede (emin) misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.
Ali Fikri Yavuz:
Acaba denizden karaya çıkmanızla, kara tarafında sizi yere geçirmesinden, yahud üzerinize çakıllı bir rüzgâr salıvermesinden emin mi oldunuz? (Allah bunu da yapar). Sonra (kendinizi koruyucu) hiç bir vekil bulamazsınız.
Portekizce:
Estais, acaso, seguros de que Ele não fará a terra tragar-vos ou de que não desencadeará sobre vós um furacão, sem quepossais encontrar guardião algum?
İsveççe:
Känner ni er säkra att Han inte låter jorden [rämna och] uppsluka er eller låter en orkan bryta lös över er? Vem skall då beskydda er
Farsça:
آیا ایمن هستید از اینکه شما را در کنار خشکی [در زمین] فرو برد، یا بر شما توفانی از شن و سنگریزه فرستد، سپس برای خود حافظ و نگهبانی نیابید؟!
Kürtçe:
جا ئایا ئێوە ناترسن و بێباکن لەوەی کە لە ووشکانیدا (بوومەلەرزە) بتانبات بەناخی زەویدا؟ یان (ناترسن لەوەی) بای توندتان بنێرێتە سەر بەووردە زیخەوە پاشان پارێزەرێکیشتان دەست نەکەوێت
Özbekçe:
Сизни қуруқликнинг бир томонига ютқазиб юборишидан ёки устингиздан тошли шамол юборишидан, сўнгра ўзингизга қутқарувчи топа олмай қолишингиздан хотиржаммисиз?!
Malayca:
Adakah kamu - (sesudah diselamatkan ke darat) - merasa aman (dan tidak memikirkan), bahawa Allah akan menggempakan sebahagian dari daratan itu menimbus kamu, atau dia akan menghantarkan kepada kamu angin ribut yang menghujani kamu dengan batu; kemudian kamu tidak beroleh sesiapapun yang menjadi pelindung kamu?
Arnavutça:
Po, a jeni të sigurt që (Perëndia) nuk do t’ju fundosë në tokë, ose që nuk do të dërgojë mbi ju stuhi me rërë (orkan) e që pastaj, ju nuk do të gjeni mbrojtës.
Bulgarca:
Имате ли сигурност, че Той не ще накара сушата да ви погълне, или че не ще изпрати срещу вас ураган от камъни? После не ще намерите за себе си покровител.
Sırpça:
Зар сте сигурни да Он неће Земљу да потресе па да вас у њу утера или да неће да пошаље на вас кишу камења, па да онда себи никаквог заштитника не нађете?!
Çekçe:
Jste si tak jisti, že On s vámi nepotopí okraj souše nebo že na vás nepošle bouři písečnou? Potom už nenajdete pro sebe ochránce jediného.
Urduca:
اچھا، تو کیا تم اِس بات سے بالکل بے خوف ہو کہ خدا کبھی خشکی پر ہی تم کو زمین میں دھنسا دے، یا تم پر پتھراؤ کرنے والی آندھی بھیج دے اور تم اس سے بچانے والا کوئی حمایتی نہ پاؤ؟
Tacikçe:
Оё бепарвоед аз ин, ки ногаҳон дар соҳили дарё шуморо дар замин фурӯ барад, ё тундбоде регбор бар шумо фнристад ва барои худ ҳеҷ нигаҳбоне наёбед?
Tatarca:
Коры җиргә чыккач җирнең сезне йотывыннан имин буласызмы? Әгәр җир сезне йота калса, бит сезгә ярдәмче булмас.
Endonezyaca:
Maka apakah kamu merasa aman (dari hukuman Tuhan) yang menjungkir balikkan sebagian daratan bersama kamu atau Dia meniupkan (angin keras yang membawa) batu-batu kecil? dan kamu tidak akan mendapat seorang pelindungpun bagi kamu,
Amharca:
የየብሱን በኩል (ምድርን) በእናንተ መገልበጡን ወይም ጠጠርን የያዘ ንፋስን በእናንተ ላይ መላኩን ከዚያም ለእናንተ ጠባቂ አለማግኘታችሁን አትፈሩምን
Tamilce:
ஆக, பூமியின் ஓரத்தில் அவன் உங்களை சொருகிவிடுவதை; அல்லது, உங்கள் மீது கல் மழையை அனுப்புவதை நீங்கள் அச்சமற்று விட்டீர்களா? பிறகு, (அவ்வாறு நிகழ்ந்து விட்டால்) உங்களுக்கு (-உங்களைப் பாதுகாக்கும்) பொறுப்பாளரை (-பாதுகாவலரை) நீங்கள் காணமாட்டீர்கள்.
Korece:
너희가 대지위에 있을 때 그분께서 대지가 너희를 삼키게 하 지 아니할 것이라 안심하고 있느 뇨 강한 돌 회오리가 너희에게 이 르지 않으리라 안심하고 있느뇨 그때에 너희는 너희를 위한 보호 자를 발견하지 못하리라
Vietnamca:
Lẽ nào sau khi lên bờ, các ngươi tưởng mình sẽ an toàn khỏi việc Ngài làm cho (đất) sụp xuống (nuốt chửng các ngươi) hoặc khỏi việc Ngài gởi xuống trận mưa đá trừng phạt các ngươi rồi các ngươi không tìm được ai giúp đỡ?
Ayet Linkleri: