Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

62

Ayet No: 

2091

Sayfa No: 

288

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَٰذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إِلَّا قَلِيلًا

Çeviriyazı: 

ḳâle era'eyteke hâẕe-lleẕî kerramte `aleyy. lein eḫḫarteni ilâ yevmi-lḳiyâmeti leaḥtenikenne ẕürriyyetehû illâ ḳalîlâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Yine İblis) dedi ki: "Şu benden üstün kıldığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum altına alacağım."

Diyanet İşleri: 

Benden üstün kıldığını görüyor musun? Kıyamet gününe kadar beni ertelersen, and olsun ki, azı bir yana, onun soyunu kendi buyruğum altına alacağım demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bildir bana demişti, benden daha şerefli ve yüce olarak yarattığın bu mahluk kimdir? Kıyamet gününedek yaşatırsan beni andolsun ki pek azı müstesna, onun soyunu azdıracağım.

Şaban Piriş: 

Benden üstün kıldığını gördün mü? Eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu, pek azı dışında kuşkusuz (saptırarak) hakimiyet altına alacağım!” dedi.

Edip Yüksel: 

"Benden üstün kıldığın şu kişiyi görüyor musun? Beni diriliş gününe kadar geciktirirsen, onun soyunu, pek azı hariç sahiplenip perişan edeceğim.," dedi

Ali Bulaç: 

Demişti ki: "Şu bana karşı yücelttiğine bir bak; andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek az dışında- kuşkusuz kendime bağlı kılacağım.

Suat Yıldırım: 

Bir zaman meleklere: “Ademe secde edin!” dedik, onlar da hemen secdeye kapandılar, yalnız İblis secde etmeyip: “Çamurdan yarattığın kimseye secde mi ederim!”“Benden üstün kıldığın adam bu mu? Eğer kıyamet gününe kadar bana bir mühlet versen, gör bak nasıl da onun soyunu pek azı dışında kumandam altına alacağım!” dedi. [7,12; 38,75-76]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Bana haber ver, şunu ki, benim üzerime mükerrem kıldın. Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamet gününe kadar tehir eder isen elbette onun zürriyetini, birazı müstesna olmak üzere mutlaka hakimiyetimin altına alırım.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yine dedi: "Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım."

Bekir Sadak: 

Denizde bir sikintiya dustugunuz zaman, Allah´tan baska yalvardiklariniz kaybolup gider, fakat O sizi karaya cikararak kurtarinca yuz cevirirsiniz. Zaten insan pek nankordur.

İbni Kesir: 

Benden üstün kıldığını görüyor musun? Eğer beni kıyamet gününe kadar tehir edersen

Adem Uğur: 

Dedi ki: &quot

İskender Ali Mihr: 

(İblis) dedi ki: “Senin görüşüne göre, benim üzerime (benden daha) mükerrem (ikram edilmiş, şerefli) kıldığın kimse bu mu? Eğer beni kıyâmet gününe (kadar) tehir edersen (ertelersen), onun zürriyetinden (neslinden) pek azı hariç, mutlaka bana (kendime) tâbî kılacağım.”

Celal Yıldırım: 

«Baksana benden üstün ve şerefli kıldığın bu da kim ? Eğer beni Kıyamet gününe kadar geciktirirsen, and olsun ki pek azı dışında onun soyunu emir ve kumandam altına alacağım» diye ilâve etti.

Tefhim ul Kuran: 

Demişti ki: «Şu bana karşı yücelttiğine bir bak

Fransızca: 

Il dit encore : "Vois-Tu ? Celui que Tu as honoré au-dessus de moi, si Tu me donnais du répit jusqu'au Jour de la Résurrection; j'éprouverai, certes sa descendance, excepté un petit nombre [parmi eux]".

İspanyolca: 

Dijo: «¿Qué Te parece? Éste es aquél a quien has honrado más que a mí. Si me remites hasta el día de la Resurrección, dominaré a todos sus descendientes, salvo a unos pocos».

İtalyanca: 

E disse ancora: " Che? Questo è l'essere che hai onorato più di me?Se mi darai tempo fino al Giorno della Resurrezione avrò potere sulla suadiscendenza, eccetto pochi".

Almanca: 

Er sagte: "Wie siehst DU es mit diesem, den DU mehr als mich würdigst? Wenn DU mir bis zum Jüngsten Tag Aufschub gewährst, dann werde ich unweigerlich seine Nachkommenschaft zugrunde richten - außer Wenigen."

Çince: 

他说:你告诉我吧,这就是你使他超越我的人吗?如果你宽限我到复活日,我誓必根绝他的后裔,但少数人除外。

Hollandaca: 

En hij zeide: Ziet gij hem, dien gij meer dan mij hebt vereerd? waarlijk indien gij mij uitstel verleent tot den dag der opstanding, zal ik zijne geheele nakomelingschap uitroeien, een klein getal uitgezonderd.

Rusça: 

Он сказал: "Посмотри на того, кому Ты отдал предпочтение предо мною. Если ты дашь мне отсрочку до Последнего дня, то я покорю его потомство, за исключением немногих".

Somalice: 

wuxuuna yidhi ka warran kan aad iga sharriftay, haddaad dib ii dhigto tan iyo Qiyaamada waxaan ka adkaan (Dhumin) Faraciisa wax yar mooyee.

Swahilice: 

Akasema: Hebu nambie khabari ya huyu uliye mtukuza juu yangu. Ukiniakhirisha mpaka Siku ya Kiyama, hapana shaka nitawaangamiza dhuriya zake wasipo kuwa wachache tu.

Uygurca: 

ئىبلىس: «ماڭا ئېيتىپ بەرگىنە، سەن مەندىن ئۈستۈن قىلغان ئادەم مۇشۇمۇ؟ ئەگەر ماڭا قىيامەتكىچە مۆھلەت بېرىدىغان بولساڭ، ئۇنىڭ ئەۋلادىنىڭ ئازغىنىسىدىن باشقىسىنى (ئازدۇرۇپ) تۈپ يىلتىزىدىن قۇرۇتۇۋېتىمەن (يەنى ئۇلارنى خالىغانچە يېتىلەيمەن)» دېدى

Japonca: 

かれは(また),「あなたは御考えになりませんか,あなたはこの者をわたしよりも重視されます。だがもし復活の日まで,わたしに猶予を下さるなら,僅かの者を除き,かれの子孫を必ずわたしの配下に致しましょう。」と言った。

Arapça (Ürdün): 

(قال أرأيتك) أي أخبرني (هذا الذي كرمت) فضلت (علي) بالأمر بالسجود له "" وأنا خير منه خلقتني من نار "" (لئن) لام قسم (أخرتن إلى يوم القيامة لأحتنكن) لأستأصلن (ذريته) بالإغواء (إلا قليلاً) منهم ممن عصمته.

Hintçe: 

और (शेख़ी से) बोला भला देखो तो सही यही वह शख़्श है जिसको तूने मुझ पर फज़ीलत दी है अगर तू मुझ को क़यामत तक की मोहलत दे तो मैं (दावे से कहता हूँ कि) कम लोगों के सिवा इसकी नस्ल की जड़ काटता रहूँगा

Tayca: 

มันกล่าวว่า “พระองค์ทรงเห็นแล้วมิใช่หรือ เขาผู้นี้ที่พระองค์ทรงให้เกียรติมากกว่าฉันหากพระองค์ทรงโปรดประวิงเวลาแก่ฉันจนถึงวันกิยามะฮ แน่นอนฉันจะทำลายล้างลูกหลานของเขาให้หมดสิ้น เว้นแต่เพียงเล็กน้อย”

İbranice: 

אמר: 'אתה רואה את היצור הזה אשר רוממת מעליי? אם תיתן לי הזדמנות עד יום תחיית-המתים, אלכוד ברשתי את זרעו (ואשלוט בו) פרט למעטים מהם

Hırvatça: 

"Reci mi", reče onda, "evo ovoga koga si iznad mene uzdigao: ako me ostaviš do Kijametskog dana sigurno ću, osim malobrojnih, nad potomstvom njegovim zagospodariti."

Rumence: 

El mai spuse: “Ce părere ai? Dacă mă păsuieşti până în Ziua Învierii, eu îi voi supune — în afara câtorva — pe urmaşii acestuia pe care Tu îl cinsteşti mai mult decât pe mine.”

Transliteration: 

Qala araaytaka hatha allathee karramta AAalayya lain akhkhartani ila yawmi alqiyamati laahtanikanna thurriyyatahu illa qaleelan

Türkçe: 

Yine dedi: "Şu benden üstün kıldığına bir baksana! Yemin olsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, hükmüm altına alacağım."

Sahih International: 

[Iblees] said, "Do You see this one whom You have honored above me? If You delay me until the Day of Resurrection, I will surely destroy his descendants, except for a few."

İngilizce: 

He said: "Seest Thou? this is the one whom Thou hast honoured above me! If Thou wilt but respite me to the Day of Judgment, I will surely bring his descendants under my sway - all but a few!"

Azerbaycanca: 

(İblis) həmçinin: “(Pərvərdigara!) Bir de görək (məni oddan, bu Adəmi torpaqdan yaratdığın halda) nə üçün onu məndən üstün tutdun? Əgər (məni öldürməyib) qiyamət gününə qədər mənə möhlət versən, az bir qismi istisna olmaqla, onun nəslini öz hökmüm altına alaram (və ya yoldan çıxarıb kökünü kəsərəm)”.

Süleyman Ateş: 

Şu benden üstün yaptığını gördün mü (nesi var onun ki onu benden üstün kıldın)? Andolsun, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun zürriyetini, pek azı hariç kökünden koparıp sürükleyeceğim! dedi.

Diyanet Vakfı: 

Dedi ki: "Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!"

Erhan Aktaş: 

Dedi ki: “Bu mu benden mükerrem(1) kıldığın varlık? Eğer bana Kıyamet Günü’ne kadar müsaade edersen, pek azı hariç, onun soyunu kesinlikle buyruğum altına alacağım.”

Kral Fahd: 

Dedi ki: «Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!»

Hasan Basri Çantay: 

(Yine) dedi ki: «Benden şerefli kıldığın bu (adam da) kim oluyormuş, bana haber ver! Eğer beni kıyamet gününe kadar gecikdirirsen, andolsun ki, onun zürriyetini, birazı müstesna olmak üzere, behemehal kendime bendederim».

Muhammed Esed: 

ve "Benden üstün tuttuğun (şu aptal) şeye bak! Eğer bana Kıyamet Günü´ne kadar zaman verirsen, çok azı dışında, onun soyundan gelenleri mutlaka peşime takacağım" diye ekledi.

Gültekin Onan: 

Demişti ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

İblis, baksana şu üzerime mükerrem kıldığın kimseye! Eğer kıyamet gününe kadar beni geciktirirsen, yemin ederim ki, Âdem’in zürriyetini (nesilini) -azı müstesna olmak üzere- muhakkak kandırıp kendime bağlarım, demişti.

Portekizce: 

E continuou: Atenta para este, que preferiste a mim! Juro que se me tolerares até o Dia da Ressurreição, salvo unspoucos, apossar-me-ei da sua descendência!

İsveççe: 

[Och] han fortsatte: "Denne som Du har satt högre än mig - om Du vill ge mig uppskov till Uppståndelsens dag, svär jag att jag skall förmå hans avkomma att blint lyda mig, alla utom ett fåtal! Vad anser Du om detta?"

Farsça: 

[سپس] گفت: مرا خبر ده این کسی که او را بر من برتری دادی [سببش چه بود؟] اگر تا قیامت مهلتم بخشی، بی تردید فرزندانش را جز اندکی لجام می زنم [و به دنبال خود به عرصه هلاکت و نابودی می کشم.]

Kürtçe: 

(ئیبلیس) ووتی پێم بڵێ و ھەواڵم بدەرێ لەبارەی ئەمەوە کە ڕێزی ئەوت داوە بەسەرمندا؟! سوێند بە خوا ئەگەر دوام بخەیت تاڕۆژی دوایی (نەمرم) بەڕاستی زاڵ ئەبم بەسەر نەوەکانیدا (بە گومڕاکردن) کەمێک لەوان نەبێت (کە بەندە تایبەتیەکانی خوان)

Özbekçe: 

У: «Менга хабар бер-чи, мендан устун қилганинг шуми? Агар мени қиёмат кунигача қўйиб қўйсанг, унинг зурриётининг озгинасидан бошқасини жиловлаб оламан», деди.

Malayca: 

Ia berkata lagi: "Khabarkanlah kepadaku, inikah orangnya yang Engkau muliakan mengatasiku? Jika Engkau beri tempoh kepadaku hingga hari kiamat, tentulah aku akan memancing menyesatkan zuriat keturunannya, kecuali sedikit (di antaranya)".

Arnavutça: 

(Djalli) tha: “A e konsideron Ti këtë më të mirë se mua? Me të vërtetë, nëse më lë deri në Ditën e Kijametit, unë do t’i shfaros me mashtrim pasardhësit e tij, përpos një numri të vogël nga ata”.

Bulgarca: 

И рече: “Да Ти покажа ли какъв е този, когото Ти почете повече от мен? Ако ми дадеш отсрочка до Деня на възкресението, аз непременно ще завладея неговото потомство, освен малцина.”

Sırpça: 

“Реци ми”, рече онда, “ево овог кога си изнад мене уздигао: ако ме оставиш до Судњег дана сигурно ћу, осим малобројних, над потомством његовим загосподарити.”

Çekçe: 

Vidíš tohoto, jehož jsi poctil více než mne? Dáš-li mi odklad až do dne zmrtvýchvstání, já věru zkrotím potomstvo jeho všechno kromě několika málo!'

Urduca: 

پھر وہ بولا "دیکھ تو سہی، کیا یہ اس قابل تھا کہ تو نے اِسے مجھ پر فضیلت دی؟ اگر تو مجھے قیامت کے دن تک مہلت دے تو میں اس کی پوری نسل کی بیخ کنی کر ڈالوں، بس تھوڑے ہی لوگ مجھ سے بچ سکیں گے"

Tacikçe: 

Ва гуфт: «Бо ман бигӯй, чаро инро бар ман бартарӣ ниҳодаӣ? Агар маро то рӯзи қиёмат мӯҳлат диҳӣ, фарзандонн ӯро ғайри андаке реша канам».

Tatarca: 

Янә Иблис әйтте: "Йә Рабби, ни өчен бу Адәмне миннән артык кыйлдың? Әгәр миңа кыямәткә чаклы яшәргә ирек бирсәң, әлбәттә, Адәмнең балаларын йөгәнләп яман юлга, бозык эшләргә тартырмын, мәгәр бик азлары калыр.

Endonezyaca: 

Dia (iblis) berkata: "Terangkanlah kepadaku inikah orangnya yang Engkau muliakan atas diriku? Sesungguhnya jika Engkau memberi tangguh kepadaku sampai hari kiamat, niscaya benar-benar akan aku sesatkan keturunannya, kecuali sebahagian kecil".

Amharca: 

«ንገረኝ ይህ ያ በእኔ ላይ ያበለጥከው ነውን እስከ ትንሣኤ ቀን ድረስ ብታቆየኝ ዘሮቹን ጥቂቶች ሲቀሩ ወደ ስህተት በእርግጥ እስባቸዋለሁ» አለ፡፡

Tamilce: 

(இப்லீஸ்) கூறினான்: “என்னை விட நீ கண்ணியப்படுத்தியவர் இவர்தானா என்று நீ அறிவிப்பாயாக?” (என்று ஏளனம் செய்துவிட்டு கூறினான்:) “நீ என்னை மறுமை நாள் வரை பிற்படுத்தினால், இவருடைய சந்ததிகளை நான் (அவர்கள் மீது ஆதிக்கம் செலுத்தி அவர்களை) வழிகெடுத்து விடுவேன். ஆனால், (நீ அருள் புரியும்) குறைவானவர்களைத் தவிர”

Korece: 

그가 또 말하더라 이것이 당신께서 내 위에 은혜를 더한 자이뇨 당신께서 나를 심판의 날까 지 유예한다면 나는 그의 후손들 을 소수만 제외하고는 멸망케 하 리요

Vietnamca: 

(Iblis) đòi (Allah): “Ngài thấy sao? Kẻ mà Ngài ban cho vinh dự hơn bề tôi này đây, nếu Ngài gia hạn cho bề tôi sống đến Ngày Phục Sinh, chắc chắn bề tôi sẽ cám dỗ con cháu của Y lầm lạc ngoại trừ một số ít.”